Uzman Eller Projesi'nde hibe desteği 100 bin liradan 250 bin liraya çıkarılacak
Ankara
Bakanlıkta medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kirişci, Bakanlığın 2022 yılı faaliyetleri ve 2023 yılı hedeflerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Dünyanın 2 yıl boyunca insanlığı derinden etkileyen Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi birçok krizle aynı anda karşı karşıya kaldığını anlatan Bakan Kirişci, salgın sürecinde gıda ürünlerinin tedarikinde yaşanan küresel sorunların savaşla yeni bir sürece evrildiğini dile getirdi.
Fotoğraf: Evrim Aydın/AA
Kirişci, tahıl tedariki açısından en önemli konumda bulunan iki ülkenin sevkiyat kanallarındaki aksamanın tahılın yanı sıra, ayçiçeği ve gübre gibi ürünlerin arzını da güçleştirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin tarafsız tutumu ve Sayın Cumhurbaşkanı'mızın çözüm arayışında gösterdiği liderlik vizyonu, krizin aşılmasında kilit rol oynadı. 8 Ocak itibarıyla tahıl koridorundan 633 gemiyle 16,9 milyon ton tahıl ve gıda ürünü taşındı. Bu tahılın, yüzde 53,6'sı Avrupa ülkelerine, yüzde 28,2'si Asya ülkelerine, yüzde 12,2'si Afrika ülkelerine, yüzde 6,1'i Orta Doğu ülkelerine ulaşmıştır. BM'nin en az gelişmiş ülkeler kategorisinde yer alan ülkelere giden buğday ve ayçiçek yağı 915 bin 699 ton oransal olarak da yüzde 5,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu koridor, sadece uluslararası hububat ve gübre piyasalarını istikrara kavuşturmakla kalmadı, Türkiye'nin diplomatik bir başarısı olarak da tarihe geçti."
Tarımın stratejik bir sektör ve gıdanın bir milli güvenlik meselesi olduğunu vurgulayan Kirişci, bu doğrultuda, yeni tarım vizyonuyla "Sen Üret Yeter" sloganıyla 2022 yılında çiftçilere 40,4 milyar lira tarımsal desteklemede bulunduklarını bildirdi.
Kirişci, bitkisel üretimi 2021 yılına göre yüzde 9,1 artırarak 118,4 milyon tondan 128,6 milyon tona çıkardıklarını ve bu rakamla tüm zamanların üretim rekorunu kırdıklarını ifade etti.
"2022'yi 30 milyar dolar civarında tarım ihracatıyla kapatacağız"
Bakan Kirişci, Türkiye'nin tarımda net ihracatçı ülke olma kimliğini 2022'de de sürdürdüğünü, kasım sonu itibarıyla tarım sektörünün 26,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini belirterek "Aralık ayı rakamlarının netleşmesiyle 2022 yılını, 30 milyar dolar civarındaki tarım ihracatıyla kapatmış olacağız. Ayrıca, su ürünleri ihracatımızı 1,5 milyar dolara taşıyarak bu alanda yeni bir rekor kıracağız." dedi.
Kirişci, bu yıl martta 1 milyon 152 bin çiftçiye ödenmesi gereken 8,6 milyar lira mazot ve gübre desteğini, 2022 Kasım itibarıyla kullandırmaya başladıklarının altını çizerek, bundan sonra mazot ve gübre desteklemelerinin, her yıl, çiftçinin desteğe en çok ihtiyaç duyduğu ekim döneminde ayni olarak kullandırılacağını aktardı.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin verdiği 100 bin lira tutarındaki faizsiz kredi miktarını 200 bin liraya çıkardıklarını da söyleyen Kirişci, bunun 100 bin liralık kısmının da mazot ve gübre alımında ayni olarak kullanılabileceğini belirtti.
Kirişci, çiftçilere IPARD projeleri kapsamında 2022'de 1,8 milyar lira hibe verdiklerine dikkati çekerek, ayrıca, Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Projesi ve Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Programı ile 966 milyon lira hibe sağladıklarını bildirdi.
Uzman Eller Projesi ile 101 milyon lira hibe desteği sağladıklarını, TARSİM kapsamında 276,3 milyar lira tarımsal varlığı sigortalayarak güvence altına aldıklarını kaydeden Kirişci, üreticilere ve yetiştiricilere 3,6 milyar lira hasar tazminatı ödediklerini ifade etti.
"TÜRKŞEKER ve ÇAYKUR 2022 yılını operasyonel karla kapattı"
Vahit Kirişci, regülasyon kuruluşlarının 2022'de daha fazla görev üstlendiğine dikkati çekerek, "İki güzide kurumumuz, TÜRKŞEKER ve ÇAYKUR, hem piyasa fiyatlarındaki dalgalanmayı engelledi, zamanında, yerinde ve dozunda müdahalelerle bunu gerçekleştirdi hem de doğru politikalarımız sayesinde 2022 yılını operasyonel olarak karla kapattılar. Bunlar zarar eden kuruluşlardı. Bu da bir ilk olarak kayıtlara geçti. Bu gurur tablosunu da ilerleyen günlerde bilançoların açıklanmasıyla göreceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Kirişci, kayıtlı çiftçi sayısının geçen yılki 2 milyon 176 bin 551'in üzerine çıkarak, şu an itibarıyla 2 milyon 190 bine ulaştığını duyurdu.
"Orman yangınlarıyla mücadelede hava filomuzu güçlendirmeyi hedefliyoruz"
Bakan Kirişci, Orman Genel Müdürlüğünün (OGM) faaliyetleri kapsamında 10 bin 418 orman köylüsüne ve 9 tarımsal kalkınma kooperatifine 531 milyon lira hibe ve sıfır faizli kredi desteği verdiklerini belirterek, ormancılık çalışmalarında istihdam edilen orman köylüsüne 5 milyar 192 milyon lira katkı sağladıkları bilgisini verdi.
Arıcılık sektörünü daha da güçlendirmek için 60 bal ormanı tesis ettiklerini anlatan Kirişci, 610 farklı türde 257 milyon fidan ürettiklerini, 100 bin hektar alanda ağaçlandırma ve erozyonla mücadele çalışması yaptıklarını, orman yangınlarından zarar gören alanlara 525 milyon fidan diktiklerini, 2022 yılında, "Türkiye Yüzyılı'na Nefes" temasıyla icra ettikleri 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü'nde de 4,2 milyon fidanı toprakla buluşturduklarını anımsattı.
Kirişci, orman yangınlarıyla mücadelede yerli ve milli imkanlarla hava filosunu güçlendirdiklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böylelikle 20 uçak, 55 helikopter ve 8 İHA ile orman yangınlarıyla mücadelede Cumhuriyet tarihimizin en büyük hava filosunu oluşturduk. TUSAŞ ve Sikorsky tarafından üretilen, gece de görev yapabilen ve mülkiyeti bize ait olan Sikorsky helikopterimizi teslim aldık. Bir yıl içinde, 4 adet amfibik özellikteki tanker uçak ile yüksek çözünürlükte görüntü sağlayan, sayısal harita üreten görev sistemleri ile teçhiz edilmiş 1 adet havadan yönetim uçağımız da filomuza dahil olacaktır. Mülkiyeti bize ait yerli ve milli Gökbey helikopterlerimizi ve 16 uçağı daha envanterimize dahil ederek, filomuzu güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ormanların korunmasında İHA teknolojisi kullanan ve İHA baz istasyonu kuran ilk Avrupa ülkesi olduk. Bu sayede, anlık olarak 3,5 milyon hektarlık alanı tarayabiliyoruz."
"Yusufeli'nin mezbaha kısmı 29 Ocak'ta su altında kalmaya başlayacak"
Türkiye'nin en köklü kuruluşlarından Devlet Su İşlerinin (DSİ) faaliyetleri kapsamında 62 baraj, 19 gölet ve bent ile 10 hidroelektrik santral inşa ettiklerini ifade eden Kirişci, Türkiye Yüzyılı'nın sembollerinden, Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi için 34,4 milyar liralık yatırım yapıldığını, bu yatırımla sadece baraj değil, yol, konut, iş yerleri ve sosyal donatılar da inşa ettiklerini anlattı.
Kirişci, Yusufeli Barajı ve HES'i milletin hizmetine sunduklarını ifade ederek, "Yusufeli'nin mezbaha kısmı 29 Ocak'ta su altında kalmaya başlayacak." dedi.
Bakan Kirişci, 2050'de dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun ise 100 milyona ulaşacağını ifade ederek, dünyanın gıda ihtiyacını karşılamak için 2050 yılında, bugüne oranla üretimde yüzde 67'lik bir artışa ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Bu üretimi gerçekleştirebilmek için sahip olunan su miktarının yüzde 65 artması gerektiğine dikkati çeken Kirişci, şu ifadeleri kullandı:
"Artan nüfusu doyurmak ve tarımda söz sahibi olmak istiyorsak üretim planlaması yapmak mecburiyetindeyiz. 2023'te Gazi Meclis'imizin gündemine gelmesini beklediğimiz planlı üretim modeli üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Yol haritasını belirlediğimiz bu modelle çiftçilerimizi destekleyerek arz güvenliğini sağlamayı ve bulunurluğu tesis etmeyi hedefliyoruz. Bunun en önemli ayaklarında birisi Kent Tarımı'dır. Kent Tarımı ile ilgili çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Burada ilk etapta 3 yıllık bir eylem planı hazırlıyoruz. Kısa ve uzun vadeli faaliyetlerimizi, projeleri, desteklerimizi içeren eylem planımızı yakın zamanda paylaşacağız."
Uzman Eller Projesi'nde hibe desteği 250 bin liraya yükseltilecek
Kirişci, mevcut tarım sigortacılığını, üreticilere gelir koruma garantisi sağlanması da dahil olmak üzere genişleteceklerini belirterek, Konya'nın üç ilçesinde uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası'nın gelecek üretim sezonundan itibaren ülke genelinde yaygınlaştırılacağını bildirdi.
Genç ve kadın çiftçilere prim indirimi uygulayarak TARSİM'den daha çok faydalandıracaklarını ifade eden Kirişci, köy yaşam merkezleri ile gençlerin ve kadınların kırsalda refahını sağlayacak projelerin hizmete sunulmasının öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.
Kırsala dönüş için yatırımlara devam edeceklerini belirten Kirişci, köy yaşam merkezleri sayısının 2 bin 200'e ulaştığını ve bu sayıyı daha da artıracaklarını bildirdi.
Kirişci, gençlere kırsalda üretim yapmaları için birçok başlıkta hibe ve destek verdiklerini belirterek, "Burada ilk defa paylaşıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da uygun bulması halinde halihazırda genç çiftçilerimize yönelik Uzman Eller Projesi ile verdiğimiz hibe desteğimizi 100 bin liradan 250 bin liraya çıkaracağımızı duyurmak istiyorum." dedi.
42 ille sınırlı olan IPARD projelerini 81 kente yaygınlaştıracaklarını belirten Kirişci, şu değerlendirmede bulundu:
"Ülkemizde muhalefet ne yazık ki hep yapmaya değil yıkmaya odaklı olduğu için bizim bu projelerimizi anlamaktan çok uzak bir tavır sergiliyorlar. Biz 'gençlerimizi kırsala çekelim, onları eğitim gördükleri tarım, su ürünleri, veterinerlik ve ormancılık alanlarında kendi iş yerlerinde istihdam edelim' deyince, anlamadan dinlemeden karşı çıkıyorlar. 'Çocuklarımızı çoban mı yapmak istiyorsunuz?' diye kutsal bir mesleğe adeta hakaret ediliyor, bu da bizi çok üzüyor. Gençlerimizi tarımsal üretime çekemezsek gelecekte kim üretim yapacak, 100 milyonu aşacak nüfusumuzu kim doyuracak? Sayısı 100 milyonu bulacak turist için dışarıdan yemek siparişinde mi bulunacağız?"
Kirişci, küçük aile işletmeciliğine desteği artırarak sürdüreceklerini, üretim yapılmayan arazileri üretime kazandıracaklarını, boş kalan topraklara Bakanlık olarak müdahil olacaklarını ve üretim yapmak isteyenlere kiralayacaklarını belirtti.
Bakan Kirişci, "Mülkiyet hukuku başta olmak üzere birçok konuda değişiklik gerektirdiği için bu vizyon projemizin çerçevesi ve kapsamı milletvekillerimizin takdirleriyle, kanun değişikliğiyle şekillenecektir." ifadelerini kullandı.
DSİ'ye bin 273 sözleşmeli personel alınacak
Bakan Kirişci, insan kaynağını 2023 yılında güçlendirmeye devam edeceklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Daha önce Bakanlığımızın taşra teşkilatında görevlendirilmek üzere farklı branş ve pozisyonlarda bin 200 sözleşmeli personel alımı yapacağımızı, Orman Genel Müdürlüğümüzün merkez ve taşra teşkilatı için bin 613 personel alacağımızı paylaşmıştık. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüze personel alacağımızı duyurmak isterim. DSİ bünyesinde görevlendirilmek üzere çeşitli branşlarda bin 273 sözleşmeli personel alacağız. Böylece, önümüzdeki günlerde, Tarım ve Orman Bakanlığımız bünyesinde toplam 6 bine yakın yeni personel istihdam edeceğiz."
Bakanlıkta medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kirişci, soruları yanıtladı.
Barajların doluluk oranına ilişkin soru üzerine yağışlarda düzensizlik olduğunu söyleyen Kirişci, "İstanbul'da barajlarda aktif doluluk oranı geçen yıl aynı tarihe göre yüzde 16,5 daha az, şu an doluluk oranı yüzde 33,3. Hiç su gelmemesi halinde bile 3,5 aylık ihtiyacımızı karşılayacak su rezervinin olduğunu belirtmek isterim. Ankara bu konuda daha şanslı, geçen yıl göre yüzde 10,7 oranında daha fazla var, doluluk oranı yüzde 18,9. Barajlara su gelmemesi halinde tüm içme suyu talebini 6 aydan daha fazla karşılayacak kapasitemiz var. İzmir'de yüzde 3,6 oranında su bulunuyor, yüzde 19,1 doluluk oranı. Hiç yağış olmaması halinde 7 aylık suyumuz var. Bursa'da yüzde 16,5 maalesef. Hiç su gelmemesi halinde 2 aylık karşılama kapasitesi var." diye konuştu.
Tahıl koridorundan dün itibarıyla 17 milyon ton ürünün geçtiğini aktaran Kirişci, bunun dışında bir de kara ve demir yolu ile Avrupa'ya gönderilen ürün olduğunu vurguladı.
Rusya'nın elinde yaklaşık 150 milyon tonluk bir ürün stoku olduğunu işaret eden Kirişci, "Haklı olarak Rusya bu ürünlerini satmak istiyor fakat bu ürünlerinin alımını gerçekleştirerek, ambargo listesine dahil olmak istemeyen gemiciler, taşıyıcılar var. Bizim bunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Yasaklılar listesine girerim diye endişe edenler var. Önümüzdeki yıllarda bu mesele çözülmezse dünyayı daha büyük bir tehlike bekliyor." diye konuştu.
Kirişci, Bakanlık olarak ürün bulunurluğu konusunu önemsediklerini belirterek, "Gıda arz güvenliği ile ilgili Gıda Arz Güvenliği Daire Başkanlığını kurduk. Bu daire başkanlığı sayesinde yurt içinde ve dışında tüm ürünlere ilişkin arzları takip ediyoruz. 8 ülkede 9 tarım müşavirimiz var." dedi.
"Stratejik ürünlerde sözleşmeli üretim zorunluluğu olması gerekiyor"
Sudan, Venezuela, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan'da ülke masaları kurduklarına dikkati çeken Kirişci, "Sudan meselesi, istikrar olmayan ülkeler ile iş yapıyor olmak öyle kolay değil. Hal böyle olunca Sudan’ın kendi iç meselelerinden kaynaklı bu arzulanan şekilde seyretmemiş. Yeni bir süreç başlattık, o süreçte hızla ilerliyoruz. Güvenlik göz ardı edilmemesi gereken bir faktör olarak önümüzde duruyor. Amacımız müteşebbislerimize rehberlik hizmeti vermek, onların güvenlik de dahil her türlü ihtiyacını karşılamak." şeklinde konuştu.
Kirişci, şu an herkesin tarlasına istediği ürünü ekebildiğini ve bu durumun yanlış olduğunu vurgulayarak, "Bu kabul edilebilecek bir şey değil. İzin alma zorunluluğu getireceğiz. İnat etti, izin almadı, bizim yapacağımız şey, mesela tarımsal desteklerden mahrum edeceğiz, planlı üretime zorlayacağız. Yapılması gereken yegane iş budur. Stratejik ürünlerde mutlak suretle sözleşmeli üretim zorunluluğu olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kirişci, İzmir, Aydın, Nevşehir, Balıkesir ve Ağrı'da jeotermal seraları kurduklarının altını çizerek, buralarda 365 gün üretim yapabildiğini dile getirdi.
Tarımla ilgili bir "torba yasa" hazırlığı olduğunu belirten Kirişci, bu çerçevede sözleşmeli üretim ve atıl tarım arazilerinin kiraya verilmesi konularında çalışmaları yaptıklarını ifade etti.
Et fiyatları
Kirişci, et fiyatlarıyla ilgili soru üzerine de şunları kaydetti:
"Et fiyatları konusunda spekülatif hareketlerin olduğunu gözlemlediğimizin altını çizmek isterim. Bunlarla ilgili gerekli önlemleri aldık, almaya devam edeceğiz. Piyasadaki fiyat artışı konusundan bağımsız olarak tedbiren kasaplık hayvan tedariki bağlantılarının da yapıldığını belirtmek istiyorum. Bazı ülkelerle ilişkilerimiz var, Bosna Hersek bunlardan birisi. Buralardan gelecek olan büyük rakamlar değil. Örneğin 1000 tonluk kasaplık hayvan ve siz bu ülkelerle anlaşma imzalamışsınız. Ticaretin belli kuralları var. Siz benden şunları alırsanız ben de sizden şunları alırım. Ayrıca sözleşmeli besicilik çerçevesinde Et ve Süt Kurumunun 18 bin 500 başa ulaşan bir sözleşmesi var, çiftçilerle de sözleşme görüşmeleri devam ediyor."
Süt fiyatına da değinen Kirişci şöyle devam etti:
"Buradan sanayicilere seslenmek istiyorum, herhangi bir şekilde sütü satmayıp bunu elinde tutup bir stokçuluk yapıp, bir fırsatçılığa dönüştüren bir süt üreticisi olabilir mi? Burada sanayicilerimize biraz iş düşüyor. Bu fiyatları kendileri belirlemeye çalıştıklarını gördük ve zamanında da uyardık. 'Bu yaptığınız doğru değil, Ulusal Süt Konseyinin açıkladığı fiyatı dikkate alın' dedik. Onlar adeta yarışa girdi. Bu yarış doğal olarak sütün fiyatını yukarı çekti. Şimdi de kendi aralarında anlaşıp bir fiyat indirimine gidemedikleri için bize diyorlar ki 'Siz Ulusal Süt Konseyi olarak sütün fiyatını artırın.' Biz niye artıralım? Biz bunu zamanında yaptık, o zaman gereken ilgiyi göstermediler. Et ile ilgili normalleşme dönemini bekliyoruz. Ramazan ayıyla ilgili ete olan ilgi artar ama büyük bir iştahın olmadığını tespit ettik. Şu an bulunurluk konusunda et ve sütte bir eksiğimiz yok. Gerekirse gerekli tedbirler alınır, biz üreticimizi mağdur etmeyiz."
Kirişci, Türkiye'nin stratejik ürünler konusunda kendi kendine yeten ülkelerden olduğuna dikkati çekerek, "Ayçiçeği konusunda ihtiyacımızın yüzde 63'ünü üretebiliyor. Yüzde 37'lik kısmını ithalatla tedarik ediyoruz ama diğer ürünlerde kendi ihtiyacımızı karşılayabilecek bir üretimimiz var. Ayçiçeği noktasında diğer yağlı tohumlarla beraber bunu kompanse ettiğimizi ve kendi kendimize yettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Arz güvenliği noktasında bir problem yoksa fiyatlarla ilgili bir problem yok." diye konuştu.
Çiftçinin 2 milyon 800 bin belgeyi e-Devlet üzerinden ürettiğini ifade eden Kirişci, "Eskiden çiftçi tarladan çıkıp bizim il/ilçe müdürlüklerimize gidiyor, bu iş bittiğinde bunun bu kişiye bir maliyeti oluyordu. Her bir belge için 100 liralık bir harcama yaptığını düşünelim. Bunu yüz yüze yapmış olsa 280 milyon lira harcanmış olacaktı. Bunların önemli olduğunu düşünüyorum, alışacağız alıştıracağız. TarımCebimde kullanıcı dostu bir uygulama." değerlendirmesinde bulundu.
Sahipsiz hayvanların ötekileştirilmesinin doğru olmadığını düşündüklerinin altını çizen Kirişci, şunları kaydetti:
"Çip takmayla ilgili bizim bu hayvanları kayıt altına alma gibi girişimimiz oldu. 1 milyon 493 bin 541 hayvan sisteme girdi. 500 bin civarında bir beyanname veren var. Toplamda 2 milyonluk bir sahipli hayvan var diyebiliriz. Bir de sahipsiz hayvanlarımız var. Burada da bir tarafta bunlar bizim canlarımız öbür tarafta da insanlarımızın can ve mal ehemmiyeti. İkisinin dengelenmesi gereken bir süreç. Hayvanlar da şiddete maruz kalıyor, bunu da yok sayamayız. Bu tarz bir durum var. Buradan hareketle de özellikle Türkiye genelinde bu konuya katkı sağlayabilecek paydaşları davet ederek, 29-30 Kasım'da Bolu'da bir çalıştay düzenledik. Ortaya çıkan son durum ile ilgili yol haritası belirlemeye çalışıyoruz. Ciddi de bir yol katettik, paydaşlarımızın da katkılarını alıp son şeklini vereceğiz, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza da bunu arz edeceğiz. İçinde mevzuat düzenlemesi gereken hususlar varsa onlar için de Meclis tarafında dikkate almamız gerekecek."
Kirişci, 8 milyon civarında hayvanın bulunduğunu ve bunun 6 milyonunun kısırlaştırma ve rehabilitasyona tabi tutulması gerektiğini belirterek, kısırlaştırma işlemlerinin kolay olmadığını anlattı. Kirişci, şöyle konuştu:
"Bu işlemler yapıldıktan sonra mevzuatta, 'aldığınız yere geri bırakacaksınız' diyor, bu bırakılsın mı bırakılmasın mı? Bırakılmaması gerektiği konusunda bir kanaat varsa mevzuat değişikliği gerektiriyor diye bir düşünce var ama biz çalıştay öncesinde bir çalışma başlattık. İstanbul'u da pilot seçtik. Valiliğimiz ile işbirliği halinde 39 ilçemize Sayın Valimizin bir yazısını gönderdik. Hayvan barınağına ihtiyacınız varsa, bu hayvanların rahat yaşayacağı yer tahsisine hazırız dedik. 39 ilçemizden sadece 7'sinden, 4'ü resmi, 3'ü şifai olarak belirtti. Toplam 7 ilçeden geldi. Yerel yönetimlerimizin bu konuda aksiyon alması, üzerinde hassasiyetle durması gerekiyor."
Hayvan barınaklarının artırılması gerektiğine işaret eden Kirişci, "Biz 62 noktada 120 bin hektar alanı bu işe tahsis etmiş durumdayız. Elbette yeter değil ama bu kanunun da gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyorum. ABD ve AB sokaklarda sahipsiz hayvan görebiliyor musunuz? Hiçbir hayvan yok bu şekilde. Bu çalışmaları dikkate alarak yol haritamızı yeniden belirlemiş olacağız." diye konuştu.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) aracılığıyla 7 bin 450 liradan alınan buğdayın un sanayicilerine 4 bin 500 liradan verildiğini anımsatan Kirişci, "Bu, milletin ekmek gibi temel bir gıdayı alırken tereddüt etmemesi için yapılıyor." ifadesini kullandı.
"Fındıkla ilgili olumsuzluk olarak gördüğümüz bir durum söz konusu değil"
Venezuela ve Sudan'da Türkiye tarafından işlenmesi öngörülen tarım arazilerine ilişkin de konuşan Kirişci, bu konudaki eleştirilere şu yanıtı verdi:
"Ne Venezuela'dan ne Sudan'dan ne de diğer 9 ülkeden herhangi bir satın alma yapmadık, yapmayı da düşünmüyoruz. Bu, Batılıların, sömürgeci mantık ile oralara gidenlerin davranışıdır. Biz gittiği yere medeniyet götüren bir kültürün ve inancın münteşirleriyiz. Bu ülkenin insanlarının oralardaki insanları istismar edeceğini nasıl söyleyebiliriz. Oradaki insanların tarımsal faaliyet yapacak ne birikimleri ne de alt yapıları var. Biz Venezuela'dan tarım toprakları satın almaya gitmedik. Ülkenin şartlarını yerinde görelim, sonra da üreticilerimize 'Venezuela'da böyle bir imkan var, gelin burada bu üretimi yapın.' diyelim diye gittik. Toprakları satın al, oradaki insanları da köle yap. Bizim böyle bir kültürümüz yok, olmadı, olamaz."
Bakan Kirişci, Türkiye'de "Bu fındık para etmiyor, üzüm para etmiyor" diyen üreticinin olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Çeltik, buğday, arpa, mısır bunlarla ilgili bir tane üretici, 'Ben para kazanamadım.' desin. Bu memnuniyet sahaya yansıyor. Fındık konusu bizim çok önemsediğimiz bir konu. O fiyat teklif ederken biz dedik ki önemli bir bölümü zaten ihraca gidiyor, üretim fazlalığından hareketle bazı olumsuz davranışlar sergilemek isteyenler oldu. TMO'nun devrede olması bunların üstesinden geldi. Fındıkla ilgili olumsuzluk olarak gördüğümüz bir durum söz konusu değil. Bu yalanlarla baş edemediğimiz için bir kitapçık hazırladık. Saman ile ilgili olan... Ülkemizin saman üretimi yıllık 25 milyon ton, hayvancılıkta 18 milyon ton saman tüketilmekte yani 7 milyon ton fazlalığımız var. Geri kalan miktar kağıt endüstrisinde, mantar yetiştiriciliğinde ve hayvan altlığında kullanılmakta. 2021 yılında 204 ton ssap/saman ithalatı gerçekleştirilmiştir. 2022'de sap/saman ithalatı gerçekleşmemiştir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.