Şair Arif Ay: Her şeyden önce şiir yaşama tarzımdır
İstanbul
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından şiir okumayı, yazmayı ve yayınlamayı teşvik etmek amacıyla ilan edilen 21 Mart Dünya Şiir Günü, 25 yıldır kutlanıyor. Dilsel çeşitliliğe de fırsat sunması hedeflenen gün kapsamında birçok ülkede çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
- Şair Mustafa Köneçoğlu, Türkiye'de şiirin durumunu ve şiire olan ilgiyi anlattı
- Şair Adem Turan: Türkiye'de iyi şiirler yazılıyor
- Şair Ali Emre: Şiir edebiyat ormanının en nadide ağacıdır
- Şair Arif Ay: Her şeyden önce şiir yaşama tarzımdır
"Hıra", "Dosyalar", "Şiirin Kandilleri", "Yirmi Yaş Şiirleri" ve "Dağlara Götür Beni" adlı şiir kitaplarına imza atan Ay, şiir yolculuğunu, geçmişten bugüne Türkiye'de şiirin durumunu ve şiire olan ilgiyi AA muhabirine anlattı.
Arif Ay, şiirin hayatının odağında yer aldığına dikkati çekerek, günlük uğraşlarının arasında ilk sırada her zaman şiirin yer aldığını vurguladı.
"Şiir, yaşama tarzımdır her şeyden önce"
Şiirin diğer edebi türler içindeki yerine de değinen Ay, "Şiir, edebi türlerin en eskisi. İnsanoğlunun yaratılışıyla başlar şiirin tarihi. Başta her anlatı manzumdu. Daha sonra şiirin dışındaki türler nesirle ifade edilmeye başlandı. Şiir, bir söz sanatı olarak dilin en derinlikli, en incelikli kullanıldığı bir edebi türdür. Etki gücünün büyük olması, bellekte kalıcı olması, onu diğer türlerden farklı kılar." şeklinde konuştu.
Şair Ay, şiirle neden iç içe olduğuna dair, "Şiir, yaşama tarzımdır her şeyden önce. Kötülüklerle, zulümlerle, haksızlıklarla savaşmamın bir aracı. Ayrıca şiir, yaratılışın güzelliklerini, hikmetlerini paylaştığım bir edebi türdür. Çağa tanıklığımın bir belgesi. Yaşama aşkının somut ve soyut ifade biçimidir benim için şiir." ifadelerini kullandı.
"Bugünkü şiir insana ulaşamıyor"
Türk şiirinin geçmişiyle bugününü değerlendiren Ay, "Türk şiiri, geçmişte kendi kaynaklarımızdan, kendi medeniyet değerlerimizden beslendiği için daha bize ait bir sesi ve bize ait bir anlam dünyası vardı. Bugünkü şairler kendi kaynaklarından ziyade Batı'dan besleniyorlar ya da hiç bir kaynaktan beslenmiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Arif Ay, bugünkü şiirin genel olarak insanın evrensel ortak değerlerinden kopmuş durumda olduğunun, insana ulaşamadığının altını çizdi.
Şiirde takip ettiği bir kişi veya ekol olmadığını sözlerine ekleyen Ay, "Bütün iyi şairleri okurum. Onların dili nasıl kullandıklarını anlamaya çalışırım. Benim şiirim kendi sesimin, kendi mizacımın, inancımın ve dünya görüşümün ifadesidir." dedi.
Arif Ay kimdir
Niğde'de 1953'te doğan Arif Ay, ilk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı, ardından Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi.
Bir süre devlet memurluğu görevinde bulunan Ay, halen Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Ay "Sen Geçerken", "Güne Doğan Koşu", "Uzun Bir Hüzün", "Bin Yılın Destanı", "Dik Durmak", "Şiirimin Şehirleri", "Puslar İçinde", "Dokuz Kandil", "Gün Dökümü", "Ateş ve Caz", "Dipköşe", "Fuzulinin Yalnızlık Arkadaşı Sezai Karakoç", "Saat Yirmi Dörtte Saksafon Dersi" ve "Gece Yazıları"nın da aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı.
Şair Ay'ın antoloji çalışmaları "Anne Hikayeleri", "Türk Edebiyatında Anne Şiirleri" ve "Türk Edebiyatında Çocuklara Şiirler"den oluşuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.