Sait Özdemir: Hiç bir şey karşılıksız kalmaz, etme bulma dünyası..

Sait Özdemir: Hiç bir şey karşılıksız kalmaz, etme bulma dünyası..
Gönül kazanmak istiyorsan sevgi tohumu ek, Cenneti kazanmak istiyorsan yollara diken serpmekten vazgeç.

İnsanın yaptığı iyilikte kötülükte karşılıksız kalmaz. İnsan ne ederse kendine eder. Atalar nur içinde yatalar bu konuyla ilgili yaşadıkları tecrübelerden ibret verici çok güzel sözler aktarmışlar bizlere ve gelecek nesillere. “Etme bulma dünyası”, “Eden kendisine eder. Yapan bulur ve çeker!"

İyiliğin mükâfatı da kötülüğün şerride hemen döner ve sahibine gelir. İnsan, günlük hayatta karşılaştığı iyiliğin de kötülüğünde hangi davranışlarının karşılığı olduğunu bilemez. Bunu en güzel şekilde anlatan atasözümüz de “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” diyor.

Bu konuda yazılmış bir çok hikaye ve anekdot olmasına rağmen bu konuyu en güzel şekilde anlatan konu ile ilgili çok güzel bir hikaye ile sizleri baş başa bırakıyorum. Hikâyede yaşlı bir derviş durmadan gezer ve gittiği yerlerde: “Kim ne ederse yine kendine eder.” der dururdu. Köydeki yaşlı bir kadında kapısının önünden geçerken söylediği bu sözlerinden bıkmış olacak ki, bir gün “Şuna bir kötülük yapayım da görsün bakalım herkes ettiğini bulacak mı?” diye bir plân hazırladı.

İhtiyar derviş evinin önünden geçerken içine zehir koyarak hazırladığı yol azığını ona verip:

Derviş efendi al bu azığı senin için yaptım, acıkınca yersin” dedi. Derviş bu ikrama çok memnun olmuştu. Nasıl bir şey olduğuna bile bakmadan ikram edilen azığı torbasına koyup günlerdir aç olan karnını doyurmak için köyün dışında bir çeşmenin başına gitti.

Torbasından azığını çıkardı, tam yemeye hazırlandığı bir sırada uzaklardan geldiği belli olan kan ter içinde kalmış, aç, yorgun ve bitap düşmüş bir asker: “Amca çok uzak yollardan geliyorum. Çok açım” dedi. İhtiyar derviş, hiç tereddüt etmeden torbasından çıkardığı azığın tamamını askere verdi. Kendisi de torbasında günlerden beri sakladığı kuru ekmeğini yemeye başladı. Zavallı asker verilen azığın tamamını afiyetle yedikten sonra çeşmeden de su içip adama duâ ederek yanından ayrıldı.

Günlerdir kendisini bekleyen annesine yetişmek üzere yola çıktı. Eve geldiğinde  “Öldüm, yandım, bittim” diye de feryat etmeye başladı. Annesi askerden gelen oğlunu bağrına basmış, sevinmesi gerektiği yerde üzülüyor, oğlunun bu hastalığının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu: “Oğlum ne oldu sana? Dokunacak bir şey mi yedin yoksa?” diye sordu.

Asker zararlı bir şey yemediğini, sadece çeşme başında ihtiyar bir dervişin yemek üzere torbasından çıkardığı azığı istemesi üzerine kendisine verdiğini ve adamın merhametine hayran kaldığını söyledi. Bunun üzerine eyvah dedi yaşlı kadın: “Eyvah oğlum! Seni ben zehirledim. ‘Adamcağız eden bulur’ diyordu. İşte ettiğimi buldum” diye ağlamaya yırtınmaya başladı ama, iş işten geçmişti.

Sonuç olarak; Gönül kazanmak istiyorsan sevgi tohumu ek, Cenneti kazanmak istiyorsan yollara diken serpmekten vazgeç.

yazının devamı..

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.