Türklerin kaderini buğday değiştirmiş

Türklerin kaderini buğday değiştirmiş
Japonya Tsukuba Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazuo N. Watanabe, yer kürenin üç ayrı noktasında buğday, pirinç, mısır ve patatesin insanların...



Japonya Tsukuba Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazuo N. Watanabe, yer kürenin üç ayrı noktasında buğday, pirinç, mısır ve patatesin insanların kaderini değiştirdiğini savundu.



Japonya Tsukuba Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kazuo N. Watanabe, Türkiye'nin bulunduğu bölgede buğdayın, Uzakdoğu Asya'da pirinç, Orta Amerika'da mısır ve patatesin insanların yerleşik düzene geçebilmesini sağladığını söyledi.

Watanabe, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (BİYOM) düzenlediği ''Denizli Bölgesinde Tarımsal Prodüktivitenin Geliştirilmesi ve Genetik Kaynakların Korunması için İnovatif Sistemler'' konferansında, tarımsal biyoçeşitliliğin korunması ve genetik kaynakların sürdürülebilir olarak kullanılması ile ilgili çalışmalar hakkında örnekler verdi.

Tarımsal amaçla kullanılan bitki türlerinde genetik orijinden sonra en fazla çeşitliliğin kırsalda üretim yapan çiftçi arazilerinde bulunduğunu ifade eden Watanabe, ''Bazı tarımsal ürünler uygarlıkların doğuşunda rol oynadı. Türkiye'nin bulunduğu bölgede buğday, Uzakdoğu Asya'da pirinç, Orta Amerika'da mısır ve patates insanların yerleşik düzene geçebilmesini sağladı'' dedi.

Dünyada biyoçeşitliliğin hızla azaldığını belirten Watanabe, biyoçeşitliliğin biyoteknolojik yöntemlerle korunabileceğini sözlerine ekledi.

-Prof. Dr. Elizabeth D. Earle-

Tarımsal biyoteknoloji alanında dünyanın saygın araştırmacılarından Amerika Cornell Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elizabeth D. Earle ise şunları söyledi:

''Genetik mühendisliği uygulamaları tarımsal üretimi yapılan bir türün hastalık ve zararlılardan korunması veya agronomik özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla kullanılıyor. Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde benzer oranlarda üretimler yapılıyor. Bu tür tarımsal ürünlerin yetiştirildiği 100 kadar ülke arasında Türkiye haritada bulunmuyor. Genetik mühendisliğinin sadece sorunların klasik yöntemlerle çözülemediği durumlarda kullanılması gerekiyor. Bu teknolojinin altyapısının oluşmadığı ülkelerde çevresel nedenlerden dolayı çıkabilecek kıtlıkların bedeli ağır olacaktır. Genetik mühendisliği basit bir teknoloji değil. Bu yöntemle elde edilen ürünlerin regüle edilebilmesi için devlet kurumlarının oluşturulması gerekiyor.''

Kaynak: Haber7

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.