Tunus'un örnek olması lazım?

Yaşanan olaylara karşı her ülkenin kendi çözümlerini üretmeye çalıştığını belirten Ahmet Davutoğlu, "Arap dünyası dediğimiz zaman tek tip ülkeler anlamamak lazım. Her ülkenin özel şartları olabilir ama bir demokrasinin nasıl olması gerektiğinin evrensel standartları var. Bu evrensel kuralların en önemli temsilcilerinden biri Avrupa Konseyi." dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kuzey Afrika'daki halk isyanlarının başladığı Tunus'un, devrim sonrasında sağlıklı bir geçiş yapmasının ve başarı hikâyesi çıkarmasının, tüm bölge ülkeleri için örnek teşkil edeceğini söyledi. Halk isyanı ile Devlet Başkanı Zeynel Abidin bin Ali'nin koltuğunu terk etmek zorunda kaldığı Tunus'a giderken uçakta konuşan Davutoğlu, Türkiye'nin bu gelişmelerin merkezinde olduğunu vurguladı. Davutoğlu, bütün bu ülkelerin Türkiye ile bir şekilde temas halinde olduğunu belirterek, "Libya'da olaylar varken niçin Tunus'a gidiyoruz? Bunu doğru anlamamız lazım." diye konuştu.

Tunus'a yönelik intibalarını "spontan gelişmiş olaylarla birlikte ne yapılacağını bilmeme durumu" diye tanımlayan Davutoğlu, kaygılarını da aktardı: "Bir hükümet var ama hükümetin gücü ve etkinliği konusunda sıkıntılar var. Ülkede hükümet boşluğu varsa seçim sandıklarını kim koyacak? Bir otorite zaafı var. Bütün bölgede böyle bir şey var. Seçimlerin olabilmesi için partilerin örgütlenmesi lazım."

Avrupa Konseyi dönem başkanı sıfatıyla Konsey Genel Sekreteri Thobjorn Jagland ile birlikte Tunus'a giden Davutoğlu, ülkede siyasî partilerin henüz oluşmadığına işaret ederek, "Toplumsal hareketlere öncülük eden kesimler tecrübeli siyasetçiler değil, Twitter kullanan gençler, internetle harekete geçiyorlar. Siyasi örgütle değil. Bunlara partileşme süreci lazım." dedi. Bölgede dönüşümün sağlıklı gerçekleştirilmesini hedeflediklerini, domino etkisi ile yayılan olayları doğru eksene oturtmaya çalıştıklarını söyleyen Davutoğlu, "Olaylar Tunus'ta başladı ve Arap ülkeleri içinde Tunus halkı, kendi taleplerini barışçıl yollardan dile getirerek bir dönüşümü gerçekleştirebileceklerini gösterdi." dedi. Dışişleri Bakanlığı olarak bütün kapasiteleriyle olayların gidişatını anlamaya ve doğru eksene oturtmaya çalıştıklarını kaydeden Davutoğlu, Türkiye'nin çok partili siyasî hayata geçtiği 1946 yılını hatırlatarak, "İlk doğrudan şeffaf seçim 1950'de olabildi, bunun bir adaptasyon dönemi var. İntibak dönemi olmazsa risklerle karşı karşıya kalınır." diye konuştu.

ARAP DÜNYASINA EVRENSEL KURALLAR

Olaylara karşı her ülkenin kendi çözümlerini ve sonuçlarını üretmeye çalıştığını belirten Davutoğlu, "Arap dünyası dediğimiz tek tip ülkeler anlamamak lazım. Bahreyn için doğru olan, Libya için doğru olmayabilir. Her ülkenin özel şartları olabilir ama bir demokrasinin nasıl olması gerektiğinin evrensel standartları var. Bu evrensel kuralların en önemli temsilcilerinden biri Avrupa Konseyi." dedi. Türkiye'nin Avrupa Konseyi dönem başkanlığı sırasında tüm imkânları seferber ettiğini belirten Davutoğlu, Tunus için 3 aşamanın olduğuna işaret etti. Öncelikle seçim öncesinde siyasî partilerin sağlıklı şekilde örgütlenebilmesi ve şeffaf bir seçimle ilgili düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, seçimin halkın iradesini yansıtması gerektiğinin altını çizdi. Bakan Davutoğlu, seçimin hemen sonrasında temel insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne ilişkin yerleşik yapıların oluşturulması gerektiğini, son olarak da bu yapıların kurumsallaşmasının altını çizdi.

Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, Davutoğlu ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada görüşmelerin çok yapıcı geçtiğini, Tunus'taki gelişmeleri her yönüyle ele aldıklarını kaydetti. Bu arada Tunus'ta Muldi Kefi (75), yeni dışişleri bakanı olarak atandı. Geçiş hükümetinin yeni dışişleri bakanı olarak atanan Muldi Kefi, son olarak Tunus'un Cakarta büyükelçisiydi.