Turgut Özal zehirlenmiş haberi gündemi sarstı

Turgut Özal zehirlenmiş haberi gündemi sarstı
Turgut Özal'ın zehirlendiğine yönelik haberi gündeme damgasını vurdu.Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, bazı bulgulara ulaştıklarını ancak raporlaştırıp...


Turgut Özal'ın zehirlendiğine yönelik haberi gündeme damgasını vurdu.

Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, bazı bulgulara ulaştıklarını ancak raporlaştırıp savcılığa göndermediklerini söyledi. İnce, ?Önümüzdeki hafta sonuçları İhtisas Kurulu?na vereceğiz? dedi.

BUGÜN'ün 'Zehirlemişler' manşetiyle duyurduğu 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın zehirlendiğine yönelik haber gündemi sarstı.Özal'ın oğlu Ahmet Özal'dan dönemin siyasileri vemerhumun çalışma arkadaşları 'zehirlenme' bulgularını teyit etti. Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce de bazı bulgulara ulaştıklarını ancak henüz raporlaştırıp savcılığa göndermediklerini söyledi.

AÇIKLAMA YETKİM YOK

Ölümü şüpheli bulunarak mezarı açılan Turgut Özal'ın naaşı üzerinde Adli Tıp Kurumu'nda yapılan incelemelerde yüksek miktarda etkili bir zehir olan 'striknin kreatin' maddesi bulundu.Haberin kendisinden çıkmadığı için kaynağını merak ettiğini dile getiren İnce, "Biz bir şeylere ulaştık. Bunu açıklama yetkisi tamamen cumhuriyet başsavcısına ait. Savcılığa bir rapor göndermedik. Rapor için sizden bir müsaade istemiştik, o süreç devam ediyor. Zehirlenme söz konusu mu? Onu şu an benim açıklama yetkim yok. Bir ay içerisinde sonuçlanmasını umut ediyoruz" dedi.

TEYİT HALİNE GETİRİYORUZ

Cenazeyi 2 Ekim?de Adli Tıp?a getirdiklerini hatırlatan İnce, 2 Ekimakşamı ve 3 Ekim'de otopsi ve örnek alım işlemlerini bitirdiklerini, 4 Ekim?de cenazeyi defnettiklerini hatırlattı. Çalışmaların sürdüğünü belirten İnce, ''Çıkan bir takım sonuçlar var, ama bu sonuçları hep birkaç defa çalışarak teyit haline getiriyoruz. Şu anda biten bir rapor yok. Toplumun bu çalışmaları disiplinli bir şekilde yürüttüğümüzü bilmesini istiyoruz. Söylediğimsürede raporu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndereceğiz'' diye konuştu.

BULGULARIMIZ VAR

İnce rapor yazım aşamasını da şöyle anlattı: "Bulgularımızı mutlaka rapor haline getirmemiz gerekiyor. Bu çalışmamız iki aşamalı. Birincisi morg, biyoloji ve kimya ihtisas dairesinde yürüttüğümüz çalışmalar. Bu çalışma sonucu Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulu'na gönderilecek. Birinci İhtisas Kurulu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sorduğu, ölüm sebebinin tespiti sorusuna cevap verecek. Çalışmaların aralık ayında Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi konusunda umudum var. Elimizden geleni yapıyoruz. Ama şu anda 'bulguların sonuçları şudur' dediğimiz hiçbir bulgu yok. Sadece bir takımsonuçlar var. Bu sonuçları kendi içimizde değerlendirip yan çalışmalar ile teyit ediyoruz. Başsavcılık, rapor kendilerine ulaştığı zaman gerekli açıklamayı yapacaktır.''

İHTİSAS KURULU'NA GÖNDERECEĞİZ

Haberin nasıl çıktığı konusundaki sorular üzerine İnce, "Bu haber nasıl çıktı, bu konuda bilgim yok. Ama Adli Tıp Kurumu sadece bu çalışma üzerinde değil, son dönemde çok disiplinli bir çalışma yürütüyor. Bu da onlarınbir örneği. Buhaberinkaynağı bizdeğiliz. Haberin kaynağının neresi olduğunu bilmiyorum'' diye konuştu. Gazetecilerin ''Nasıl bir aşama kaldı'' sorusu üzerine İnce, şunları kaydetti: ''Önümüzdeki hafta sonuna doğru İhtisas Kurulu'na sonuçlarımızı verebileceğimizi düşünüyorum. Bu kurulun çalışması ne kadar sürecek bilmiyorum, ama gerekli özen ve hız gösterilecektir. Aralık ayı içinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndereceğiz.''



GÜNDEMİ BELİRLEYEN HABERE KİM NE YORUM YAPTI?

Ergenekon boyutu derinleşmeli


AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş: Umuyorum ve diliyorum ki vadesiyle bir dünya değiştirme gerçekleşmiş olsun. Aksi takdirde, rahmetli Özal'ın 20 yıl önce Türkiye üzerine yaptığı gelişmeler ve ortaya koyduğu tezlerin birilerini aşırı derecede rahatsız ettiği, Türkiye'nin önündeki ufku daraltmak, önündeki aydınlığı karartmak için suikast sonucu hayatına son verildiği, bir şehit haline dönüştürüldüğü görülecek ki Ergenekon ile ilgili işin daha ciddi boyutlara doğru gitmesi gerekir. Ergenekon'un Türkiye ile ilgili çeşitli plan ve projeleri ortaya çıktı. Bunun en önemli ayaklarından birisi Özal ile ilgili durum. Ahmet Özal, televizyonlarda zehirlenme ihtimalini dillendirmişti. Keşke o dönemde rahmetli Özal'ın cesedine bir otopsi yapılmasına hayır demeselerdi, tam zamanında bir noktaya ulaşılmış olurdu. Eğer öyle bir şey varsa; demek ki Türkiye'nin huzur ve refahından rahatsız olan çevrelerin bu iş üzerindeki etkilerinin varolduğunu da araştırmak, daha derin şekilde düşünmek gerekir.

Yaşamaması için tedbir almışlar

Dönemin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın:
Daha çok şaşıracağımız şeyler olabilir. Özal'ın yaşamaması için tedbirler alınmış, yaşaması için değil. Kriz geçirdiğinde Köşk'te bir doktor olması gerekiyor, ama yok. İlk müdahaleyi bir yaveri yapıyor. İkincisi; hastaneye kaldırmak lazım, ambulans, tam donanımlı ambulans, o yok. 1975'lerden kalma, kıytırık bir araba. Ambulans demeye bin şahit; onla götürüyorlar. Üçüncüsü en yakın hastaneye götürülmesi lazım, bir kriz geçirmişse çünkü vakit çok önemli. En uzak hastaneyi seçiyorlar, Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne gidiyorlar. Yolda değiştiriyorlar Hacettepe'ye yöneliyorlar. Hacettepe'de acile direkt girmiyorlar, hastane çevresini dolaşıyorlar, 5- 6 dakika geziyorlar. Bu çalışmanın sonunda ölüme giden yol aydınlanacak. Türkiye onun ölümünden sonra 28 Şubat dönemini yaşadı. Burası hep karanlık kaldı. Türkiye'nin gelişmesini istemeyenler Özal'ı öldürdü. Bu çalışmayı yapanlara çok teşekkür etmek gerekir.

Suikast da incelenmeli

Dönemin Milletvekili Bülent Akarcalı: Turgut Bey üzerinde vesayet kurmaya kalkanlar, kuramadıkları için öldürmeye kalktılar. Bunun üstüne ne kendisi gidebildi ne de sonra gidildi. Ergenekon dosyasının oralara kadar gitmesi lazım. Zehirlendiği kesin olarak ortaya çıkarsa soruşturma her halükârda suikasttan itibaren başlaması gerekir.

Yakınları kullanılmış olabilir

Eski Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli:
Ölümün üzerindeki şüpheler kara leke gibi oldu. Bu rapora göre yakın çevresinin zehirleme olayına karıştığını gösteriyor. Bu zehir 15-20 dakikada etki ediyor. Bu konuyla ilgili gazeteciler ve sanayiciler gibi odaklar vardır. Bir başka ülkenin parmağı da olabilir. Bu maddenin ölüme sebep olması için çay kaşığından fazla olması lazım. Bu nasıl verildi? DDK raporu bu konuda çok önemlidir. Ağzından beyaz köpük geldiği söylendi. Buna göre kalp krizi değil düpedüz zehirlenmedir. İnşallah yakınlarından birinin bu işte parmağı çıkmaz da daha fazla üzülmeyiz.

Çetelerin melanetleri

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: Gerçekten çok vahim bir durum. Zaten şüpheler vardı. Maalesef Türkiye'nin önünü kesmek için bazı çetelerin değişik zamanlarda bu şekilde melanetleri işledikleri anlaşılıyor. Çeteleri darmadağın ettik. Bundan sonra buna müsaade edilmeyecektir, hesap sorulacaktır. Yani demokrasinin önüne taş koyanlar veya bu şekilde melanetleri işleyenler hakkında gerekli çalışma yapılacaktır. Konu yargıya intikal ettiği için yargı gerekli incelemelerden sonra bunun müsebbipleri hakkında gereği yapılacaktır. Çok üzüldüm ama Türkiye adına çok önemli bir adımdır. Artık bu tür defterlerin, çetelerin devrinin kapandığı, darbelerin artık sona erdiğinin işaretidir.

O dönemin görevlileri için utanç

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart:
İddianın subut bulması halinde Türkiye Cumhuriyeti yönetimleri adına o dönemde görev yapan her yetkili için bir utanç olur. Ancak Türkiye'nin tüm uzmanlık kurumları sıradanlaştırıldı, uzmanlık özelliklerini kaybetti ve parti memuru haline geldi. Adli Tıp Kurumu'nun kritik konularda yapmış olduğu tespitlere hep kuşkuyla bakıyorum.

İç ve dış güçlerin tezgahı

Eski Milli Eğitim Gençlik ve Spor ile Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler: Bu işte akıl tutulması var. Mezarının açılması için 19 yıl beklenmemeliydi. Biz bugüne kadar aklımız yok gibi davranmışız. DDK'nın raporu bu işe şüphe ışığı vurdu. 15-20 dakikada öldürür bu zehir diyorlar. Köşk'te mi öldü, dışarıda mı öldü, hastaneye gittiğinde ölmüş müydü? Zehir resepsiyon sırasında verildiyse, ertesi gün öldü? Nasıl olacak? Bu şüphelerin aydınlatılması lazım. Asıl süreç şimdi başlıyor. 88 suikastı, iç ve dış güçlerin tezgahıdır. Çözümün kaynağı 88 suikastının aydınlanmasıdır.

Ucu nereye giderse gitsin

Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Cengiz Altınkaya:
Zaten ölümü üzerinde kuvvetli şüphelerim vardı. Köşk'ün içindeki trafik önemlidir. Karanlık noktaların ortaya çıkarılmasını arzu ediyorum. Ucu yurtiçi veya yurtdışı nereye giderse gitsin bulunmalıdır. O dönemde otopsi yapılmaması ve başhekimin otopsi yapmak aklımıza gelmedi açıklaması da zaten şüpheleri kuvvetlendiriyor.

Devlet ortaya çıkarsın

Eski Bakanlardan Hasan Celal Güzel:
Özal'ın ölümüne ilişkin asparagas bir haber yapıldığını sanmıyorum. Adli Tıp Kurumu Başkanı "Böyle bir şey yoktur" demedi. Dikkat edersek 'Rapor çıkmadı' dedi. Bu haberin doğru olduğunu biliyorum. Ben bugüne kadar hep bu konudan şüphelendim. Bu çok vahim bir hadisedir. Türkiye'nin en büyük devlet adamlarından bir tanesi genç denecek bir yaşta suikasta kurban gidiyor. Böyle bir durum ört bas edilemez. Devletin bütün güçlerini seferber ederek polisiyle savcısıyla bu durumu ortaya çıkarması gerekiyor.

Özal?a derin operasyon yapıldı

Emekli Askeri Savcı Faik Tarımcıoğlu: Adli Tıp Kurumu Başkanı, bulguyu reddetmedi. Yıllardır söylenen maddeler şüpheyi kuvvetlendirdi. Cesedin bozulmaması bizi bu sonuca götürecekti. Ağır metallerin dışında zehirlenme olmuş mu olmamış mı ona bakmak gerekir. Her bulgu diğer bulguyu kuvvetlendiriyor. İhmaller bile bu kadar ihmal olur mu dedirtiyor insana. Köpük çıktığı söyleniyor bu mutlaka zehirlenme alametidir. Otopsi yapılmadı. Bu kadar şüphe hiç araştırılmamıştı. Nihai rapora bakmak lazım. Kuvvetli şüphe vardır denilecek ve oradan faillere gidilecek. Dosyayı kapatırken savcının alacağı karar önemlidir. Milleti tatmin edecek bir açıklama yapılması gerekmektedir. Tek başına bir kişinin bunu üstlenmesi de milleti tatmin etmez. Savcının arkasında derin bir operasyon bulması gerekiyor. Şüpheler ve buluntular da böyle bir operasyon olduğunu gösteriyor.

Adalet eski Bakanı Oltan Sungurlu:

Hangi organizasyon yaptı?


Özal'ın zehirlendiğine inanmayanlardan birisiydim. Ama şimdi zehirlenme hadisesi ortaya çıkınca artık kesin bir karar olmamakla beraber 'zehirlenmedi' diyecek halimiz kalmadı. Zehirlendi mi denirse de kesin raporu beklemek gerek. Ağırlık zehirlendiği yönünde. Mutlaka bir bulgu var ki haber yapılmış. Şimdi tabii Özal neden zehirlendi, kim zehirledi, ne yapılmak istendi, varılmak istenen nokta ne, sorularını da beraberinde getiriyor. Yani herhalde Özal'ı zehirleyen adam şahsi kini ve husumet için zehirlemedi. Özal'ı zehirlemek isteyenler hangi organizasyon yurtiçi mi yurtdışı mı bunların maksadı ne. Eğer Özal'ın zehirlenmesi kesinleşirse şöyle bir mesele çıkıyor : "Kim zehirledi?" Daha önce Özal'ı öldürülmeye teşebbüs edildi faili de yakalandı. Ama neden vurulmak istendi kim yapmak istedi bunu çözemedik. Kim bilir Türkiye neler kaybetti. Bugün de bunu çözemezsek Türkiye'nin daha neler kaybedeceği bilemez duruma geleceğiz. Bu suikast dış ülkelerden geliyorsaki büyük ihtimalle öyledir o halde Türkiye'nin önümüzde ki günlerde gelişmesi nasıl engellenmek istenecek. Bu Türkiye'ye karşı işlenmiş bir fiildir. O dönemde cumhurbaşkanına yakın olan herkes şüphe altındadır. Araştırmanın genişletilmesi ihtiyacı vardır. Ona kim yemek verdi kim meyve suyu verdi hepsi çıkacak ortaya. Son 24 saat ona hizmet edenler çıkacak ortaya.

Zaman aşımı tehlikesi

Turgut Özal'ın şüpheli ölümünü Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı yürütüyor. 20 yıllık zaman aşımı süresi 17 Nisan 2013'te doluyor. Eski TCK'nın 449'uncu maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezalarında 20 sene zaman aşımı süresi olarak işletiliyordu. Yeni TCK değişiklikleriyle bu süre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında 30, müebbet hapislik suçlarda 25 yıla çıkarıldı. Ancak 1993 ve 1994'te, yani şüpheli ölümlerin gerçekleştiği tarihlerde eski TCK yürürlükte olduğundan esrarengiz ölümlerle ilgili soruşturmayı savcılıklar eski hükmü temel alıyor. Bu yüzden yürütülen soruşturmalarda zaman aşımı süresi 20 yıl sınırına takılıyor.

BUGÜN GAZETESİ

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.