Sait Özdemir: Sizde kendinizi anlatamayanlardan mısınız?

Richard Exley (Yazar)“Gerçek bir dost, siz en derin duygularınızı paylaşırken dinleyen ve anlayandır, der.

Anlama süreci dinlemeyle başlar. Psikologlar, psikiyatrist ve hatta tüm doktorlar hastalarının sorunlarını çözümlemede, eleştirmeden tüm dikkatlerini vererek, dinleme temeline dayalı bir uygulama kullanırlar.

İnsanlar bir dakikada ortalama 125 kelime konuşurlar. Oysa aynı sürede beyin 400 kelime algılayabilecek seviyededir.

Dikkati elden bırakırsak zihin dünyamızda geziye çıkarız, kendi düşüncelerimize dalarız. Kendini vermeden, iyi dinlememek anlamayı zorlaştırır

ABD’li psikolog Scott Peck şöyle açıklar: “İnsanlar kendisine önem verildiğini, önemsendiğini bilince kendine güveni artar der.

Sevdiklerimize değer vererek, onlara değerli kişiler olduklarını gösterelim kendilerini değerli hissettirelim.

Gazeteci, yazar Brenda Ueland, Bir insanı can kulağı ile dinlememek onun kişiliğine saygı duymamaktır, bencilliktir der.

Günümüzde hayatın her alanında evde, yolda, iş yerinde, toplantıda, radyoda, televizyonda, telefonda zamanımızın büyük kısmı dinlemekle geçiyor.

Allah bize iki kulak ve bir ağız vererek, “İki kez dinle ama bir kez konuş,” demektedir.

Dinlemek, karşımızdaki kişiye “Sana saygı duyuyor, değer veriyorum. Dost olalım ve dost kalalım,” mesajı vermenin en doğru ve en iyi yoludur.

Her türlü dili kullanmanıza, her türlü bilgi sunmanıza rağmen neden çoğu insan söylediklerinizi anlamaya, aktardıklarınızı kabul etmeye yanaşmaz?

Bunun için üstat Sezai KARAKOÇ da ifade ettiği gibi "Biraz kötü niyet, biraz da yetersizlik kâfidir" der, anlaşılmamak için.

Unutmayalım ki, Anlamanın temeli, dinlemektir.

Anlaşılmak çok keyifli bir duygudur.

Sonuç olarak,

Dinleyebilmek, insanda duygusal olgunluk gerektiren durumdur.

İnsanlara kendilerini ifade etme fırsatını verme onlara yapabileceğimiz nadide güzelliklerdendir.

yazının devamı..