Sait Özdemir: İnci sancı mahsulüdür.
Mevlana hazretlerinin buyurduğu gibi ; "Sıkıntılar misafirdir, gelir ve gider. Önemli olan gönderenin hatırına o misafire sabretmek” gerekir der.
Unutmayalım ki insanız yaşıyorsak, katlanacağımız daha çok dertlerimiz var demektir.
Sağlık problemleri, ailevi problemler, evlat çocuk, maddi problemler, ruhsal problemler zaman zaman bizleri huzursuz etse de katlanmayı bilmek gerek.
Ne diyor Şeyh Galip, Düştüğün zaman sabretmeyi bileceksin, Her zilletin elbette bir izzet var içinde.
İncinin inci olma yolculuğuna baktığımızda zorluk ve sıkıntılar sonucu değerli bir taşa dönüştüğüne şahit oluyoruz. Eskiden beri insanlar tarafından değerli bir mücevher olarak kullanılan doğal incilerin çoğunun kaynağı denizde yaşayan istiridyeler olduğunu çoğunuz bilir. Peki, inci nasıl oluşuyor.
İncinin istiridye içerisinde oluşması aslında istiridyenin bir çeşit kendini koruma mekanizmasının sonucudur. Kabuklarının arasından içine giren bir kum tanesi ya da herhangi bir parçacık istiridye tarafından yabancı madde olarak algılanır.
İstiridye kendini korumak için bu yabancı maddeyi “incinin annesi” adı verilen sert, katı, güçlü ve parlak yapıdaki sedef mineraliyle sarmaya başlar. Zaman geçtikçe daha çok sedef ile kaplanan bu yabancı madde en sonunda parlak ve sert bir taşa dönüşür. İşte bu taşa inci deniyor.
Tabi ki bu o kadar kolay olmuyor sıkıntı zorluk ve mücadele ve sabır sonucu oluyor.
Ne diyor şeyh Galip, Düştüğün zaman sabredeceksin, Her zilletin elbette bir izzet var içinde
Her sıkıntının ve hakir görülmenin içinde elbette bir kolaylık ve yücelik vardır.
Peygamber efendimiz(s.a.v); “Allah, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” buyurmuştur.
Bizim sıkıntıdan muradımızda esasen budur. Bizler çok iyi biliyoruz ki; ‘’Allah’ın imtihan yeri olarak tanımladığı dünya hayatı aynı zamanda sıkıntılarında mekânıdır.’’ Biz Müslümanlar bu anlamda sıkıntılara sabretmeyi "zahmetsiz rahmet olmaz" diyerek bu sıkıntıların günahlarımızdan arınmamıza vesile olmasını umarız.
İnsan hayatı boyunca düşüş yaşayacağını unutmamalı, bunu hafızasında tutmalı ve kendi kendine şöyle demelidir acaba bu düşüş bakalım hangi çıkışın habercisi olacak. Bunun içinde acele etmemek sabırla ve güvenle beklemek gerek.
Bu arada sizlere Aşki’nin o meşhur beytini hatırlatmak isterim; İvme ey dil sabrı kıl ivmek melâlet gösterir, Görelim ayine-i devran ne suret gösterir(Acele etme ey gönül, sabırlı ol; acele etmenin sonu üzüntüdür. Hele görelim, dünya aynası yüzünü nasıl gösterecek bize)
Sonuç olarak: Değerli dostlar; Mümin bir insan sıkıntıya düştüğü vakit önce bunun Allah’tan olduğunu bilmeli, Allah’ın üzerindeki nimetlerini hatırlamalı, sonrada ümit var olup sabır etmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.