‘Türk Birliği’ Projesi Tarihi Bir Zarurettir

‘Türk Birliği’ Projesi Tarihi Bir Zarurettir
Avrupa Birliği (AB) Ülkelerinin ve ABD’nin ipe un sermeleri, insanların aklı ile dalga geçmeleri Türkiye’ye ve Türk Dünyasına eski kadim dostlar olarak ‘Türk ve Müslüman’ kimlikleriyle ‘Türkistan Birliğini’ kurmaları akli, ilmi, tarihi ve dini bir mecbur.

Türkistan Birliği tarihi zaruri yettir. Dünyanın ve Türk Dünyasının geldiği durum bunu gerekli kılmaktadır. Hele son Suriye ile ilgili Birleşmiş Milletler’in (BM) üç maymunu oynaması, Rusya’nın ve Çin’in kendi menfaatleri doğrultusunda iş birliği yapmaları, Avrupa Birliği (AB) Ülkelerinin ve ABD’nin ipe un sermeleri, insanların aklı ile dalga geçmeleri Türkiye’ye ve Türk Dünyasına eski kadim dostlar olarak ‘Türk ve Müslüman’ kimlikleriyle ‘Türkistan Birliğini’ kurmaları akli, ilmi, tarihi ve dini bir mecburiyet olmuştur . Bu proje, Türkiye’nin öncülüğünde diğer Türk devletlerin hükümetleriyle ortaklaşa yürütecekleri bir proje olarak görülmelidir. 

70 yıldan fazla süren ve Türk cumhuriyetlerini Türkiye ile olan tarihi ve dini bağlarını koparan komünist, emperyalist ve zulüm rejimi, 1990’lı yıllarda yıkıldı ve yok oldu. Özellikle 1920’den sonra Türkistan’ın bütün devletleri yapay olarak parçalandı. Bağımsızlıklarını kaybettiler ve Rus komünist rejiminin etkisi alanına girdiler. 70 yıl ‘Türk ve İslam kimliğini’ yok etmek için ellerinden gelen her türlü sindirme, korkutma ve asimile etme hareketlerini yaptılar. Hatta ‘Türk kimliğini’ açıklayıcı herhangi bir hareketi faşizm ve Pantürkizm suçlamalarıyla cezalandırdılar. Bu durum Türk Cumhuriyetlerinde ‘Türk kimliği’ meselesine korku ve çekingenlikle bakılmasına yol açtı.

 

Türk Dünyası Rusya’nın Arka Bahçesi Değil!..

1990 yılı başlarından itibaren Türk cumhuriyetleri, Rusya’nın dağılmasından sonra teker teker bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ancak bu yeni Türk Cumhuriyetleri siyasal ve ekonomik olarak Rusya ile ilişkilerini eskiden olduğu gibi sürdürmektedirler. Hatta Türk cumhuriyetleri, bugün hala Rusya’nın arka bahçeleri olarak görülebilir. Türkiye’nin takip etmiş olduğu yanlış dış politikalar dolayısıyla Türk Cumhuriyetleriyle ‘Türkistan birliğini’ kurmak için gerekli olan alt yapı tam kurulamadı, ihmal edildi ve ötelendi. Aynı zamanda karşılıklı güven verici çalışmalar yapılamadı. Halk olarak, hem Türk cumhuriyetlerinde, hem de Türkiye’de bu konularla ilgili fazla bilgilendirme yapılamadı ve bundan dolayı Türkistan birliğinin biran evvel kurulması için kamuoyu baskısı bir güç olarak sağlanamadı.

Bu arada Moskova, Türk cumhuriyetlerindeki Rus unsurunu yani nüfusunu korumak için çok kararlı çalışmalar yaptı. İşte bu Rus demografik olgusu ve gerçeği Türkistan birliğini kurmada en büyük engel olarak görülebilir. Diğer taraftan, Türk cumhuriyetlerinde demokratikleşme ve insan hakları konusunda fazla bir ilerleme ve gelişme maalesef olamadı. Bu konuda çalışmalar yapan muhalefet hareketleri fazla bir taban oluşturamadılar ve yönetimlerin sert bastırmalarıyla sindirildiler. ‘Türkistan birliği’ fikri Türk cumhuriyetlerinde de halka anlatılmadı. Bu yöndeki akımlar ve hareketler radikal ve şövenist suçlamalarla başarısız kılındılar. Batı dünyası, özellikle AB ülkeleri ve ABD-Türkistan birliği projesini akıllardan silecek ve soğutacak birçok çalışmalar yaptılar. Türk Cumhuriyetleriyle Türkiye’nin arasını açacak birçok nifak tohumları ektiler. Misyonerleri, parayı, şantajı ve korkutmayı birer vasıta olarak kullandılar ve bir noktaya kadarda başarılı oldular.

 

‘Türk Birliği’ Dünya Barışına Katkı Sağlar

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, Türk cumhuriyetleriyle istenilen seviyede siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmamışlardır. Hatta Türk cumhuriyetlerini küstürmüşleridir. Bu tarihi bir hatadır. Bendeniz bu Türk cumhuriyetlerinde üç yıl görev yaptım ve halkın arasında bulunarak şu tespitlere şahit oldum:

Türkiye neden bizlerle fazla ilgilenmiyor? Hep yönlerini Avrupa’ya ve Amerika’ ya dönmüş olmaları ve onlarla siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini öne çıkarmaları bu birliğin sağlanmasında fazla güven vermiyor. Hâlbuki Rusya’nın dağılması, komünizmin çökmesi ve Türk devletlerinin bağımsızlıklarını ilan etmeleri birer tarihi fırsat görülmeliydi. Bu fırsat değerlendirilemedi. Ancak hala ustalıkla değerlendirilebilecek bir şans vardır. Birliği kuracak ruh mevcuttur. Bu konuda hiç kimse, Turancılık, Pantürkizm ve Panislamizm gibi komplekslere kapılmamalıdır. Türk dünyasının inanç, düşünce ve hedef birliğini yakın, orta ve uzun vadede gerçekleştirmek için Türkiye bunu kendisine baş hedef olarak almalıdır. Aksi takdirde Türk cumhuriyetlerindeki yer altı ve yer üstü zenginlikler, bütün süper güçlerin iştahını çekmektedir. Türkiye derhal dil, tarihi, din ve medeniyet birliği kurmada çalışmaları başlatmalıdır. Diğer taraftan Türk Cumhuriyetlerinde milli Rönesans gerçekleştirmek için halkı bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Türk dili, Türk tarihi ve İslam dini birleştirici özellikler dikkate alınmalı, kültür ve eğitim alanında iş birlikleri sağlanmalı, ortak bir Türk alfabesi kullanma yolu gerçekleştirilmelidir. Başta aydınlar, üniversiteler, siyasi partiler, STÖ’ler bu konu üzerine odaklanmalıdır. Kafkaslardan Çin seddine kadar Türk dünyasını bir siyasi, askeri ve ekonomik güç haline getirecek çalışmalar yapılmalıdır. Türk dünyasını karşılıklı entegre edecek yatırımlar yapılmalıdır. Türk dünyası için bir araştırma merkezi kurulmalıdır. Türk dünyasının gönül cevherini harekete geçirmek üzere İslam’ın bir aşk ve amaç haline gelmesi için gönüllü topluluklar, çalışmalar yapmalıdır. Türk birliğinin kurulması dünya barışına da bir hizmettir.

http://www.yenidenmillimucadele.com.tr

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.