"Türkiye'nin vicdanı AKP'yi kabul etmiyor"
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, "Artık bu partiden Türkiye'nin kurtulma zamanı gelmiştir. Türkiye'nin vicdanı AKP'yi kabul etmiyor artık" dedi.
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ayakkabı kutularında, para kasalarında, tüyü bitmemiş yetimin hakkı nasıl çalınır, kul hakkı nasıl yenir, orada devrim yaptılar bunlar. 'En temiz olan dini, manevi duyguları nasıl istismar ederiz', orada devrim yaptılar. Artık bu partiden Türkiye'nin kurtulma zamanı gelmiştir. Türkiye'nin vicdanı AKP'yi kabul etmiyor artık" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Toplantının başında, Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarından emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek ile hukukçu Prof. Dr. Caner Yenidünya ve gazeteci Eren Erdem CHP'ye katıldı. Çiçek, Yenidünya ve Erdem'e rozetini Genel Başkan Kılıçdaroğlu taktı.
Kılıçdaroğlu, 10 Mart 1972'de parlamentonun Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını onayladığı gün olduğunu hatırlatarak, bu tarihin Türk demokrasisi, gençliği, geçmişi ve geleceği açısından çok önemli bir gün olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, "Onları unutmadık. Devrimci mücadelelerini unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız" dedi.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hiçbir zaman çıkar peşinde koşmadığını, tek arzularının özgür ve bağımsız Türkiye'yi kurmak olduğunu, bu amaç için mücadele ettiklerini ve idam sehpasına giderken bile inançlarından, düşüncelerinden ödün vermediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Gezmiş ve arkadaşlarını saygı ile selamladığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün ilan edilişine giden süreci de anlattı.
Türk kadınlarından onlara seçme ve seçilme hakkını veren partinin CHP olduğunu asla unutmamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, hiçbir CHP'linin "Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" diyemeyeceğini belirtti.
-"Kadını güçlü olmayan bir toplumun kendisi de güçlü olamaz"
CHP'lilerin kadınların hakkını sonuna kadar savunacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir Osmanlıcılık hayali var biliyorsunuz onlarda. Osmanlı'da yurttaş yoktur. Padişah'ın kulları vardır Osmanlı'da. Kulun kulluğuna son veren rejim cumhuriyettir. O nedenle cumhuriyetimizi seviyoruz. Cumhuriyet olmadan önce, yani cumhuriyeti kurarken, nüfusumuz 11 milyon. Yüzde 90'ı köylerde oturuyor. 40 bin köyümüz var, 38 bininde okul yok. Okuma-yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4. Bin kadından 4 kadın sadece okuma-yazma biliyor. Cumhuriyet önce millet mekteplerini kurdu. Çünkü cumhuriyet şunu çok iyi biliyordu; kadını güçlü olmayan bir toplumun kendisi de güçlü olamaz. Önce kadını güçlü kılacaksınız, önce kadını eğiteceksiniz. Dilimizi, sevgiyi, gülümsemeyi, terbiyeyi anneden öğreniriz. Onun için CHP olarak söylüyoruz, iftiharla söylüyoruz; kadını güçlü olmayan bir toplumun kendisi asla güçlü olamaz. Bunun bilincindeydi cumhuriyet o nedenle kadına önem verdi."
Türkiye'de kadına 5 Aralık 1934'de seçme ve seçilme hakkının verildiğini, pek çok Avrupa ülkesinde bile bu hakkın Türkiye'den çok uzun yıllar sonra verildiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu durumun cumhuriyeti kuranların öngörüsünü, vizyonlarını, gelecek hedeflerini gösterdiğine dikkati çekti.
-"CHP ilklerin partisidir. Öncüsüdür demokrasinin"
Kadınların siyasal, sosyal yaşamın her alanında olması gerektiğini belirten ve mücadele ruhlarını kaybetmemelerini isteyen Kılıçdaroğlu, "Rize'nin çay bahçelerinde çay toplarken iyisiniz. Giresun'un, Ordu'nun fındık bahçelerinde fındık toplarken iyisiniz. Milletvekili olmak istiyorsunuz, o zaman kötüsünüz. Olmaz. Kadın hayatın her alanında yer alacak. Siyasette de yer alacak" diye konuştu.
CHP'nin, milletvekili seçimlerine girerken Ankara, İstanbul ve İzmir'de kontenjan yetkisini kullanarak listelerin birinci sıralarını kadın adaylara ayırdığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bizim demokrasi tarihimizde, siyaset tarihimizde bir ilktir bu. Neden? Çünkü CHP ilklerin partisidir. Öncüsüdür demokrasinin" değerlendirmesinde bulundu.
-"Erkekler ön tarafa, dama taşı gibi dizilmişler, kadınlar arkada görünmüyor"
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Dünya Kadınlar Günü'nü böyle kutlarken, birileri de Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor. Bir sendikacıya söylemişler, 'beni de davet et'. Çünkü sendikacıya söyledim; kadın-erkek eşitliğine inanmayan bir adamı sen nasıl olur da çağırırsın kadınlar gününde. 'Efendim, rica ettiler, araya bir sürü adam koydular. Mecburen davet ettim'. Mecburen davet etmeyeceksin sendikacı kardeşim. Adam gibi adam olacaksın ve direneceksin. Oturmuşlar Dünya Kadınlar Günü'nde erkekler ön tarafa, dama taşı gibi dizilmişler, kadınlar arkada görünmüyor. O nedenle söylüyorum bütün kadınlara; sizin haklarınızı sonuna kadar savunmak benim namus borcumdur.
12 yılda bizim kadınımızın çektiği acıyı, hiç kimse çekmemiştir. 7 bin 127 kadın öldürüldü. Kadına şiddet yüzde bin 400 arttı. Şimdi kalkmışlar kadın haklarından söz ediyorlar. Bunlara sakın inanmayın. Bunların dünyası yalan üzerine inşa edilmiştir."
-"En büyük yalancı da kaçak sarayda oturmaktadır"
Konuşmasında, Kabataş'ta yaşandığı iddia edilen olaya da değinen Kılıçdaroğlu, "Kadın üzerinden topluma kin ve nefreti aşılıyorlar. Bizim toplumumuzu biz gayet iyi biliriz. Kadına saygılıdır. 80, 100 erkek bir kadına saldıracak, etraftaki yüzlerce, binlerce kişi hiç sesini çıkarmayacak, bir tek fotoğraf olmayacak. Ne diyorum? Bunların hayatı ve söylemleri yalan üzerine inşa edilmiştir. En büyük yalancı da kaçak sarayda oturmaktadır" ifadelerini kullandı.
-"Hepsinin ortak görüşü; böyle bir olay yok"
Kabataş ile ilgili iddia ortaya atıldıktan sonra, "Böyle bir saldırı yapılmışsa onu yapanların insan olamayacağını" söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü, İstihbarat Şube Müdürlüğü, Güven Timleri Şube Müdürlüğü, Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü, Beşiktaş ve Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlükleri, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Güvenlik Şube Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü araştırıyor, böyle bir olay var mı, yok mu. Hepsinin ortak görüşü; böyle bir olay yok. Ama utanmadan, sıkılmadan, hala bunu dile getiriyorlar. Söylüyorum, utanmadan, sıkılmadan, çünkü onlarda, söylüyorum kimse kusura bakmasın, ar damarı yok.
Bu arada AKP'ye oy veren değerli yurttaşlarıma sesleniyorum; içinizden bazıları buna inanabilir, o zaman şunu düşünün, bu nasıl bir hükümettir ki 80, 100 kişinin bir kadına saldırdığı bir düzende, bir yerde, bir vapur iskelesinde failleri yakalayamıyor. Bu kadar beceriksiz bir hükümet olabilir mi? Sonra ne yaptılar? Bu havuz medyasının köşe yazarları var, köşe satıcıları. Aynı başlıkla 9,10 gazeteci yazı yazdı. Hala bunu savunuyorlar. Yahu siz gazeteci misiniz, yoksa yalancıların temsilcileri misiniz? Sizde vicdan, sizde ahlak, sizde namus, sizde din, sizde iman, sizde kitap var mı? Bu kadar yalan olmaz. Onlardan istirham ediyorum; Aziz Nesin'in Fil Hamdi diye bir öyküsü var. Onu okusunlar, ona göre davransalardı belki insanları bulabilirlerdi. Yok öyle bir şey."
AK Parti'nin her alanda devrim yaptığı iddiasında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Senin yaptığın devrim buysa zaten biz seni çok iyi biliyoruz. Ayakkabı kutularında devrim yaptılar bunlar, para kasalarında devrim yaptılar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı nasıl çalınır, kul hakkı nasıl yenir, orada devrim yaptılar bunlar. 'En temiz olan dini, manevi duyguları nasıl istismar ederiz', orada devrim yaptılar bunlar. Artık bu partiden Türkiye'nin kurtulma zamanı gelmiştir. Türkiye'nin vicdanı AKP'yi kabul etmiyor artık" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.