Sedat Yılmaz: Doyumsuzluk ve enflasyon!
Hele hele kovid salgını ve buna bağlı birçok küresel riskin ortaya çıktığı günümüzde katılım ekonomisi kaçınılmaz olarak önümüzde duruyor.
Sağlıklı uygulanabilirse faizin olmadığı, bugünkü banknot sisteminin yenilendiği, piyasalara altın, gümüş ve reel değerlerin hakim olduğu söz konusu model, iktisadın tek kurtarıcısı olur. Diyoruz ki, insani finans, insani üretim ve insani katılım insanlığa yeni refah ve iyilik kapıları açacak.
Zirâ tersi durumunda; haklının değil, birkaç güçlünün ayakta kaldığı yani haksız değer oluşturma üzerine kurulmuş ekonomiler içinde yaşayanların rekabet girdabında boğulup gittiği, aç gözlülüğün ve doyumsuzluğun, sonunda ülkeleri fakru zarurete sürüklediği ayen beyan ortada.
***
Enflasyonun panzehiri kesinlikle faiz değil, hiç kimse kendini kandırmasın... Enflasyonun bir tek ilacı var, o da kanaat… Yani insan kendine yeteni bilmek zorunda. Ekonominin esası, temeli arz – talep ise, yüksek enflasyonun çözümü de hibrit yollarda değil kanaat - doyum kapsamında aranmalı.
İnsan ihtiyaçları sınırsız olduğuna göre, öncelikle yeterlilik duygusunun insanlığa eğitim veya geleneklerle öğretilmesi gerekiyor. Bugün Türkiye’de üretici fiyatlarındaki fahiş artışın sebebi girdi maliyetleri gibi görünse de asıl nedenin doyumsuzluğun baskıladığı üretim eksikliği ve tüketici talebi olduğunu görmek lâzım.
Fiyatı belirleyen tüketim kesimi, yüksek talebiyle üretim çarklarını kapasitenin üzerinde çatlatırcasına çalıştırıyor… Yetmiyor, ithalat kanalları sonuna kadar kullanılıyor. Yine enflasyon düşmüyor, inadına azıyor.
Atalarımız boşuna dememiş:
Kanaatta izzet, tamahta zillet vardır… Çoğu zarar, azı karar… Kanaat, tükenmez hazinedir… Kanaat gibi devlet olmaz…
***
Size Türkiye’den bir örnek vereyim… Fiyatların 1-2 ay içinde iki katına çıktığı araç pazarından bahsedeyim. Malumunuz Ticaret Bakanlığı Ağustos’ta sıfır araç fiyatlarında indirimin gerçekleşmesi için ÖTV’de matrah değişikliği yapmıştı. Ancak ÖTV indirimi piyasada bırakın indirimi fiyatları yüzde 100 arttırdı.
Şikâyet üzerine harekete geçen bakanlık, ÖTV düzenlemesi kapsamına giren araçlarda fiyat indirimlerinin yapılmadığını, stoklardaki sıfır kilometre araçların galerici mahareti veya kendi bünyelerinde müşteriye yüksek fiyattan ikinci el olarak satıldığını gördü. İşte buyrun!..
İnsanların kısa zamanda etik dışı yüksek para kazanma hırsı ve doymazlığı, gözlendiği üzere kamu düzenlemelerine rağmen piyasanın dinamiklerini bozabildiği gibi fiyat dengesini de alt üst edebiliyor. Sadece otomobil değil, birçok pazarda buna benzer olayları, girişimleri görmek mümkün.
***
İnsanın gözünü ancak toprağın doyuracağını buradan bir kez daha hatırlattıktan sonra fiyat dengesini ifsat edenlere kamu ve vatandaş olarak hak ettiği dersi vermenin elzem olduğunu vurgulayalım. Çünkü ahlâkın devre dışı kaldığı ekonomilerde faturanın karşılığı çoğu defa enflasyon oluyor.
Nitekim enflasyon artmaya devam ediyor… TCMB piyasa katılımcıları anketi yayınladı ve 2021 yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 16,30’dan yüzde 16,74’e çıktı. Orta Vadeli Program’a (OVP) göre ise yüzde 16,2. Enflasyon beklentisinin Eylül’de yüzde 19,41, Ekim’de yüzde 18,85 ve Kasım’da yüzde 17,29 tahmin edildiğini ekleyelim.
Sorun sadece Türkiye’de değil elbette. Doyumsuzluk her yerde… Avrupa Merkez Bankası (ECB), pandemiyle ertelenen talebin, kredi ve teşvik desteğiyle beklentilerin üzerinde arttığı bir ortamda enflasyonu durdurmanın imkânsızlığından bahsediyor.
***
300 trilyon dolara dayanan küresel finans sisteminde 85 trilyon dolarlık dünya GSYH’nin yaklaşık 4 katına kadar çıkan borç sarmalından insanlığın kurtulma şansı pek bulunmuyor. Dolayısıyla reel düzenin kurulması için gelecek 5 - 10 yıl içinde global yeni bir finans sisteminin gerekliliği ortada.
Dünyanın öncelikle reel sektörü destekleyici yeni finans modelini hayata geçirmesi şart. Mamafih bugün 10 trilyon dolarlık bir potansiyele ulaşmış, büyüklük açısından 3 trilyon dolara dayanan katılım finans sisteminin kapitalizmin pençesine düşmeden yeni enstrümanlarıyla kendini göstermesi elzem.
Gelecek yıl çalışmalara başlayacak İstanbul Finans Merkezi (İFM) bunun için önemli. İFM öncelikle katılım finans uygulamalarıyla sürdürülebilir reel ekonomiyi bugünkü sistemden daha etkin şekilde destekleyebilir. Dolayısıyla güçlünün değil haklının hakim olduğu bir piyasanın doğuşu insani finans modeliyle gerçekleşebilir.
Zirâ bu necip milletin geleneğinde ve genlerinde olan Ahilik’in şimdiki ve gelecek nesillere aktarılması için bugünden harekete geçilmesinin lüzumuna işaret ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.