'Sınırlar ülkelerin namusudur'

'Sınırlar ülkelerin namusudur'
  Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Sınırlar, ülkelerin namusudur ve sınırların bu şekilde ihlal edilmesi, egemenlik hakkının ihlali anlamına...

 

 

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Sınırlar, ülkelerin namusudur ve sınırların bu şekilde ihlal edilmesi, egemenlik hakkının ihlali anlamına gelir. Türkiye sınırları da NATO sınırıdır" dedi.

 

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kanal 24'te katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

 

Rusya'nın Türkiye'nin hava sahasını ihlaline ilişkin soruya karşılık Akdoğan, en üst düzeyde ve sert bir şekilde siyasi tepkinin verildiğini söyledi.

 

Akdoğan, söz konusu olayın bir gün değil birkaç gün üst üste yaşandığına dikkati çekerek, "Böyle baktığımızda bunlar hoş gelişmeler değil. Rusya bizim için dost ve komşu bir ülke. Rusya ile bizim çok boyutlu birçok alanda ciddi iş birliklerimiz var" ifadesini kullandı.

 

Rus savaş uçaklarının, Türk hava sahasını ihlal etmesinin kabul edilebilecek bir durum olmadığını belirten Akdoğan, "Sınırlar, ülkelerin namusudur ve sınırların bu şekilde ihlal edilmesi, egemenlik hakkının ihlali anlamına gelir. Türkiye sınırları da NATO sınırıdır. NATO da çok sert bir şekilde açıklama yaptı, 'Türkiye'nin yanında olduğunu' ifade etti. Kimsenin de Türkiye'nin gücünü, caydırıcılığını test etmemesi gerekir" diye konuştu.

 

Akdoğan, son dönemde Rusya'nın Suriye'ye fiili müdahalede bulunmasının, Suriye denklemini tamamen başka bir noktaya getirdiği görüşünü aktararak, "Suriye meselesi, küresel güç dengelerine kurban edilen bir konu. Şu anda tamamen bir iç savaş var, birçok örgütün birbiriyle eş zamanlı mücadele ettiği bir tablo var. Çok karmaşık bir denkleme dönüştü. Rusya'nın son operasyonlarının iddia edildiği gibi DAİŞ'e karşı olmadığı da görülüyor. 'Ilımlı muhalefet' diyebileceğimiz, Esed ve DAİŞ'le orada mücadele eden muhalif unsurlara dönük bir hava saldırısı yapıldığı anlaşılıyor. Batılı ülkelerin birazcık geri planda durması, belki biraz dirayetsiz tavır sergilemeleri, gerekenleri zamanında yapmamaları, bunlar da bunu biraz cesaretlendirmiş olarak da yorumlanabilir" değerlendirmesinde bulundu.

 

"Herhangi bir davaya dönük veya bir davayı boşa çıkarmak için edilmiş bir laf değildi"

 

Ergenekon ve Balyoz davalarında son hukuki prosedürün tamamlandığı belirtilerek, daha önceden "Milli orduya kumpas kurdular" sözlerinin hatırlatılması üzerine Akdoğan, "Bu tür olaylarda sapla samanı birbirine karıştırmadan değerlendirme yapmak lazım" dedi.

 

Akdoğan, "Türkiye'de kendi ülkesinin aleyhine, kendi ülkesinin istihbarat teşkilatına, milli ordusuna, halkın seçtiği hükümete kumpas kuran bir yapı olduğu" şeklinde bir yazı yazdığını anımsattı.

 

Söz konusu kumpasların birçok kesime karşı yapıldığını vurgulayan Akdoğan, kendisinin o zamanki yazısında atıf yaptığı durumun, "Burada bir ihanet kokusu var. Kendi ülkesinin aleyhine, kendi ülkesinin kurumlarını çökertmeye dönük bir işe bunlar niye kalkışıyorlar? Niçin bu tür komplolara giriyorlar?" bunu sorgulayan bir yazı olduğuna dikkati çekti.

 

Akdoğan, "Bu somut, herhangi bir davaya dönük veya herhangi bir davayı boşa çıkarmak için edilmiş bir laf değildi" ifadesini kullandı. Ayrıca devam eden davalarla ilgili konuşmanın da çok doğru olmadığını bildiren Akdoğan, "Biz ilkesel olarak bu işin mağduruyduk ve ilkesel olarak buna karşı çıktık. Devletin hukuk sistemini, güvenlik sistemini kullanarak birilerini tasfiye edip, başka birilerinin önünü açmaya çalışıyorsa, başka bir güç odağı meydana getirmeye çalışıyorsa, o zaman bu daha sıkıntılı bir durumdur. Bu hastalıklı yapıya dikkat çektim" diye konuştu.

 

"Bu operasyonlar başlamasaydı Türkiye başka bir yere sürüklenirdi"

 

Terörle mücadeleye ilişkin bir soru üzerine Akdoğan, operasyonların bir sebep değil sonuç olduğu cevabını verdi. Akdoğan, devletin durup dururken bu işlere başlamadığını, Kobani olaylarının yaşandığını, burada açıkça bir isyan teşebbüsünün ortaya çıktığını belirtti.

 

Çözüm Süreci'ni sabote etme girişimlerinin Kobani olaylarında başladığını bildiren Akdoğan, şöyle devam etti:

 

"Seçimden önce neler yaşandığını biliyoruz. Bunların siyasi uzantısı olan parti resmen sürece ihanet etti, sürecin düşmanlarıyla birlikte hareket etti, sürece zihniyet olarak karşı olan çevrelerle kol kola girdi ve sürecin lokomotifi olan AK Parti'yi devirmek üzere bir makas değişimine gitti. Seçimden hemen sonra ise terör örgütü bu sefer fiili saldırılara başladı. Eylemler eş zamanlı, diğer örgütlerle birlikte meydana geldi. Eğer o anda hükümet bir karar alıp, bunun üzerine kararlı bir şekilde gitmeseydi, bu operasyonlar başlamasaydı Türkiye başka bir yere sürüklenirdi. Bu operasyonları başlatan da terör örgütünün ortaya koyduğu eylemlerdir. Bunlar 'Hükümet, savaş başlattı' gibi siyasi bir takım argümanları kullanıyorlar. Bir kere bu bir savaş değil.

 

Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlarına, güvenlik birimlerine yönelen saldırlara karşı bir terörle mücadele yürütüyor. Bu terörle mücadelenin amacı devleti korumak değil, milleti korumak. Bundan hükmet niye medet umsun? AK Parti on seçime girdi, böyle bir şeyden medet umdu mu? AK Parti felsefesinde bir kişi böyle bir şey savunabilir mi? İnsan hayatı üzerinden siyasi hesap yapmak alçaklıktır. İnsanların hayatına kimlerin kast ettiği, insan hayatı üzerinden kimlerin siyaset yaptığı belli."

 

"Şırnak'ta iddia edilen birtakım hadiseler, bunların da üzerine gidilir"

 

Akdoğan, her zaman huzur ve güvenden yana olduklarını, AK Parti'nin durduğu yerin belli olduğunun altını çizdi.

 

Hukuk içinde bir mücadele yaşandığını vurgulayan Akdoğan, şunları kaydetti:

 

"Bütün dünyanın gözü Türkiye'nin üzerinde. Yani bu kadar büyük operasyonlar yapılıyor, sınır ötesinde, sınır içinde. Eğer en ufak bir yanlışlık olsaydı, bunlar yeri göğü birbirine inletirdi. Burada zaman zaman provokatif bir takım hadiseler olmuyor değil. Bu mücadeleye gölge düşürmek için birtakım hadiseler olmuyor değil, bunların hemen üzerine gidiliyor, soruşturma açılıyor.

 

Orada tabii mücadele eden askerimiz, polisimiz... Elbette zor şartlar altında mücadele ediyor, kolay değil, merminin önüne atılmak kolay bir şey değil. İnsanlar hayatları pahasına bir mücadele yürütüyor, oradaki psikolojiyi elbette anlamak gerekir. Fakat bütün bunların üzerine birileri buna zarar verecek, gölge düşürecek, bütün bu büyük mücadeleyi yüzbinlerce güvenlik biriminin yürüttüğü bu mücadeleye zarar verecek bir davranış sergiliyorsa, buna da kimsenin hakkı yok. Bunun da kararlılıkla üzerine gidilir, ne yapılması gerekiyorsa hukuk devleti içerisinde yapılır. Şırnak'ta iddia edilen birtakım hadiseler, bunların da üzerine gidilir. Yani orada gerçekten güvenlik birimleri cansiperane bir mücadele yürütüyor. Kimse onların emeklerine, çabalarına gölge düşüremez."

 

Akdoğan, teröristlerin çok sayıda kayıp verdiklerinin anlaşılmaması için cesetleri alıp kayalıklardan attıklarını, gizlediklerini ve imha ettiklerini söyledi.

 

Askerin hukuk içinde mücadele ettiğini vurgulayan Akdoğan, "Cenazeler üzerinden bir olumsuzluk, hukuksuz bir şey yapılıyormuş gibi bu haksızlık olur. Burada gerçekten halkın hukukunu korumak için güvenlik birimleri samimi ve hukuk içinde bir çaba içerisindeler. Buna hiç kimse gölge düşürmemeli. Bir takım algı operasyonları, yalan yanlış iftiralar, başka bir takım şeyler...Bunu kimin yaptığı da anlaşılıyor. Hep belli mecralarda, belli medya grupları üzerinden bunu terörle mücadeleye zarar verecek şekilde bir gayret var" diye konuştu.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.