'Siyasi kadrolar ayakta durabilseydi bir daha darbe yaşanmazdı'

'Siyasi kadrolar ayakta durabilseydi bir daha darbe yaşanmazdı'
  Başbakan Davutoğlu, Türkiye'deki askeri müdahalelere ilişkin, "Siyasi kadrolar ayakta durabilseydi, bir daha Türkiye'de darbe yaşanmazdı" dedi. İSTANBUL...

 

 

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'deki askeri müdahalelere ilişkin, "Siyasi kadrolar ayakta durabilseydi, bir daha Türkiye'de darbe yaşanmazdı" dedi.

 

İSTANBUL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yassıada'da düzenlenen "Demokrasi ve Özgürlük Adaları" projesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, sembolik bir günde, sembolik bir mekanda özgürlük ve demokrasi şehitlerinin huzurunda olduklarını belirterek, bu nedenle katılımcılardan konuşması süresince ve sonrasında takdir ifadesi için alkışlamak ihtiyacı hissederlerse alkışlamamaları, Fatiha suresini okumaları ricasında bulundu.

 

1946 yılında açık oy, gizli tasnif anlayışının nasıl bir siyaset tiyatrosu ortaya koyduğunu herkesin bildiğini belirtern Davutoğlu, şöyle devam etti:

 

"Eğer Senirkentliler, eğer Arslan Köylüler, eğer millet 1946-1950 yılları arasında direnmemiş olsaydı, özgürlükleri savunmamış olsaydı emin olunuz 14 Mayıs 1950 yaşanmazdı. 27 Mayıs 1950'de, 1960'da ve onun öncesinde bu yapılan darbenin, hazırlıkların sadece bir partiye değil, milli iradeye olduğu inancıyla diğer siyasi kadrolar, Demokrat Parti kadroları gibi dimdik ayakta durabilselerdi ve bu darbeden oportünistçe istifade etmek yerine milli iradeyi 'seçimlere gidelim' diyebilselerdi, bir daha Türkiye'de darbe yaşanmazdı. Yaşanılan her şey ileriye dönük olarak atılan hayırlı adımlarla doğru sonuca doğru giderken, yanlış çığırlarda yanlış sonuçlara gidiyor.

 

Eğer milli iradenin tecellisi anlamında özgürce seçimlere gidebiliyorsak, bunların kahramanları bugün halka yönelik konuşmalar yapan biz siyasi liderler değiliz, idam sehpasına giderken bile demokrasiyi savunan Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır. Allah onlardan razı olsun, Allah onların emanetine sahip çıkmayı bize nasip eylesin. Bu emanetlerin en büyüğüdür.''

 

"Herkes açtığı çığırla anılacak"

 

Fatin Rüştü Zorlu'nun Dışişleri Bakanı, Adnan Menderes'in Başbakan olarak selefi olduğunu dile getiren Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olduktan sonra ilk olarak Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın kabirlerini ziyaret ettiğini, Başbakan olduktan sonra da anne, baba, dede ve babaannesinin mezarlarından önce Adnan Menderes'in mezarına gittiğini kaydetti.

 

Herkesin, açtığı çığırla anılacağına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle konuştu:

 

Şehit Başbakanımız Adnan Menderes, şehit bakanlarımız başta Celal Bayar olmak üzere bütün Demokrat Parti kadrosu, milli iradenin sözcüsü oldular, tavizsiz savunucusu oldular ve hep öyle anılacaklar. Biz de şimdi ve gelecekte ne zaman seçime doğru gidiyorsak ki şimdi öyle hep 14 Mayıs 1950'yi hatırlayacağız. Eğer o seçim kazanılmamış olsaydı emin olun ondan sonra bir daha milli irade egemen olmayabilirdi.

 

"Hala 12 Eylül anayasası ile idare ediliyoruz"

 

Davutoğlu, özgürlüklerin kolay elde edilmediğini, kaybedildiğinde ise yeniden kazanılmasının kolay olmadığını bildirdi.

 

Özgürlüklerin onurlu biçimde savunulması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

 

"Özgürlükler kolay elde edilmiyor ama bir kez kaybedildiğinde eğer özgürlükleri savunma iradesi herkes tarafından gösterilmezse, tekrar kazanılması da kolay olmuyor. Bakınız hala 12 Eylül Anayasası'yla idare ediliyoruz. Özgürlüklerde direnmediğiniz zaman, özgürlükleri onurlu bir şekilde savunmadığınız zaman, toplumun bütün kesimleri bunu sahiplenmediği zaman ortaya çıkacak olumsuz sonuçları değiştirebilmek çok güç oluyor."

 

"Milli iradeye tahakküm çabasında olanlar var"

 

27 Nisan e-muhtırasını fiilen yaşadıklarını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

 

"27 Nisan'da ki biz fiilen içinde yaşadık. 27 Nisan'da e-muhtıra verildiği gece eğer sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olarak ve onun bütün ekibi, arkadaşları bütün bu tecrübelerden hareketle dimdik durmamış olsalardı, bugün Türkiye'de demokrasi 28 Şubat benzeri postmodern bir müdahalenin izlerini yaşıyor olacaktı. Bugün de yine bu sefer başka vesayet görüntüleri altında milli iradeye tahakküm etme çabası içinde olanlar var."

 

"Demokrasi ve Özgürlük Adaları" projesi

 

Demokrasi ve Özgürlük Adaları projesine ilişkin bilgi veren Davutoğlu, şunları kaydetti:

 

"Burada 4 hususa dikkati çekmek isterim. Birincisi, Yassıada ve Sivriada burada yaşanan hatıralarıyla tarih içinde muhafaza edilecek. İkinci husus, tarihi doku itibarıyla Bizans'tan kalan bazı tarihi kalıntılar da muhafaza edilecek ve tarihi dokuya hiçbir zarar verilmeyecek. Üçüncüsü, yeşil alan konusunda. Burada bir tek ağaç eksilirse yerine ağaç dikilecek. Dördüncüsü de bu alanın kullanılması, kesinlikle demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla uyumlu şekilde olacak. Mekan, barış görüşmeleri için kullanılacak, kongre merkezi olarak kullanılacak, demokrasi çalıştayları yapılacak. Buraya otel şeklinde yapılan düzenleme kesinlikle eğlence maksatlı kullanılmayacak."

 

"TBMM Yassıada'da toplansın"

 

Davutoğlu, muhalefet partilerine projeye ilişkin çağrıda bulunarak, "İnşallah bu yapı tamamlandığında, 27 Mayıs'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi sembolik olarak Yassıada'da toplansın. Nasıl 23 Nisan'da sembolik olarak toplanıyoruz. Bir daha Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne kimsenin kilit vuramayacağını cümle aleme ve tarihe göstermek için her 27 Mayıs'ta burada bir celse yapalım" dedi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.