'Trump'ın Türkiye'ye düşmanca yaklaşımını asla doğru bulmuyoruz'
'Trump'ın Türkiye'ye düşmanca yaklaşımını asla doğru bulmuyoruz'
Kılıçdaroğlu, "Trump'ın attığı her tweet Türk halkının onurunu zedeliyor. Asla kabul etmiyoruz. Asla doğru bulmuyoruz. Hele hele müttefik olarak tanımladığımız bir ülkenin Türkiye'ye düşmanca yaklaşımını asla doğru bulmuyoruz." dedi.
İSTANBUL
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Trump'ın attığı her tweet Türk halkının onurunu zedeliyor. Asla kabul etmiyoruz. Asla doğru bulmuyoruz. Hele hele müttefik olarak tanımladığımız bir ülkenin Türkiye'ye düşmanca yaklaşımını asla doğru bulmuyoruz. Bu konuda Türkiye'de bir görüş birliğinin sağlanması da bence çok önemli." dedi.
Kılıçdaroğlu, düzenlediği "ekonomi" konulu basın toplantısında, Türkiye'nin, tarihinin en önemli dönemlerinden birini yaşadığını, derin bir ekonomik, siyasal sorunla karşı karşıya olduğunu savunarak, yaşanan sorunun siyasetçilerin yanı sıra işçinin, memurun, emeklinin, sanayicinin, esnafın gündeminde olduğunu anlattı.
Sorunun büyüklüğünün, bunu "halının altına süpürme lüksü"nün olmadığını gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hep birlikte bu sorunu aşmak için çaba göstermek zorundayız. Bunun birinci yolu kararlı, sabırlı ve tutarlı bir politikayla yola devam etmektir. Neyi, nasıl yapacağınızı çok iyi bileceksiniz. Eğer neyi, nasıl yapacağınızı bilmeden, öngörmeden, planlamadan yola çıkarsanız bu krizi aşamazsınız. Krizi aşmak, sağlıklı bir süreci yaşama geçirmek için ilk yapılması gereken iş, sorunu yaşayanlarla bir araya gelmektir." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in Ekonomik ve Sosyal Konseyi kurduğunu, konseyin Anayasa'ya girdiğini hatırlatarak, "3 ayda bir toplanması, bütün sosyal tarafların olması gerekiyor. Ekonomik ve sosyal olayların görüşülüp, tartışılıp çözüme bağlandığı bir ortam olarak değerlendiriliyor. Ülkeyi yönetenlerin ilk yapması gereken iş süratle Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamaktır. Ekonomik ve Sosyal Konseyin toplandığı tarih en son 5 Şubat 2009. Ülkeyi yönetenler buna düşünmemiş, buna gerek duymamış olabilir." dedi.
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulacağını ve bu konuda nelerin yapılması gerektiğine ilişkin 13 maddelik çözüm önerisi sunan Kılıçdaroğlu, dış politikaya ilişkin önerilerini şöyle sıraladı:
"Bugün izlenen dış politikanın tam 180 derece değişmesi lazım. Dış politikada hamaset söylemlerine yer yoktur; dost, düşman ülkeler yoktur; ülkelerin çıkarları vardır. Her ülke kendi çıkarları üzerine dış politikasını oluşturur. Siz, daha güçlü olmak için dışarıdan gelecek olan şoklara karşı güçlü bir ekonomi oluşturmak zorundasınız. Güçlü bir ekonomi oluşturamazsınız, başka ülkelerin sömürdüğü ülkeler haline dönüşürsünüz. Türkiye'nin bugün geldiği nokta budur. Trump bir tweet atıyor Türkiye'de rakamlar değişiyor, dolar yükseliyor. Neden böyle oluyor? Kırılgan bir ekonomi olduğu için, güçlü bir ekonomi olmadığı için. Şunun altını özenle çizeyim, Trump'ın attığı her tweet Türk halkının onurunu zedeliyor. Asla kabul etmiyoruz. Asla doğru bulmuyoruz. Hele hele müttefik olarak tanımladığımız bir ülkenin Türkiye'ye düşmanca yaklaşımını asla doğru bulmuyoruz. Bu konuda Türkiye'de bir görüş birliğinin sağlanması da bence çok önemli. Dış politikada yapılması gereken önemli şeylerden birisi de dış politikanın iç politika malzemesi yapılmamasıdır. Eğer dış politikayı iç politika malzemesi haline getirirseniz, hamasetle bir dış politika yöneteceğinizi söylerseniz, büyük çıkmazlarla karşı karşıya kalırsınız. Dış politika milli olmak demektir; iktidarıyla, muhalefetiyle bütün siyasal partilerin ortak ses çıkarması gereken bir alandır dış politika."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dolar esas alınarak yapılan ihaleler süratle Türk Lirası'na dönüştürülmeli. Eğer Türk Lirası'na güveniyorsanız, 'Türk Lirası bizim paramızdır.' diyorsanız, o zaman süratli şekilde dolarla yapılan ihaleyi Türk Lirası'na dönüştüreceksiniz. Yap-işlet-devret modelleriyle yapılan projeler var, dolar bazında. Bu projelere verilen dolar bazında garantiler var. Bunların da süratle Türk Lirası'na çevrilmesi lazım. Dolara endeksli otoyol, tüp geçit geçiş ücretlerinin tamamen Türk Lirasına dönüştürülmesi lazım." dedi.
Kılıçdaroğlu, Yeşilköy'de bir otelde düzenlediği basın toplantısında, ekonomiye ilişkin çözüm önerilerini sıralarken, devlette liyakat sisteminin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Devlette liyakat yoksa, devlette çürüme var demektir. 'Her şeyi ben bilirim.' anlayışıyla yola çıkılırsa devlette çürüme başlamış olur." ifadelerini kullandı.
"Hukukun üstünlüğü ve hukuk güvenliği"nin sağlanması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Üçüncü madde, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı. Bugün merkez bankalarıyla ilgilenen dünyadaki bütün çevreler, Türkiye'deki Merkez Bankası'nın bağımsız olmadığına inanıyor. Merkez Bankası bağımsız karar alamıyor, siyasi otoritenin baskısı nedeniyle. Eğer Merkez Bankası'nı uluslararası arenada bağımsız bir kurum olarak tanıtıp, gerçekten oraya müdahale etmeyeceğiniz güvencesini verdiğiniz andan itibaren farklı bir Merkez Bankası profili karşımıza çıkar. Ülkeyi yönetenlerin yapması gereken, süratli bir şekilde Merkez Bankası'nın bağımsızlığını uluslararası alana yaymak ve uygulamayla da bunu göstermek."
Kılıçdaroğlu, akılcı bir sıcak para yönetimine geçmek gerektiğini ifade ederek, "Eğer sıcak para Türkiye'ye spekülatif amaçlarla geliyorsa ve kısa sürede vurgun yapıp yurt dışına çıkıyorsa, bu Türkiye'deki kaynakların yurt dışına transferi anlamına gelir. Dolar kurundaki her 10 kuruşluk artışın bize maliyeti 22 milyar lira. Yılbaşından bu yana dolar kurundaki yükselişin bize maliyeti 580 milyar lira. 580 milyar liralık servetin dışarıya transferi anlamına geliyor." diye konuştu.
"Sayıştay, uluslararası standartlara göre TBMM adına kamu harcamalarını denetlemeli"
Dolar esas alınarak ihale yapılması politikasından vazgeçilmesini öneren Kılıçdaroğlu, "Dolar esas alınarak yapılan ihaleler süratle Türk Lirası'na dönüştürülmeli. Radikal bir karar. Bu kararı almak zorundalar. Eğer Türk Lirasına güveniyorsanız, 'Türk Lirası bizim paramızdır.' diyorsanız, o zaman süratli şekilde dolarla yapılan ihaleyi Türk Lirası'na dönüştüreceksiniz. Yabancılar değil Türkiye kazanacak. Yap-işlet-devret modelleriyle yapılan projeler var, dolar bazında. Bu projelere verilen dolar bazında garantiler var. Bunların da süratle Türk Lirası'na çevrilmesi lazım. Dolara endeksli otoyol, tüp geçit geçiş ücretlerinin tamamen Türk Lirası'na dönüştürülmesi lazım. Bunu yapmanın mevcut yönetim açısından zor olduğunu biliyorum. O ihalelerin kimlere verildiğini de biliyoruz ama Türkiye'de halka ağır bir faturanın ödetilmemesi açısından bu önlemlerin alınması lazım." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Kamu İhale Yasası'nın değişmesi ve uluslararası standartlara uygun bir yasa hazırlanması gerektiğini söyledi.
Sayıştay'ın Meclis adına vergilerin nerelere harcandığını denetlediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Sayıştay uluslararası standartlara göre, TBMM adına kamu harcamalarını denetlemeli. Şu anda Sayıştay'ın bazı alanlarda denetim yetkisi yok, eli kolu bağlanmış durumda. Sağlıklı ve güçlü bir ekonomi istiyorsak, vergiyi toplayan iradenin vergiyi nasıl ve nerelere harcadığının hesabının verilmesi gerekiyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, bütçe dışı fonların bütçe disiplini içine alınması, kontrolsüz borçlanmalardan kaçınılması gerektiğini söyledi.
"Tasarruf yapacaksanız önce kamudaki araba saltanatına son verin"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vergi politikasının düzenlenmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Vergi cennetlerinde paraları, dolarları olanlar. Bunlar, paralarını Türkiye'ye getirdiklerinde vergi ödemiyor. Fakir, ekmek alırken, su içerken, bulaşık yıkarken vergi ödüyor, milyonlarca dolarla uğraşanlar vergi ödemiyor. Bunu önlemek, onların vergi ödemelerini sağlamak için 2006'da parlamento üzerine düşen görevi yaptı. 'Vergi cennetlerinden para Türkiye'ye gelirse, şu oranda para alacağı.' deniliyor. Bir şart var, vergi cennetlerinin bir kararnameyle belirlenmesi lazım. Bu kararname 2006'dan bu yana çıkmıyor. Bu kararnamenin süratle çıkmasını istiyoruz."
Üretimi önceleyen bir planlama politikasına ihtiyaç duyulduğunu, üretimden koparılan Türkiye'de ekonominin kırılgan hale geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, israf ekonomisine son verilmesini istedi. Kılıçdaroğlu, "Tasarruf yapacaksanız önce kamudaki araba saltanatına son verin. Bakanlıklar kiralık binalarda, eski yerleri beğenmiyorlar. Birilerine kaynak aktarmak için israf. Lale devri dönemini yaşıyoruz. Samimiyseler israfa süratle son vermeliler." diye konuştu.
"Fatura vatandaşa, emekliye, üretene, KOBİ'ye çıkarılmamalı"
Kılıçdaroğlu, sunduğu 13 maddenin bir bölümünün derhal, bir kısmının orta vadede yapılabileceğini, bir kısmının sonuçlarının da uzun vadede ortaya çıkacağını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bunları gerçekleştirecek 2 organ var. Birinci organ yürütme organı, başında Cumhurbaşkanı var, kararnameler ve uygulamalarla ilgili kararı o verecek. Örneğin israfın önlenmesi, araba saltanatına son verilmesi, bakanlıkların kiralık binalarda olmasının engellenmesi gibi kamudaki israfı önleyebilir, saraydan başlayarak. Bir kararnameyle. Bunun için beklemeye gerek yok ama hukuk güvenliği, demokrasi konusundaki süreç kısa, orta ve uzun vadede bir bütün içinde ele alınmak zorunda. Hem yasaların hem uygulamaların hem Anayasa'nın değişmesi gerekiyor. Türkiye'de demokratik standartların kesinlikle yükseltilmesi gerekiyor. Bunu yapacak olan da yasama organı. İki organın bu krizden çıkması için birlikte çalışması lazım. Türkiye'nin demokratikleşmesi, Sayıştay'ın güçlendirilmesi, Kamu İhale Yasası'nın yeniden ele alınarak yolsuzlukların önlenmesi gibi pek çok yasal düzenlemeye her türlü desteği vereceğiz ve takipçisi de olacağız. Krizden çıkma yolunda yasalarda yapılacak değişikliklerin uzlaşmayla parlamentoda görüşülmesi en büyük arzumuz."
Değişikliklerin yapılması halinde Türkiye'nin kısa süre içinde dış şoklara dayanıklı, güçlü bir ekonomiye sahip olma yolunda önemli adımlar atmış olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Dünyaya bu mesajı vermiş oluruz, 'Yolsuzlukları, israfı engelliyoruz, demokrasiyi getiriyoruz, vatandaşın ödediği her kuruş verginin hesabını siyasi otorite veriyor. Merkez Bankası bağımsız' mesajı verildiği andan itibaren Türkiye sağlam bir zeminde yol alır. İsrafı önlemenin, enflasyonu indirmenin yolunu ve yöntemini 13 madde halinde sıraladım. Gayet açık, gayet net 'Şunları yapın.' diyorum. Bunları yaparsanız yol alırsınız, yapmazsanız hiçbir şekilde yol alamazsınız ve Türkiye daha da derinleşerek bir krizin ortasına gider." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Yaşanan krizin faturası vatandaşa çıktı. Doları olanlar, dolarla ihale alanlar, dolarla köprü geçişinden para alanların tamamı, dolar stoklayanlar kazandı. Türkiye, yabancılar için çok ucuz, ülkemizde yaşayan vatandaşlar için de çok pahalı bir ülke haline geldi. Bu önlemleri alırken bir gerçek unutulmamalı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti aynı zamanda bir sosyal devlettir. Fatura vatandaşa, emekliye, üretene, KOBİ'ye çıkarılmamalı. Eğer bir fatura çıkarılacaksa, rantiyeye çıkarılmalı. Faturayı vatandaşa çıkarırsanız, işsizlik alır başını gider, çok daha ağır sosyal patlamalarla karşı karşıya kalabiliriz. Muhalefette olan bir partinin genel başkanı olarak eleştiriye sığınmadım, bunu doğru da bulmuyorum. Gün, Türkiye'nin içine düştüğü krizden nasıl çıkacağının tartışılması gerektiği gündür."
Muhabir: Andaç Hongur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.