Sağlık çalışanlarına zam müjdesi

Sağlık çalışanlarına zam müjdesi
  Başbakan Davutoğlu, "Sağlık çalışanlarının nöbet ücretlerine yüzde 50 zam yapıyoruz. Hekimlerin yanında diğer sağlık çalışanları...


 

 

Başbakan Davutoğlu, "Sağlık çalışanlarının nöbet ücretlerine yüzde 50 zam yapıyoruz. Hekimlerin yanında diğer sağlık çalışanları da bundan yararlanacak" dedi.

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, sağlık alanında son 12 yıl içinde devrim mahiyetinde reformlar yaptıklarını belirterek, "Bu reformların yansıması olarak 2002'de yüzde 40'lar civarında olan halkın memnuniyeti, bugün yüzde 75'lere ulaşmışsa, bunu biz doktorlarımıza borçluyuz. Aldığımız kararlara değil" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen "Şifa Veren Ele Vefa Projesi" kapsamında sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla Marriot Otel'de düzenlenen etkinliğe katıldı.

Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, bazı mesleklerin konjonktür ve belli mekanlarla sınırlı olmadığını, insanlığın var olduğu günden bu yana devam ettiğine dikkati çekerek, bunların varoluşsal meslekler olduğunu ifade etti.

Bazı ilişkilerin de hiçbir şekilde maddi menfaatle ifade edilemeyeceğini, sadece ruhi bağla, çok güçlü bir varoluş idrakiyle izah edilebileceğini kaydeden Davutoğlu, “Ben üç ilişkiyi bizzat yaşadığım için hep bu bağlamda görmüşümdür. Birisi ebeveynle çocuk arasındaki ilişki, anne-baba ile çocuk ilişkisi. Üçüncü faktör, bu ilişkiye anlam katamaz. Doğrudan varoluşunu borçlu olduğu anne babasına dönük çocuğun duyduğu hürmet, anne babanın çocuğa duyduğu şefkat varoluşsal ilişkidir. İnsanoğlunun başından beri vardı, ebediyete kadar sürecek. O ilişkinin doğası hiçbir şekilde değişmeyecek. İkincisi bizzat tecrübe ettiğim hoca-talebe ilişkisi. Bir kez bir genci, bir öğrenci olarak görmeye başlamışsanız, hoca-öğrenci ilişkisi hayat boyu, hatta açık bir defter niteliğinde hayat sonrasında da devam edebilecek ilişkidir. Şimdi 10, 20 yıl görmediğim öğrencimi dünyanın bir köşesinde görsem ilk an, ona verdiğim dersi hatırlar ve o ruhi irtibatı kaybetmemişimdir. Üçüncüsü ise doktor ve hasta ilişkisidir. Bu da aynen diğer ikisi gibi varoluşsal ilişkidir” şeklinde konuştu.

Şifa veren ve şifa alan ilişkisinin hep devam ettiğini vurgulayan Davutoğlu, bunu, bazı sosyal çevrelere girdiğinde kimi zaman kendi öğrencilerinin kimi zaman da eşi Sare Davutoğlu’nun hastalarının yanlarına gelerek aynı yakınlıkta ilişki biçimini ortaya koyarken gözlemlediğini belirtti.

-"Doktorlar her türlü saygının ötesinde bir meslek icra ediyorlar"

Doktor ve hasta ilişkisinin varoluşsal ilişki olduğunu yineleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Gerçekten doktor doktorluğunu yaptığında, ki yapıyorlar, hepinize teşekkür borçluyuz, hasta bunu hisseder. Derununda bunu yaşadığı için o ilişkiyi hep görmek ister.  Sadece kendi doktorunun gözüne baktığında şifa bulan hastalar vardır. Psikolojik bir ilişki bu. Telefonda sesini duyduğunda o ses ile şifa bulan veya hastalığında iyileşme hisseden hastalar vardır. Çünkü o ses, o bakış, yürekten gelen bir bakıştır, yürekten gelen bir sestir. Yürekten gelen sesle hastasına seslenen, yürekten gelen bakışla hastasına bakan bütün doktorlarımıza selam olsun. Onlar her türlü saygının ötesinde bir meslek icra ediyorlar. Her türlü saygının ötesinde. Öylesine bir aşkla bu mesleği icra ediyorlar ki verdikleri her şifayla aslında bir muhabbet tohumu da ekiyorlar.”

Doktorluğun esas özünün, merhamet olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bir anne baba çocuğuna nasıl merhametle bakıyorsa bir hoca talebesine nasıl merhametle bakması gerekiyorsa doktor da her zaman hastasına merhametle bakar. Aynı şekilde hasta da doktoruna bakışında hiçbir zaman maddi menfaatinin yansımasını görmediği zaman ona gönülden bağlanır ve o bağ hep devam eder. Biz bugün eğer ülkemizde yeni sağlıklı nesiller yetiştirmeyi hedefliyorsak, huzur ve mutluluk içinde taahhüt ediyorsak en çok ihtiyaç hissettiğimiz meslek dallarının başında doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları gelir ve en çok teşekkürü onlar hak eder."

-"Devrim mahiyetinde reformlar yaptık"

Son dönemde sağlık alanında yaptıkları reformların herkesçe malum olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"12 yıl içinde devrim mahiyetinde reformlar yaptık. Bu reformların yansıması olarak eğer halkın sağlık hizmetlerden memnuniyeti, 2002'de yüzde 40'lar civarında olan memnuniyeti bugün yüzde 75'lere ulaşmışsa bunu biz doktorlarımıza borçluyuz. Aldığımız kararlara değil. En iyi kararları Ankara'da alabiliriz, en güzel hastaneleri kurabilir, en modern araçları getirebiliriz ama insan faktörü olmadan ne araçlar, ne kararlar, ne kanunlar bir işe yarar. Nihayet o kanunu değerlendirecek olan insan faktörüdür. Nihayet o mekanları dolduracak olan o mekanları bir hapishane hastane arasındaki farkı oluşturan mekanda sadece çevre düzenlemesi ve mekan düzenlemesi değil doktorun yüzündeki tebessümdür. Yine o mekanlardaki araçlar ne kadar modern olursa olsun, o aracı kullanan doktorumuz, teknisyenimiz o araçları kullanırken hastaya muhabbetle bakamıyorsa o memnuniyet olmazdı. Memnuniyetin oluşması için çalışan doktorlara,  sağlık çalışanlarının her birine teşekkür ediyorum.”

Yaptıkları her reformun doktorlara, sağlık çalışanlarının üzerine nasıl yük getirdiğini aile olarak bizzat içinde oldukları için de bildiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle dedi:

"Ama herkesin bir şeyden şikayet etmesi normal karşılanır ama bazı mesleklerde şikayet yoktur, aşk vardır. Doktorluk böyle bir meslektir. Aşkla yapılan bir meslektir. Onun için aşkla yapılan bu mesleğin tarihten bugüne İbn-i Sina'dan bugüne şifa üzerine yazan herkes önce insan sevgisinden bahseder. Devlet idaresi nasıl insan sevgisine dayanıyorsa, dün Dede Korkut Kitabı üzerine yaptığım konuşmamda söylediğim gibi tababet ilmi de nihayetinde insan sevgisine, insan muhabbetine dayanır. Nasıl insanı yaşat ki devlet yaşasın diyorsak, devletin yaşaması insanın yaşamasına bağlıysa devletin dahi nihai saadeti insanın saadetine ve salığına bağlıdır."

Başbakan Davutoğlu, "Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu Paketi içinde sağlık çalışanlarına yönelik, şiddeti gerçekleştiren fail konusunda da 24 saat hemen gözaltı, eğer bu birkaç kişi tarafından gerçekleşmişse 48 saat gözaltı şartı getireceğiz. Yani hem şifa vermek için gece gündüz çalışan doktora saldıracaksın, sonra da hastanenin diğer kapısından çıkacaksın, öyle olmayacak" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Sağlık Bakanlığınca yürütülen "Şifa Veren Ele Vefa Projesi" kapsamında sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, geçmiş dönemde, sağlık çalışanlarına şiddet konusunda ciddi tedbirler aldıklarını, 2011'de, 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi yürürlüğe koyduklarını, sağlık çalışanlarına hukuk yardımı yapılması için düzenleme yaptıklarını hatırlattı.

Eskiden, saldırıya uğrayan sağlık çalışanlarının, bir taraftan da kendi hukuki davasını takip ettiğini, sahipsiz olduğunu anımsatan Davutoğlu, şimdi, tüm sağlık çalışanlarının, şiddete maruz kaldıkları durumlarda, bakanlık avukatlarından gerekli hukuki yardımı alabildiğini söyledi.

Davutoğlu, 7 gün, 24 saat hizmet veren "Alo 113" telefon hattını hizmete aldıklarını, 2012'de Çalışan Güvenliğinin Sağlanması Genelgesini yayımladıklarını, Beyaz Kod koordinatörlüklerini kurarak, şiddet olaylarının, hukuki aşamalarının takibini sağladıklarını anlatan Davutoğlu, Beyaz Kod biriminin, kamu ve özel tüm sağlık kuruluşlarında gerçekleşen şiddet olaylarını, telefon hattı veya web sayfası üzerinden takip ederek, kayıt altına aldığını ve sürecin adli makamlara iletilmesine katkı sağladığını kaydetti.

Davutoğlu, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda yer alan, suçun şekli ve tutuklama kararı konularında düzenlemeye gittiklerini hatırlatarak, şunları ifade etti:

 "Burada, yeni düzenlemeyi de zikretmek istiyorum. Şu anda Meclis'te tartışılmakta olan, Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu Paketi içinde sağlık çalışanlarına yönelik, şiddeti gerçekleştiren fail konusunda da 24 saat hemen gözaltı, eğer bu birkaç kişi tarafından gerçekleşmişse 48 saat gözaltı şartı getireceğiz. Yani hem şifa vermek için gece gündüz çalışan doktora saldıracaksın, sonra da hastanenin diğer kapısından çıkacaksın, öyle olmayacak. Önce bir hesap vereceksin, hangi hakla, gece 24 saat sana hizmet veren o tıp çalışanlarına, doktorlara, hemşirelere, sağlık çalışanlarına saldırırsın diye bir hesap verilecek. O gözaltı sonrasında da hukuki işlemler başlatılıp, hukuki işlemlerle birlikte vaka adli makamlara tevdi edilecek."

-"Teşekkür ederken de aynı hızla davranabilmeli"

Hastaneye gelen hasta yakınlarının halini anladıklarını, doktorların onlara şefkatle yaklaştığını ifade eden Davutoğlu, "Onlara yanlış bir davranış sergileyen doktor için de bizim ayrıca mekanizmalarımız var. Şikayet mekanizmaları ki çok yoğun şekilde de kullanılan mekanizmalar bunlar. Ama şikayet ederken, yoğun bir şekilde ve hemen telefona sarılıyorsa hasta, teşekkür ederken de aynı hızla davranabilmeli. Teşekkür ederken ve takdir ifade ederken de aynı yoğunlukta davranabilmeli" dedi.

Özelde çalışanlara işlenen suçları, kamu görevlisine karşı işlenmiş suç saydıklarını ve cezada artırım uyguladıklarını belirten Davutoğlu, güvenlik görevlisi sayısını 15 bin 783'e yükselttiklerini, hastanelere ve sağlık tesislerine kamera sistemleri yerleştirdiklerini, 709 emniyet personeli görevlendirdiklerini, sağlık çalışanlarına şiddetin azaltılması için toplumsal farkındalık çalışmaları yürüttüklerini, "sevgi en iyi ilaçtır" temalı kampanyalar düzenlediklerini anlattı.

Davutoğlu, bundan sonra da benzer adımları sürdüreceklerini dile getirerek, "Şundan bütün doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın emin olmasını isterim. Herhangi bir şekilde, bir şiddete maruz kalmış bir doktorumuz söz konusu olduğunda, hukuki yardımlar dışında, devletimizin ve hükümetimizin merhamet eli de onların üzerindedir, hem maddi hem manevi desteğimiz her zaman onların yanında olacaktır. Hiçbir şekilde de bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağız" diye konuştu.

Tıp alanında, sağlık hizmetlerinde olağanüstü büyük bir reform gerçekleştirdiklerini kaydeden Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde son 12-13 yıl içinde Türkiye'nin birçok alanda büyük reformlar gerçekleştirdiği söyledi.

-Doktorlara "seferberlik" çağrısı

Türkiye'nin, tarımda, dünyanın en büyük 7'nci üreticisi, turizmde 6'ncı büyük destinasyonu olduğunu, ulaşımda devrim mahiyetinde adımlar atıldığını anımsatan Davutoğlu, halkın doğrudan muhatap olduğu, sağlık reformunda sağlanan ilerlemenin, kendisini heyecanlandırdığını dile getirdi.

"Her yerde havalimanları kurabiliriz ama sağlığı yoksa insan uçabilir mi? Her yerde çok değişik hizmetler sunabiliriz, spor imkanları, vesaire ama sağlığı yoksa bunları yapabilir mi" diye soran Davutoğlu, her şeyin başının sağlık olduğunu belirterek, Allah'tan, sağlıklı nesiller nasip eylemesini istedi.

Davutoğlu, toplumdaki sağlık bilincinin yaygınlaşması konusunda, bütün doktorları seferberliğe çağırarak, Türkiye'ye, son 12 yılda 2 bin 500 sağlık tesisini kazandırdıklarını hatırlattı.

Şehir hastaneleri projesiyle 50 bin yatak kapasitesi daha oluşturmayı düşündüklerini ifade eden Davutoğlu, "Her bir şehir hastanesini tek tek takip ediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde, şehir hastanelerinin tümünü ülkemize kazandırdığımızda, birtakım yasal engeller sebebiyle, bazılarında gecikmeler oldu, Türkiye'nin sağlık standardı bir başka düzeye çıkacak" dedi.

-"En büyük Medikal Kurtarma ekibini kurduk"

Davutoğlu, 2002'de 178 bin olan sağlık çalışanının, şu anda 780 bine çıktığını anımsatarak, bunun niceliksel bir gelişme olduğunu, niteliksel bir gelişmeyi de gerek üniversitede tıp eğitimi gerekse hizmet içi eğitim ihtisas çalışmaları üzerinden yapacaklarını söyledi.

Hekim seçme özgürlüğünü sağladıklarını, aile hekimi uygulamasını başlattıklarını ve hekim sayısının 21 bini geçtiğini anlatan Davutoğlu, Toplum Sağlığı Merkezlerini devreye soktuklarını, böylece küçük bir yaralanmada dahi büyük hastanelerin aciline gidilmesini engelleyeceklerini kaydetti.

Yatağa bağımlı hastalara evde sağlık hizmeti sağladıklarını belirten Davutoğlu, yatağa bağımlı hastaların bir yerden, diğer yere naklinin ne büyük ıstırap olduğunu, öyle bir hastaya sahip olanların bilebileceğini ifade etti.

Avrupa'nın en büyük Medikal Kurtarma ekibini kurduklarını, yalnızca şehirlerde değil köylerde de 112 Acil Sağlık hizmetini devreye soktuklarını dile getiren Davutoğlu, 481 olan Acil Sağlık İstasyonu sayısını, 2 bin 155"e çıkardıklarını belirtti.

-"O vefayı size göstereceğiz"

Türkiye'yi helikopter, uçak ve kar paletli ambulanslarla donattıklarını ifade eden Davutoğlu, geçen ay, Tekirdağ'da tek seferde 798 ambulansı hizmete aldıklarını, 2002'de bütün Türkiye'de 617 ambulans bulunduğunu hatırlattı.

Davutoğlu, Mardin'de 2002'de bir iki ambulans bulunurken, şimdi bu sayının 100'ü aştığını belirterek, "Bizim 'şifa veren el' tabiri bu bakımdan güzel. Siz, veren elsiniz, ne güzel, doktorlar olarak şifa veriyorsunuz, daha da güzel. Sizin hakettiğiniz şey, karşılığında vefadır. O vefayı biz size göstereceğiz" diye konuştu.

 Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Elhamdülillah, sinir sistemimiz sağlam. Çünkü ne kadar stres testi olursa olsun, dünyadaki ekonomik krizden Türkiye'nin etkilenmemesi mümkün olmasa da, her türlü strese karşı sinir sistemimiz sağlam" dedi.

Davutoğlu, Sağlık Bakanlığınca yürütülen "Şifa Veren Ele Vefa Projesi" kapsamında sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla düzenlenen etkinlikte, gelecek dönemde sağlık alanındaki projeleri çeşitlendireceklerini belirtti.

AK Parti iktidarından önce Türkiye'nin 19. yüzyıldaki Osmanlı gibi "hasta adam" olarak nitelendirildiğini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Dış yardım isteyen, kendi ayakları üzerinde duramayan, tabiri caizse tüm mecali kesilmiş, yüzü soluklaşmış, hani hastaların yüz ifadeleri var ya, Türkiye'nin yüz ifadesi de öyleydi. Kasları zayıflamış. Askeri araçlarımızı başka ülkelerin hibelerinden ya da modernizasyon imkanlarından istifa ederek kullanabiliyorduk. Damarlarda akan kan zayıflamıştı. Toplumda, ekonomide finansal güç tümüyle dumura uğramıştı. Zihni üretim zayıflamıştı. Ülkede patent, Ar-Ge çalışması yoktu, üniversiteler kaynak bulamıyordu. Dışişleri Bakanlığı gibi kritik bir kurumda, bana arkadaşların anlattığı o günlerde, tasarruf tedbirleri dolayısıyla çok önemli kağıtları bastıracak evrak olmadığı için 'dışarıya şahsi paralarımızla gidip fotokopi çektiriyorduk' diyorlardı. Bir hastanın bütün emareleri Türkiye'nin üzerinde vardı."

Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla birlikte 12 yıllık terapiden geçtiğini dile getiren Davutoğlu, "Şimdi elhamdülillah, kaslar sağlam. 9 saat içinde Suriye içine, derinliğine 40 kilometre girip, Şah Fırat operasyonunu yapıp, 100 tankı ve zırhlı araçla gelebilen bir Türkiye var. Elhamdülillah artık damarlar açık, kan süratle akıyor" diye konuştu.

-"Beynimiz tıkır tıkır işliyor"

Davutoğlu, Türkiye'nin 3,5 milyar dolarla en fazla insani yardım yapan ülkeler arasında yer aldığını belirterek, "Elhamdülillah, sinir sistemimiz sağlam. Çünkü ne kadar stres testi olursa olsun, dünyadaki ekonomik krizden Türkiye'nin etkilenmemesi mümkün olmasa da, her türlü strese karşı sinir sistemimiz sağlam. Beynimiz tıkır tıkır işliyor. Her gün yeni projelerle 76 üniversiteyi, 176 üniversiteye çıkarmışız" ifadesini kullandı.

Farabi'nin Medineti’l-Fazıla adlı eserine değinen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Siyaseti anlatmadan önce anatomi anlatır. İnsan anatomisi. Bütün organların görevlerini anlatır, sonra da devleti o organlara bağlantılı olarak anlatır. Bence doktorların da siyasilerin de mutlaka okuması lazım. Benim gibi kalbinin bir yarısı doktorlukta, diğer yarısı siyasette olan bir ilim adamının da zaten hiç önünden ayrılmayacak bir eserdir. Orada bunu görürsünüz, insani sıhhat ile toplumsal ve siyasi sıhhat arasındaki ilişki. Şimdi bütün o uzuvlar, aynen Farabi'nin anlattığı şekilde daha sağlam işte. Farabi orada der ki: 'Her şey kalptedir.' Ben de her vesileyle söylüyorum. Hasta adamdan bugün dünyanın en hızlı büyüyen küresel güç olmaya aday, G-20 dönem başkanlığına giden Türkiye'de bütün bu devrimlerin ötesindeki en büyük devrim, kalp devrimidir. Yani özgüven devrimi. Bir insanın kendine güvenmesiyle ilgili devrimdir. Hepimiz bu devrimin izlerini gördük. Özgüvenimizi hiçbir şekilde kimse sarsamayacak. Bu anlamda doktorlarımızın bize sağladığı imkanları, hep ben Dışişleri Bakanlığı dönemimde hissetmişimdir."

-"Ankara'dan Gazze'ye hava köprüsü"

Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde Somali'de bir TİKA mensubunun insani yardım yaparken çatışma çıkması sonucu yaralandığı hatırlatarak, "Eski Türkiye olsaydı zaten orada o TİKA mensubu olmazdı, çünkü o TİKA mensubu oraya gönderecek kimse bulunmazdı. Ama Yeni Türkiye ne yaptı, telefon geldikten sonra büyükelçimiz onu bulunduğu yerden helikopterle almak için teşebbüse geçti. Sağlık Bakanımızla konuştuk, ambulans uçağımızla Somali'ye uçtuk ve sadece uçuş süresi dışında bir dakika dahi kaybettirilmeden o gün daha akşam olmadan hastamız Ankara'nın en iyi hastanelerinden birine getirildi. İşte yeni Türkiye'nin gücü bu. Anatomiyle siyasetin birleştiği yer de bu" şeklinde konuştu.

Gazze'de İsrail bombardımanında yaralananları, hava köprüsü kurarak helikopterle Ankara'ya getirdiklerini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Eskiden ilçeyle il arasında bile hava köprüsü kurmak mümkün değildi. Şimdiyse Türkiye'den Gazze'ye hava köprüsü kurup yüzlerce hastayı Türkiye'nin merhametli ellerine, ama en önemlisi de her birini kucaklayarak bağrımıza bastığımız doktorlarımızın merhametli ellerine getirdik. Birçok Gazzeli hastayı bulunduğu hastanede ziyaret ettim, hepsi doktorlarına büyük bir muhabbetle bağlıydılar. Bir gözünde travma oluşmuş, 6 yaşındaki bir kızın Afyon'da, doktoruna, diğer gözüyle bakışındaki muhabbeti gördüğümde, 'Elhamdüllillah ki bu devletin bu kudreti var, elhamdülillah ki bu devletin doktorları var' dedim. İşte aşkla yapılan mesleğin bereketi budur. Hem dünyada hem ahirette ama her yerde mutlaka bunun ödülünü hastanın tebessümüyle alırsınız. Hiçbir ücret bu şifa veren ellerinizin karşılığı değildir."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.