Türkiye'ye karşı birleştiler...

Türkiye'ye karşı birleştiler...
Türkiye'nin sınırında sıcak gelişmeler oluyor. Sınırda yaşanan tehlikeye BUGÜN Gazetesi Geenel Yayın yönetmeni Erhan Başyurt dikkat çekti.Suriye'de...



Türkiye'nin sınırında sıcak gelişmeler oluyor. Sınırda yaşanan tehlikeye BUGÜN Gazetesi Geenel Yayın yönetmeni Erhan Başyurt dikkat çekti.

Suriye'de halk isyanı giderek büyüyor.

Esed yönetiminin ne kadar tahammülsüz ve demokrasi anlayışından uzak olduğu da gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor.

Reform ve özgürlük isteyen herkese kurşun yağdırılıyor.

Tutuklamalar, sistemli işkenceler ve hatta tecavüz yoluyla yıldırmalar...

Bütün bu uygulamaların kabul edilmesi veya hoş görülmesi mümkün değil.

Türkiye, Suriye konusunda Başbakan Erdoğan'ın Esed'in kardeşi Mahir'e yönelik sözlerinden sonra daha net bir politika izliyor.

Türkiye, aslında Ortadoğu'da "Arap Baharı" ya da "halk isyanları" başladığından bu yana bir kafa karışıklığı içerisinde denilebilir.

Bunun birçok nedeni var.

Her şeyden önce, Türkiye politikasını ilkeler üzerinden değil ülkeler üzerinden yürüttü.

Böyle olunca, Mısır ve Tunus'ta başka, Libya ve Suriye'de başka tavırlar gösterdi.

Siyasi ve ekonomik ilişkiler ile oradaki Türk azınlık tabanlı yaklaşımlar, dışarıya ister istemez bir tutarsızlık olarak yansıdı.

***

Türkiye, olayların ortaya çıkışına dair politika okumalarında da başarısız oldu.

Dışişleri, halk isyanlarının "doğal" ve "kendiliğinden çıktığını" öngörüyordu.

Gelinen nokta da bu eylemlerin gelişmesinde dış desteğin ve eğitimin önemli olduğunu, bir nevi "yeni yüzler" operasyonu yürütüldüğünü ortaya çıkardı.

Ortadoğu ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimize nazaran, dış istihbaratımız çok zayıf olduğu için de tabii olarak doğru politikalar belirlenemedi.

***

Türkiye'nin gözden geçirmesi gereken önemli hususlardan birisi de dış politik hedefleri ile kabiliyetlerini ayırmak olmalı.

"Bölgesel güç ya da uluslararası aktör olmak" haklı bir dış politik hedef...

Türkiye'nin bu yönde mesafe kat ettiği, "yumuşak güç" özellikleri ve bölgesel itibarının arttığı da bir gerçek.

Ancak bir bölgesel güç olduğu henüz söylenemez.

Arapça bilen ve bir Arap ülkesini yakından tanıyan kaç uzman var Türkiye'de?

Başka bir deyişle, hedeflerimiz ve kabiliyetlerimiz arasındaki makas henüz oldukça açık.

Dış politik açılımlar da bu gerçeklik üzerinden yapılmalı.

***

Özellikle Suriye konusunda yaşadığımız daha önce İran nükleer krizinde de karşı karşıya kaldığımız önemli bir açmaz da bu ülkelerin Türkiye'ye verdikleri sözlerle eylemlerinin uyuşmaması.

Türkiye'nin bu ülke yönetimleri nedeniyle ABD ile defalarca ters düştüğü dikkate alınırsa, dış politik değerlendirmelerimizi bu yönüyle de yeniden gözden geçirme gereği ortaya çıkıyor.

Yemen'de, Bahreyn'de mezhep birliği nedeniyle halk isyanlarını alkışlayan, hatta teşvik eden İran, bugün aynı nedenle Esed yönetimini savunuyor.

Türkiye'yi isyanı büyütmek ve hatta isyancılara silah sağlamakla suçluyor.

Komşuluk ilişkilerine yakışmayan, Türkiye'nin bugüne kadar üstlendiği risklerle bağdaşmayan ve şiddeti besleyen bir mezhep dayanışmasıyla karşı karşıyayız.

Arap Baharı, ezber bozuyor.

Türkiye'yi Ortadoğu politikalarını köklü olarak yeniden değerlendirmeye zorluyor.

Siz ne dersiniz?

Erhan BAŞYURT yazdı...

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.