Sedat Yılmaz: Faiz Savaşları Şiddetini Artırdı

Sedat Yılmaz: Faiz Savaşları Şiddetini Artırdı
Dünyada emtia fiyatlarını yüksek spekülasyonlarla tarihi zirvelere taşıyan küresel oyuncular, aynı hareketi merkez bankalarına uyguluyor. Türkiye de malum spekülatörlerin hareket alanı içinde bulunuyor..

Dünyada enerji ve gıda fiyatlarını yüksek spekülasyonlarla tarihi zirvelere taşıyan küresel oyuncular, aynı hareketi merkez bankalarına uyguluyor. TCMB'nin bu ayki toplantısında öngörülen faiz indirimine mani olmak isteyenler bankadaki görevden almaları dahi fırsat görüyor. Sırada ise TCMB rezervleri var.

Sedat YILMAZ

Serbest piyasayı öne sürerek devlet yönetimlerinin üzerinde ekonomilere yön vermek isteyen küresel spekülatörler, başta gelişenler olmak üzere birçok ülkeyi faiz sarmalında tutup kazançlarına kazanç tutma noktasında çalışmalarını üst perdeye taşıdılar.

Pandemiyi fırsat bilerek enerji, gıda ve metal sektörlerine ait emtia fiyatlarında olmadık piyasa oyunlarına başvuran söz konusu oyuncular, yıllardır elde ettikleri faiz gelirlerinden taviz vermek istemiyor. Bu maksatla dünyada birçok merkez bankasını baskı altına alarak daha fazla faiz getirisi için planlar yapıyor.

Dünyada emtia fiyatlarını yüksek spekülasyonlarla tarihi zirvelere taşıyan küresel oyuncular, aynı hareketi merkez bankalarına uyguluyor. Türkiye de malum spekülatörlerin hareket alanı içinde bulunuyor.

Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ayki toplantısında öngörülen faiz indirimine mani olmak isteyen büyük piyasa oyuncuları, bankadaki alt seviyede görevden almaları dahi fırsat görüyor. Spekülatörlerin bundan sonra TCMB rezervleri üzerinde oyun geliştirecekleri, faizle birlikte kuru istedikleri yere çıkarmak için gayret gösterecekleri sanılıyor.

Pandemi sürecinde ilk faiz artıran G. Kore, Norveç ve Brezilya’dan sonra Rusya’ya enflasyonist ve piyasa baskısı kurarak faiz artırmasını sağlayan, diğer gelişmiş ve gelişen ülkelere yönelik faiz artırmaları konusunda zemin hazırlayan küreselciler, yıllarca nemalandıkları Türkiye’de faiz indirimi sonucu reel faizin sıfır seviyesine düşmesiyle özellikle 8 Ekim haftasından bu yana piyasanın tüm alanlarında harekete geçtiği görülüyor.

Hareket 8 Ekim’de başladı

Spekülatörler, Reuters haber ajansının 8 Ekim’de yayına verdiği ve sonra yalanlamak zorunda kaldığı, “Erdoğan Merkez Bankası’na güvenmiyor” başlıklı haberiyle planlarını işletmeye başladılar. Piyasada hareketlenmeyi sezen devlet yönetimi, aynı gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun aracılığıyla sosyal medya paylaşımından olayı kamuoyuna duyurdu.

Altun mesajında, “Reuters bu sabah yayımladığı kaynaklara dayandırdığı ve bu sabah yayınlanan bir haberde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sadece yedi ay önce göreve getirdiği Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na güvenini kaybetme aşamasına geldiğini, son haftalarda iletişiminin de belirgin şekilde azaldığı belirtildi. Yalan haber eskiden sosyal medyanın sorunuydu. Artık ana akım medyanın da aynı meseleden muzdarip olduğu anlaşılıyor. Büyük kuruluşların bile bu tür yalanları dolaşıma sokması endişe vericidir” diyerek olayın gerçek dışı olduğunu bildirdi.

Buna rağmen piyasa oyuncuları planlarını aksatmadan devam ettirdi. Söz konusu tarihte swap işlemlerini azaltan ve tahvil satışlarını yoğunlaştıran spekülatörler, Türkiye üzerindeki oyunlarını giderek yoğunlaştırdı.

Görevden almayı fırsat bildiler

2021 Eylül ayı Para Piyasaları Kurulu (PPK) toplantısında uzun bir aradan sonra 100 baz puan faiz indiren ve yılsonuna kadar 300 baz puan faiz indireceği öngörülen TCMB’yi dize getirmek için yol haritası çizen piyasa oyuncuları, pusuda bankadaki en küçük bir olayı olumsuz değerlendirmek üzere beklemeye başladılar.

Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan ile TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun olağan basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından TCMB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Tümen, TCMB Başkan Yardımcısı Dr. Uğur Namık Küçük, Para Politikası Kurulu Üyesi Prof. Dr. Abdullah Yavaş görevden alınması, boşalan Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı koltuğunu BDDK Başkan Yardımcısı Taha Çakmak’ın para politikası üyeliğine ise Prof. Dr. Yusuf Tuna’nın atanması piyasa oyuncuları için bulunmaz bir fırsat olarak ortaya çıktı.

Manşet enflasyonun yüzde 19,58 olmasına karşılık yüzde 16 seviyesindeki daha düşük çekirdek verileri kullanarak fiyat istikrarında çözüm oluşturucu bir rota çizen TCMB’nin faaliyetlerini piyasaları speküle ederek boşa çıkarmaya çalışanlar, özellikle Türkiye’nin kredi temerrüt risk primi olarak bilinen CDS’lerini yükselterek TCMB politikalarına zarar vermeye ve faiz indiriminden çok faiz artırmaya yönelik baskılar uygulamaya yöneldikleri gözlendi.

CDS’ler 429,44’e yükseldi

Gelişmeler üzerine Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri 429,44’e çıkarak Nisan’dan bu en yüksek seviyesini gördü. Türkiye’nin CDS’leri 16 Eylül’de 360 seviyesinde seyrediyordu. CDS’lerin grafiğine bakıldığında yükseliş hareketinin 23 Eylül’de TCMB’nin faiz indirdiği toplantıdan sonra başladığı görülüyor. 2021 Mart ayında TCMB Başkanı değişikliğinde CDS’ler 482’ye kadar yükselmişti.

CDS’lerin yükselişiyle birlikte Türkiye’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 19,81’i görerek Mayıs 2019 yılından bu yana izlenen faiz oranına ulaştı.

CDS’lerin 430’lara dayanmasıyla döviz piyasası da etkiye tepki verdi. 9 lira seviyelerindeki Dolar/TL kuru en yüksek 9,19’u görerek rekor kırdı. Euro/TL paritesi de 10,67 ile tüm zamanların üzerine çıktı.

Kurun desteğiyle piyasada en yüksek oynaklık altında gözlendi. Gram altın piyasada 11 Ekim’deki 504 liradan 530 liraya yükseldi. Gram altın fiyatları da Eylül ayı ortalarından bu yana yükseliş gösteriyordu. Gram altın 6 Kasım 2020’de 534 lira ile rekor seviyeyi görmüştü.

Uluslararası piyasalarda ons altındaki 1798 dolar civarındaki işlemler devam ediyor. Yeni haftaya yatay bir seyirle başlayan ons altın hafta başından bu yana yüzde 2’den fazla değer kazandı.

TCMB rezervleri artıyor

Swaplar dışarıda tutulduğunda 37,37 milyar dolar ekside olan Merkez Bankası (TCMB) rezervleri toplamda 123,5 milyar dolar seviyesine çıktı.

Verilere bakıldığında TCMB rezervlerindeki son artışta zorunlu karşılıkların etkisinin olduğu gözleniyor. 15 Eylül tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğle, zorunlu karşılık oranlarında 200 baz puanlık artırım yapılmıştı. Geçen hafta toplam rezervler 121,8 milyar dolar olarak açıklanmıştı.

Net rezervlerde ise toplam rezervlere kıyasla daha düşük artış izlendi. Buna göre TCMB net rezervleri 8 Ekim haftasında 29,6 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta bu rakam 29,3 milyar dolardı.

Merkez Bankası, 1 Ekim 2021 tarihi itibariyle zorunlu karşılıklarda 13,9 milyar TL, döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıkta 3,4 milyar dolar artışı öngörüyordu.

Piyasalar nasıl değerlendirdi

Merkez Bankası’ndaki (TCMB) her gelişmeyi yakından takip eden yurtiçi ve yurtdışı piyasalar alt seviyede yapılan görev değişikliklerini para politikası açısından yorumladılar. Bloomberg’e açıklamalarda bulunan birçok piyasa yorumcusu, para politikasının yanında kur ve faizin vereceği tepkiye vurgu yaptı.

Özellikle ABD Merkez Bankası’ndan (FED) tapering ile ilgili açıklamaların katkısıyla kurda yükselişlerin devam edebileceğini dile getiren analistler, kurun bir ay içinde 9,50’leri görme ihtimalinin yüzde 50 olduğunu belirttiler.

TCMB’nin 21 Ekim’deki PPK toplantısında faizleri yeniden indirebileceğinin altını çizen analistler, kur kaynaklı enflasyonist baskının devam edeceğini, dolayısıyla dolarizasyon trendinin devam edeceğini düşündüklerini anlattılar.

Bir ekonomist ise gelecek yılın ortasına kadar TCMB politika faizinin yüzde 12’ye düşeceğini söyledi. Ekonomist piyasanın TCMB’nin ne yaptığı yapmasından çok ne yapacağına odaklandıklarını belirtti. Türkiye ekonomisinin virüs öncesi trendden daha fazla ivme yaptığını hatırlattı.

Bir başka analist ise TCMB’deki görev değişiminin para politikasının nasıl olacağına dair işaret verdiğini, bankanın tamamen yatırım, üretim ve istihdama yönelik politikalar üretmeye çalıştığını kaydetti.

Çok sayıda analist de baz senaryolarını 21 Ekim’deki PPK toplantısında 100 baz puan faiz indirimi yapacağına dair oluşturduklarını ifade ettiler. Aynı ekonomistler Türkiye’nin herhangi bir kur şoku ile karşılaşmasının mümkün olmadığını, turizm ve ihracat gelirlerinden sağlanan dolar girdisinin önümüzdeki aylarda daha da yükseleceğini ve kurda yeniden bir dengenin oluşacağını dile getirdiler.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.