Türkiye'nin asıl kabusu...

Türkiye'nin asıl kabusu...
  Bugün Gazetesi yazarı Hüseyin Yılmaz, 29 Ekim resepsiyon krizini yazdı... İŞTE O YAZI...Türkiye'nin asıl kâbusu sivil otoriteye teslim...
 
 
Bugün Gazetesi yazarı Hüseyin Yılmaz, 29 Ekim resepsiyon krizini yazdı...
 
İŞTE O YAZI...

Türkiye'nin asıl kâbusu sivil otoriteye teslim olmayan askerdir...

29 Ekim resepsiyonu çok tartışıldı. Maksadım herkesin konuştuğu bir mevzua birkaç kelime ile iştirak etmek değil.

Asker meselesi, çok köklü ve tehlikeli olmanın yanı sıra, aynı zamanda Türkiye'nin en büyük, içinden çıkılması zor ama halli de mutlak zaruret vaziyeti almış hayatî bir meselesi olduğunu ifâde etmek istiyorum...

Türk askerinin kurmay sınıfı, maalesef Resneli Niyazi'den beri siyasetin eli silahli, mütehakkim ve başına buyruk unsurudur. İttihat ve Terakki'nin büyük bir şuursuzlukla komitacılık ruhunu aşılayıp siyasetin göbeğine yerleştirdiği subaylar, bir daha asla asker olamamış, aslî vazifesini hatırlayamamış, kışlasına dönememiştir.

Bir devirde M. Kemal Paşa'nın rütbeleri ile siyaset yapmak isteyen generalleri istifaya zorlamasının sebebi, askeri siyasetin dışına atmak değil eski silâh arkadaşlarını kendisi için tehlike olmaktan çıkarmaktır. Daha rahat sevk ve idâre edebileceği bir askerle çalışmak istediği sonraki yılların seyri ile sâbittir.

Türk Genelkurmayı, seksen küsur yıllık geçmişi itibarıyla darbe ve muhtıraların kirlettiği bir karneye sahiptir. Darbe ve muhtıraların bu memleketin insanına maliyeti, en az bir asırlık bir saâdetin mahvıdır. Başbakanları, bakanları asılan, gencecik insanları darağaçlarında eften püften sebeplerle generallere kurban verilmiş bir memleketin çocuklarıyız. Ve trajedimizin suçlusunun asker olduğunu biliyoruz. Unutamayız...

Bugün millet ekseriyetinin oyu ile iktidara gelmiş bir partinin içinden çıkıp Cumhurbaşkanlığı'na oturan bir zâta eşinin başörtüsü sebebiyle başından beri askerin takındığı tavır çok yüz kızartıcı, çok çirkin ve çok küstahçadır. Dünyanın hiç bir ülkesinde askerin böyle bir vazifesi yoktur, halkın giyim kuşamı onu ilgilendirmez; sivil idârenin memleketi idâre şekli de askerin meselesi değildir. Bütün bu garabetlerin tek vatanı: bahtsız ülkem!..

Cumhurbaşkanı'nın tertiplediği 29 Ekim resepsiyonuna iştirak etmemek için alternatif bir resepsiyon tertipleyen kurmay sınıfının milletten hürmet beklemeye hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a yakışan; sivil otoriteyi sarsan, itibarını tehdit edip acz içinde gösteren bu fiilin faillerini, en azından emekliye sevk etmek olmalı. Zirâ, herkes biliyor ki, alternatif resepsiyon, devletin başka hangi müessesinden gelse faillerin azil ve cezalandırılmalarını gündeme taşırdı. Askere suç işleme imtiyazı tanımak cür'etlerini arttırmaktan başka işe yaramaz.

Kendi milletinin değerlerine bu kadar hasım, bu kadar lâkayd bir sınıf ile başka bir ülkede karşılaşmanın imkânı yok. Bu dehşetli hastalık sadece bize mahsus. Çünkü Ankara zihniyeti başından beri milletin değerlerine, dinine, târihine ve hayat tarzına karşıdır. Karşı ne kelime, düpedüz düşmandır. Babalarının çiftliği vehmettikleri devlet, bütünüyle onların sakim düşünceleri istikametinde şekillendirilmiş, millet her zaman köle muamelesi görmüştür.

Bu zihniyetin ıslaha kabiliyeti yoktur; ıslahına çalışmak vakit kaybıdır, emek israfıdır. Bunların değişen şartlardan, milletin taleplerinden haberleri bile yok. Devirlerinin çoktan kapandığını, son çanların onların mevtini ilan ettiğinin de farkında değiller. Olmayacaklar da...

Niçin söylemeyelim? Alternatif 29 Ekim resepsiyonu, Yeniçeri Ocağı'nın kazan kaldırmasından daha büyük bir cürümdür. Güçlerinin yettiğini vehmettikleri anda darbeci seleflerinin izinde yürüyebileceklerinin ilânıdır. Sivil otoriteye tâbi olmamayı kahramanlık sanmaları, milletin malı olan silâh ve nefer gücünün emirlerinde olduğuna inanmalarındandır. Hâlbuki artık bu da ham hayaldir, hezeyândır. Ne emir komuta zinciri ile ne üç beş generalin sevki ile ordunun kahir ekseriyeti millete rağmen adım atar. Değişen şartları yok saymakta musır bir avuç kurmayın dışında ordu da değişmiş, mensup olduğu milletin değerlerine yaslanmaya başlamıştır.

Lâfı uzatmaya gerek yok, asker meselesini halletmemiş olan Türkiye, başka hiçbir meselesini halledemez. Ne Kürt meselesi ne Alevi meselesi ne demokrasi ne de diğerleri. Türkiye'nin asıl kâbusu sivil otoriteye teslim olmayan askerdir...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.