Songül Kundakçı Cansız: Eski Dostlar ya da “Tosya'dan geliyor pirinci aman”

Songül Kundakçı Cansız: Eski Dostlar ya da “Tosya'dan geliyor pirinci aman”
Her şeyin yenisi ama dostun eskisi makbuldür. Bazen eski bir dosttan gelen bir selâm, bazen iyi veya kötü bir haber ya da bir armağan maziyi aydınlatan bir şimşek gibi çakar beynimizde.

Aziz dostum Sare Çalık’a sevgilerimle…

Hatırlanmak güzel şey...

Bu güzelliği ne hoş ifade etmiş atalar: “An beni bir kozla, isterse çürük çıksın.”

Vefasızlığın altın çağını yaşadığımız bu zamanda anmak ve anılmak ne büyük değer.

Büyük veya küçük bir armağan, gönülden gönüle bir köprü olur. Armağan, bir dostun size alakası, inceliği, vefası… Armağan, Yunus’un dosta götürdüğü alıç…

Uzun yıllar yüz yüze görüşemeseniz de bir gönülde kalabilmek, gönüldeş olmak: İşte bunun adı dostluk olmalı. Birinin dost mu düşman mı, kurt mu çakal mı olduğunu size zaman gösterir ama gönül gözünüz bunu zaten kolayca ayırt edebilir.

Her şeyin yenisi ama dostun eskisi makbuldür. Bazen eski bir dosttan gelen bir selâm, bazen iyi veya kötü bir haber ya da bir armağan maziyi aydınlatan bir şimşek gibi çakar beynimizde.

Yıllar vefasız, insanlar bu kadar hoyratken, belki yalnızlık odalarımızda çığlık çığlığa koşarken ve biz zaman yorgunuyken telefonun ucunda anılarımızı kuytulardan çıkarıp canlandıran bir ses yüreğimize bahar esintisi olur adeta. Bir sesten daha fazlasıdır aslında, unutulmayan, unutmayan eski bir dostun sesi:

- Çoktan beri görüşemedik; nasılsın?

İyi değilseniz de iyi olursunuz artık bu hesapsız, beklentisiz, çıkarsız güven veren dost sesle. Gözden uzakta olsanız da sizi düşünen, arayan soran, merak eden, dualarında size yer veren bir dost ses varsa çok şanslısınız. Şükredin!

Ben de şanslıyım, eski eski can dostlarım var çünkü. Hatta bu yazıyı yazarken eski bir dosttan “Ankara’ya geldin, neden beni aramadın? Eski dostluklar önemli” yazan bir mesaj aldım. Temeli kırk yıl önce atılan bir dostluk… Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı varsa kırk yıllık dostluğun hatırı sonsuz olsa gerek.

Dost; aynaya bakmak gibi, bakıp kendini görmek gibi!

Aslında bu konuda bir yazıyı her yıl yazmayı düşünürüm ama tembellik ederim. Dün telefonuma gelen bir mesaj bana “yaz artık şu yazıyı” dedirdi. Mesajda “Tosya’dan paketiniz kargoya verildi” yazıyordu.

Tosya’da görev yapan aziz dostumun alakası… Hatırlanmanın mutluluğu çok hoş bir duygu. Paketin kimden geldiğini biliyorum, ne gönderdiğini de.

Dost beni bir kozdan fazlasıyla anmıştı.

Tane tane dökülen, türkü olup söylenen, bolluk bereket getiren, afiyetle yenen, coğrafyanın yüz akı "Sarıkılçık" pirinciydi gönderdiği.

Bu pirinç Tosya’yı bereket bölgesi haline getirmiş.

Bu pirinç öyle sıradan bir pirinç değil, türküsü de var:

“Tosya'dan geliyor pirinci aman

Köylü kızı köyünde de birinci aman”

Ilgaz dağlarından doğan Devrez çayının kar sularıyla yetişen bu türkülü pirincin Cumhuriyet tarihinde de önemli yeri var.

Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 1925'te bu pirinç için Kastamonu'nun Tosya ilçesinde Türkiye'nin ilk çeltik fabrikası kurulmuş.

"Sarıkılçık" yerli malı, yurdun malı.

İthal değil, naylon ya da lastik pirinç hiç değil, hakiki pirinç.

Dünyada şeker oranı en düşük olan pirinçlerden biri “Sarıkılçık”mış. Özellikle şeker hastalarının yiyebileceği sağlıklı bir pirinç.

Meğer sen neymişsin "Sarıkılçık"!

Benim sağlığımla da alâkadar olan bu can dosta, pirinç bahanesiyle bu satırlarla teşekkürümü ilân etmeyi vazife bildim. Fakat ne yazsam bilemedim. Dosttan Tosya’ya, Tosya’dan pirince, pirinçten “sarıkılçık”a, Cumhuriyete, fabrikaya işte böyle gittim geldim.

Her şeyin geçici olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Çevrenize bir bakın. Sonbahar sombahar olmuş, sararmış; güller, papatyalar solmuş. Hayatımızdaki her şey gibi gençlik bitmiş, heves sönmüş, ömür geçmiş ama sağlam dostluklar ne solmuş ne de bitmiş. Gökten nasibimize üç elma düşmüş. Mutluluk dostlarıma, tasa düşmanlarıma, pirinç de bana kalmış.

Aslında pirinç bahane, yurdumun bereketli toprakları ve dostlarım şahane!

Bu yazı bütün dostlarıma armağan olsun!

Hayatımızdan dostlarımız eksik olmasın!

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.