Teknolojinin Ne Kadar Esiriyiz?

Teknolojinin Ne Kadar Esiriyiz?
 Nereden nereye geldik? Bizim zamanımızda diye başlayan cümleleri fazla sevmem ancak kıyas yapabilmek için mecburiyetten bunu söylüyorum. Üniversite...


 

Nereden nereye geldik?

 

Bizim zamanımızda diye başlayan cümleleri fazla sevmem ancak kıyas yapabilmek için mecburiyetten bunu söylüyorum. Üniversite imtihanlarına hazırlandığımız zaman çalışacak test kitapları bulamazdık, Şimdi ise tüm kitaplar ve testler okullarda dağıtılan tabletlerin içerinde yüklü halde öğrencilere sunulmaktadır.

Dün okulumuzda Fatih Projesi kapsamında dokuzuncu sınıfa devam eden öğrencilerimize sınıflarda tabletlerini dağıttık. Tabletleri alan öğrencilerin sevinçleri görülmeye değerdi. Küçük çocukların eline verdiğimiz yeni oyuncaklar gibi liseli gençlerimizde sevinçliydi.

Mesleğim gereği sürekli gençlerle bir arada bulunmakta ve onlarla görüşmekteyim. Gençlerle görüşmelerim sırasında Anne ve Babaları ile ne kadar nitelikli zaman geçirdiklerini sorguladığımda ancak birkaç dakika diye cevap veriyorlar. Teknolojik aletler bilgisayar cep telefonu ve televizyonla ne kadar zaman geçirdiklerini sorguladığımda ise rahatlıkla üç ila beş saat zaman geçirdiklerini ifade etmektedirler. Ondan sonra kendi kendime ne olacak bu gençliğin hali demeye başlıyorum?

Düşünüyorum da bugün, anne- babalarla çocukların arası açılıyorsa, internet kafeler ve teknolojik aletler bilgisayar cep telefonu televizyonlar çocuklarımızı ve gençlerimizi emziriyor ve avutuyorsa, devreye elektronik bakıcılar girmişse, bir evlat babasının omzuna yaslanıp dertlerini, sıkıntılarınıpaylaşamıyorsa, tahammül sınırımız alarm veriyorsa, merhamet hoşgörü yardımlaşma dayanışma gibi değerler rafa kalkmış, egoizm, konformizm, hedonizm baş tacıedilmişse?

İşte burada durun ve gözlerinizi kapatın. Bir kaç dakika düşünün. Ve akşam eve gidince Almanların ifadesi ile aptal kutusu olan televizyonunuzu kapatın. Oğlunuzu, kızınızı, eşinizi alın karşınıza. İlişkilerinizi tekrar gözden geçirin, sağlıklı ve nitelikli bir iletişim için ilk adımı atın daha henüz çok geç olmadan?

Unutmayınız ki; ?nasıl bir çocuk sahibi olacağımız bizim elimizde değilken nasıl bir anne ve baba olacağımız? bizlerin elinde?Hayatımızda bazı şeylerde tercih hakkınız yoktur. Annemizin ve babamızın kim olacağını biz seçemeyiz. Ya da akrabamızın. Bu çocuklara kimse doğduğunda şu adamın bu kadının çocuğu olur musun diye sorulmadı. Yanı bir tercih haklarıyoktu. Tercih edilen anne ve babalar olursak zamanla tercih ettiğimiz gibi çocuklar yetişir ve tercih edilen bireylerin oluşmasına imkân sağlarız

Bugünün genci, daha çok kendisini dinleyen, anlayan ve anlaşıldığına kanaat getirenlerle iletişim kuruyor. Eğer sizler iletişim kurmasanız dışarıda onlarla iletişim kuracak kötü niyetli insanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü insan psikolojisinde anlaşılmak kadar etkili bir süreç yoktur. Kimse beni anlamıyor, eşim beni anlamıyor, öğretmenim beni anlamıyor diye saldırgan psikolojiler sergilemenin temelinde işte ?anlaşılmamak? yatar diye düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz çağda maalesef teması ve dokunmayı az yaşıyoruz. Dokunmanın ve temas kurmanın insan yaşamında derin etkileri var. Dokunmak, sarılmak, kucaklamak ve öpmek, en kestirme iletişim yollarından biridir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) buyuruyorlar: ?Çocuklarınızı çok öpün, çünkü her öpücük için size Cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beş yüz senelik mesafe vardır. Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterlerinize sevap yazarlar.?

Unutmayın: Çocuk doğurmayı annelik maddi ihtiyaçlarınıkarşılamayı babalık sanmaktan vazgeçmek zorundayız. Doğurmak annelik doyurmak babalık değildir. Yüzyıllar öncesinde olduğu gibi modern çağda da çocuğunuzun kalbine girmenin tek yolu, bir gülümseyişte, sıcak bir sözde, içtenlikte gizli?


Sait ÖZDEMİR

Uzman Psk Dan-Aile Eğitimi Uzmanı

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.