"Türkiye hariç herkes Türkmenleri çiğneyip geçiyor"
- Kerkük Vakfı Sözcüsü ve Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nakip:
- "Hem Suriye'de hem de Irak'ta, Türkiye hariç herkes Türkmenleri çiğneyip geçiyor"
- "Türkiye, hükümet kurulduktan sonra risk alıp mutlaka Suriye'deki güvenli bölge konusunda Rusya, Avrupa ülkeleri ve ABD ile görüşme yapıp dediğini kabul ettirmeli"
- "Herkesin bir hesabı var ama hiç kimse DAEŞ ile mücadelede samimi değil. Burada mutlaka siyasi çözümle askeri çözümün yan yana yürümesi lazım. Fırat'ın batısındaki bölgenin, Azez'e kadar güvenlik bölgesi olması, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır"
ADANA (AA) - İBRAHİM ERİKAN - Kerkük Vakfı Sözcüsü ve Çankaya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahir Nakip, Suriye ve Irak'ta, Türkiye hariç herkesin Türkmenleri çiğneyip geçtiğini öne sürdü.
Nakip, Suriye'deki Türkmen bölgelerine yönelik operasyonları ve Irak'taki Türkmenlerin durumunu AA muhabirine değerlendirdi.
Türkmenlerin, hiçbir şekilde silahlanmadığını, yönetime karşı ayaklanmadığını ve başkaldırmadığını ifade eden Nakip, Türkmenlerin ABD'ye laf uzatmadığını, Rusya ile de ihtilafa düşmediğini belirtti.
"Kendi halinde yaşayan" Türkmenlerden silahlananların köyünü ve toprağını korumak için bunu yaptığını söyleyen Nakip, şöyle devam etti:
"Hem Suriye'de hem de Irak'ta, Türkiye hariç herkes Türkmenleri çiğneyip geçiyor. Suriye'nin hiçbir şehri, tamamen Türkmenlerden oluşmuyor. Lazkiye'den tutun Halep'e kadar, Tel Abyad, Azez, Cerablus'a kadar... Ama tamamen Türkmenlerden oluşan bazı köyler var, şimdi bunlar ya PYD'nin kontrolüne girdi ya da DAEŞ'in. Irak'ta da durum bundan farklı değil. Telafer, 350 bin nüfusludur ve tamamen DAEŞ'in kontrolünde, Kerkük nüfusunun şu anda yüzde 25'i Türkmendir, tamamen Kürtlerin kontrolünde. Tuzhurmatu'da Türkmenler hakim, silahlandılar ve şehirlerini koruyorlar ama Peşmerge bunu bir türlü hazmedemiyor."
- "Türkiye'nin çok aktif rol alması lazım"
Nakip, ABD'nin Türkmenler ve bölge hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığını ve bazı konularda kusuru bulunduğunu ileri sürdü. Rusya'nın da aynı şekilde taraflı ve kusurlu olduğunu iddia eden Nakip, "Türkiye'nin bu durumda çok aktif bir rol alması lazım ve korkmadan, çekinmeden konumunu telaffuz etmesi lazım" dedi.
ABD'nin bir yıldır DAEŞ'i bombaladığını ancak Rakka'yı hiç vurmadığını, Fransa'nın ise ülkelerindeki terör olaylarının ardından burayı bombaladığını dile getiren Nakip, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Herkesin bir hesabı var ama hiç kimse DAEŞ ile mücadelede samimi değil. Burada mutlaka siyasi çözümle askeri çözümün yan yana yürümesi lazım. Fırat'ın batısındaki bölgenin, Azez'e kadar güvenlik bölgesi olması, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Telafer'in kurtarılması, Türkiye'nin olmazsa olmazıdır. Türkiye, hükümet kurulduktan sonra risk alıp mutlaka Suriye'deki güvenli bölge konusunda Rusya, Avrupa ülkeleri ve ABD ile görüşme yapıp dediğini kabul ettirmeli. 'Siz kabul etmeseniz de bu bölgeler, benim için kırmızı hattır, buraları korumam lazım' demeliyiz. Buraları korumadığımız zaman Anadolu tehlikeye düşer."
"Bana dokumayan yılan bin yaşasın" politikasının sürdürülemeyeceğini vurgulayan Nakip, şunları kaydetti:
"Biz, terörü tanımlamada doğruyuz. Türkiye, 'PKK, PYD neyse DAEŞ de odur' diyor. Bunu maalesef dünya kabul etmiyor ama hükümet kurulduktan sonra Türkiye, bunu dünyaya hissettirecek. Suriye ve Irak'taki Türkmenleri birbirinden ayırmamak lazım. Her iki ülkedeki çözüm de tehditler de aynıdır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.