Tutuklu vekil konusu, CHP, MHP ve BDP'nin ürettiği bir eserdir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 3. Olağan Gençlik Kolları Kongresi'nde gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, tutuklu milletvekilleri konusunun AK Parti'nin değil, CHP, MHP ve BDP'nin eseri olduğunu belirterek, muhalefet partilerine yüklendi. "Sonucu çok iyi bildikleri halde böyle bir krize yol açtılar. Şimdi de faturasını AK Parti'ye yüklemek gibi bir şark kurnazlığı içindeler. Hukuk devletinde böyle keyfîlik olmaz." dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki 'tiyatro' tartışmasına da değinen Başbakan, gelişmiş ülkelerdeki gibi tiyatroları özelleştirerek sorunu kökünden çözeceklerini söyledi. Erdoğan, 19 Mayıs genelgesini iptal eden Danıştay kararını ise şöyle değerlendirdi: "Bu gençlik 19 Mayıs'ı bilen, misyonunu taşıyan bir gençliktir. Hiç kimse, bu gençliğe 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim dersi vermeye kalkışmasın."

Başbakan Erdoğan, İstanbul Şehir Tiyatroları Yönetmeliği'nde gerçekleştirilen değişiklikle, tiyatro repertuarının saptanmasının genel sanat yönetmeninin yetkisinden alınarak içinde iki İstanbul Büyükşehir Belediyesi bürokratının da bulunacağı yedi kişilik bir kurula devredilmesiyle başlayan tartışma konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Ankara Arena Kapalı Spor Salonu'nda yapılan AK Parti 3. Olağan Gençlik Kolları Kongresi'nde konuşan Erdoğan, Kadir Topbaş'ı tebrik ettiğini belirtirken salonda bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'e, "Sen de bir an önce ona göre hazırlığını yap." talimatını verdi. Erdoğan, yönetmelik değişikliğini protesto eden tiyatroculara sert çıktı: "Özelleştirmek suretiyle buyurun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın. Destek gerekirse gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur, desteğimizi veririz. İstediğiniz oyunları istediğiniz gibi, istediğiniz yerde oynayın. Kimse engel olmaz. Ama kusura bakma; geleceksin şehir tiyatrosundan hem belediyeden maaşını alacaksın ondan sonra da istediğin gibi yönetime verip veriştireceksin. Öyle saçmalık olmaz." Erdoğan'ın tutuklu vekillere, Danıştay'ın 19 Mayıs törenleriyle ilgili kararını değerlendirdiği açıklamaları özetle şöyle:

Despot aydınlar, tiyatro üzerinden bizi aşağılıyor: Bugün bile bu despotların bize ve millete nasıl baktığını zaman zaman görebiliyorsunuz. Her şeyi biliyor edasıyla despot aydınların bizlere nasıl akıl vermeye çalıştığını görüyoruz. Kusura bakmasınlar belki biraz ağır tonajlı olacak ama o zavallılara acıyoruz. İşte en son İstanbul'da Şehir Tiyatroları meselesinde o despot anlayış, o kibirli tavır bir kez daha tezahür etti. Şehir Tiyatroları üzerinde yapılan bir yönetmelik değişikliğinden hem bizi hem tüm muhafazakârları aşağılamaya ve küçümsemeye başladılar.

Tiyatro sizin tekelinizde mi?: Allah aşkına soruyorum, ya siz kimsiniz? Siz her konuda söz söyleme, her konuda otorite olduğunu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi, bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Geçti o günler. Artık despot aydın tavrıyla parmağınızı sallayarak bu milleti küçümseme, azarlama dönemi geride kalmıştır. Bu ülkede pırıl pırıl bir nesil yetişti.

Tutuklu vekiller yargının tasarrufudur: Tutuklu milletvekilleri konusu AK Parti'nin değil, yargının bir tasarrufudur. Bu partiler, sonucu çok iyi bildikleri halde böyle bir krize yol açarak bu krizin faturasını AK Parti'ye yüklemek gibi bir şark kurnazlığı içindeler. Daha seçim yapılmadan, hem CHP Genel Başkanı hem partiden arkadaşları hem de bunların yandaş hukukçuları (Sabih Kanadoğlu'nu kastediyor), bu isimler seçilse dahi cezaevinden çıkamayacaklarını ifade ediyor. Bizzat Kemal Kılıçdaroğlu 3 Haziran 2011 tarihinde 'Evet çıkamayabilirler, yargının tasarrufuna bağlı' diyor. Arkasından seçim oluyor, bu kişiler seçiliyor. CHP Genel Başkanı Çarkçı Kemal yeniden çark ediyor. Ve bu yüzden AK Parti'yi suçlamaya, itham etmeye başlıyor.

Bile bile lades dediler: Adeta bile bile lades denilmiş, bile bile böyle bir sıkıntı ortaya çıkarılmıştır. Milli iradeye saygısızlık yapan, her zamanki gibi CHP'nin kendisi olmuştur. Milli iradeyi hiçe sayan, keyfî uygulama yapan, ardından da AK Parti'ye fatura kesmeye çalışan bizzat CHP, MHP ve BDP'nin kendileri olmuştur. Biz böyle bir keyfîliği, böyle bir oldubittiyi, dayatmayı doğru bulmuyoruz. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde böyle keyfîlik olmaz.

Çiçek görüşür, biz yetkili organlarda değerlendiririz:

Meclis Başkanı, Meclis'te grubu olan 3 partinin grup başkan vekilleriyle görüşerek bir çalışma yapıyor. Biz partimizin yetkili organlarında bu konuyu görüşüp değerlendiririz. Meclis Başkanı'mızın bir girişimi bu. Ancak sonucunu bildikleri halde Türkiye'yi böyle bir krizle baş başa bırakan CHP, MHP ve BDP'nin sorumluluğu AK Parti'nin üzerine yıkma çabalarına da asla izin vermeyeceğiz.

Danıştay'a '19 Mayıs' cevabı: Bu salondaki gençlik 19 Mayıs'ı bilen, 19 Mayıs ruhunu, misyonunu taşıyan bir gençliktir. Hiç kimse bize, bu gençliğe 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim dersi vermeye kalkışmasın. Tam tersine 23 Nisan ruhunu öğrenmek isteyen varsa buyursun işte bu gençlikten öğrensin. Hiç kimse kendisini Türkiye'nin yegâne sahibi gibi görmesin. Türkiye'nin sahibi 75 milyondur. Türkiye'nin sahibi işte bu gençliktir. Artık 19 Mayıs törenleri üzerinden hiç kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın, kalkışmasın. Çünkü biz onlar gibi 19 Mayıs'ın istismarının değil, 19 Mayıs'ın özünün takipçisiyiz. Biz, genç nesillerin, gençlerin sıkıcı resmî törenlerle değil, 19 Mayıs'ın özüne, ruhuna, heyecanına, coşkusuna uygun kutlamalardan yanayız. Kendilerini 19 Mayıs'ın yegâne sahibi olarak görenlere de istismar fırsatı tanımayacağız. Bu milletin vâsilere ihtiyacı yok, bu rejimin vesayete ihtiyacı yok.  (zaman)