'Silahların gölgesinde barış olmaz'

'Silahların gölgesinde barış olmaz'
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede siyaset yapmak istiyorlarsa önce silahların gölgesinden kurtulacaklar. Silahların gölgesinde barış olmaz" dedi.ANKARA...


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede siyaset yapmak istiyorlarsa önce silahların gölgesinden kurtulacaklar. Silahların gölgesinde barış olmaz" dedi.

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla bir araya geldiği toplantıda, Türkiye'de Kürt sorunu kavramının geçerliğini yitirdiğini söyledi.

Sorunların kabul edilmesinin ardından çözüm çabasının başladığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Devletin sorunları kabul ederek, çözüm çabasına girmesiyle birlikte Kürt sorunu kavramı artık geçerliliğini yitirmiştir. Ben 'Kürt sorunu yoktur' dediğimde, bunu son derece art niyetli şekilde başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Oysa benim söylediğim son derece açıktır. Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Sanki bu ülkede Kürt sorunundan başka bir mesele yok. Yatıyorlar, kalkıyorlar bunu konuşuyorlar. Bu, bir ülkeyi bölmeye gayret etmektir. Bu, ayrımcılıktır. Bu nüans son derece önemli. Kürt kardeşlerimize bakışımızda, Kürt kardeşlerimizin sorunlarına bakışımızda inanın 40 yıl önce neredeysek bugün de oradayız. Bizde hiç kırıklık göremezsiniz, istikametimizin sarsıldığını göremezsiniz. 40 yıl, 30 yıl, 13 yıl önce ne dediysek bugün de aynısını söylüyoruz."

-"Silahların gölgesinden kurtulacaklar"

Erdoğan, çözüm süreci ile kardeşliği tesis etmenin mücadelesini sürdüreceklerini belirterek, "Şimdi söylüyorlar; 'Silahlar bırakılsın' diye. İfade olarak çok güzel, bir yıl önce Nevruz'da yine bunlar söylenmişti. Ne oldu? Uygulamaya bakarız, uygulama görmeden bunlara inanmak mümkün değil. Dolayısıyla uygulamayı görelim" dedi.

Çözüm sürecini başarıya ulaştırmada kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Her ne pahasına olursa olsun, tek başımıza da kalsak, son nefesimize kadar bu ülkede Çözüm Süreci ile formüle ettiğimiz kardeşliği tesis etmenin mücadelesini sürdüreceğiz. Ancak hiç kimsenin de benim Kürt kardeşlerimi zehirlemesine, Kürt kardeşlerim nezdinde haksız bir meşruiyet kazanmasına, haksız bir muhataplık kazanmasına müsaade edemeyiz, etmemeliyiz. Silahların gölgesinde barış olmaz. Hele hele verilen sözlerin defalarca çiğnendiği, vaatlerin defalarca bozulduğu, itimadın tahrip olduğu bir ortamda somut adımları görmeden daha ileriye gidemeyiz.

Erdoğan, çözüm sürecinde kendisine yönelik eleştirilere dair, "Şimdi çıkmışlar utanmadan, sıkılmadan, 'Cumhurbaşkanı çözümün karşısında' diye tezvirat yapıyorlar. Cumhurbaşkanı çözümün yanında mı, karşısında mı geriye dönüp 12 yıllık döneme bakarsın, görürsün" diye konuştu.

-"Milletimize güvenerek yola çıktık"

Çözüm sürecine yönelik çalışmaların her türlü olumsuzluğa karşın sürdürüldüğüne işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türk'ü ile Kürt'ü ile milletimize güvenerek yola çıktık. Biz, milletimizle birlikte yolumuza devam eder, silahlara rağmen, silahların tasallutunda siyaset yapanlara rağmen bu meseleyi çözeriz. Çözüm Süreci eğer bugünlere kadar geldiyse açık söylüyorum, onlara rağmen geldi, bölücü terör örgütüne, onların temsilcilerine rağmen buraya kadar geldi. Eğer, onların bu samimiyetsizlikleri, bu iki yüzlülükleri karşısında farklı tepkiler ortaya koysaydık, Türkiye 'Çözüm Süreci' diye bir umudu hiçbir zaman yaşamayacaktı. Eğer eleştiriyorsam bunu ülkem, milletim, çözüm, kardeşlik, barış adına yapıyorum. Biz dertliyiz. Dert adamı söyletir."

Erdoğan, "Birileri çıkmış ne diyor: 'Artık tek adamsın, yanında kimse yok.' Bunlar çok zavallı. Ben cumhurun başkanıyım. Ben bu milletin başkanıyım. Büyüklerimizin güzel bir lafı var, çok güzel bir laf, 'Kendini bil, haddini bil, neslini bil'. Ama bunlarda hiçbirisi yok" dedi.

Cumhurbaşkanı 6-8 Ekim tarihlerinde ve Gezi olaylarında olanların unutulmaması gerektiğini, vatandaşların araçlarının, binalarının, dükkanlarının yakılıp yıkıldığını hatırlattı.

Belediyelerin otobüslerinin de yakıldığının unutulmaması gerektiğini, tüm bunların Türkiye'de olduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkler ile Kürtler'in kardeşliği sıradan, pamuk ipliğine bağlı bir kardeşlik değildir. Bunun özellikle bilinmesini isterim. Özellikle genç kardeşlerimin, genç nesillerin bizim aramızdaki bu kardeşliğin boyutunu derinliğini ve ruhunu çok çok iyi anlamasını gönülden arzu ederim" dedi.

Anadolu'nun kapılarını İslama açan Malazgirt Savaşı'nda, Haçlı Seferleri'ne karşı Kürtler ile omuz omuza savaşıldığını anımsatan Erdoğan, Selahattin Eyyubi'nin, Nurettin Zengin'in, Yavuz Sultan Selim'in ordusunda, birbirinden farkı olmayan Müslüman kardeşler olarak aynı kutlu gayenin, mukaddes davanın neferleri olarak beraber ve kardeş olarak hareket ettiğini vurguladı.

Bundan yüz yıl önce Sarıkamış'ta, dedelerin birlikte şehit düştüğünü, Çanakkale'de vatan toprağının birlikte savunulduğunu anlatan Erdoğan, unutturulmaya çalışılan Kut-ül Ammare Zaferi'nin Irak'ta Kürt, Türk, Araplar'la kazanıldığını, Kurtuluş Savaşı'nda birlikte olunduğunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin beraber kurulduğunu kaydetti.

Erdoğan, aynı sofraya oturulduğunu, aynı somunun paylaşıldığını, kız alıp verildiğini, sadece aynı toprağı değil bu coğrafyada aynı kaderin paylaşıldığını dile getirdi.

-"Kürtler'in zor zamanlarında yanlarında sadece Türkler vardı"

Erdoğan, "Yaklaşık bin yıldır bu topraklarda Kürtler'in yegane dostu ve kardeşi Türkler, Türkler'in de yegane dostu ve kardeşi Kürtler olmuştur. Açın bin yıllık tarihe bakın. Kürtler'in zor zamanlarında yanlarında sadece Türkler'in olduğunu göreceksiniz. Türkler'in en zor zamanlarında da yanlarında yine aynı şekilde Kürtler'in olduğunu göreceksiniz" dedi.

Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından, Türkler ile Kürtleri ayırma çabasına Türkler'den önce Kürtler'in karşı çıktığını, itiraz ettiğini, 'bizi birbirimizden ayıramazsınız' diyerek duygularını, gayelerini ifade ettiklerini anlattı.

Türkler ile Kürtler'in ortak tarihinin 30 yıldan 40 yıldan ibaret olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30- 40 yıl içindeki gelişmelere bakılıp, Türkler ile Kürtler'in kardeşliğini sorgulayanların tarihe, ecdada, medeniyet mirasına haksızlık edeceğini ifade etti.

Erdoğan, "Bizim Kürtler'le olan irtibatımızı, ilişkimizi, muhabbetimizi ve uhuvvetimizi ancak ve ancak Türkler ve Kürtler olarak, biz tanımlarız. Marjinal, ataist, inançsız, özellikle bu toprakların değerlerinden, özünden ve ruhundan kopuk akımlar, çıkıp da bizim birbirimize olan muhabbetimizi, uhuvvetimizi yeniden tanımlayamazlar. Eğer hadiseleri var olan sorunları çıkar da başkalarının kavramlarıyla tanımlamaya, analiz etmeye kalkışırsak, işte orada en başından kaybederiz" değerlendirmesinde bulundu.

Diyarbakır'da 2005'te yaptığı konuşmada "Türk meselesi benim meselemdir" ifadesini kullandığını hatırlatan Erdoğan, o gün sorunları reddeden anlayışın üzerini çizdiklerini, inkar politikalarını ellerinin tersiyle ittiklerini belirtti.

Erdoğan, o gün asimilasyonu bir daha geri gelmemek üzere tarihe havale ettiklerini belirterek, "Red, inkar ve asimilasyon politikalarının son bulmasıyla, devletin sorunları kabul ederek, çözüm çabasına girmesiyle birlikte, Kürt sorunu kavramı artık geçerliliğini yitirmiştir. Ben 'Kürt sorunu yoktur' dediğimde, bunu son derece art niyetli şekilde başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Oysa benim söylediğim son derece açıktır. Türkiye'de artık Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimin sorunları vardır" şeklinde konuştu.

-"İthal kavramlarla yola çıkanlar doku uyuşmazlığı yaşar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu başka bir şey, yatıp kalkıp 'Kürt sorunu şöyle, Kürt sorunu böyle', başka bir şey yok ağızlarında. Hep bunu söylüyorlar. Kardeşim, bana bırak bu işleri söylemeyi, Kürt kardeşimin sorunu varsa sen onu bana getir, o vardır. Türk kardeşimin de sorunu var, Abhaza, Boşnak, Arnavut, Roman'ın da var, ülkemde yaşayan tüm etnik unsurların her birinin, Zaza kardeşimin, hepsinin sorunları var. Bu sorunları gidermek için çalışacağız. Ayrım yapmayacağız. Sanki bu ülkede Kürt sorunundan başka bir mesele yok. Yatıyorlar, kalkıyorlar bunu konuşuyorlar. Bu, bir ülkeyi bölmeye gayret etmektir. Bu, ayrımcılıktır. Bu nüans son derece önemli. Reddin, inkarın ve asimilasyonun sona erdiği, sorunların kabul edildiği ve çözüldüğü bir ortamda artık Kürt sorunu kavramını kullanmak, Kürt kardeşime de Türk kardeşime de diğer tüm etnik unsurlara da açıkça haksızlıktır. Bu ülkede sadece Kürtler yok, bu ülkede 36 ayrı etnik unsur var. Hepsini biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çatısı altında topladık. Ne dedik: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet."

Erdoğan, milletin; her türlü etnik unsuru aynı çatı altında toplayan bir kavramın adı olduğunu, millet kavramında Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Çerkez, Abhaza, Arnavut, Boşnak, Roman bulunduğunu söyledi.

Milletin bununla oluştuğunu, bunun hazmedilemediğini anlatan Erdoğan, ithal kavramlarla yola çıkanların, ithal çözümler önerenlerin doku uyuşmazlığı yaşayacağını bildirdi.

Şu anda Doğu ve Güneydoğu illerinde çok önemli bir tehdit ve mesele olduğunu aktaran Erdoğan, "Hem terör örgütü hem de onun gölgesinde siyaset yapan parti kendi kavramlarını dayatarak, kendi dünya görüşünü, kendi yaşam tarzını dayatarak, benim Kürt kardeşimin ruhuyla, özüyle oynamaya, onu tahrip etmeye çalışıyor, onların dünya görüşü, onların yaşam tarzı asla bu coğrafyaya bu millete ait değildir. Onların diliyle, kavramlarıyla konuşmaya başladığınız anda bu tahribatın bir unsuru olursunuz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ortadoğu'nun yiğit insanları, yürekli insanları olan Kürtler'in kendi değerlerine, inançlarına aykırı davranmaya sevk eden her hareketin en başta bu insanlara ihanet olduğunu vurgulayarak, Kürtler'in bu tuzağa düşmemesi gerektiğini söyledi.

Bütün siyasi mücadelesi boyunca farklı etnik unsurlara bakışının net olduğunu belirten Erdoğan, "Yaratılanı severim yaratandan ötürü. Benim ilkem budur, düsturum budur. Benim dünyaya, milletime bakışımdaki zaviye budur. Bundan 40 yıl öncede insana bu zaviyeden bakıyordum, bugün de bu zaviyeden bakıyorum. Bu zaviye, bu bakış açısı, bu toprakların özüdür, ruhudur, mayasıdır. Kim ki etnik unsurları bir farklılık, bir ayrışma vasıtası olarak kullanıyorsa en başta bu topraklar üzerinde bin yıllardır muhafaza edilen kardeşliğe ihanet içindedir" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.