TBMM'ye sızan ajan; kod adı: T. 25/2

TBMM'ye sızan ajan; kod adı: T. 25/2
 Biraz tarih bilen hiç kimse, WikiLeaks belgelerinin içeriğine şaşırmaz. Bu işler tarih boyunca hep böyle oldu. Ankara'dan geçilen gizli raporlar,...

 

Biraz tarih bilen hiç kimse, WikiLeaks belgelerinin içeriğine şaşırmaz. Bu işler tarih boyunca hep böyle oldu. Ankara'dan geçilen gizli raporlar, Meclis'e dek sızan ajanların varlığını ortaya koyuyor... İşte bazıları:


 

Biraz tarih okumuş hiç kimse, ortaya saçılan WikiLeaks belgelerinin içeriğine şaşırmaz. Bu işler tarih boyunca hep böyle oldu.

Yabancı diplomatların temel görevi, kendi ülkelerinin dış politikaları ile uyumlu bir şekilde bulundukları ülkelerin nabzını tutmak, o ülkedeki politik ve ekonomik şartların mümkün oldukça kendi ülkelerinin lehine oluşmasını sağlayacak zemini oluşturmaktır.

Görev böyle olunca, gerisi artık ülkesinin dünya vizyonuna ve bunun arkasında durmasına, diplomatların da buna uyumlu kendi becerilerine kalmıştır. Gerektiğinde ülkesinin çıkarlarına uygun hükümet kurup, gerektiğinde yıkmak da bu görevler arasındadır.

Örneğin, İttihatçıların iktidarda olduğu Osmanlı Devleti?nin son yıllarında İstanbul?da bulunan Alman elçisi Wangenheim diplomasi kurdu bir adamdı. Hükûmete yakın ve oldukça da nüfuz sahibiydi. Osmanlı ordusunun ıslahının ancak Alman subaylar tarafından gerçekleştirilebileceğine Osmanlı Hükümetini inandırmıştı.  Wangenheim?ın amacı elbette ki Osmanlı ordusunu güçlü yapmak değildi. Nitekim o bu konudaki amacını Berlin?e gönderdiği bir raporunda açıkça gündeme getirmiş ve ?Osmanlı ordusunu kontrol eden kuvvet Türkiye?de en büyük kudrete ulaşacaktır. Bunu başarabilirsek, Alman düşmanı bir hükümet İstanbul?da iktidarda kalamaz? demişti.

Alman elçisi Wangenheim bunu başardı. Sadece orduyu değil, ordu üzerinden Osmanlı Devleti?nin dizginlerinin de Almanlara geçmesini sağladı. Ardından gelen Birinci Dünya Savaşı?nı anlatmaya zaten gerek yok. Bir adamın diplomatik çabaları koca bir devletin (Osmanlı?nın) ve ulusun kaderini etkiledi.

Alman elçisi Wangenheim?in Birinci Dünya Savaşı?ndan önce Osmanlı Devleti?ni kontrol etmek için yaptıklarını, İkinci Dünya Savaşı?ndan sonra ABD yaptı. Amerika sistemli bir şekilde Türk ordusu üzerindeki etkisini artırdı ve bu yolla Türkiye Cumhuriyeti?ni büyük ölçüde kontrol etti.

Şu anda ülkede yaşanan birçok gerginliğin nedeni, bağımsız politika izlemeye çalışan Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunların giderek artması ve bunlardan bazılarının dışa yansımasından ibarettir. WikiLeaks belgeleri ulusalcıların iddia ettiği gibi Ankara?da manda yanlısı bir hükümetin değil, kendi ülkesinin çıkarlarını önde tutan bir hükümetin işbaşında olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Başbakan Erdoğan?ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu?nun hedef gösterilmesinin bir nedeninin de bu olduğu anlaşılmaktadır.

Gelelim yazı başlığındaki konuya...

Bu ülke bağımsızlığını öyle kolay kazanmadı. İçten ve dıştan kuşatılmış vaziyetteydi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi, Osmanlı?nın son döneminde ve Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında da, yabancı ülkelerin misyon şeflerine kendi ülkelerini gammazlayarak pozisyon devşirme çabasında olan insanlar vardı.

Nitekim o dönemin en güçlü devleti olan İngiltere?nin topraklarımızda görev yapan elemanları, Türkiye Büyük Millet Meclisi?nin gizli oturumlarında alınan en gizli kararları ve devlet sırlarını bile ajanları vasıtasıyla ele geçirerek çok sür?atli bir biçimde Londra?ya, İngiliz Hükûmeti?ne ulaştırmaktaydı.

Nitekim Osmanlı Devleti?nin yıkılışında bu ülkenin gizli servis ajanlarının büyük etkisi olmuştur. İngiliz ajanları Osmanlı toprağını bir örümcek ağı gibi sarmışlar ve âdeta yerin kulağı vardır anlayışına taş çıkartacak şekilde örgütlenmişlerdir. Bunları yaparken, her çeşit ajanlardan, örneğin özellikle iyi Türkçe bilen gayrimüslimlerden, mevcut hükûmetle arası iyi olmayan kişilerden, gayrimemnunlardan, muhalefettekilerden, çıkar düşkünlerinden, boşboğazlık yapan şarlatan politikacı ve yetkililerden, dikkatsizce davranarak ağzından söz kaçıran işgüzarlardan, özellikle o dönemin basın camiası içinde yer alan kişilerden ve Anadolu?da sözde geziye çıkan gezginlerden, dahası çevrede dolaşan ve bazen gerçek olabilen kimi söylentilerden de yararlanma yoluna gitmişlerdir.

Nitekim İngiliz Gizli Servis Başkanı Sir Walter Bullivant?ın şu sözleri işin ciddiyetini ve durumun Osmanlılar adına vehametini göstermesi açısından manidardır. Şöyle diyor Bullivant: ?Her yandaki ajanlarımdan, yani Güney Rusya?da dilencilerden, Afgan at tüccarlarından, Türkmen tacirlerinden, Mekke yolundaki hacılardan, Kuzey Afrika?daki şeyhlerden, Karadeniz takalarındaki denizcilerden, koyun postu içindeki Moğollardan, Hint fakirlerinden, Körfezdeki Yunan tüccarlarından ve şifre kullanan saygın konsoloslarından raporlar alıyorum.?

Nitekim İngiliz İstihbarat Servisi, Meclis?in açılmasından sonra Ankara?daki ajanlarının sayısını artırdı. Bilgileri o kadar rahat alıyorlardı ki, Meclis?te gizli oturumlarda yapılan konuşmalar ve alınan kararlar bile çok geçmeden Londra?ya ulaşıyor, İngiliz Hükûmeti?nin gündemindeki yerini alıyordu.

Örneğin, 24 Nisan 1920?de Mayıs?ta Londra?ya ulaşan bir İngiliz İstihbarat raporunda, Meclis?in gizli oturumunda tartışılan konular hakkında etraflı bilgiler verildikten sonra, bu bilgilerin çok güvenilir bir kaynaktan sağlandığının altı çiziliyor  ve bilgi kaynağının kodu T. 25/2 olarak veriliyordu. T. 25/2 kodlu kişi bir milletvekili miydi, yoksa Meclis çalışanı mıydı bilemiyoruz.

Sadece bir kişi mi? Elbette değil...

Nitekim işgal altındaki İstanbul?da tüm kontrolü elinde tutan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck, Dışişleri Bakanı Lord Curzon?a gönderdiği 22 Mayıs 1920 tarihli raporunda, TBMM?de hazır bulunan HA/928 numaralı ajanından elde ettiği bilgileri aktarmaktaydı.

İngilizler bilgileri hangi kaynaktan temin ettiklerini de raporların altına not düşüyorlardı. Nitekim İngiliz Yüksek Komiseri Sir John de Robeck, 22 Mayıs?ta gizli bir yazıya ilişik olarak Dışişleri Bakanı Lord Curzon?a gönderdiği bilgilerin, Meclis?teki T/10/12 sayılı kaynaktan sağlandığını not düştü.

25 Şubat 1921 tarihli bir başka İngiliz gizli istihbarat raporunda, daha ilginç bir bilgiyle karşılaşıyoruz. Raporda, ?Bugüne kadar hiç denenmemiş olan, ancak güvenilir olduğuna inanılan bir kaynaktan aldığımız bilgiye göre? denildikten sonra, Meclis?in 21 Şubat tarihindeki oturumunda Mustafa Kemal Paşanın yaptığı konuşma ve bu konuşmaya diğer milletvekillerinin verdiği cevap eklenmiş olarak görülmektedir.

Hele bu raporlarda Türk devlet ve siyaset yetkilileri ile ilgili öylesine kişilik analizleri var ki, her biri bir psikologun kaleminden çıkmış gibidir. Muhatap oldukları insanların kişiliğine özel bir iletişim dili ve diplomatik temas yolu geliştirdiklerini görmek mümkündür. Yazının daha fazla uzamaması için bu kadarla iktifa edelim. Daha sonra devam edelim.

***

Not 1: Yazıda aktarılan bilgilerin alıntılandığı dipnot bilgilerine ve konu hakkında daha kapsamlı bilgiye, ?TÜRK KURTULUŞ SAVAŞI - Olaylar, Belgeler, Gerçekler? başlıklı kitabımızdan ulaşabilirsiniz. (Timaş Yayınları, Tel: 0212 511 24 24).

Not 2: Ortaya saçılan WikiLeaks belgelerinden yola çıkarak, ?yabancı misyon şefleri tarih boyunca gizli bilgilere hangi yollarla ulaşıyorlardı, özellikle Osmanlı Devleti?nin çöküşünde bunun nasıl bir etkisi oldu?? sorusu da dahil olmak üzere, farklı konularda tarihe bir pencere açmak için, tarihçi Mustafa Armağan?la karşılıklı bir sohbetimiz olacak. Konuya ilgi duyan okuyucularımızı, Çarşamba akşamı saat 19.30 da, Ümraniye Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi?ne bekliyoruz. (0216 443 56 00) Davetlimizsiniz efendim...

Prof. Dr. Osman ÖZSOY ? HABER 7

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.