SAĞLIKLI İLETİŞİM

SAĞLIKLI İLETİŞİM
 İnsanoğlunu en büyük problemleri hep yanlış anlaşılma nedeniyle yaşamıştır. Ya birebir ilişkilerinde ya da sosyal ilişkilerdeki anlayış farklılıklarından...

 


İnsanoğlunu en büyük problemleri hep yanlış anlaşılma nedeniyle yaşamıştır. Ya birebir ilişkilerinde ya da sosyal ilişkilerdeki anlayış farklılıklarından doğan çatışmalar bazen üzüntülere, bazen yıkımlara, bazen çaresizlikten kendisine kıyım derecesinde, bazen de öfkeden başkalarına kıyma sonucu geridekilere büyük acılar yaşatmıştır.

Demek oluyor ki anlama, dinleme, birçok olumsuzlukları bertaraf edebilecekken; önyargı, dinlememe, anlamama vb gibi durumlar beraberinde bir çok olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir.

Beklentilerimiz de bizi bazen zorlamakta; gerek kendimizden ve gerekse sosyal çevremizden beklentilerimiz eğer bizi ve toplumu zorluyorsa, hem şahsımızı hem de içinde yaşadığımız toplumu germekte, kriz meydana getirmekte ve çatışmalara sebep olmaktadır. Eğer güçlü ve zayıf yönlerimiz iyi tanır, toplum dinamiklerine göre bir hareket tarzı benimsersek bu kez de kabul edilme, değer verilme gibi bizi üst düzeyde memnun edecek ve makam, mevki, kariyer kazandıracak düzeylere erişip kendi iç dünyamızla barışık ve sosyal açıdan da saygınlık elde ederiz. Bu da bizi meselelere bakış açımızdan dolayı lider rol üstlenmeye götürü ki, el üstünde tutulmak ve her zaman göz önünde olup bir şeyler üretmek; moral ve motivasyon açısında üst düzey mutluluklara doğru sevk eder.

İnsanlar hayatlarından zevk almaya, mutlu olmaya doğru bir meyil arz ederler. Bunun için de öncelikle kendini tanımalıdır. Ayrıca da iletişim ve etkileşimde bulunduklarını da tanımalıdır ki karşılıklı alış-verişlerinden memnun olabilsin.Bu da iyi bir sosyal çevre uzmanı olmasını gerektirir.Çünkü nasıl iç dünyamızla hesaplaşıp doğru kararlar vermeye çalışırsak toplum ile de karşılıklı çıkar ilişkilerimizi her iki tarafın yararına olacak şekilde düzenlememiz icap eder.Belki kendimizle yaptığımız akiti açığa vurmak istemeyiz ama sosyal çevremiz ile olan sözleşmemiz her zaman açık ve seçik olmalıdır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki insan iki türlü ait olma derecesi ile yükselmek ister. Kendi kendine yeterlilik arz etme ve sosyal çevresinde kabul görme. Ümitlerimiz, arzularımız, doğrularımız, yanlışlarımız hep bu çerçevede izah tarzı arar. Amacımız her zaman kendimizi doğru izah edebilmek olmalıdır. Bu da bizi kontrol eden değer yargılarımızla mümkündür. Değer yargılarımız bizim her zaman sarsılmaz gücümüz olmuştur. İnancım olmasaydı ben bu sıkıntılara katlanamazdım diyenlerin hayatını devam ettiren bu değer yargıları değil midir?

İç huzurunuzun dışınıza da yansıması dileğiyle?

 

Sait özdemir

saitozdemir.pskdan@gmail.com
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.