Vedat Kahyalar: Muhafazakar Bürokrasi Neden Göze Battı?

Vedat Kahyalar: Muhafazakar Bürokrasi Neden Göze Battı?
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri yerelde ve ulusalda bürokrasi eliyle yönetiliyor.

Muhafazakar Bürokrasi Neden Göze Battı?

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri yerelde ve ulusalda bürokrasi eliyle yönetiliyor.

Bir de bunlara tamamlayıcı ve yol gösterici olarak STK ları(Sivil Toplum Kuruluşları) eklersek, ülkenin beyaz yakalı nüfusu ortaya çıkmış olur.

Görevleri gereği ; sorumlulukları, ciddiyetleri, az konuşmaları, siyasal tercihleri olmasına rağmen tarafsız görünmeleri bu kesimlerin ortak özellikleriydi.

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra iktidara gelen Ak Parti ile birlikte, bürokrasinin görünümü oldukça fazla oranda değişti.

Uzunca bir dönem ülkedeki iktidar nimetlerini uzaktan izleyen, yaklaşmaya cesaret dahi edemeyen çevre insanı bir süre sıranın kendisine geleceği ümidiyle bekledi.

Önce; içten pazarlıklı, pragmatist ve tehlikeli iş ve ilişkilere boğulmuş bir cemaatin mensupları üşüştü muhafazakar iktidarın mevki ve makamlarına. Hem de hiç utanmadan,sıkılmadan...

Zira 3 Kasım seçimlerinde zerre kadar destek olmadıkları AK Partiye yanaştılar.

Her ne kadar çoğu iyi eğitim almış da olsa, onlar da çevrenin insanlarıydı, aç gözlü ve hırslıydılar.

Oturdukları makamlardan aldıkları güçle yönettiler kurumlarını.

Yetersiz kaldıkları yerde baskıyı, cezayı devreye sokarak hep üstte kaldılar.

Zamanla ,muhafazakar çevrenin makam hevesi oldukça kabardı.

En çok sorulan soru şuydu:Neden bu makamlarda biz olmayalım ?

Okullar, vergi daireleri, güvenlik kurumları, tarım, nüfus, tapu... Derken müthiş bir potansiyelin olduğu fark edildi. Milletvekilleri, il teşkilatları, siyasetçiler bu makamlara atanacak kişiler için aracılık etmekten başka iş yapmaz oldular.

Sonuç olarak, yerel ve ulusal bazda 17 yılda makamlarda önemli oranda değişiklikler gerçekleşti.

Bu makamlar eskiden de vardı. Ancak bu dönemde burokrasi fazla göze battı. Bunun sebebi incelendiğinde ortaya çıkan sonuçlar ilginçti.

Koltuğunu dolduramayalar her dönemden fazla değildi aslında. Ancak bu dönemin burokrasisi fazla konuşuyor, açıktan siyasetle iç içe yaşıyor, sosyal medya ve geleneksel medyada itici fotoğraflar vermekten çekinmiyorlardı.

Uygulamalarında, taraflı davranma, adaletsizlik, görgüsüzlük anında iletişim araçlarına düşüyordu.

Bazen yapılan atamaladaki düzey öyle bir düşüyordu ki en alakasız personel bile siyaset dünyasından temsilcilerle irtibata geçip makam sevdasına düşüyordu.

Oyle ya, "O yapıyorsa ben hayda hayda yaparım" türünden motivasyonlar en aşağılara kadar inmişti artık.

Aslında bürokrasi dün neyse bugün de aynıydı.

Mobilya ve bazı teknolojik araçlar dışında fazlaca değişen bir şey yoktu.

Ama bir çok muhafazakar(?) bürokrat, inancından gelen sadelik, samimiyet, sorumluluk çalışkanlık, üretkenlik .. Kavramlarından yavaş yavaş uzaklaşıyor ve sistemin istediği hale dönüşüyordu. Son söz: Eğer bu bürokratlar asıllarına sadık kalabilseydiler, fıtrattan gelen temiz,dürüst, iyi ahlak sahibi olabilmeyi sürdürebilselerdi...

Neler olmazdı ki ?

Moda nedir ?

Moda güçlü rol modellerin uyguladıkları her şeydir.

Toplumun önündeki bu insanların sorumluluklarının/sorumsuzluklarının ülkemize, geleceğimize,yeni yetişen nesillere faturasını düşünebiliyor musunuz ?

 

Vedat Kahyalar

ekrangazetesi.com

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.