Türkiye gece yarısına kilitlendi.Merkez Bankası daha fazla dayanamadı,Faizleri yükseltmeye hazırlanıyor.

Türkiye gece yarısına kilitlendi.Merkez Bankası daha fazla dayanamadı,Faizleri yükseltmeye hazırlanıyor.
Her sene Kasım ayından sonra yapılan ENFLASYON HEDEF REVİZESİ bu sene 2014'ün Ocak ayında yapılınca uzmanlar TÜRK EKONOMİSİ ÇÖKÜYOR mu ? sorusunu...


Her sene Kasım ayından sonra yapılan ENFLASYON HEDEF REVİZESİ bu sene 2014'ün Ocak ayında yapılınca uzmanlar TÜRK EKONOMİSİ ÇÖKÜYOR mu ? sorusunu sormaya başladı.

 Merkez Bankası, enflasyon tahminini yükseltti. Temelde gıda ve döviz kuru gelişmeleri ile vergi ayarlamalarına bağlı olarak Ekim Enflasyon Raporu'na göre 2014 yıl sonu enflasyon tahminini 1.3 puan yukarı yönlü güncellediklerini söyleyen Başçı, "Bu doğrultuda, enflasyonun kısa vadede yüzde 5 hedefinin belirgin bir şekilde üzerinde seyredeceğini öngörüyoruz. Aldığımız ve alacağımız politika tedbirleri ile döviz kuru gelişmelerinin ikincil etkilerinin sınırlı kalacağını ve enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren düşerek yıl sonunda yüzde 6.6 düzeyineineceğini tahmin ediyoruz" dedi. 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2014 yılının ilk Enflasyon Raporu'nu açıkladı. Merkez Bankası ana binasında gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Başçı, küresel iktisadi görünüme değindi. Son aylarda iktisadi konjonktüre damgasını vuran en önemli gelişmenin Fed'in nicel genişleme politikasından çıkış süreci ile birlikte gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında gözlenen belirgin yavaşlama olduğunu vurgulayan Başçı, 2013 Mayıs ayından itibaren zayıf bir görünüm sergileyen sermaye akımlarının yılın son çeyreğinde de benzer seyrini devam ettirdiğini söyledi.
Özellikle portföy akımlarındaki çıkış eğilimi sürdüğünü vurgulayan Başçı, şunları kaydetti:
"Nicel genişlemeden çıkış stratejisinin açıklandığı ilk dönemde finansal varlıklardaki yeniden fiyatlamanın büyük kısmının yaşanmış olması nedeniyle çıkış uygulamasında daha sınırlı fiyatlama hareketleri gözlemledik. Bu gelişme küresel para politikalarına dair belirsizlik algılamalarının kısmen hafiflediğini gösterse de önümüzdeki dönemde küresel ekonominin toparlanma hızına dair risklerin sürmesi nicel genişlemeden çıkış süreci ile para politikasının sözle yönlendirme gibi diğer bileşenlerine dair belirsizlikleri canlı tutuyor. Bu gelişmeler yurt içi belirsizliklerle birleştiğinde son dönemde finansal piyasalarımızda önemli bir oynaklık artışına neden oldu. Dolayısıyla biz de enflasyon ve para politikasının görünümünde önemli güncellemeler yapmak durumunda kaldık."

"GIDA ENFLASYONU VE DÖVİZ KURUNDAKİ OYNAKLIK NEDENİYLE ENFLASYON TAHMİNLERİN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİ"

2013 yılının son çeyreğinde, ağırlıklı olarak gıda enflasyonunun beklenenden yüksek seyretmesi ve döviz kurundaki oynaklığa bağlı olarak enflasyonun Ekim ayında sundukları tahminlerin üzerinde gerçekleştiğini belirten Başçı, enflasyondaki bu seyrin fiyatlama davranışlarını bozmaması amacı ile para politikasındaki temkinli duruşu güçlendirdiklerini bildirdi. Bu kapsamda, 1 ay vadeli repo ihalelerine son vererek ortalama fonlama faizinin yüzde 6.75 seviyesinin üzerinde seyretmesini sağladıklarını ifade eden Başçı, "BIST bankalararası para piyasasındaki gecelik faiz oranları yüzde 7.75 düzeyine yakın oluşacak şekilde bir likidite politikası izledik. Son Enflasyon Raporu'ndan bu yana, TCMB olarak piyasaya döviz satım ihaleleri yoluyla döviz likiditesi sağlamaya devam ettik. Yapılan döviz satım ihalelerini sterilize etmememiz neticesinde finansal sistemin likidite ihtiyacı arttı. Bunun yanında, sağladığımız ortalama fonlamanın vadesini de kısalttık. Bu gelişmeler sonucunda TCMB ortalama fonlama faizi ile BIST bankalararası gecelik repo faizleri artış gösterdi" diye konuştu.

-"DÖVİZ KURUNDAKİ DEĞER KAYIPLARININ ENFLASYON ÜZERİNDE EK BASKI OLUŞTURMA RİSKİ BULUNUYOR"-

Başçı, yakın dönemde yaşanan iç gelişmeler sonrasında Türkiye'nin benzer diğer ülkelerden bir miktar ayrıştığını vurguladı. Başçı, bahsi geçen dönemde, benzer ekonomik koşullardaki ülkelere kıyasla Türkiye'nin hem döviz kuru dolar karşısında daha çok değer kaybettiğini hem de risk priminin göreli olarak arttığını söyledi. İç belirsizliğin uzun süre yüksek seyretmesi durumunda döviz kurundaki değer kayıplarının enflasyon üzerinde ek baskı oluşturma risk bulunduğunun altını çizen Başçı, böyle bir durumda toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü bir etkisi olacağını ifade etti. Başçı, dolayısı ile son dönemde yaşanan sürecin para politikasının göreli olarak daha esnek bir duruşa sahip olmasını gerekli kıldığını kaydetti.

REEL DÖVİZ KURU 2013 MAYIS SONRASI DÖNEMDE ÖNEMLİ ÖLÇÜDE DEĞER KAYBETTİ

Bu şartlar altında en son yaptıkları Para Politikası Kurulu toplantısında gerekli görüldüğünde devreye sokulabilecek esnek bir mekanizmanın tasarlanmasının daha uygun olacağı değerlendirmesinde bulunduklarını hatırlatan Başçı,şu açıklamalarda bulundu:
"Son dönemde artan piyasa faizi oranlarına paralel olarak bankacılığın fonlama maliyetleri de arttı ve bu artış tüketici ve ticari kredi faizi oranlarına yansımaya başladı. Kredi faizlerinin ve ekonomide risklerin artması hem kredi talebi hem de kredi arzını etkiliyor. Bu çerçevede, özellikle tüketici kredilerinin büyümesi son dönemde bir miktar yavaşlamakla beraber referans değerinin hala üzerindedir. Reel döviz kuru ise 2013 Mayıs sonrası dönemde önemli ölçüde değer kaybetti."

"TEMEL MALLARDA GÖZLENEN YÜKSELİŞ BÜYÜK ÖLÇÜDE DÖVİZ KURU KAYNAKLI OLDU"

2013 yılında tüketici enflasyonu önceki yıla kıyasla 1.2 puan yükselerek yüzde 7.4 oranı ile hedef etrafındaki belirsizlik aralığının üzerinde gerçekleştiğini vurgulayan Başçı, yılın başında tütün ürünlerindeki vergi ayarlamalarının da etkisiyle yükselen enflasyonun, sonraki dönemde işlenmemiş gıda ve enerji grubu fiyat gelişmelerine bağlı olarak dalgalı bir seyir izlediğini bildirdi. Yılın ikinci yarısında ise Türk lirasındaki değer kaybı özellikle temel mal grubu kanalıyla çekirdek enflasyon göstergelerinin yükselmesine neden olduğunu belirten Başçı, gıda fiyatlarında varsayılanın ötesinde gerçekleşen yıllık artışın da enflasyonu yukarı yönlü etkilediğini bildirdi. Başçı, yıl genelinde ABD doları bazlı ithalat fiyatlarındaki görece yatay seyir ve yönetilen enerji fiyatlarının ılımlı görünümü enflasyondaki yükselişi sınırladığını kaydetti.


2013 yılında alt gruplar bazında enflasyona katkıları incelendiğinde gıda ve enerjinin toplam katkısının önceki yıla kıyasla değişmediğini; enflasyonda kaydedilen yükselişin ise çekirdek enflasyon göstergeleri ve vergi ayarlamalarından kaynaklandığını dile getiren Başçı, "Bu dönemde hizmet ve temel mal gruplarının enflasyona katkısı 0.8 puan, alkol-tütün grubunun enflasyona katkısı ise 0.4 puan oldu. Temel mallarda gözlenen yükseliş büyük ölçüde döviz kuru kaynaklı olurken, hizmet enflasyonuna ilişkin görünümde tanımsal farklılıklar ve geçici hareketler dışında bir önceki yıl sonuna kıyasla belirgin bir değişiklik olmadı" dedi.

"TALEBİN ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ YÖNDE ETKİLEYECEĞİ BİR GÖRÜNÜM ESAS ALDIK"

Yakın dönemde Türk lirası değer kaybederken, kredi faizlerinde artış, tüketici güveninde ise düşüş görüldüğünü vurgulayan Başçı, bu çerçevede, döviz kuru, finansman ve güven koşullarına duyarlı olan dayanıklı tüketim ve yatırım harcamalarındaki düşüş ile birlikte ilk çeyrekte özel kesim talebinin gerileyeceğini öngördüklerini vurguladı. Takip eden dönemde ise özel kesim talebinin seyri, döviz kuru ve faizler ile tüketici ve yatırımcı güveninin ne kadar sürede ve hangi seviyede dengeye geleceğine bağlı olacağını kaydeden Başçı, "Enflasyon Raporu'nda tahminlerimizi üretirken yurt içi talep gelişmelerinin yakın dönemde gözlenen maliyet yönlü fiyat baskılarını kısmen sınırlandıracağını varsaydık. İç talepte beklediğimiz yavaşlama aynı zamanda cari açıkta ve dengelenme sürecinde son dönemde gözlemlediğimiz iyileşmeye katkı verecektir. Ayrıca, Avrupa ülkelerinin talebindeki toparlanmanın da desteği ile önümüzdeki dönemde ihracatta kısmi bir hızlanma bekliyoruz. Sonuç olarak, önümüzdeki dönem için toplam talebin enflasyonu düşürücü yönde etkileyeceği ve talep bileşenlerinin olumlu yönde dengeleneceği bir görünümü esas aldık" şeklinde konuştu.

"DÖVİZ KURU HAREKETLERİ 2014 SONU ENFLASYON TAHMİNİ ÜZERİNDE BİR ÖNCEKİ RAPORA GÖRE ETKİSİ 0.5 PUAN DAHA YÜKSEK OLACAĞINI VARSAYDIK"

Enflasyon tahminlerinde gıda, enerji ve ithalat fiyatlarının da önemli rol oynadığını dile getiren Başçı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yılın son çeyreğinde ABD doları bazlı ithalat fiyatları Ekim Enflasyon Raporu'ndaki varsayımlarımızın bir miktar altında seyrederken, petrol fiyatları öngörülerle uyumlu gerçekleşti. 2014 yılı ortalama ithalat fiyat artışı varsayımımızı sınırlı ölçüde yukarı yönlü güncelledik. 2014 yılı ortalama petrol fiyatı varsayımı için Ekim Enflasyon Raporu'ndaki seviyeleri koruduk. Diğer bir ifadeyle, 2014 yılında enflasyon üzerinde ithalat fiyatları kaynaklı önemli bir baskı olmadığı bir çerçeveyi esas aldık. Bununla birlikte, bu Raporda döviz kuru hareketlerinin 2014 yılı sonu enflasyon tahmini üzerindeki etkisinin Ekim Enflasyon Raporuna kıyasla 0.5 puan daha yüksek olacağını varsaydık. Yakın dönemde gıda fiyatlarında gözlediğimiz olumsuz fiyat hareketleri ve tarihsel ortalamaları dikkate alarak 2014 yıl sonu gıda fiyat artış oranına dair varsayımımızı yüzde 8 düzeyine çektik. Bu güncellemenin 2014 yıl sonu enflasyon tahminimize etkisi yaklaşık 0.3 puan yukarı yönlü oldu. Bunun yanı sıra, Ocak ayı başında otomobil ve tütün fiyatlarında yapılan vergi ayarlamalarının 2014 yıl sonu enflasyonunu yaklaşık 0.5 puan artırıcı yönde etkileyeceğini öngörüyoruz. Bu fiyatlarda yılın geri kalanında ek bir düzenleme olmayacağını, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında ise enflasyon hedefiyle uyumlu artışlar olacağını varsaydık. Maliye politikasının duruşu için ise her zaman olduğu gibi Orta Vadeli Program projeksiyonlarını temel aldık. Bu çerçevede, temkinli mali duruşun devam edeceğini ve faiz dışı harcamaların kontrol altında tutulacağını varsaydık."

2014 YILI SONU ENFLASYONU TAHMİNİ YÜZDE 6.6

Orta vadeli tahminleri oluştururken para politikasının daha da sıkılaştırıldığını ve alınan makroihtiyati tedbirlerin de katkısı ile yıllık kredi büyüme oranının 2014 yılının ikinci yarısından itibaren yüzde 15 referans değerine yakınsadığını varsaydıklarını söyleyen Başçı, bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2014 yılı sonunda orta noktası yüzde 6.6 olmak üzere yüzde 5.2 ile yüzde 8 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyledi. 2015 yıl sonu tahminimiz ise orta noktası yüzde 5 olmak üzere yüzde 3.1 ile yüzde 6.9 aralığında yer aldığını belirten Başçı, enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngördüklerini dile getirdi.
Sonuç olarak, temelde gıda ve döviz kuru gelişmeleri ile vergi ayarlamalarına bağlı olarak Ekim Enflasyon Raporu'na göre 2014 yıl sonu enflasyon tahminini 1.3 puan yukarı yönlü güncellediklerini söyleyen Başçı, "Bu doğrultuda, enflasyonun kısa vadede yüzde 5 hedefinin belirgin bir şekilde üzerinde seyredeceğini öngörüyoruz. Aldığımız ve alacağımız politika tedbirleri ile döviz kuru gelişmelerinin ikincil etkilerinin sınırlı kalacağını ve enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren düşerek yıl sonunda yüzde 6.6 düzeyine ineceğini tahmin ediyoruz" dedi.

"CARİ DENGEDE 2014 YILINDA DAHA OLUMLU GELİŞMELER GÖZLENMESİNİ BEKLİYORUZ"

Cari denge tarafında 2014 yılında daha olumlu gelişmeler gözlenmesini beklediklerini söyleyen Başçı, kredilerin büyüme hızının yüzde 15 düzeyine indiği bir senaryo altında cari açığın yıl sonunda yüzde 5'in altına düşebileceğini vurgulayan Başçı, veriler gecikmeli açıklandığı için bu gelişmelerin görülmesinin zaman alacağını kaydetti.
Enflasyon üzerinde ise yukarı yönlü risklerin son dönemde belirginleştiğini vurgulayan Başçı, şunları kaydetti:
"Biz Merkez Bankası olarak son gelişmelerinin enflasyon üzerindeki etkisine odaklanmış durumdayız. Bu konudaki yakın dönem gelişmeleri değerlendirmek ve fiyat istikrarı için gerekli politika tedbirlerini ele almak amacıyla bu akşam takvim dışı bir Para Politikası Kurulu toplantısı yapacağız. Amacımız fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı engelleyerek fiyat istikrarını sağlayacak adımları atmak olacak."

"ENFLASYONU YÜZDE 5 HEDEFİNE DOĞRU GETİRMEK İÇİN ELİNDEKİ BÜTÜN ARAÇLARI ETKİN BİR ŞEKİLDE KULLANACAĞIZ"

Fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek için üzerlerine düşeni yapacaklarını söyleyen vurgulayan Başçı, 2002 yılından bu yana enflasyonla mücadelede elde edilen kazanımları koruyarak daha da ileri götürmenin temel görevleri olduğunu belirtti. Başçı, bu doğrultuda, Merkez Bankasının enflasyonu kontrol altına alarak yüzde 5 hedefine doğru getirmek için elindeki bütün araçları etkin bir şekilde kullanacağından kimsenin şüphesi olmamasını istedi.

SORU-CEVAP

Ne tür politika araçları kullanacaksınız? Bize göstermediğiniz araçlar var mı?

Belirsizlik durumda piyasalar en kötüyü fiyatlar ama biz kendimizden eminiz. MB kanunda verilmiş görevini bağımsız şekilde yürütüyor. Türkiye'de durum ABD ve Avrupa'dan farklı. Siyasetçiler Merkez Bankası'nın kararlarını eleştirilebiliyor. Türkiye'de böyle bir durum var. Bu Merkez Bankası'nın bağımsızlığını daha da güçlendirir. Türkiye'deki kültür açısından çok fazla sorun yok. Ancak uluslararası basında Türkiye çok konuşulur duruma geldi. MB'nin bağımsızlığı ile ilgili maalesef olumsuz bir algı çıktı. Uluslararası yatırımcılar arasından bu algı problemi yaşıyor. Merkez Bankası bağımsız şekilde ekonomik verilere bakarak geleceğe yönelik tahminlerde bulunarak kararını verir, bunun güvencesini veriyoruz.

Daha önce sert fiyat hareketleri olduğunda Merkez Bankası gerekli hamleleri yaptı. Kalıcı faiz artışını da geçici artışı da gerçekleştirdi. Bu enstrümanların belirli rolü var. 2006 türbülansında bunun ikisini birden yaparak ani ve sert değer kazancı yaratmıştı. Önemli bir sıkılaşmaya gitmiştik ve başarılı olmuştu. 2009 Lehman krizinde de bütün dünyada çok sert döviz kurları değer kaybı yaşandı. Merkez Bankası o zaman faiz indirdi. Yatırımcılardan ciddi şekilde eleştiri almıştık. Biz bu kararları enflasyon hedeflemesi için alıyoruz. Petrolde, emtiada çok sert düşüş yaşanmıştı.

Üçüncü örnek 2011'de Euro bölgesi borç kriziydi. Geçici ek parasal sıkılaştırmalar kullandık. Sadece likidite yönünde sıkılaştırmalar yaptık. Çünkü geçici nitelikte bir şoktu.  Avrupa Merkez Bankası'nın adımlarıyla durum normele döndükten sonra geçici politikamızı normale döndük.

Bu örnekler elimizdeki araçları gösteriyor. Akşamki toplantı için ipucu vermeyeyim. Akşamı bekleyelim.

Bu aşamada reel faizin ne olması gerekir?

Bu soruya cevap vermeyeyim. Bu Para Politikası Kurulu toplantısında tartışılması gereken bir sorudur. Küresel şartlara göre zaman içerisinde değişebilen bir durumdur. Tartışacağımız temel değişkenlerden biri budur.

Geçen hafta tanıttığınız ek parasal sıkılaştırma günlerinde yüzde 9 faiz oranını açıklayabilir misiniz?

Kalıcı bir şekilde ve yavaş şekilde politika faizini değiştirdiğiniz zaman getiri eğrisini yukarı doğru kaydırıyorsunuz. Bu sıkılaşma demektir. Geçici sıkılaşmanın iki etkeni olduğunu düşünüyoruz. Birincisi döviz kurunda stabilize edici etkisi var. Yerli paraya değer kazandırabiliyor. Bunu kalıcı faiz ile yapamazsınız. İkinci faydası krediler üzerinde. Kredi büyümesini yavaşlatıcı yönde etkisi var. M2 parasal arzı ve kredi büyümesi üzerinde yavaşlatması sözkonusu. O dönemde geçici sıkılaştırmanın faydalarını gördük. Belirsizliklerin yüksek olduğu dönemde likidite politikasının faydalı olduğunu düşünüyoruz.

Fonlamanın çok önemli kısmını yüzde 7,75'ten yapıyoruz. Pazartesi günü yüzde 9'dan fonlama yaptık. Bu ilk defa görülmüş oldu. Merkez Bankası'nın faizleri neyse o olur. Kotasyonları biz belirliyoruz. Geçici bir faiz artırımıdır. Bizim üstte bir limitimiz daha var. Geç likidite penceresinde yüzde 10,25'e kadar çıkabiliyoruz. Daha fazlası için bu pencerenin de yükseltilmesi gerekiyor. Bu oranları kurul toplantısında tartışacağız. Likidite sıkılaşmasından çok daha şeffaf bir yöntemdir.

Para Politikası'nı basitleştirip daha net mesajlar verecek misiniz? Özellikle Fed'in tahvil alımı azaltımına başladığı bu dönemde? Tek bir faiz oranı uygulayabilir misiniz örneğin?

Politika normalleşmesinden yatırımcıların anladığı 1  haftalık repo faizinin baz alınması. Normalleşme olarak tek faiz oranını da değerlendireceğiz. Ama önemli olan maliyettir. Gecelik ya da bir haftalık olması fark etmez.

Rezerv Opsiyon Mekanizması'nda değişikliğe gerek olduğunu düşünüyor musunuz?

Zorunlu karşılıklarda Aralık'taki toplantıda değişiklik öngörmemiştik. Döviz satışlarını anlatırken Merkez Bankası'ndan sistemin borçlanma ihtiyacı arttırdığını ve sıkılaştırma olduğunu söylemiştik. Orada yeteri kadar bir noktaya gelindiğinde başka araçlar da devreye girebilir.

Ağustos ayında borç verme faizlerinin yüzde 6,5-7,5 arasında seyredeceği yönlendirmesini Aralık ayındaki iç siyasi gelişmelere kadar yaptık.

"FAİZ SİLAHI GEREKİR"

* 17 Aralık'a kadar döviz kurlarında 1.92 TL seviyesinden uzak değildik. Ancak yaşanan gelişmeler sonrası kur yükseldi. Ara PPK kurul toplantısını yaşadık. 2006 yılında iki ara toplantı yaptık. Erken harekete geçmenin faydalı olacağı durumlarında yapılıyor.

* Şimdiye kadar MB zor dönemlerde nasıl tedbirler aldıysa yine alacaktır. Şartlar çok hızlı değişiyor. Enflasyon beklentimizi gerçekleştireceğiz. 2 yıl yeterli bir süredir.

* MB Bağımsızlığında çok güzel bir model var. Bir kuruma yetki veriyorsanız, sorumluluk da vermelisiniz. Bağımsız kurumlar olarak kamuoyunun sürekli göz önündeyiz. Eleştiriler doğaldır. Enflasyon hedeften saparsa kanun maddesi var hükümete kamuoyuna açık mektubu yazıyoruz. Bu öğlen saat 2'de bu mektubu kamuoyuna paylaşacağız. Yeni Zelanda'da iki yıl arka arkaya hedef tutmazsa hükümet görevden alabilir maddesi var.

* Döviz satışları faizle desteklenirse daha etkili olabilir. Rezervlerin hızlı bir şekilde azalmasının başka olumsuz yan etkisi de olacaktır. Şu anda artık faiz silahını da devreye almak gerekiyor.

( PHA-Ajanslar derleme )

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.