?Vakıf Bilinci ve Balkan Vakıfları?

?Vakıf Bilinci ve Balkan Vakıfları?
Adana Müftülüğü ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle ?Vakıf Bilinci ve Balkan Vakıfları? Konulu Konferans Düzenlendi.Vakıflar Haftası dolayısıyla,...



Adana Müftülüğü ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle ?Vakıf Bilinci ve Balkan Vakıfları? Konulu Konferans Düzenlendi.

Vakıflar Haftası dolayısıyla, Adana Müftülüğü Konferans Salonunda din görevlilerine yönelik bir konferans düzenlendi. Müftü Yrd. Dr. Mustafa Ünverdi tarafından verilen konferansa Vakıflar Bölge Müdürü Murat Saraçoğlu da katıldı.

Programda açılış konuşmasını ise Müftü Yrd. Mustafa Turan yaptı. Turan konuşmasında vakfın kavramsal çerçevecini çizdi ve dinimizin vakıf geleneğine yüklediği anlamı değerlendirdi. İslam?ın bir vakıf medeniyeti olduğunu kaydeden Turan, Hafta dolayısıyla Balkan Vakıfları konusunda bilinçlendirici faaliyetlerin gerçekleştirilmesini önemli bulduğunu ifade etti.

Vakıflar Bölge Müdürü Murat Saraçoğlu ise, yaptığı konuşmasında şunları dile getirdi: ?Vakıflar, insanlığa hizmeti, cömertliği, paylaşmayı, koruma ve yaşatmayı, duyguların en ince ürünü olan sanat ve kültürle birleştirerek sunmuştur. İnsanlık onurunu rencide etmeden, yürekten severek ve cömertçe bağış yapılması, vakıfların en hassas noktasıdır. İşte ecdadımız bu anlayışla bir çok vakıf kurmak suretiyle topluma hizmet etmiş ve hayırlara vesile olmuşlardır. Vakıf, Allah rızasının kazanılması için Allah adına bir malın bağışlanmasıdır. Temelinde, Allah'ın rızasını kazanmak ve insanlığa hizmet etmek vardır. Vakıf fikriyatı, bana göre coğrafyayı vatan yapma gayretinin de bir mahsulüdür. Vakıf eserleri bizim kültür miraslarımızdır. Eğer 'bu topraklar bizim' diyorsak, bunun bir belgesi gereklidir. İşte, Anadolu'nun her tarafında rastladığımız o güzelim şaheserler, bu toprakların bizlere ait olduğunun tapu senetleridir.?

Daha sonra Müftü Yrd. Dr. Mustafa Ünverdii Vakıflar Genel Müdürlüğünce hazırlanan ?Zaman ve Mekan? adlı çalışma üzerinden slaytlar eşliğinde bir sunum yaptı. Ünverdi, konuşmasında şunları söyledi: ?Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki hakimiyeti yaklaşık 500 yıl sürmüştür. Bu uzun dönem boyunca Müslüman-Türk kültürüne ait önemli eserler inşa edilmiş, bölgenin gayrimüslim halkları da bu zengin kültürden faydalanmıştır. Osmanlı Devleti imar çalışmalarına büyük önem vermiş; yollar, köprüler, camiler, medreseler inşa etmiş, ardında sayısız eser bırakmıştır. Ancak kültür mirası, mimari eserlerle sınırlı değildir; Balkan topraklarında yerleşen Müslüman gruplar, beraberlerinde halk ve tasavvuf edebiyatını, çeşitli sanat kollarını, yeme-içme kültürünü, daha doğrusu Müslüman medeniyetin bütün unsurlarını bu bölgeye taşımış, yaygınlaştırmış ve günümüze kadar yaşamasını sağlamışlardır.

Vakıflar, Balkanlarda Osmanlı şehirciliğinin doğup gelişmesinde ve insanlar arasında çok sıcak münasebetlerin kurulmasında mühim roller oynamıştır. Vakıf eserleri, her türlü baskı ve saldırıya karşı şehrin korunmasına da katkı sağlamıştır. Fethedilen şehirlerin imarında ve bir İslâm şehri hâline getirilmesinde vakıf müesseselerinin gördüğü hizmet çok önemlidir. Osmanlı, Balkanlarda sadece askerî zaferler üzerine kurulu bir politika geliştirmemiştir; uzun soluklu ve kalıcı stratejiler geliştirmiş ve uygulamıştır. Fetihler sonrasında, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak ve huzur içinde yaşayabilecekleri her türlü mekân inşa edilmiştir. Böylece yerli halk, kültürel ve insanî boyutlarıyla Osmanlı sistemi ile bütünleşmeye hazır hâle getirilmiştir.

Osmanlıda şehirlerin kuruluşu ve gelişmesi, umumiyetle vakıf bir külliyenin merkezi etrafında şekillenir. Benzer şekilde mahalleler de vakıf bir cami ve onun müştemilâtı etrafında kurulur. Hamam, çeşme ve bedesten gibi yapılar da külliyenin birer parçasıdır. Rumeli'de şehirlerin bir çoğu, vakıf yapılar ve eserlerle bir kimlik kazanarak, İslâm şehri ünvanını almışlardır. Balkanlardaki birçok şehrin Bursa, Edirne, Manisa gibi şehirlere benzemesi bu yüzdendir.

Vakıf müesseseleri; bir cami etrafında kümelenmiş medrese, yemek pişirilen ve dağıtılan yer, misafir yurdu, hastane, hamam ve kervansaray gibi eğitim, kültür ve sosyal yardım tesisleriyle, buralarda çalışan memur ve hizmetlilerin barınacağı ikametgâhlardan oluşur. Bu vakıfların, faaliyetleri için devamlı bir gelir sağlamak maksadıyla, her biri bir sanat ve ticaret erbabına tahsis edilmek üzere çeşitli yapılar inşa edilmiştir. Han, çarşı, fırın, değirmen, mum imalathânesi, boyahane, salhane, bayram yerleri, pazar yerleri ve cendere bunlara birer örnektir.?

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.