Sait Özdemir: Acı Duyabiliyorsan Canlısın

Sait Özdemir: Acı Duyabiliyorsan Canlısın
Tolstoy, Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın, der. Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın diyerek güzel ve etkili bir empati duygusunu dile getirmektedir. Bugünlerde buna çok ihtiyacımız var.

Değerli dostlar dünya hayatı iniş ve çıkışlarla, düz ve yokuşlarla, dert ve sevinçlerle doludur. İnsan için her zorluğun bir kolaylığı, her bolluğun bir darlığı, ölüm hariç her derdin bir çaresi vardır.

Değerli dostlar yaşanan bu büyük afetlerden depremlerden dolayı evimizde sıcak odalarımızda televizyonlarda izlediğimiz o sahnelerde evlerini ve yakınlarını kaybetmiş boynu bükük caresiz insanların karşısında acaba bizim aklımız, gönlümüz ve vicdanımız bu derdi ne kadar hissetti.

Sizce insan olanın bu acıyı hissetmemesi duymaması mümkün mü?

Şâir insan yüreğinde bulunan başkalarının dertleriyle dertlenme derdini ne güzel ifade etmektedir.
Gündüz bir derd, gece bir derd, Bilemedim nice bir derd, Sol böğrümde ince bir derd, Batar Yunus Yunus diye.
Sevinçte, kıvançta, kederde ve tasada buluşup asgari müştereklere uzlaşamıyorsak kendimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.

Böylesi bir zamanda elimizdekini ihtiyaç sahibi insanlarla bölüşmek paylaşmak yerine fırsatçılık yapıyorsak kendimizi yeniden sorguya çekmemiz gerekir. Acılar da geçer ancak kötülükler hafızada kalır. Unutmayalım ki; bizi biz yapan birlik beraberlik iyilik yardımlaşma merhamet duygularımızdır.

Başkalarının derdini kendi derdi olarak hisseden bir anlayışa sâhip gönül adamı, kendi malını da kardeşinin malı olarak görür. Bu tür yaklaşım tarzı, özellikle yokluk ve darlık zamanlarında; acıları paylaşıp imkânları bölüşmenin gerekli olduğu dönemlerde ayrı bir önem kazanır. Başkasının acısını yüreğinde hissetmeyen bir insanın insanlığından geriye ne kalır ki.

Milli sairimiz, Mehmet Âkif’in de dediği gibi: Hiç sıkılmaz mısınız Hazret-i Peygamberden? Ki uzaklardaki bir mümini incitse diken, Kalb-i pâkinde duyarmış o musibetten acı, Sizden elbette olur rûh-ı Nebî dâvâcı.
Toplumda her zaman yıkık gönüllü insanlar, savrulmuş âileler, sahipsiz çocuklar vardır. Nasıl ki ağaç dalları, budakları, yaprakları ve meyveleri ile ağaçtır. İnsan da yaptıkları kazandıkları ve başkalarına sundukları ve verdigi yardımlar ile insandır.
Başkalarının derdini görmek ve onların farkında olmak ne büyük erdemdir. Bakmakla görmek arasında fark vardır. Bakmasını bilirseniz çevrenizdeki fakir, yetim ve acı çeken, dertlileri görebilirsiniz. O yüzden bakmak ve görmek gerekiyor.

Şu an devam eden Ramazan iklimini bu anlayışla değerlendirmek ve bunu hissederek yaşamanız dileği ile.

Gök kubbede hoş bir sadâ bırakabilmek yıkık bir gönlü yüreğinde taşımak ve bir gönüle girmekten geçmeniz dileğimle.

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum