Selami Kaytancı: 'Siz hiç çiğ yediniz mi?!..'

Selami Kaytancı: 'Siz hiç çiğ yediniz mi?!..'
Selami Kaytancı: 'Gezi olaylarında, devletin milletin mallarını yakıp yıkan, tahrip eden vandallar, ne istediklerini bir bildiri ile açıklamışlardı: 3. Havaalanı, 3. Köprü inşaatları iptal edilsin… Milletin, memleketin faydasına ne varsa, ona hayır!..'

Atasözlerini, deyimleri çok severim… Bir şey anlatırken, dara düştüğünüz her yerde imdadınıza yetişirler… Sayfalar dolusu, bir yığın sözle anlatmak istediğinizi, bir atasözü veya bir deyim çıkar, bir cümlede anlatıverir… Genellikle gerçek anlamlarının dışında kullanılan sözcükler, birer sembol, birer simgedir deyim ve atasözlerinde.

Al sana bir deyim: “Çiğ yemedim ki, karnım ağrısın!..” Bu deyimimiz, yersiz, gerçek olmayan bir suçlama karşısında, “Suçum yok ki korkayım, kaygılanayım!..” anlamında söylenir.  “Çiğ”, işlenen bir suçu, bir günahı simgeler. Verilemeyecek hesabı olmayan, bu konuda kimseden, hiçbir şeyden korkusu olmayanların kullandığı bir deyimimizdir.

Buna göre, demek ki, çiğ yememişseniz, korkmayın!.. Ama eğer çiğ yemişseniz, yediğiniz o çiğ yiyecekler, sizi çook rahatsız edecek demektir!.. Burada bir başka deyimimize yer vermeden, asıl anlatmak istediklerime geçemeyeceğim. “Sabah yediğin hurmalar, akşam gelir mideni tırmalar!..”

Yediğiniz “çiğ” yiyecekler, midenizde şişkinliğe, ağrıya, sancıya yol açar ve başlarısınız kıvranmaya!.. Yediğiniz “çiğ”lerin kokusu, kimi zaman ağzınızdan, kimi zaman başka yerinizden çıkar; çoğu zaman da hal ve hareket, davranış biçimi olarak tezahür eder!..

“Çiğ” yiyecek, haram lokmayı, yanlış işleri; vatan ve millete hıyaneti, vatanın milletin, dinin devletin menfaatine zarar veren işleri simgeler… Bu yaptıklarınız da, bir gün karşınıza dikilir ve sizi çok zor durumlarda bırakır. Sizi “vatan haini” yapar… Kurtuluşu yurt dışına kaçmakta bulur, soluğu yurt dışında alırsınız. Ya da yakayı ele verir, ömrünüzün kalan kısmını dört duvar arasında geçirirsiniz.

Bir insan, ülkesinin, milletinin faydasına olacak bir işin karşısına dikiliyorsa, ya da ülkesinin, milletinin aleyhinde olacak bir işe alkış tutuyor veya sessiz kalıyorsa, bilin ki, midesinde çiğ lokma, haram lokma taşıyor demektir.

Ben, Emre Uslu denen haini de Fetö denen İblis’i de bir kelimenin, bir haram “çiğ” lokmanın peşinden koşturarak teşhis etmiştim. ABD’ye dışarıdan gelen öğrencilere “bedava” burs veren, bir Yahudi – Siyonist teşekkül olan “JAMESTAWN VAKFI”nın izini sürerek bu iki İblis’in birer vatan haini olduklarını tespit etmiştim. Evet, karınlarında “çiğ - haram lokma” vardı. Midelerinden ABD’ye, “güneydeki güzel ülke” dedikleri İsrail’e bağlanmışlardı; Siyonizm’in iti olmuşlardı. Demiştik ki: “Bir Siyonist kuruluşun, bir Türk istihbarat elemanına, onu kendi emelleri doğrultusunda kullanmadan bedava burs verme olasılığı, MİLYONDA kaçtır?!..” Elbette ki, sıfırdır!.. Onların midelerine giren bu “çiğ” gıdanın kokusu, nihayet onları ele vermişti.  

Gezi olaylarında, devletin milletin mallarını yakıp yıkan, tahrip eden vandallar, ne istediklerini bir bildiri ile açıklamışlardı: 3. Havaalanı, 3. Köprü inşaatları iptal edilsin… Milletin, memleketin faydasına ne varsa, ona hayır!.. Ağızlarından çıkan bu pis kokunun sebebi, midelerine girmiş “SOROS” lokması, “MERKEL YUROSU” idi… Peki, bu vandallara destek veren, arka çıkanlar?!..  Onların da karınlarında “çiğ” lokma vardı!..

Kaset kumpası ile “ballı lokma”ya konanların karınlarına giden de aslında bir “çiğ lokma” idi. Çiğ yedikleri için, yerlerinde duramıyor, sağa sola kıvırıyor, ağızlarından pis kokular saçıyorlardı ortalığa. 15 Temmuz’a “tiyatro” derken de, “Asıl darbe, 20 Temmuz’da yapılmıştır!..” derken de, devletin gizli sırlarını satanlara arka çıkarken, Ankara – İstanbul arasını arşınlarken… de hep karnına giren “çiğ – haram” lokmanın gurultularını çıkarmaktaydı.

Kimi zaman da, sizdenmiş  zannettiklerinizin gerçek hüviyetlerini, karın ağrılarından, sağa sola kıvranmalarından, ağızlarından çıkan kokulardan teşhis edersiniz. Milletin memleketin faydasına olan  işlere karşı çıkan karnı kokuşmuşlara, kimi zaman arka çıkarak, kimi zaman sessiz kalarak kendilerini belli ederler. Kimi zaman da, kendisi ile “kardeş” olduğunu söyleyene saldıranlara, destek çıkarak veya sessiz kalarak ele verirler kendilerini.

Şimdiii!... Gezide, şehirleri ateş topuna çeviren İblis vandallara “mesajınızı aldık!.” diyen, Twitter yasaklandığında, yasağı dinlemeyip illegal yoldan twit atan, “ Fetöcüler makamımıza, evimize böcek koymuşlar; hatta Cumhurbaşkanımızı bile dinlemişler!” diye şikâyetlenen Erdoğan’a, “Bizim utanılacak bir şeyimiz yok ki dinlesinler!..” diyen, emperyal güçlere karşı bir bağımsızlık mücadelesi olan Anayasa referandumunda “hayır” cephesi ile birlikte hareket eden… Trump’un Kudüs kararına sessiz kalan, BM’de, ABD ve İsrail’e  okkalı bir tokat atıldığında sesi soluğu çıkmayan; ama 15 Temmuz kahramanlarını korumak için çıkarılmış KHK’ye diklenip çığlık atan… Gizli aşikar toplantılar yapıp, birtakım yerlere dış geziler yapıp kendisini “kardeş” bilmiş bir Cumhurbaşkanı’nı, paçalarına yapışıp alaşağı etmek isteyen “düşmanları” ile kol kola girmeye hazırlanan Sayın Abdullah Gül’ün karnında, acaba nasıl bir “çiğ lokma” vardır?!..

Acaba bu lokma, “EXETER” patentli bir lokma mıdır?!.. Acaba, “CHATHAM HOUSE” lokması mıdır?!.. Yoksa her ikisi birden midir dersiniz?!.. Peki ya, çevresinde ona destek olanlar?!.. Onların da kimisinin midesinde “EXETER” lokması, kimisinin midesinde “JAMESTAWN” lokması, kimisinde “FULBRİGHT” lokması, kimisinde de “ROCKEFELLER” veya “SOROS” lokması var… Çağın ihanet hareketi, çağın İblis’i FETÖ’ye bir türlü dimdik karşı duramayan, yarım ağızla konuşanlar, destek verenler de senin yanında yer aldığına göre, aynı çiğ lokmalar karınlara dolmuş demektir!..

Kendisine “kardeşim” diyerek, belki de rüyasında göremeyeceği bir makama, Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyan “yol arkadaşı” Erdoğan’a yalanlar, iftiralar atıldığında, türlü türlü kumpaslar kurulduğunda, herkes bekledi ki, o da çıkıp “Erdoğan kardeşimdir, dokundurtmam!..” desin. Gezi’de bekledi… Ayakkabı kutularıyla kurulan sözüm ona yolsuzluk operasyonunda bekledi ki, çıksın “Erdoğan hırsızlık yapmaz!..” diye haykırsın. 17/25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da bekledi… 15 Temmuz’da kısık bir ses çıktı, hepsi o kadar!.. Oysa, o da “kardeşi” gibi meydan meydan dolaşıp Fetö’yü, 15 Temmuz hain girişimini haykırabilirdi… Başbakan, Dış İşleri Bakanı, Cumhurbaşkanı olmuştu; dünyada eski yeni tanımadığı siyasetçi yoktu. Gidip o siyasetçilerle görüşüp Fetö’nün, 15 Temmuz’un iç yüzünü anlatabilirdi… Konferanslar verip ülke ülke,  tv tv dolaşıp gerçeği anlatabilirdi… Hangi birini yaptı?!.. Hiçbirini!.. Peki, bir haksızlığa, bir zulme sessiz kalmak da onu onaylamak değil midir?!.. Karnınızdaki sancı nedir Sayın Gül?!.. Yediğiniz, yuttuğunuz “çiğ” lokmalar mıdır?!..

Başta söylediğimiz deyimi bir daha hatırlayalım şimdi: “Çiğ yemedim ki, karnım ağrısın!..” diyebiliyorsanız Sayın Gül, korkmayın!.. Ama eğer “çiğ” yediyseniz, bu lokmaların kokusu, pisliği bir bir ortaya saçılacaktır. Pisliklerin, gizlenemeyip ortaya er ya da geç çıkma gibi bir de huyu var üstelik!.. Size göre “çiğ” olan şeyler, bana göre “pişmiş”tir mi diyorsunuz yoksa?!.. Ona da ben ve sen değil, millet ve tarih karar verecektir!.. Unutmayınız ki, hakikat “tek”tir!..

Size son bir deyim daha Sayın Gül!.. “Sabah yediğiniz hurmalar, akşam gelir midenizi tırmalar!..”

 

Selami Kaytancı

06.01.2018, Adana

 

 'Siyaset Dünyası!..'

'İnkılab mı ihanet mi?!..'

'Exeterlileştiremediklerimizden misiniz?'

'FETÖ’nun Çıkış Noktası: Mehdilik..'

Saraydaki casuslar!..

'Kaç türlü vatan hainliği vardır?!..

Zeytinyağlı yiyemem aman!..

Fulbright Commission’u…

FETO, NATO, BOP ve Evangelizm..

Türkiye petrolleri, ya da ihanetin belgesi!..

Ayrılmış Anne - Babalar Ve Çocuklar!

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum