TKBB Genel Sekreteri Akyüz: İslam ekonomisi ne kapitalisttir ne sosyalist
İstanbul
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, "İslam Ekonomisi ve Finansı Söyleşileri" kapsamında AA muhabirine, İslam iktisadı ile kapitalist ekonomi arasındaki farklara, katılım bankacılığı sektörüne ve Türkiye'nin İslami finansta merkez ülke olma potansiyeline ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İslam ekonomisini, İslam dini ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik düzenin teşviki olarak tanımlayan Akyüz, bu kavramın toplumdaki bireylerin ekonomik davranışlarına rehberlik eden bir değerler sistemi olarak da ifade edilebileceğini söyledi.
Akyüz, İslam'da insanın mutlak anlamda hür olmadığını belirterek, "İnsan, diğer alanlarda olduğu gibi ekonomiyle ilgili faaliyetlerinde de Allah'ın koyduğu sınırlara uymak zorunda. İslam faizi (riba) ve gararı (risk almadan para kazanmayı), kumarı ve ticarette aldatmayı yasaklar. Zenginlerden mallarının bir kısmını fakirlere zekat olarak vermeyi zorunlu kılar. Faiz ve gararın yasaklanması ile parası olanın çalışmadan para kazanması engellenmiş ve kazanç emeğe dayalı hale getirilmiştir. Duran paradan zekat alınması ile de paranın atıl kalması engellenerek yatırım teşvik edilmiştir." diye konuştu.
"İslam ekonomisini ne kapitalist ne de sosyalist olarak tanımlayabiliriz. İslam ekonomisi her iki sisteminde negatif özelliklerine sahip olmayan bir ‘üçüncü yol’ olarak düşünülebilir." ifadelerini kullanan Akyüz, İslam ekonomisinin temelinde kapitalizmin ve sosyalizmin sadece olumlu taraflarının bulunduğuna işaret etti.
"20 yılda faizsiz bankacılık sektörü hızlı gelişti"
Osman Akyüz, katılım bankalarının, faiz endişesi nedeniyle klasik bankalara gitmeyen fonları ekonomiye kazandırmak ve tasarruf sahiplerinin fonlarını güvenle saklamalarına ve değerlendirmelerine yardımcı olmak amacıyla kurulduğunu dile getirdi.
Bankaların isimlerindeki "katılım" sözcüğünün kar ve zarara katılma prensibine dayalı bir bankacılık türü olduğuna işaret ettiğini belirten Akyüz, "Konvansiyonel ve katılım bankacılığının fon toplama ve fon kullandırma yöntemleri birbirinden tamamen farklıdır. Mevduat bankaları faizle fon toplamakta ve faiz karşılığında ödünç para vermektedir. Halbuki katılım bankaları kar ve zarara katılma yöntemiyle ortaklık esasına göre fon toplamakta, ticaret, ortaklık, kiralama esasına göre fon kullandırmaktadır." ifadelerini kullandı.
Son 20 yılda dünyada faizsiz bankacılık sektörünün hızlı geliştiğini aktaran Akyüz, şunları kaydetti:
"Sadece İslam ülkeleri orijinli kuruluşlar değil, Citibank ve HSBC gibi Batı orijinli çok uluslu bankaların da ilgisini çekmiştir. Bu bankalar, tasarruflarını faizsiz bir sistemde değerlendirmek isteyen yatırımcılara yönelik olarak bünyelerinde özel bölüm veya fonlar oluşturmuşlardır. Global anlamda faizsiz finansal varlıkların, 2018 sonu itibariyle 2,5 trilyon doların üstünde bir büyüklüğe ulaşması, pazardaki gelişmenin önemli bir göstergesidir. Ancak bu büyüklüğün dünyadaki finansal varlıkların yüzde 2’den azını temsil ettiği düşünülürse, bu sektörün büyük bir gelişme potansiyeline sahip olduğunu anlayabiliriz.
Türkiye’de 6 katılım bankasının toplam bankacılık sektörü içerisinden almış olduğu pay, aktif büyüklük itibarıyla, yüzde 6,6 seviyesindedir. 2020 yılının ilk 4 aylık dönemine bakıldığında, katılım bankalarının daha önceki gelişimi sürdürdükleri ve aktiflerini Aralık 2019’dan bu yana yüzde 21,8 oranında büyüterek 346,5 milyar TL’ye ulaştırdıklarını görüyoruz. Sektörün 2019 net dönem karı, geçen yıla göre yüzde 16 artarak 2,44 milyar TL’ye ulaştı. Yine Nisan 2020 itibarıyla, katılım bankalarının toplam 1.189 şubesi bulunurken, istihdam ettiği personel sayısı ise 16 bin 260'tır."
“İslam ekonomisi krizlerin önünü keser”
TKBB Genel Sekreteri Akyüz, ülkelerin çoğunun yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına hazırlıksız yakalandığını belirterek ve salgından dolayı piyasaların durma noktasına geldiğini dile getirdi.
Akyüz, “Pandemi süreci bize 2008 küresel krizinden sonra bir kez daha içinde olduğumuz borca dayalı ekonomik sistemin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi.” değerlendirmesinde bulundu.
İslam ekonomisinin emeğin istismarını önleyen faiz yasağı, risk paylaşımı esası, karşılıksız borçlandırma, kalkınmayı hedefleyen zekat ve benzeri yardımlaşma biçimlerinin insanın merkezde olduğu iş hayatı ve toplumsal adaleti sağlamaya yönelik olduğunu belirten Akyüz, İslam ekonomisinin krizlere yol açan etkenlerin önünü kesecek bir yapıda olduğunu söyledi.
“Öncelikle İstanbul, bölgesel finans merkezi olmalı”
Akyüz, Türkiye’nin uluslararası bir finans merkezi olması için öncelikle İstanbul’un bölgesel finans merkezi olmasının önemini vurgulayarak, “Bu doğrultuda, potansiyel hedefimiz; Doğu Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetleri olarak belirlenmeli ve o doğrultuda politikalar geliştirilmeli. Projenin hayata geçirilmesinde, koordinasyon ve gelişimi oluşturacak etkin ve etkili özel sektör ağırlıklı güçlü bir yönetim oluşturulmalı.” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.