Tayyip Bey'in günahı veya Öcalan 'Devletin hizmetinde' mi?

Tayyip Bey'in günahı veya Öcalan 'Devletin hizmetinde' mi?
 Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecinin neresinde olduğunu merak edenlerin, 16.Şubat 1999'da uçakla Türkiye'ye getirilirken gözlerindeki bant çıkarılır...


 

Abdullah Öcalan'ın çözüm sürecinin neresinde olduğunu merak edenlerin, 16.Şubat 1999'da uçakla Türkiye'ye getirilirken gözlerindeki bant çıkarılır çıkarılmaz söylediği şu sözleri yeniden hatırlamalarında fayda vardır:

?Bana fırsat verilirse devlete hizmet etmek isterim.'

Aslında bu O'nun devlete ilk kez hizmet etme arzusu değildi.Bu öykü; Nisan 1972 tarihinde Şafak Grubunun bildirilerini dağıtırken yakalanması ile başlamıştı. Mamak Askeri Cezaevi'nde geçirdiği 7 aylık tutukluluk süreci, onun Derinler ile ilk ciddi teması idi.

Bu tarihlerde üniversite gençliği arasında sol modalaşmış bir akım olarak hızla yayılıyor, ?Dev-yol ? ve ?Dev-sol' adeta çığ gibi gelişiyor ve güçleniyordu. Kendilerini bu ülkenin yegane sahibi ve koruyucusu sanan bir kısım aklı evvel, solu bölmenin bir aracı olarak ?Kürt Sorunsalı' başlığı altında bir tartışma başlatıyorlardı. Böylece sol, Türk solu ve Kürt solu diye iki ana akıma bölünmüş olacak, Türkiye sözüm ona komünizm  tehlikesinden kurtulacaktı.

Öcalan, bu süreçte  DDKO içindeki faaliyetlerini bir yeni hamle ile ete kemiğe büründürüyor ve 27 Kasım 1978'de PKK'yı kuruyordu. PKK'nın kuruluş ve gelişme sürecinde ?derin' desteğin varlığı artık gizlenemeyecek bir gerçek olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Daha sonra örgüt,öngörülemeyen bir hız ve yöntem ile güçlenmiş ve kontrol edilemez hale gelmişti. Ama Öcalan ?derinler'  İle temasını hiç kaybetmedi. Her iki taraf da biri birini kullandığını düşünüyordu.

Öcalan yakalandıktan sonra ne oldu?

Aslında hükümetin  16 Şubat 1999'dan bu yana neler olup bittiğini kamuoyu ile paylaşma sıkıntısı çektiğini tahminde zorlanmıyorum. Devlet idare etmenin sorumluluğu da bunu gerektirir. Ama millet olup bitenleri bilmelidir.

Abdullah Öcalan İmralı'da hep devlet ile görüştü. Ama bu görüşme çoğunlukla Ergenekon zihniyetli askeri zevat ile olan görüşmelerdi. Sivil siyaset bu görüşmelerin ancak bir bölümünden haberdar edildi. Öcalan çoğu kez  devlet diye bu çatışmanın sürgit devamından yana olan güçlerle temas içinde idi. Meydanlarda idam ipi ile caka satanların iktidar dönemlerinde de Öcalan devlet diye birileri ile görüşüyordu. Ama kapalı kapılar ardında ve kamuoyundan saklanarak oynanıyordu bu oyun.

Bu süreçte meydana gelen olaylar, PKK'nın gerçekleştirdiği eylemler, baskın ve suikastler  ,toplumsal gerilimi arttırıcı faaliyet ve görüntüler masaya yatırılmadıkça ?derin' yapının plan ve projeleri  gün yüzüne çıkmaz. Bunların talimatı Öcalan tarafından verilmişse, bu talimatlar hangi yoldan ve nasıl iletilmiştir? Öcalan birileri tarafından yönlendirilmiş midir? Amaç ne idi? Bu süreçte temas halinde olanlar kimlerdi? Bu sorular zinciri devam eder gider. Öyle ki bu konu tek başına yeni bir Ergenekon ve Balyoz davasından daha netameli bir olgu olarak karşımıza çıkar.

Tayyip Bey'in günahına gelince:

Tayyip bey sorumluluğu üzerine alarak Öcalan'ı derin yapının pençesinden kurtarıp sivil siyasetin emrindeki MİT'in kontrolüne doğrudan doğruya teslim etmiştir. Artık Öcalan gerçekten de ?devlet' ile temasa geçmiştir. Hem de gizli saklı değil, kamuoyunun bilgisi dahilinde.

Sayın Başbakan,bugüne kadar siyasetçilerin ateşten gömlek gibi gördüğü ve telaffuz etmekten bile kaçındıkları bir belayı defetmek adına  elini değil, gövdesini de ,siyasi geleceğini de taşın altına sokmuştur bu kararı ile. Varsa günahı kapalı kapılar ardında yıllardır sürdürülen temasları ?milletin bilgisine' sunması ve sivil siyaseti işin içine katmasıdır. Yani Öcalan'ı devletin memuru olan MİT elemanları ile muhatap kılarak ?devlete hizmet etmek' arzusunda eğer samimi ise bunu ispat etmeye çağırmaktadır.

Elbette ki süreç ile ilgili çekincelerim,Öcalan'ın samimiyeti konusundaki endişelerim, PKK'nın kendi iç bünyesindeki çeteleşmelin ve güç kavgasının bu işteki belirleyici etkisi ayrı bir konudur.

Bu yazıda  Öcalan muhatap alınmalı mı sorusunu  soran siyasetçilerin ikiyüzlü tavırlarını deşifre etmek adına basit gerçekleri anlaşılır bir dille peş peşe sıralamaya çalıştım.

Ömer Vehbi Hatipoğlu - Haber 7

ovehbihatipoglu@gmail.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.