Siz o yediğinizi lüfer mi zannediyorsunuz?
1 Eylül?de balık sezonu başladı. Hala havalar soğumadığı için doya doya balık yiyemiyoruz. Ancak maalesef balık severlere, özellikle ?lüfer ve çinekop olmadan asla? diyenlere kötü bir haberim var. Havalar soğusa da lüferi, çinekopu artık bulamayacaksınız! Kofana mı, hani şu lüferin büyüğü? Gören olursa bize de haber versin!
Sık sık balıkçıları dolaşırım. Balıklara da öyle hayran hayvan bakarım ki, görseniz ?Parası yok da alamıyor zannedersiniz.? Bu haftaki balık peşine düşme serüvenim sevgiden değil, hafiyelikten. Lüferlerin, çinekopların peşine düştüm. Kim yasağa uyuyor, kim attığı imzanın arkasında duruyor diye. İmza konusuna birazdan geleceğim. Önce yasaklar?
Balıkçılık konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı?nın getirdiği bazı yasaklar var. Örneğin, avlanan çinekop balığının boyu 14 santimetreden kısa olamaz. Bazı balıkçıları gezdim, lüfer diye normal bir ailenin bütçesinin sarsacak derecede pahalı satılan balıkların aslında çinekop, çinekop diye satılanların ise daha yavru olduklarını tespit ettim. Fotoğrafta gördüğünüzü de bu balıkçılardan birinde çektim.
Balıkçılar, müşteri haricinde böyle fotoğraf çeken, balık almayıp çok soru soranları genellikle pek sevmiyorlar. Tabiri yerindeyse ?kıl?lanıyorlar. Gittiğim balıkçıyı fazla kıl'landırmamak için balıkölçer (bir nevi kağıttan cetvel) yerine para vasıtasıyla lüfer diye satılan balıkların fotoğrafını çektim. 10 TL?yi lüferlerin yanına koydum. Balık paradan çok daha az bir farkla küçüktü. 10 TL 13.5 santimetre geliyordu. Balığın üç dört santimetre daha büyük olduğunu düşünürsek balığın boyunun yaklaşık 17 santimetre civarında söylemek yanlış olamayacak.
Bu sınır ancak bir çinekop için geçerli olabilir. Zaten az miktarda olan ve fiyat konusunda da lüferden aşağıya kalmayan çinakopların durumu ise daha da vahimdi. Çinekopların yanına para koyacaktım ki, bizim balıkçı bakışlarını sertleştirdi. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu. Bu kez sert bakışlara inat cep telefonumu çinekopların yanına tuttum. Nerdeyse tüm balıkların boyları 10 santimetre olan cep telefonumla aynı boydaydı. Bu konuda Tarım Bakanlığı?nın öngördüğü sınır ise 14 santimetreydi. Yani aslında böyle bir balığın tutulmaması, balıkçılarda da satılmaması gerekiyordu. Ancak yasağı dinleyen kim?
Yavaş yavaş tüm karasularımızdaki balıklar reyonlarda yerlerini almaya başladı. Ancak her yıl azalan lüfer ve çinekopu bu yıl biraz daha zor bulacak gibiyiz. Yasaklar bu şekilde ihlal edilmeye devam ettikçe, önümüzdeki yıllar tıpkı şimdi nasıl lüferin büyüğü kofanayı bulamıyorsak aynen o şekilde lüfere ve çinekopa da veda edebiliriz.
İmza atanların çoğu hakkını veriyor
Geçen nisan ayında Fikir Sahibi Damaklar ve Türkiye Denizlerini Araştırma Vakfı (TÜDAV) ?Lüfer yok olmasın!? adında bir kampanya başlattı. Lüferin tükendiğine dikkat çeken bu kampanya da lüfer balığının yavrulamadan yani en az 26 santimetre olmadan tüketilmemesi çağrısında bulunuyordu. Bu çağrıya yüzlerce, hatta binlerce duyarlı vatandaş destek verdi.
Ayrıca birçok balık restorant da kampanyaya imza atanlar arasındaydı. Bu hafta sizler için bu restoranlardan bazılarını gezdim.
İşte Yeşil Hafiye?nin notları:
Kampanyaya imza atanlardan Beyoğlu?ndaki Cezayir Restorant: ?Balık çeşitleri yalnız levrek, çupra, somon ve karidesten oluşuyordu.?
Karaköyüm: Butik bir restoran. Lüfer veya çinekop sorduğumda işletmeci kadından şu şekilde kibar bir yanıt aldım: ?Henüz mevsimi bile değil. Daha küçükler. Yine de sizin için balıkçılara sordururum.? Burada da imzalarının arkasında durdukları izlenimi edindim.
Beyoğlu?ndaki Zarifi: ?Balık var. Ama yalnız levrek, çupra, hamsi ve somon satılıyor. Çinekop veya lüfer satmıyor."
İstanbul, eski günlerdeki gibi boğazında kılıçların atladığı, orkinosların yüzdüğü bir duruma gelemeyecek belki ama, en azından lüfer ve çinekopu doya doya yiyebileceğimiz, hatta tadını unuttuğumuz o kofanaları da tekrar sofralarımızda görebileceğimiz bol balıklı bir ortama kavuşabilmeyi umut ediyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.