Sait Özdemir: Yakınlaşma yanarsın uzaklaşma donarsın..
Schopenhauer (Alman filozof, yazar ve eğitmendir) “Parerga ve Paralipomena Ya da Kısa Felsefi Denemeler” adlı kitabında kirpilerin soğukta kaldıkları anda yaşadıkları ikilemi anlatır:
“Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilem, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü” diyor ve bu durumun insan ilişkilerinde de benzer olduğuna dikkat çekiyor.
Bu durum aklıma Sadi Şirazi’nin şu sözlerini aklıma getirdi “Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın!"
Toplumsal hayatta aslında her birimiz bir diğerimize karşı bir oklu kirpi durumundadır.
Pandemi olayı bunu daha çok tetikledi galiba. Maske mesafe hijyen meselesi.
Toplum içinde bir arada yaşamak zorundaysak birbirimize katlanmak zorunda olduğumuzu da bilmeliyiz.
Sosyal mesafe kavramına baktığımızda, kişisel alan ile kamusal alan arasında kalan, bir kişinin kendisinden 120 ile 200 santimetre arasında değişen uzaklık olarak kabul edilmektedir.
Aslında herkesin bir başkasına yaklaşma mesafesi samimiyetin durumuna göre de değişebilmektedir. Uzlaşmanın ve bir arada yaşamanın yolu bu mesafenin ortak noktasını bulmaktan geçiyor.
Bu mesafede ne üşüyecek kadar uzak, ne de canımız yanacak kadar yakın olmamalı.
Ortak noktada buluşmayan veya buluşmak istemeyen veya topluluğa katılmak istemeyip uzakta kalan kişiler ise caresizce kendi yalnızlığının soğukluğunda üşümeye mahkûm olmak zorunda kalacaklardır.
Kişiler arasındaki mesafenin daraldığı yer, gerilimin ve anksiyetenin arttığı yerdir. Dolayısıyla bu durum sürtüşme, çatışma, çıkma ihtimalini de arttırmaktadır. Psikolojide bir kural vardır, metrekareye düşen insan sayısı arttıkça saldırganlık davranışlarında da artma yaşanır der.
“Çok muhabbet tez ayrılık getirir” sözü, daralan ilişki aralığına bağlı gerilimi ve ortaya çıkaracağı durumu en güzel bir şekilde bize anlatabilmektedir.
Unutmayalım ki, İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır.
Aslında kirpilerin bu durumu bize Allah’ın “O halde hala Akıl etmiyor musunuz!”(Bakara 76.ayet) uyarısının ibretli bir örneği değil mi sizce değerli dostlar.
Sonunda, bir arada yaşama kültürünü devam ettirerek, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşmak dileğimle..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.