Vizede yumruğu masaya vuralım

Vizede yumruğu masaya vuralım
Eczacıbaşı, ?Vizede ben de zorluk çekiyorum. Galiba masaya daha sert yumruk vurmalıyız? dedi...Pınar Eczacıbaşı, Nejat Eczacıbaşı?nın 5 erkek kardeşinden...



Eczacıbaşı, ?Vizede ben de zorluk çekiyorum. Galiba masaya daha sert yumruk vurmalıyız? dedi...

Pınar Eczacıbaşı, Nejat Eczacıbaşı?nın 5 erkek kardeşinden Vedat Eczacıbaşı?nın kızı. Aynı zamanda Türkiye-Belçika İş Konseyi Başkanı da olan Eczacıbaşı, ?Vizede ben de zorluk çekiyorum. Galiba masaya daha sert yumruk vurmalıyız? dedi...

Röportaj:
Perihan ÇAKIROĞLU

O, ülkemizin önde gelen sanayicilerinden yerli ilaç sektörünün kurucusu rahmetli Nejat Eczacıbaşı?nın beş erkek kardeşinden birisi olan Vedat Eczacıbaşı?nın kızı. Yani Bülent Eczacıbaşı?nın kuzenlerinden. Vedat Bey, kızı daha kendisini tanımadan erken yaşta hayata veda etti.
Pınar Eczacıbaşı, her ne kadar ünlü ve varlıklı bir ailenin bireyi olsa da hayat çizgisini kendisi çizdi. ?Ben nasılsa zengin çocuğuyum? diye düşünmeden eğitimini tamamlayıp, iş kariyerinde en iyiye ulaşmak için çabaladı.

Kendi yolunu çizdi


Aktif iş kadınlarımız arasında önlerde yer alan Eczacıbaşı, finans sektöründeki profesyonelliğini,
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği?nin (GYİAD) başkanlığını üstlenerek sivil toplum çalışmalarıyla da destekledi. Eczacıbaşı, şu anda kendi işi yanında DEİK?e bağlı Türk-Belçika İş Konseyi Başkanlığı?nı da sürdürüyor.

Pınar Hanım, aile ile değil ayrı çalışıyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?


Ben, yıllarca finans sektöründe çalıştım. Profesyonel olarak bankacılık yaptım. Ondan sonra kendi işimi kurdum.


Eczacıbaşı Ailesi?nin
rahatını hiç kullanmadınız. Soyadınızı bir kenara bırakıp kendi çizginizde ilerlemek güç gelmedi mi?

Zor yolu seçtim, bu doğru. Zira zamanında da kolay yol yoktu. Yaptığım işin altına ben kendi imzamı atmak istiyorum. Bir zengin çocuğu olarak kendimi hiç görmedim.Neler yapabileceğimi görmek önemliydi. Ben üniversitedeyken de kariyer çizgimi kendim çizdim.


Türk-Belçika İş Konseyi Başkanısınız da. AB ülkelerinin bizlere uyguladığı vize konusuyla ilgili çalışmalar var mı?


Her fırsatta vize işinimasaya yatırıyoruz. Hem iş konseyi ile hem Belçikalı yetkililerle sürekli konuşuyoruz. İş dünyası da bundan sıkıntılı. Dedikleri şu: ?İş dünyasının temsilcilerine farklı ve ayrıcalıklı davranıyoruz ama herkese aynı muameleyi yapamıyoruz.?


Büyükelçiliklerde vize için uzun kuyruklar oluşuyor. Bu çileyi neden çekmek zorundayız?


Genel resimde böyle bir durum var. Belçika, bu ülkeler arasında en sıkı ve en zor vize vereni. Bana bile güçlük çıkarılıyor. Bana ilk vizeyi, iki yıl önce bir yıl süreyle verdiler. ?Aman yapmayın, çok sık gidip geliyorum? dedim. ?Biz ilk vizeyi 1 yıllık veririz, ondan sonra süreyi yavaş yavaş artırırız? cevabını verdiler. İş dünyasındaki insanlar için ?bir yıllık vize? adeta şaka gibi.


Zorluk çıkarana zorluk çıkaralım


Banka hesaplarını, ev tapularını ve daha birçok özel şeyler istiyorlar.Bu insan haklarına aykırı değil mi?


Aynı prosedürden ben de geçtim. İnanılmaz zor bir şey. Türk hükümetinin burada yapması gereken şey karşılıklılık ilkesini uygulamak. Bize zorluk çıkaranlara biz de aynı şekilde davranabilmeliyiz. Galiba,masaya sert yumruk vurmak lazım. Bana bu kadar eziyet çektirene, ben de eziyet çektirmeliyim diyebiliyorum.


Gölcük depreminde teyzemi kaybetmiştim o acıyı yine yaşadım


Van depremi, yüreğimizi yaktı. Böyle afetlerde çok can kaybediyoruz. Sizce neden böyle oluyor?


Gerçekten çok acı olaylar bunlar. Ben de büyük bir deprem acısı yaşadım. 1999 Ağustos depreminde Gölcük?te teyzemi kaybettim. 7 katlı bir binada oturuyordu. O 7 kat, zemine inmişti.Teyzem Gülen Hanım, kurtulamadı, öldü. Eve gittiğimizde dam yerdeydi. Van?da da aynı şeyler oldu. Aynı acıyı bir kez daha hatırlayıp yaşadım. Japonya?da da depremler oluyor. Hatta daha şiddetli. Ama bizdeki gibi çok ölümler olmuyor. Son depremde tsunami olmasaydı, ölen sayısı da çok az olacaktı.


Şirketler ona danışıyor


Şirketinizle neler yapıyorsunuz?


Şirketimin adı GP Trust?tır. İsviçreli bir banka olan Schroders Asset Green?e ait Schroder&Co. Banque SA?nın Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Aktif olarak İsviçre?de portföy yönetimi yapıyoruz. Ayrıca, Türkiye pazarına girmek isteyen yabancı firmalara danışmanlık hizmeti veriyorum. Biliyorsunuz Tekstil Bank?ta daha sonra da ING Bank?ta uzun yıllar çalıştım. Genel müdür yardımcısı pozisyonundaydım, 1998?de ayrıldım. Kendi işimi kurdum.


Türkler ?in İsviçre ?de 90 milyar doları var


Siz finansçı olarak İsviçre ile çalışıyorsunuz. Sırdaş hesap cenneti olan bu ülkede neler değişiyor? Sırdaş hesap dönemi kapanıyor mu?


İsviçre, kanatlarını yere indirdi o konuda biliyorsunuz. UBS?deki o hesaplar ortaya çıktıktan sonra bence İsviçre o noktaya gidiyor. Yine belki bir korumacılık olacak ama sırdaş hesaplar eskisi gibi ?sırdaş? olmaktan çıkacak diye düşünüyorum.

Peki, Türkiye de İsviçre?den Türk vatandaşlarının gizli hesaplarını istemişti. Bu hesaplar verildi mi?


Bu işi özellikle ABD?liler kurcaladı. Ama bir miktar o dönemde ?Varlık Barışı? ile de Türkiye?ye geri dönüş oldu. Bence bu yeterli değil. İşin açıkçası tam olarak ortaya çıkmadı ama çıkabilir.


Türklerin, İsviçre?de gerçekten çok hesabı var mı?


Hem de çok var. Bunu söylemek ne kadar doğru ama 80-90 milyar dolarlık bir paranın olduğu tahmin ediliyor. Sadece İsviçre?de değil, Lüksemburg, İsveç, Avusturya , İngiltere gibi ülkelerde de mevcut.


Bizim zenginler, bu paraları ülkeye getirip yatırıma akıtsalar daha iyi değil mi?


Tabii ki daha iyi. Ama şu soruyu sormak lazım. Sizin diyelim çok paranız var, hepsini getirip Türkiye?deki yatırım araçlarına yatırır mısınız? Globalleşen bir dünyadan bahsediyoruz. Nasıl Japon bireysel yatırımcılar Türk sermaye piyasasındaki yatırım araçlarına geliyorsa, bizler de diğer ülkelerdeki yatırım araçlarına yatırım yapabilmeliyiz. Zaten portföy yatırımının altın kuralı yatırımlarınızı dağıtmak yumurtayı ayrı sepete koymamaktır.


Atık sularla ilgili kimya şirketi kuruyoruz


Kimyadan bankacılığa geçtiniz. Peki, kimya eğitiminizi hiç kullandınız mı?


Şimdi yeni yeni kimya ile ilgili düşüncelerim var. Finans şirketi yanında kimya şirketi kurmayı planlıyorum. Su kimyasallarının pazarlanmasıyla ilgileniyoruz. Dünyada yeni trend ?green? yani yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik. Şu anda da biz bu alanda araştırmalar yapıyoruz.


Atık sularla ilgili yenilik getirecek bir düşünceniz mi var?


Yenilik düşüncesinden ziyade çok bilinen bir şey ama buna birçok firmanın da emek vermesi lazım. Mevzuatlar da bu şekilde geliyor zaten. Eskiden sanayi kuruluşlarının nasıl çevreye zarar verdiklerini biliyoruz. Dolayısıyla o bilinç ve o düzey, daha geniş bir kitleye yayılmak zorunda.


Türkiye?de huzurevi açmak istiyorlar


Belçika da nüfusu yaşlanan ülkeler arasında. Bu durumu değerlendiren yatırımcılar var mı?


Yaşlı bir ülke olduğu için bu konuda ciddi bir bilgi birikimi mevcut. Mesela, Belçikalı bir firma ülkemizde huzurevleri açmak istiyor. Şu anda kendisi girecek ama Türk ortak arayışı da var.


Türkiye ile Belçika arasında önemli bir ticaret hacmi mevcut mu?


İki ülke arasındaki ticaret 7 milyar euro. 1-1.5 milyar euro civarında bir açık veriyoruz. 10 milyon nüfusu olan Belçika özellikle lojistik bir geçiş ülkesi. Türk yatırımcılar bu ülke ile turizm, lojistik, sağlık, hitech konularında ortaklık yapabilir.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.