Sedat Yılmaz: Türk Tarım Ve Turizmi Kabuk Değiştiriyor

Sedat Yılmaz: Türk Tarım Ve Turizmi Kabuk Değiştiriyor
Türk tarım sektörü hammadde arzının zorlaştığı pandemi ortamında küresel tarım yatırımlarından daha fazla pay almak için yeni bir hamle başlattı.

Türk Tarım Ve Turizmi Kabuk Değiştiriyor

turk-tarim.jpg

Türk tarım sektörü hammadde arzının zorlaştığı pandemi ortamında küresel tarım yatırımlarından daha fazla pay almak için yeni bir hamle başlattı. Tarımı teknoloji ve turizmle birleştirerek arzda küresel alan genişleten sektör, sera ile tohumda yatırımlarını hızlandırdı ve ihracata yeni bir ivme kattı.

Sedat YILMAZ

İklim değişikliği, nüfus artışı ve sanayinin yükselişi sebebiyle tarım toprakları ve suda giderek azalma ile pandeminin olumsuz etkileri sektörde değişimin tetikleyicileri oldu. Tarım üreticileri özellikle tekno tarım uygulamalarına ağırlık verirken markalaşma dahil seracılık, basınçlı sulama sistemleri ve modern tohumculuğa yönelik gelişmeler Türk tarım sektöründe rekabetçiliği yükseltti.

21 – 24 Ekim tarihleri arasında Antalya Anfaş Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Yöresel Ürünler Fuarı (YÖREX) yerli üreticinin rekabetçi gücünü gösterirken 24 – 27 Kasım tarihleri arasında yine Antalya Anfaş’ta ziyarete açılacak GrowTech, Türk tarım ve turizminin ilerleyen düzeyini göstermesi açısından bir fırsat olacak.

Türk tarım sektörü hammadde arzının zorlaştığı pandemi ortamında küresel tarım yatırımlarından daha fazla pay almak için yeni bir hamle başlattı. Tarımı teknoloji ve turizmle birleştirerek arzda küresel alan genişleten sektör, sera ile tohumda yatırımlarını hızlandırdı ve ihracata yeni bir ivme kattı.

Turizmin başkenti Antalya, elindeki ürünleri üst seviye teknolojiyle buluşturarak tarım, turizm ve teknolojide inovatif ürünlerde önemli bir adım atıyor. Antalya’da Türk tarım ve turizminin etkinliğini teknolojiyle birleştirerek patent ve marka çalışmalarını hızlandıran özel ve kamu kuruluşları Türkiye’yi fikri sınai ve mülkiyet hakları alanında hak ettiği yere getirmek istiyor.

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON), Türkiye Patent Hareketi, Güvenilir Ürün Platformu ve Adres Patent öncülüğünde hayata geçirilen teknoloji ağırlıklı uygulamalarda ürünler bazında patent ve markalaşma öne çıkıyor. Liderler markalaşmanın Türkiye’nin kilogram ihracat birim fiyatını ikiye katlayacağını belirtiyor.

1 patent 2,2 milyon dolar demek

Tarım, turizm ve teknolojinin (3T) önde gelen merkezleri arasında yer alan Antalya markalaşma konusunda önemli çalışmalar yapıyor. Antalya’nın dünya çapında marka olması adına tarım, turizm ve teknoloji alanlarında yapılacak inovatif çalışmalar için bir etkinlik düzenlendi.

Güvenilir Ürün Platformu, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON), Türkiye Patent Hareketi ve Adres Patent’in düzenlediği 3T ile Antalya’da Markalaşma etkinliğinde kentin markalaşma yolculuğu konuşuldu.

Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak panelin moderatörlüğünü yaparken, patent ve marka başvurularıyla zenginleşmenin doğru orantılı olduğunu söyledi.

Panelin açılış konuşmasını yapan Adres Patent Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ali Yüksel, tarım, turizm ve teknoloji başta olmak üzere Türkiye’nin patent alanında önemli hamleler yaptığını dile getirerek, “Türkiye fikri sınai ve mülkiyet hakları alanında hak ettiği yerde değil. Avrupa’da birçok ülke 1 milyon patent hedefini yıllar önce yakaladı. Biz de bu hedefi yakalayabiliriz. Diğer yandan dünyanın en zengin ülkelerine baktığımız zaman patent ve teknoloji alanlarında da iyi seviyelerde olduğunu görüyoruz. Yapılan bir araştırma, ihracatta 1 patentin ülkeye 2,2 milyon dolarlık bir katkı sağladığını ortaya koydu” dedi.

Türkiye’nin kilogram başı ihracat değerinin iki yıl önce 1,2 dolar seviyelerinde yer aldığını anımsatan Yüksel, “Bizim kilogram başı ihracat değerimizi artırmamız dış borcumuzun kapanmasıyla doğru orantılı. Bu noktada daha fazla katma değerli üretimler yapmalıyız” diye konuştu.

Antalya’nın fikri, sınai ve mülkiyet hakları alanındaki yerinden bahseden Yüksel, “Antalya’da bu yıl 1040 patent başvurusu yapılmış ve marka konusunda da 46 bin işlem gerçekleştirilmiş. Bu rakam birçok ilimize göre oldukça iyi ancak Antalya’nın potansiyeli için yeterli değil. Antalya’daki gelişmeleri marka ve patentle koruma altına almak ülke ekonomimize önemli katkılarda sağlayacak” ifadelerini kullandı.

Markalaşma ile teknoloji yan yana

ASKON Antalya Şube Başkanı Cahit Urfan ise Antalya’nın marka şehirler arasında yer aldığını ifade ederek, “Global ekonomide sıçrama yapabilmek adına markalaşma vazgeçilmez bir yere sahip. Bu konuya önce ilimizden başlamamız gerekiyor. Sanayi şehirlerimiz giderek yükseliyor, belirlenen hedefler doğrultusunda üretmenin yanına markalaşmayı da eklemeliyiz. Teknolojiyle markalaşmayı bir araya getirmemiz gerekiyor. Kentimiz hem tarımın hem de turizmin başkenti. Ancak bu alanlarda da sorunlarımız var. Antalya’da turizmin şehir içine yansımadığını görüyoruz. Gelen turistler otele, otelden de havalimanına gidiyor. Turistler; otel, acente ve havalimanı üçgeni arasında kayboluyor. Turistleri Antalya’ya ile daha fazla tanıştırmamız gerekiyor” diye konuştu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Antalya İl Müdürü Ömer Aksoy, “Burada ürünlerin zayıf yönlerinin güçlendirilmesi, güçlü yönlerinin de öne çıkarılması amaçlanıyor. Kentimiz tarım ve turizmde ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Tohum alanında yapılan Ar-Ge çalışmalarıyla önemli bir yere geldik” dedi. Marka değeri oluşturulduktan sonra önemli olan unsurun diğer korumak olduğuna işaret eden Aksoy, “Biz bu girdiyi korumak için yöntemler ve politikalar geliştiriyoruz. Yeni yatırımların yapılmasına da öncülük ederek kentin marka değerinin korunmasına katkı sağlıyoruz” açıklamalarında bulundu. Planlı sanayi alanlarını artıracaklarını anlatan Aksoy, “Bakanlığımızca yetkilendirilmiş 19 tane Ar-Ge merkezimiz var. Buralardan çıkan ürünlerin dış pazarlarda alıcı bulması daha kolay” dedi. Aksoy, mobil kodlama başta olmak üzere yüksek teknolojili ürünlerin geliştirilmesi konusunda kentte önemli eğitim merkezlerinin yer aldığını bildirdi.

Anfaş Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, Anfaş’ın kuruluş süreci hakkında bilgi verdi. Fuarların tanınırlık ve bilinirlik noktasında önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Bıdı, “Anfaş’ın markalaşma konusunda bilinirliğine daha fazla odaklanacağız. Bu alanda biraz geç kalmış olabiliriz” dedi.

Nitelikli personel yetiştiriyor

Antalya Teknokent Genel Müdürü İbrahim Yavuz, teknolojik gelişim konusunda insan kaynaklarının önemine işaret ederek, “Nitelik personel konusunda kamu tarafıyla birlikte önemli adımlar attık. Şu anda teknokentimizde 960 şirketimiz var. Bunların sayısı her geçen gün artıyor” şeklinde konuştu. Teknoktent olarak geniş bir yelpazeyi barındırdıklarını ileten Yavuz, sınai mülkiyet haklarının büyümede olmazsa olmazlar arasında yer aldığını söyledi. Teknokent’ler sıralamasında Antalya Teknokent’in sekizinci sırada bulunduğunu ileten Yavuz, siyaset üstü projelere ev sahipliği yaptıklarını kaydetti.

Öncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şevki Öncel, Antalya’nın tarımda önemli bir yere sahip olduğunun altını çizdi. Su kaynakları ve enerji tüketimlerinin her geçen gün artığını dile getiren Öncel Antalya’nın da bu değişimden etkileneceğini ifade etti. Değişimlerin avantaja çevrilebileceğini anlatan Öncel, “Doğru tesis ve yatırımlarla farklı alanlar açabiliriz” diye konuştu. Tohumda ıslah çalışmalarının önemine de değinen Öncel, tescil ve markalaşma konusunda ciddi yatırımlar yaptıklarını anlattı.

Tohum Platformu Kurucusu Mine Ataman, tarım, turizm ve teknolojide markalaşmanın önemine değinerek, ürünlerin kıymetlendirilmesinde fikri, sınai ve mülkiyet haklarının kritik bir yere sahip olduğunu iletti. Bu alanlarda markaların oluşturulması gerektiğini ifade eden Ataman, “Zamanın ruhuna uygun markalar yaratarak katma değeri daha farklı noktalara taşımamız değerli” şeklinde konuştu.

Oğuz Gıda CEO’su Enes Örer, dünyada ham madde konusunda ciddi sorunların yaşandığını dile getirerek, “Bu dönemde markalaşmanın ciddi bir şekilde hayat kurtardığının tanığıyız. Diğer yandan dünyada meyve bulmak aralık itibarıyla zorlaşacak. Ambalajlama konusunda da sorunlar var” diye konuştu. Pipet yatırımı da yaptıklarını dile getiren Örer, “Pipet bulmanın zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Yatırımların markalaşma noktasında firmalara avantaj sağladığını anlatan Örer, “Özellikle teknoloji alanında yapılan yatırımlar firma sahiplerini bir adım öne geçiyor” dedi.

tarim-i

Seraların modernizasyonu şart

Serkonder Yönetim Kurulu Başkanı Halil Kozan, kuruluş çalışmalarından bahsederek amaçlarının ithalatın önüne geçmek olduğunu iletti. Sera konusunda üreticilerin teknolojik seralar kullanmadığını ve bundan dolayı maliyetlerinin yükseldiğine vurgu yapan Kozan, “Antalya’daki seralarımızın modernize edilmesi gerekiyor. Verimliliği ancak bu şekilde artırabiliriz” dedi. Pandemi döneminde ülkelerin kendi kendilerine yetmesi gerektiğine işaret eden Kozan, sera yatırımlarında yurt içi kaynakların yeterli olduğunu söyledi.

Altunsan Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Onur Kaçar, sağlık atıştırmalık alanında üretim yaptıklarını kaydederek 35 ülkeye ürün gönderdiklerine dikkat çekti. Tarımı işlemeye yönelik üretimler konusunda sorunlar yaşadıklarını anlatan Kaçar, “Yaptığımız ürünün global pazarda yer alması için patentimizi almamız gerekiyor. Ancak bu şekilde rekabetçi olabiliyorsunuz” bilgisini verdi.

Az Tohum Kurucusu Ali Uzun, firmalarını 2012 yılında kurduklarını dile getirerek tohum alanında seleksiyon çalışmaları yaptıklarını söyledi. Böylece çeşitlilikleri artırdıklarını kaydeden Uzun, 16 ülkeye ihracat yaptıklarını belirtti. Geliştirdikleri yerel çeşitlerde dayanım sürelerinin fazla olduğunu dile getiren Uzun, pazarda öne çıkan oyuncular arasında yer aldıklarını bildirdi. Antalya’da tohum alanında 100’e yakın firmanın faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Ali Uzun, bunların 25’inin tohum ıslahı yaptığını ve Antalya’nın tohumda aranan bir marka olduğunu sözlerine ekledi.

Antalya tarımda üst seviyede

Tarım teknolojisinde üst sıralarda olmak isteyen Antalya hız kesmiyor. Growtech 20. Uluslararası Tarım Fuarı 24-27 Kasım’da Antalya’da ziyarete açılıyor. Küresel tarım yatırımlarından daha fazla pay almaya hazırlanan Antalya’da Türk tarım sektörü, teknolojiyi en üst seviyede kullanmak için fırsat ve avantajları en iyi şekilde kullanmaya çalışıyor. Fuarda, Sera & Sulama Teknolojileri”, “Tohumculuk”, “Bitki Besleme ve Koruma”, “Tarım Makinaları” ve “Hayvancılık” olmak üzere toplam 5 kategori bulunuyor.

Küresel rekabetteki gücünü arttırmak isteyen tarım sektörünü, 20 yıldır uluslararası pazarlarla buluşturan Growtech Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı, 24-27 Kasım 2021 tarihleri arasında Antalya Anfaş Fuar Merkezi’nde, “Keşfet, Büyüt, Kazan!” yeni mottosu ile kapılarını ziyarete açmaya hazırlanıyor.

Growtech’in önemli destekçileri arasında yer alan Sera Konstrüksiyon, Donanımı ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçılar Derneği (SERKONDER) ve Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD), Growtech Fuarı yaklaşırken sektörü ve küresel düzeyde artan tarımsal yatırımlara yönelik hedeflerini anlattı.

Dünya nüfusunun artmaya devam ettiği, tarım toprakları ve suyun azaldığı günümüzde olumsuzlukları tarımı teknolojiyle birleştirmeye çalışan Türk tarımı, yatırımlarda sınır tanımıyor. Bunlardan biri olan SERKONDER üyesi yerli sera imalat ekipmanı üreticileri Türki cumhuriyetler ve Katar’dan sonra dış pazardaki yeni hedeflerini ABD olarak belirledi. Yine BASUSAD üyesi firmalar da 45’ten fazla ülkeye basınçlı sulama sistemleri ihraç ederek Türkiye’nin gücünü gösterdiler.

Dışa bağımlılık azaldı

Ülkemizde tarımsal seracılığın gelişmesi için büyük bir potansiyel olduğuna dikkat çeken SERKONDER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Kozan, “SERKONDER olarak son 2 yılda üye sayımız 23’ten 59’a yükseldi. Dernek olarak yaptığımız çalışmalar ile yaklaşık 10 yılda iç pazarda sera imalat ekipmanlarında dışa bağımlılığı yüzde 10’a kadar düşürdük ve yerli üretimin iç pazardaki payının yüzde 90’lara çıkmasını sağladık. Dış pazarlarda ise Özbekistan, Türkmenistan gibi Türki cumhuriyetler ile Katar’daki pazar payımızı giderek arttırıyoruz. Şimdiki hedef pazarımızı ABD olarak belirledik” dedi.

Yerli üreticilerin dünya standartlarında üretim yaparak hem yurtiçi ve hem de yurtdışında çok iyi işlere imza attıklarını belirten Halil Kozan, “Pandemi ile birlikte sera yatırımlarının hız kazandığını gördük ve ihracata daha da fazla odaklandık. Üyelerimizle, 20 yıldır Antalya’da yapılmakta olan Growtech Uluslararası Tarım Fuarı’na geniş katılım sağlayacağız. Growtech, uluslararası ziyaretçi ve katılımcı zenginliği ile bize yeni işbirlikleri ve pazar fırsatları sunan bir fuar. 24-27 Kasım tarihleri arasında Anfaş Fuar Merkezi’nde yapılacak fuarda, 20 ülkeden 600’den fazla marka yer alacak. Bölgenin en güçlü tarım sektörü fuarı Growtech’te yapacağımız anlaşmalarla; 2021 yılını ihracat hedeflerimize ulaşarak kapatmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Uluslararası ve ulusal alanda Türk seracılık markasını oluşturmak ve geliştirmek amacıyla Seracılık Araştırma ve Test Merkezi Projesi SATEM’i başlattıklarını söyleyen Kozan, “SATEM Projesi ile eğitim, sertifikasyon, test merkezi, onay kuruluşu ve Ar-Ge konusunda önemli başarılara imza atacağımıza inanıyoruz. Ülkemizde seracılığın büyük potansiyeli olmasına rağmen, tarımdaki yeri olması gereken rakamların çok altında kalıyor. 75 bin hektar seramız var, bunun 60 bin hektarı alçak tünel olarak tabir edilen çiftçi seraları. Ülke olarak öncelikli hedefimiz 15 bin hektar olan modern sera varlığımızı arttırmak olmalı. Seracılık sebze ve meyve fabrikası kurmak anlamına geliyor. Toprakta 8-10 kg ürün alınırken, serada verim 50 kg’ye kadar çıkabiliyor. Kontrollü tarım yapabilme gücüne sahip olmak, bugün her zamankinden daha önemli” ifadelerini kullandı.

Suyun yarısı boşa gidiyor

Gıda güvenliği için bitkisel üretim, bitkisel üretim için de su olmazsa olmaz diyen BASUSAD Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Çakarız da, “Şu anda Türkiye’de dünyanın çevresini 2 defa dönecek uzunlukta 78 bin km sulama kanalımız var. Ama bunun sadece yüzde 13’ünde Basınçlı Sulama yapılıyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’nin 112 milyar m3 suyu var. Bunun 44 milyar m3’ü tarımda olmak üzere 57 milyar m3’ü kullanılıyor, kalanı ise başta buharlaşma olmak üzere israf ediliyor. Çünkü sulama altyapımızın yüzde 71’nin üzeri açık. Suyumuz buradan buharlaşıyor. Salma sulamanın DSİ verilerine göre sulama randımanı sadece yüzde 45, bir başka deyişle her 100 litre suyun yüzde 55’i boşa harcanıyor. Ağırlıklı olarak Basınçlı Sulama Sistemlerine göre iki kat fazla su tüketen salma sulama (vahşi sulama) yapılıyor. Bunun için bir kural konulmamış. Basınçlı Sulama Sistemlerinin önemi devlet tarafından anlaşılmış durumda. Gerek 11.Kalkınma Planı’nda gerekse 3. Tarım Şurası’nda ve son olarak yapılan Su Şurasında Basınçlı Sulamanın ülke genelinde yaygınlaştırılmasına yönelik politikalar belirlendi. Bu çerçevede 2023 yılına kadar 2 milyon hektar yeni tarım alanın basınçlı sulama sistemleri ile sulanması hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.