'Suriye sınırına güvenlik sistemi kurulacak'

'Suriye sınırına güvenlik sistemi kurulacak'
  Başbakan Yardımcısı Arınç, Suriye sınırında fiziki güvenlik sistemi kurulacağını açıkladı. Arınç, Ceylanpınar'da 2 polisin şehit...

 

 

Başbakan Yardımcısı Arınç, Suriye sınırında fiziki güvenlik sistemi kurulacağını açıkladı. Arınç, Ceylanpınar'da 2 polisin şehit edilmesinin PKK bağlantısının araştırıldığını bildirdi.

 

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

 

Arınç, Bakanlar Kurulu gündeminde birkaç günde yaşanan acı olayların ön planda tutulduğunu belirterek, bunlardan birinin Suruç'taki 32 yurttaşın hayata veda etmesine yol açan saldırı, diğerinin iki polisin evlerinde alçakça şehit edilmesi olduğunu ifade etti.

 

"Bugün çok taze olması sebebiyle çok kıdemsiz yeni iki polis arkadaşımızın, birisi bir birisi de beş yıllık. Aynı evde kalıyorlar, evlerinde uyurken arkadan kafalarına silahla ateş edilmek suretiyle hayata veda ettiklerini biliyoruz" Arınç, gelişmeleri takip ettiklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Polislerimizle ilgili olarak da PKK bağlantısı olduğu bilinen 'Apocu fedai timi' olarak bir ANF News'te yayınlanan habere göre, 'iki polis 'Apocu fedai timi cezalandırdı' şeklinde bir haberiyle konu bir misilleme olduğu, bu iki şehit polisimizin katledilmesi olayını üstlendiklerini basın olarak biliyorsunuz. Bu 'Apocu fedai timi' ile ilgili 'timin gerçekten PKK bağlantısı olup olmadığı, yoksa bireysel olarak mı bu eylemi yaptıkları, propagandaya yönelik olarak mı böyle bir duyuruda bulundukları' konusu hem istihbaratımız tarafından hem de güvenlik güçlerimiz tarafından süratle araştırılıyor. Ama neresinden bakarsak bakalım, bir terör örgütünün işlediği bir terör suçudur, kan dökülmüştür. Dökülen kan polislerimizin aziz kanıdır, mutlaka bunu yapanlar karşılığını görecektir."

 

"Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi"

 

Öte yandan toplantının ana gündeminde Mili Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün beraberinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar ile ilgili diğer üst düzey komutanların katıldığı bir sunum yapıldığını belirten Arınç, şunları söyledi:

 

"Bu sunumun ismini 'Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi' olarak kısaltarak söyleyebilirim. Sınırlarımızdaki fiziki güvenlik sisteminin ilave tedbirler olarak bugüne kadar neler yapıldığı, bundan sonrası için de neler yapılacağı önemli bir projeksiyonla anlatıldı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulu üyelerinin de görüşleri alındı. Bildiğiniz gibi kara sınırımız olarak 2 bin 950 takriben 3 bin kilometreye yakın bir kara sınırımız var. Bunun sadece 910 kilometresi Suriye sınırımızdır, Irak sınırımızı da 4 bin 450 kilometre kabul edersek büyük ölçüde hemen hemen yarısının Suriye ve Irak sınırı olduğunu söyleyebiliriz. 

 

Diğer ülkelerle olan sınırlarımızda herhangi bir güvenlik endişemiz yok, meydana gelen olaylar yok, çok güvenli olduklarını söyleyebilirim. Ama özellikle Suriye sınırında yaşanan olaylara ilişkin entegre bir sınır sistemine veya sınır fiziki güvenlik sistemine uygun bir sunum içerisİnde detaylı olarak özellikle Suriye sınırımızdan sorumlu tutulan Bakanlar Kurulu kararımızda Milli Savunma Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımızın müşterek bir sunumu dinlemiş olduk."

 

Başbakan Yardımcısı Arınç, burada asıl önemli olanın DAEŞ tehdidine karşı teröristlerin geçiş noktalarını engellemek olduğunu vurguladı.

 

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile diğer yetkililerin bilgi verdiklerine değinen Arınç,  şöyle konuştu:

 

"Sınır güvenliğindeki risk sıralaması şüphesiz kaçakçılar, sığınmacılar ve teröristlere yöneliktir. Terör tehdidine karşı özelikle Suruç saldırısı üzerinde, Türkiye ve Suriye halklarını birbirinden ayırmayacak, sadece teröristlerin giriş çıkışlarını engelleyecek, insani amaçlı geçişleri kolaylaştırabilecek, yabancı savaşçıları engelleyecek bir çalışma gereklidir. DAEŞ'i bir tehdit olarak gördüğümüze göre özellikle onların bulunduğu yerlere göre en acil yerden başlayarak sınır güvenlik sistemimiz takviye edilecektir, teröristlerin geçiş noktalarının engellenmesi amacıyla fiziki engeller alınacaktır."

 

Arınç, Suriye sınırında güvenliğe yönelik yapılacak çalışmaların ayrıntılarının sorulması üzerine, 910 kilometrelik Türkiye ve Suriye sınırının kritik bölümlerinin tespit edildiğini, buralarda tüm teknolojik imkanlardan istifade edilerek, bir entegre sınır güvenlik sisteminin kurulacağını açıkladı.

 

Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin İncirlik Üssü'nün DAEŞ ile mücadelede kullanımının söz konusu olup olmadığı ve DAEŞ ile mücadele çerçevesinde "güvenli bölge" ve "uçuşa yasak bölge" seçeneklerinin hala gündemde olup olmadığı sorularına şu yanıtı verdi:

 

"Suriye'de yaşanan olaylar, Irak'taki, Irak'ın neredeyse bölünmesine yol açabilecek olaylarla ilgili Türkiye'ni tutumu bellidir. Türkiye hem DAEŞ'e hem de bütün terörist gruplara karşı, Suriye rejimine karşı belli bir düşünceyle geçmişten bu yana hareket ediyor, Türkiye'nin tavrının da ne kadar doğru, önemli olduğu her gün ortaya çıkıyor. Maalesef Türkiye'de bir algı operasyonu var, bir takım insanlar yalanları kırk defa söyleyince sadece Türkiye'dekilere değil, dışarıdakileri de neredeyse inandıracak noktaya geliyorlar. Son yaşadığımız olaylarla ilgili maalesef yanlış algıların hem hükümetimizi hem de güvenlik güçlerimizi hedef aldığının farkındayız. Bunlardan bir tanesi; DAEŞ'e karşı Türkiye hükümeti yeterli mücadeleyi yapmıyor algısıdır. Bunun üzerinden propaganda amaçlı, fevkalade etkili bir kampanya yürütülmektedir. Bu alçakça bir yalandır. Hiçbir noktası doğru değildir.

 

DAEŞ, Türkiye'nin lanetlediği bir terör örgütüdür. Ülkemiz terörün her türüyle olduğu gibi bu terör örgütle de mücadele etmeye kararlıdır. DAEŞ ve aşırıcı terör örgütleriyle kalıcı ve etkin mücadelenin bir bakımdan Suriye'deki rejimin de bir an önce demokratik bir dönüşümle sona erdirilmesi yoluyla kesin netice alacağımıza da inanıyoruz. Terörün her türüyle olduğu gibi DAEŞ ile mücadelede de kararlıyız. DAEŞ'in son aylardaki faaliyetleri, harekat kabiliyetini koruduğunu hatta kendisine mensup savaşçıların sayısını, özellikle Kuzey Afrika'dan, Ortadoğu'dan ve Avrupa'dan gelen yeni isimlerle, kişilerle, kimliklerle daha da artırdığını göstermektedir. 60'ın üzerindeki ülke ve uluslararası kuruluş DAEŞ ile mücadele etme konusunda uluslararası koalisyona katkı yapmaktadır. Türkiye de uluslararası koalisyonda yerini almıştır. Bu koalisyonun en somut eylemi de Suriye ve Irak'ta DAEŞ'e karşı devam eden hava harekatıdır. Türkiye bu konuda kendine düşen kısmıyla koalisyona destek sağlamaktadır. Ancak etkili bir sonucun alınabilmesi için 'uçuşa yasak bölge', 'güvenli bölge' ve diğer unsurların da faaliyete geçirilmesini istemektedir."

 

Arınç, ABD Başkanı Barack Obama’nın DAEŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral John Ellen'in geçtiğimiz günlerde beraberindeki sivil ve asker kişilerle Türkiye'ye geldiğini ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki bir heyetle uzun süre görüşmeler yaptığını anımsatarak, "Bu görüşmeler üzerinde niteliğini tam olarak ifade etmeyeceğim ama bir konsensüs, uzlaşma sağlanmıştır. Bundan sonra yapılabilecek müşterek harekatlar konusunda fikir birliğine, eylem birliğine varılmıştır. Bununla ilgili bir Bakanlar Kurulu kararı imzaya açılmıştır" dedi.

 

"DAEŞ'i, Türkiye'de DAEŞ konuşulmazken bile terör örgütleri listesine almış bir hükümetiz" diyen Arınç, "Hem DAEŞ'e karşı hem de Suriye'de savaşan bütün aşırıcı unsurlara, terör örgütlerine karşı hem emniyetimiz hem istihbaratımız gerekli tüm çalışmaları yapmaktadır. Koalisyonun çalışmalarını Türkiye'nin azami ölçüde destek vermesi konusunda geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ABD'nin özel temsilcisiyle yapılan görüşmede belli konularda mutabakata varılmıştır. Bizim, taleplerimiz mutlaka dikkate alınmıştır. Eğit-donat faaliyetlerinin de devam etmesi kararlaştırılmıştır. Eğit-donat faaliyetlerine Ürdün ve Katar'dan sonra İngiltere'nin de iştirak ettiğini biliyoruz" ifadelerini kullandı.

 

Bülent Arınç, "1 Ocak 2015'ten bu yana şu an itibarıyla 600'e yakın kişi DAEŞ terör örgütü ile bağlantılı olabilecekleri şüphesiyle gözaltına alınmıştır. Bunlardan 102'si tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Temmuz 2015 tarihinden itibaren Suriye'de radikal tabir edilen gruplara katılım bin civarındadır. DAEŞ'e katılanları kastediyorum. PYD'ye katılanların sayısı da bin 500, 2 bin civarındadır"

 

  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.