Sait Özdemir: Rahmet Ayı Ramazan

Sait Özdemir: Rahmet Ayı Ramazan
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan, Ramazan-ı Şerif geldi hoşgeldi!

Bütün bu sıkıntı ve zahmetten sonra sessiz sedasız bir şekilde gelen ve hayatımıza ayrı bir güzellik katan Ramazan ayı beden ve ruh sağlığımızın bir nevi tamirat ayı gibidir. Bu ay da vücut ve nefis açlıkla terbiye edilir. Açlık kalplerimizin pasını alır, gönlümüze incelik verir.

İmam Gazali “Açlık, günah işleme arzusunu kırar, kötülük etmeye mâni olur” buyurmuştur

Toplumun tamamı tarafından kabul görmüş olan Ramazan ayının sosyolojik ve psikolojik boyutları açısından birçok faydaları olduğu bilinen bir gerçektir.

İnsanın her türlü maddi ve manevi davranışlarının ortaya çıktığı, bazen mutluluk, bazen hüzün ve gözyaşlarıyla sulandığı bir aydır ramazan ayı.

İbadetler insan hayatına anlam ve amaç katar, insana kimlik kazandırır. İnsanın ruh dünyasını geliştirir. Bunun yanında, bireye uyumlu kişilik özellikleri kazandırmakla beraber tedavi edici etki de yapar. Ramazan ayı insanın sosyal davranış ve ilişkilerini, iletişim, yardımlaşma, hoşgörülü olma ve bütünleşme eğilimlerini geliştirir. Yapılan maddi ve manevi ibadetler, kişiye yüksek ahlâkî duygu ve tutumlar ve olumlu alışkanlıklar kazandırır

Sosyolojik anlamda dinî yaşamın pratik bir unsuru olarak Ramazan ayının üzerimizde bıraktığı çok derin etkiler vardır. Ramazan ayı şahsi olarak gündelik hayatımıza çeki düzen vermesinden başlayarak aile içi iletişimimizden tutunda, işyerlerindeki sosyal ilişkilerde, ibadetlerimizde dostluklarda komşularmızla olan iletişimimizde dâhil olmak üzere bir çok değişikliği de beraberinde getirmektedir.

Ramazan ayında toplu olarak yapılan iftarlar, kılınan teravihler ve okunan mukabeleler sayesinde insanlar arasında “birlik şuurunun” uyanmasına da vesile olmaktadır.

Günümüz çağdaş insanın duygusal gerginliğinin temel sebeplerinden birisi de ‘kalabalık içinde yapayalnız olma’ halidir. Bu hal çoğu kişide bunalımlara ve depresyona neden olan aşırı ferdileşmenin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İbadetler ise bireyi Allah’la olduğu kadar, diğer insanlarla da yakınlaştırmaktadır. Veren el olma bilinci kazandırmaktadır.

Ramazan ayının atmosferi içinde yapılan toplu dua, tören ve sohbetler sırasında birbirlerinden etkilenen insanların dinî duyguları daha çabuk harekete geçmektedir. Aynı zamanda bireyde aidiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayarak bir bütünün parçası olduğu hissini yaşatmaktadır.

Ramazan ayında aynı ortam içinde iftar açan ve teravih kılanların birbirlerinden etkilenmemeleri düşünülemez. Çünkü bu sosyal ortam onların hem dini motivasyonlarını güçlendirmekte hem de sahip oldukları kültürün korunmasına katkı sağlamaktadır. Ramazan ayında gençlerin dinî sosyalleşmelerinde ailenin rol model olması oldukça önemlidir.

Çünkü çocuklar ve gençler anne babalarından gördüklerigözlemledikleri davranış kalıplarını ve özellikleri kabule ve taklit etmeye hazırdırlar. Çocuklar büyükleri gibi hareket etmek, onların yediklerinden yemek, konuştuklarından konuşmak ve hayallerinden bahsetmek için büyük bir heyecan içindedirler.

Ramazan ayı bir anlamda ailelerin çocuklarına kendi kültür ve kimliklerini kazandırma anlamında da fırsatlar sunmaktadır.

Son söz olarak Beyhaki’nin sözlerine dikkat kesilelim:

“Oruç, sadece yemek, içmek vesaireden kesilmek değildir. Kâmil ve sevaplı oruç, ancak faydasız laftan, boş vakit geçirmekten, kötü söz söylemekten (dedikodudan) ve nefs-i emmârenin bütün temâyüllerinden vazgeçmektir. Şâyet biri sana söver yahut sana karşı câhilce herhangi bir harekette bulunursa, kendi kendine ‘’şüphesiz ki ben oruçluyum’’ de; sabret!”

Rabbim; Ramazan ayının bereketinden faydalanmayı nasip etsin,

Rabbim; Ramazan ayında bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesini nasip etsin,

Hayırlı Ramazanlar…

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum