Sedat Yılmaz: Türkiye fotoğrafı daha iyimser

Sedat Yılmaz: Türkiye fotoğrafı daha iyimser
Küresel bazda bir iyileşme emaresi var ancak başta enerji olmak üzere genişleyen "tedarik sorunu" aşılabilmiş değil. Mesela Almanya'da IFO endeksinin 95'lerin üzerine çıkması iyileşmenin bir işareti belki ama büyümeye yeterli bir ışık olamadığı gerçeği va

Dünyada ekonomilere yönelik artan iyimserlik Türkiye’de daha fazla hissediliyor. En azından datalar iyileşmenin fotoğrafını veriyor. Geçen yılın 3’üncü çeyreğinde yüzde 7,4 büyüyen Türkiye, 2021’i çift haneli bir büyüme rakamı ile kapatacağı artık kesin gibi.

Salgın etkisiyle Türkiye dahil dünyanın hâlâ kaygan zeminde yürüdüğünü belirtmek zorundayız. İşte enflasyon tedirginliği gelişmiş ve gelişen ülkelerin her zerresinde yaşanıyor. Dolayısıyla ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) hatta diğer küresel merkez bankaları daha bugünden enflasyona karşı faiz hazırlıklarına başlamış…

***

Diğer taraftan gelişen ülkelerde endişeler döviz bazında yoğunlaşırken en azından tedarikte gelişmişler kadar bir korku gözlenmiyor. Özellikle FED’in Mart’ta başlaması muhtemel faiz artırım periyodu ile sürekli artıştaki enflasyonun nerede duracağı yolunda belirsizlik tüm ekonomileri germiyor desek, yanlış söylemiş oluruz.

Dünya ile birlikte ABD’de gözlerin FED bilanço daraltımı, şirketlerin ilk çeyreğe yönelik bilanço beklenti etkileri ile şahin politika çemberinde geliştiğini ve buradan doğabilecek sürecin nasıl bir seyir izleyeceğini henüz bilen yok, yükselen enflasyonda ortada sadece tahminler var.

Pandemi sürecinde dere geçilmeden paçaların sıvanması veya derenin başında at değişimi ne kadar yanlış olduğu ortadayken, istihdam ve üretim noktasında sıkışan ve büyümesini yüksek tutmak isteyen devletler, artan enflasyon karşısında faiz politikalarını nasıl hareket ettirecek hakikaten merak konusu.

***

Ülkelerin çoğunda talep kaynaklı enflasyondan ziyade baskın bir şekilde “tedarik enflasyonu” hat safhada. Girdi maliyetlerinin artışına kimse güç yetiremiyor. Sadece ülkeler arası değil, devletler kendi içlerinde bile mal tedarikini doğru dürüst sağlamış değil. ABD’si, Avrupalısı inanın yüksek maaşlar teklif etmelerine rağmen yola çıkacak TIR şoförü dahi bulamıyor.

Diyelim ki FED 50 baz puan faiz artırdı. Bu gelişme önemli bulunsa da, ekonomi soğutularak nerede durulacağı, asıl bugün en fazla tartışılan konu görünümünde. Çünkü stagflasyon tehlikesi giderek artıyor. Yani ekonomilerin yavaşladığı veya durmaya doğru yöneldiği bir ortamda enflasyon artışına karşı faizi artırmak herhalde çılgınlıktan başka bir şey olmamalı.

Her ülkenin enflasyonu kendine zor elbette. Ekonominin büyümede zorlandığı, daralmanın daha baskın olduğu bir zeminde üretimdeki arz zaafları sebebiyle fiyatlar artıyorsa çarenin ekonomiyi soğutmak değil, hareket ettirmek olduğunu mantık zaten söylüyor.

***

Nitekim öncü göstergelerden Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) ile Kapasite Kullanım Oranları (KKO), dünyanın tersine Türkiye’de büyümede bir sorun olmadığını gösteriyor. İran’daki gaz tedarikinde oluşan sıkıntılardan dolayı geçici bir enerji krizi yaşayan Türkiye’de RKGE olumlu sinyaller veriyorsa iyimserlik sürüyor anlamına geliyor.

Merkez Bankası (TCMB) Aralık’ta 106,1 olan RKGE’nin dün Ocak’ta 109,5 çıktığını açıkladı. Arınmamış endeks de 111,9 seviyesinde. Veri Kasım’da 108,4, Ekim’de 111,3 ve Eylül’de de 113,3 değeriyle büyümenin motoru olmuştu. RKGE’nin özellikle geçen yılın son aylarındaki yüksek seyri GSYH büyümesinin çift rakamlı olacağının habercisi.

Ülkede döviz kaynaklı yüksek enflasyondan bahsediyoruz fakat tedarik sorunlarımıza rağmen büyümede dünyada üst sıralarda yer aldığımızdan ekonomide durgunluk var diyemiyoruz. Çünkü Kapasite Kullanım Oranı’nı (KKO) yüzde 77’lerden aşağı indirmeyen Türkiye tam kapasitesiyle yoluna devam ediyor.

***

Genel gidişatta; gelecek 3 aydaki toplam sipariş miktarı, üretim hacmi, istihdam, sabit sermaye yatırım harcaması, ihracat sipariş miktarı ve mevcut mamul mal stokuna ilişkin değerlendirmeler artış, mevcut toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler ise azalış yönünde.

Türkiye’nin büyüme sürecinde döviz fiyatlarında geri çekilmeler olsa da en büyük riski artan enflasyon. Fiyat artışlarının henüz hız kesmediği ortamda iç talep, tedarike bağlı maliyet artışları, dış kaynaklı finansal ve jeopolitik riskler ekonomiyi bunaltıyor.

Türk ekonomisinin artısı, RKGE’den gözleneceğe üzere dinamik, üretici ve her konjonktürü artıya çevirebilecek reel sektör gücü. Reel sektör kapasitesini düşürmeden aynı hızla yoluna devam ettiği sürece dünyayı sarsan tedarik sorunu dahi Türkiye’yi hedefinden alıkoyamaz.

Dolayısıyla eleştirilse de yeni ekonomi modelinin, durumdan vazife çıkararak yerine göre sıkılaştırıcı ve yerine göre genişlemeci politikalarının ekonomiyi ayakta tuttuğu gün gibi ortada.

adanapost.com/yazının devamı..

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.