Türkiye'nin PYD ile görüşmesi ne anlama geliyor?
PKK?nın Suriye uzantısı olarak bilinen PYD, Türkiye'nin sınırına bayrağını dikti. Ardından PYD Başkanı Salih Müslim Türkiye'ye sır bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyarette MİT ve Dışişleri Bakanlığı Müslim?e üç konuda uyarıda bulundu.
Türkiye?nin Salih Müslim?e;
1) Esed rejimiyle işbirliği yapmayın: Türkiye, PYD liderine böyle bir durumda Kürtler ile Araplar arasında çıkacak gerginliğe dikkat çekti. Ayrıca PYD?nin Suriye muhalefeti içinde şüphe bırakmayacak şekilde yer alması da istendi.
2) Emrivaki yapmayın: Türkiye, PYD liderine ?emrivaki şekilde, diğer unsurlarla istişare etmeden bir mezhep ya da etnik temelli bir de-facto yapı kurmamaları? konusunda uyarılarda bulundu. Türkiye buradaki temel kaygısının Kürtlerin ya da herhangi bir grubun statü elde etmesi değil, böyle bir yapı kurulursa bütün gruplar aynı şeyi yapmaya kalkar ve savaşın önüne geçilemez olmasında olduğunu anlattı.
3) Sınır güvenliğine dikkat: Türkiye net bir şekilde ?Türkiye?nin güvenliğine zarar verecek şekilde, sınır güvenliğine zarar verecek şekilde faaliyet içinde olmamaları. Bunu kim yaparsa yapsın-sadece PYD değil Türkiye ona karşı tedbir alır, durum değişmez? mesajını verdiği öğrenildi.
Yaşanan bu gelişmelerin her safhasını gün be gün analiz eden Bugün Gazetesi yazarı Gültekin Avcı,"Türkiye'nin fütursuzca PYD Başkanı Salih Müslim'le görüşmesi, PYD'yi Türkiye açısından fiili olarak meşrulaştırmıştır." tespitinde bulundu.
İşte Avcı'nın "PYD meşrulaşırken" konu başlığıyla kaleme aldığı o yazısı:
Karıştırılmasın lütfen.
Çözüm süreci gerekçesiyle her ne kadar Öcalan ve KCK ile görüşülse de...
Çözüm süreci KCK'nın Türkiye'de faaliyet gösteren PKK kolu ile Türkiye arasındaki bir süreç.
KCK'nın Suriye'de faaliyet gösteren PYD, Irak'ta faaliyet gösteren PÇDK ve İran'da faaliyet gösteren (şimdilik askıda) PJAK kolları ile Türkiye arasında bir çözüm veya silahsızlanma süreci söz konusu değil.
Her normal Türkiye vatandaşı bileceği üzere, çözüm süreci var diye KCK'nın, İran, Suriye ve Irak'taki planlamalarında silahsızlığa/ateşkese riayet etmesi söz konusu değildir.
PYD'nin dâhil olduğu silahlı çatışmalara bakılırsa böyle bir riayet veya kaygı zaten söz konusu değil.
Bu itibarla Türkiye'nin PKK'ya yönelik taleplerde bulunabilmesi mümkünken, KCK'nın İran, Irak ve Suriye'deki kollarına yönelik talepte bulunması KCK açısından gerçekçi olmadığı gibi kabul edilebilir bir yön de taşımıyor.
Türkiye'nin böyle bir umudunun olması bile vahimdir.
Müslim'in Türkiye'ye gelmesi bile Türkiye'ye ve hukuk sistemine KCK karşısında önemli ölçüde mevzi kaybettirdi.
Yargıtay ve demokratik uluslararası sistem KCK'yı terör örgütü olarak kabul etmiştir.
PYD, Yargıtay'ın terör örgütü olarak cezalandırdığı KCK'nın organik yapısı içindeki Marksist ve Leninist bir parti.
Tertiplenmesini kim yapıyor
PYD yönlendirici talimatları nereden alıyor?
KCK terör örgütünden.
Terör örgütünün İran, Suriye ve Irak'ta hangi stratejileri takip edeceği eskiden beri nerede kararlaştırılıyor?
KCK yasama organı Kongra-Gel'de.
PYD'nin askeri aparatı YPG'yi kim yapılandırıyor, kim denetliyor, atama ve tertiplenmesini kim yapıyor?
KCK yürütme konseyi üyeleri ve HPG yetkilileri.
Hatırlarsanız İran'a yönelik faaliyet yürüten PJAK da KCK'nın organik yapısı içindeki "Doğu Kürdistan"a yönelik partisiydi.
Ama 24 şehit verdiğimiz Çukurca saldırısında PJAK militanları da vardı.
Öncelikle KCK terör örgütünün Suriye'deki kolu PYD'nin başındaki kişinin Türkiye'ye elini kolunu sallaya sallaya Barzani veya Talabani gibi gel(ebil)mesi kabul edilebilir bir görüntü değil.
"Barzani sanki farklı mı, o teröristlere yataklık yapmadı mı" diyenleri duyar gibiyim.
Evet, o da yıllarca PKK'yı barındırdı ve hâlâ barındırmaya devam ediyor.
Ama en azından Barzani'ye bağlı güçlerin Türkiye'ye yönelik doğrudan bir saldırısı veya eylemini görmedik duymadık.
Terör örgütü listelerinde Barzani veya Talabani gruplarının ismi yoktu.
Bildiğim kadarıyla yargı makamlarımızda Irak KDP mensuplarının varsa illegal eylemleriyle ilgili bir yakalama veya mahkûmiyet kararı yok.
Ayrıca Moskova'ya giden bir PYD heyeti, Cenevre'de masaya Kürtler'i temsilen oturacakları konusunda söz almışken...
PYD, Batılıların adını bile duyunca irkildiği Cephetü-n Nusra ve El Kaide versiyonlarını düşman ilan edip onlarla çarpışıp Batı nazarında göz doldururken...
Cepheye sahip bir parti yapısı
ABD, PYD'yi sorumlu muhatap addeden bir açıklama yapmışken...
Birbiri peşi sıra devam eden bölgesel konferanslara PYD katılırken...
Türkiye'nin fütursuzca PYD Başkanı Salih Müslim'le görüşmesi, PYD'yi Türkiye açısından fiili olarak meşrulaştırmıştır.
Meşrulaşma imajını kazanan PYD, müstakil bir Kürt partisi değil, aynen PKK gibi KCK terör örgütüne bağlı Marksist-Leninist otoriter/faşist bir partidir.
Parti derken demokratik bir siyasal partiden değil, devrimci sol yapılardaki en üst örgütlenme düzeyi olan ve askeri bir örgütlenmeye ve Cephe'ye sahip olan bir parti yapısından bahsediyorum.
Devrimci Halk Kurtuluş Partisi gibi, Marksist Leninist Komünist Partisi gibi, TKP/ML gibi, Maoist Komünist Partisi gibi...
KCK terör örgütüyle iç içe yaşayan bir PYD başkanıyla oldukça rahat bir görüşme kesiti veren MİT ve Dışişleri'nin bu tavrının, meşruiyet algısı açısından KCK'ya bağlı PKK'ya yansımaması mümkün değildir.
Sonucu PKK'ya meşruiyet takviyesi olan bu tavırlarla Türkiye'nin PKK'yı "aktivist" ilan edenlere söz söylemesi veya itiraz etmesi mümkün ve inandırıcı değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.