Vural'dan hem eleştiri hem destek?

Vural'dan hem eleştiri hem destek?
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, tezkereyi desteklediklerini ve yetkinin uzatılmasının arkasında olduklarını ifade etti.MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,...



MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, tezkereyi desteklediklerini ve yetkinin uzatılmasının arkasında olduklarını ifade etti.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, AK Parti Hükümeti'nin, sınır ötesi harekata ilişkin yetkiyi terör örgütü PKK'yı bertaraf etmek için aldığını belirterek, ''Böyle dediler. Bırakın bertaraf etmeyi, muhatap alıyorsun, müzakere ediyorsun. Bu ciddi bir çarpıklıktır'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda, sınır ötesi operasyonlar için Hükümete verilen yetkiyi bir yıl uzatan Başbakanlık tezkeresinin görüşmeleri devam ediyor.

MHP Grubu adına söz alan Vural, tezkereyi desteklediklerini ve yetkinin uzatılmasının arkasında olduklarını ifade etti.

Partisinin terörle mücadele konusunda Türkiye'nin meşru güçlerini kullanması gerektiğini düşündüğünü belirten Vural, tezkereyi bu gerekçeyle desteklediklerini söyledi. Vural, ''Ama bölücülük ve terörle mücadele için getireceğiniz her türlü tedbire 'evet' derken, AKP'nin terörle müzakere ve pazarlığına, PKK açılımına 'hayır' demeye devam edeceğiz'' diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun randevu talebini kabul etmediğini anımsatan Vural, Bahçeli'nin adres olarak millet iradesini, TBMM'yi adres gösterdiğini ifade etti.

Çerçevesi oluşturulmamış bir dış politikanın, dış merkezlerde pişirilip önlerine konulmasını doğru bulmadıklarını anlatan Vural, ''Türk milletinin nabzı burada atıyor. Gelin bu politikaların tamamımını burada değerlendirelim'' dedi.

Egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu düşünülüyorsa, millete yönelik her türlü tehdidin bertaraf edilmesi gerektiğini vurgulayan Vural, şöyle devam etti:

''Millet iradesini sokakta kurmadık. Millet iradesi sokakta teslim alınmış değildir. Bu bakımdan sokağa da teslim edilecek bir millet iradesi olmadığına göre, milli egemenliğimizi terör tehdidinden arındırmak TBMM'nin başlıca görevidir. Hakkı, elinde silah olanların eline teslim etmek, ciğeri kediye teslim etmek demektir. Bu millet birlikte nefes alacaksa, her şeyden önce ona yönelik tehditleri ortadan kaldırılmalıdır.

AK Parti Hükümeti, yetkiyi PKK'yı bertaraf etmek amacıyla aldı. Böyle dediler. Bırakın bertaraf etmeyi, muhatap alıyorsun, müzakere ediyorsun. Bu ciddi bir çarpıklıktır. PKK gücünü neden artırmıştır? Bertaraf olacak terör örgütü nasıl taraf haline geldi? Biz, sebep-sonuç ilişkilerinin incelenmesini istiyoruz. Bugün bir sonuç var. Bu sonuca getiren süreci doğru tahlil etmemiz gerekiyor. Hükümetin bu süreci iyi değerlendirmesi gerekiyor.''

Türkiye'nin geçmişte terörle mücadeleyi kazandığını ifade eden Vural, bunun ampirik çalışmalarla ortaya konulduğunu söyledi. Vural, ''(Terör bitmiyor falan filan) Yok öyle bir şey. Böyle söylemeyin, bu mücadeleyi kazanan şehit ve gazilerimizin ruhu incinir'' dedi.

-''SURİYE'YE ÜLTİMATOM VERECEĞİNE...''-

Vural, 2002'de PKK'nın somut desteklerinin tümünün kesildiğini, halkla terör örgütünün ayrıştırıldığını, sınır ötesiden terör örgütüne desteğin bitirildiğini iddia etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Vural, ''Hatay'a gidip, orada Suriye'ye ültimatom vereceğine, Irak'ın kuzeyindekilere PKK'ya karşı ültimatom ver. 'Ya birlikte bizimle mücadele edin ya da oraya geliriz' desin. Esad'a karşı oluşturulan tavır neden Barzani'ye kaşı oluşturulmuyor? Bunların pazarlıkları, konuşmaları nerelerde yapılıyor?'' diye konuştu.

''2002'de terörist başı hücresinin yolunu bulamayan bir mahkumdu, bugün Türkiye'ye yol haritası sunuyor'' iddiasında bulunan Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Başbakan'ın temsilcileriyle görüşür hale geldi. 2002'de Kürt-Türk ayrımı yoktu ama bugün soy, sop, kan hesabı yapanlar var. 2002'de 'vatan bölünmez' diyenler ön plandaydı, şimdi bölücüler. 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' derdik, insanların gözleri yaşarırdı, şimdi bu slogan 'malum slogan' diye horlandı. Bugün teröristler için devlet gözyaşı döker hale geldi neredeyse. Dün 'terör örgütüyle müzakere alçaklıktır, şerefsizliktir' diyenler, bugün 'temsilciyi ben gönderdim' diyor. 2002'de her yer PKK için güvensizdi. Şimdi 'her yerde kamplarımız var' diyorlar.

'Bölücü terör örgütünün yok edilmesi için önce ona verilen politik ve lojistik desteklerin kesilmesi gerekir' Doğru mu? Doğru. Bunu kim söylüyor? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 1998'te. Şimdi ne oluyor? Lojistik destekler verilen yerler muhafaza ediliyor. Açılımlarla siyasal ve politik çözüm arayışları hızlandırılıyor. Nereden nereye geldik? İmralı'yı politik lider konumuna dönüştüren kim? Özel temsilci sıfatıyla bununla işbirliği yapanlar kim? Soruyorum size?

Bir ülkenin başbakanının ciğeri yanıyorsa Allah milleti korusun. Bu milletin yüreği yanıyor.''

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.