Sarıkamış'ın köyünden Türkiye'nin 'Oscar'ına
Çelik, "Çekimler bittikten sonra 'Acaba beni ne zaman çağıracaklar' diye bekliyordum. Bazen televizyonu açıyordum, acaba yayınlanır mı' diye. Sonra annemin telefonu çaldı, Antalya'ya davet ettiler. Oynadığım filmi ilk kez burada izledim farklı bir duygu. Ben de büyüyünce yönetmen olmak istiyorum. Yarışmayı kazanacak mıyız çok heyecanlıyım." diye konuştu.
Babası Nurullah Çelik de ağabeyinin büyük siyah pantolonunu giyerek, top oynamaya giden Yunus'un yönetmenin ilgisini çekmiş olmasını kader olarak niteledi.
Filmde anlatılanın aslında gerçek hayatları olduğunu vurgulayan Çelik, oğlunun oynadığı rolün insanları etkilediğini, izlerken çok duygulandığını belirtti. Çelik, oğlunu ünlü bir oyuncu olarak hayal ettiğini de söyledi.
"Engellilere ışık olmak istedim"
Engelli bireylere ve onların anne, babalarına ışık olabilmek için kendi hikayesini "Çınar" filmiyle sinemaya taşıyan yönetmen Mustafa Karadeniz ise filmi zor şartlarda çektiklerini anlattı.
Sıfır altında 45 derecede 45 gün süren çalışmada rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan oyuncular olduğunu dile getiren Karadeniz, şunları kaydetti:
"Çınar filminden iyi tepkiler aldık. Sinemanın dili, dini, ırkı yok. Evrensel bir dil. Başrol oyuncularından üçü dışında tamamı köydendi. Oyuncu seçmek için 21 köy dolaştık. Son Handere köyünde 8 yaşındaki Yusuf'la tanıştık. Çok yetenekli bir çocuk. Kamerayı ilk defa sette gördü. 'Ağabey ne işe yarıyor?' dedi. Seni bununla görüntüleyeceğiz, sonra televizyonlarda, sinemada kendini göreceksin dedim. Çok mutluyuz. Yunus ailesinin gurur kaynağı oldu. Kars dışında ilk defa bir şehir gördü. Yurt dışına da götüreceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.