Sait Özdemir: Simurg’a ulaşmak.

Sait Özdemir: Simurg’a ulaşmak.
Ben kimim? Hiçte kolay değildir bu soruyu cevaplamak. Kendini hem yargılamak hem de bu yargılama sürecinde merhameti elden bırakmamak o kadar da kolay değildir.

Sokrates “Kendini tanımak demek hayran hayran kendini seyretmek demek değildir. Onu arayıp bulmak demektir. Bu nedenle insanın hem ne olduğunu hem de ne olması gerektiğini araştırmasıdır; Nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, nasıl mutlu olacağını kendine sormasıdır.” diye ifade etmiştir.

Hazreti Süleyman (a.s)’ın çok değer verdiği bir kuş olan Hüt Hüt kuşunun  aklını bir soru kurcalar, insanların bir kralı varsa, kuşların da bir kralı olmalıdır diye. Bu kimdir nerededir diye düşünmeye başlar.Araştırmalarının sonunda Kuşların kralının Simurg olduğunu ve Kaf dağının ardında yaşadığını öğrenir.

Hüt Hüt bine yakın kuşu rahat yaşamlarını bırakarak kuşların kralını bulmak üzere ikna eder ve birlikte Simurg’a ulaşmak üzere yola çıkarlar. Ancak yol uzun ve engellerle doludur. Fırtınalar, soğuk, rüzgarlar ve aşılması zor dağlar, engin denizleri geçmek kolay değildir.

Bu zorlu yolculuğu ancak otuz kuş tamamlar. Saraya vardıklarında karşılayanlar onlara niçin geldiklerini sorarlar. Hüt Hüt de onlara Simurg’u görmek için çetin yolculukta ölümü göze alan arkadaşlarını anlatır ve gelen otuz kuşun Simurg’u mutlaka görmek istediklerini belirtir.

Kuşları büyük bir salona alırlar ve orada bulunan otuz tahta oturturlar. “Simurg geliyor”, “Simurg geliyor” sözleri hepsini heyecanlandırır, kalpleri hızla çarpmaya başlar ve oturdukları tahta mıhlanırlar.

Yoğun ses ve kanat rüzgârı estiğinde her birinin karşısında bir adet olmak üzere otuz ayna gelir. Ve kuşlar aynada kendilerini görürler. Aslında Farsça’da “simurg”, “otuz kuş” demektir.

Kendimizin kralını bulmak üzere bu zorlu  yolculuğa çıkılıyorsa ortada bir amaç var demektir.

Ben kimim? Hiçte kolay değildir bu soruyu cevaplamak. Kendini hem yargılamak hem de bu yargılama sürecinde merhameti elden bırakmamak o kadar da kolay değildir.

Kendini tanımak neye ihtiyacın olduğunu ve neye ihtiyacın olmadığını bilebilmektir. Sanıldığı kadar kolay değildir bu kendini tanıma işi. İnsanın kendi davranışlarını gözlemesini, yorumlamasını ve yorumlarının doğruluğunu sonraki yaşantıları ile test etmesi; en azından belli dönemlerde kendisini ve başkasını yargılamayı bırakmasını, dürüst olmasını, karşılaşacakları ile cesurca yüzleşebilmesini ve yaşadığı duygulara katlanabilmesini gerektirir.

Emek ister, cesaret ister, sabır ister. İçimizde saklanmış, unutulmuş masum, üzgün bir çocuk bulmayı beklerken karşımıza bastırdığımız karanlık tarafın hayaletleri ve karabasanları çıkabilir.Ramazan ayı bu açıdan kendimizi bulmayı en güzel şekilde sağlayan  bir aydır.

Rabbim bu Ramazan-ı Şerif  ayında kendimizi tanımayı,kendimizi bilmeyi nasip eylesin.

Unutmayın “Her arayan bulamaz ancak bulanlar hep arayanlardır”.

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.