Sağlık Bakanı Koca: Türkiye genelinde yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 67
Bölgedeki durumu yerinde görmek, acil müdahale gerektiren konulara çözüm üretmek amacıyla Van'a gelen Sağlık Bakan Fahrettin Koca, Edremit ilçesindeki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) toplantı salonunda Van, Muş, Hakkari ve Bitlis'in il sağlık müdürü, saha koordinatörleri ve hastane başhekimlerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda illerdeki güncel durumu, ihtiyaçları ve sağlık altyapısını değerlendirdi.
- Geniş çaplı antikor araştırması Kovid-19 aşısı için ümidi artırdı
- Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Taşova: "Güzel başladık ve güzel bitiririz diye umuyorum"
- Sağlık Bakanı Koca: Koronavirüs salgınında tekrar bir artış yaşanıyor
- worldometers.info/coronavirus
- DSÖ: Kovid-19 için dünyada 35 aşı adayı insanlar üzerinde deneniyor
- Koronavirüs salgınında son 24 saat
- Türkiye'de son 24 saatte 1512 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu
Daha sonra gazetecilere açıklama yapan Koca, Van'ı merkeze alarak devamında Muş, Bitlis ve Hakkari illerinin mevcut durumunu ve sağlık hizmetlerini detaylarıyla değerlendirdiklerini ve bu kapsamda bazı kararlar aldıklarını aktardı.
"Türkiye, başarılı bir sınav verdi"
Bakan Koca, ülke için sağlık alanında önemli bir adım olan Dünya Sağlık Örgütü Coğrafi Ayrık Ofisi'nin İstanbul'da bugün açıldığını anımsattı.
Açılış törenine DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ile video konferans yöntemiyle katıldığını aktaran Bakan Koca, "İstanbul Ofisi, Kovid-19 başta olmak üzere sağlık alanında insanlığın karşılaştığı tüm krizlere hem hazırlık hem de yanıt verebilme konusunda Avrupa ve dünya için bir rehber ve referans merkezi olacak" ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin sağlıkta geldiği seviyenin en önemli göstergelerinden biri uluslararası kuruluşlarda temsilimizi artırıyor olmamız, bir diğeri ise uluslararası sağlık politikalarının ve standartların oluşturulmasında giderek daha etkin rol almamızdır" diyen Koca, "Koronavirüs salgını, bu seviyenin bir kez daha sınandığı bir dönem oldu. Türkiye bu süreçte güçlü sağlık altyapısı, tecrübeli ve özverili sağlık çalışanlarıyla başarılı bir sınav verdi. Türkiye yerli üretim kapasitesiyle, tüm dünyanın malzeme ve ilaca erişimde zorluklar yaşadığı bir dönemde, 150'den fazla ülkeye tıbbi malzeme, ilaç ve hatta solunum cihazı yardımında bulunabildi. Bu imkanlarla gurur duymak tüm vatandaşlarımızın hakkı." diye konuştu.
"Bu dönemde sıkıntı yaşanan illerimizle bizzat ilgilendim"
Koronavirüsün yol açtığı hastalığın kesin tedavisinin henüz bulunamadığını ancak Türkiye'nin erken başlanan etkili ilaç tedavileri ve etkili hastane bakımları sayesinde tedavi açısından en başarılı ülkeler arasına girdiğini vurgulayan Koca, bu sayede vefat oranlarını düşük seviyelerde tutmayı başardıklarını söyledi.
Pandeminin başladığı aylarda alınan sıkı önlemler sayesinde vaka sayısını azaltmaya başladıklarını aktaran Koca, kısıtlamaların tamamını katı bir şekilde sürdürmenin hiçbir ülke için mümkün olmadığını, Türkiye'de de haziran ayında "Kontrollü Sosyal Hayat" diyerek toplumsal ve çalışma hayatının sürdürülmesine izin veren bir tedbir dönemi başlatıldığını kaydetti.
Kontrollü bir hayat tarzı ile ağır hastalık ve can kayıplarını asgari seviyede tutmanın önemli olduğunu belirten Koca, şöyle konuştu:
"Ancak alışkanlıklarımız, geleneklerimiz ve sosyokültürel yapımız, toplumsal ilişki ve sorumluluklarımızın bizleri 'kontrollü olmayan' bir sosyal hayatla yüz yüze getirdi. Bunun yansımalarını da hemen gördük. Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz, sıkı aile bağları ve sosyal ilişkileriyle öne çıkarken, tedbirlerin göz ardı edildiği ve dolayısıyla vaka artışının yüksek seyretmeye başladığı bölgeler olarak öne çıktı. Hasta artışının yaşandığı illerimiz arasında Van, Muş, Bitlis ve Hakkari illeri de vardı. Bazı illerimizde yer yer hızlı hasta artışından kaynaklanan sorunlar gördük. Bu dönemde sıkıntı yaşanan illerimizle bizzat ilgilendim. Valilerimiz ve sağlık yöneticilerimizle sık sık görüşerek, artışta etkili olan nedenleri ve alınması gereken tedbirleri gözden geçirdik. Sıkıntı gördüğümüz illerin sağlık altyapı ihtiyaçlarına da hızla müdahale ettik. Yatak, cihaz, malzeme ve personel takviyesi yaparak kapasite artımı sağladık. Öncelikle illerde alınan tedbirlerin etkisinin değerlendirilmesi sonucu bazı tedbirlerin, hasta sayısını azaltmadaki rolünü yakından müşahede ettik. Bu gibi tedbirleri yurt çapında yaygın olarak uygulama kararı alındı."
"Büyüklerimizi koruma konusunda daha fazla çaba sarf etmeliyiz"
Sağlık Bakanı Koca, şöyle devam etti:
"Son ay Van'da vaka sayımızda yüzde 100’e varan, son hafta ise yüzde 17 oranında artış yaşandı. Muş'ta son 1 ayda yüzde 15 olan artış, son haftada ise yüzde 8 azalma görüldü. Hakkari'de son 1 ayda yüzde 38 olan vaka artışı, son haftada sabit kaldı. Bitlis'te ise son 1 aya baktığımızda yüzde 9 düşen vaka sayımız, son hafta sabit kaldı. Bu dört ilimizde 65 yaş üstü vatandaşlarımızda görülen vaka oranının, bu yaş grubunun nüfusa göre oranına baktığımızda Van'da 4 kat, Bitlis, Hakkari ve Muş'ta ise yaklaşık 3 kat olduğunu gördük. Yani büyüklerimizi koruma konusunda çok daha fazla çaba göstermeliyiz. Onların virüse daha fazla maruz kalmasına izin vermemeliyiz."
Koca, 4 ildeki hasta yatak kapasiteleri ve yoğun bakım yataklarını da değerlendirerek, şunları söyledi:
"Van'da 128 olan erişkin yoğun bakım yatak sayımıza 93 yatak ilave ederek 221'e çıkarıyoruz. Van'da yatak doluluk oranı yüzde 53, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 74, solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 25. Bitlis'te 55 olan erişkin yoğun bakım yatak sayımızı 25 ilaveyle 80'e çıkarıyoruz. Bitlis'te yatak doluluk oranımız 43, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 51, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 47. Muş'ta yoğun bakım yatak sayımızı 38'den 10 yatak ilavesi ile 48 yatağa çıkarmış olacağız. Muş'ta yatak doluluk oranımız yüzde 35, yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 59, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 37. Hakkari'de yoğun bakım yatak sayımız mart ayında 25 idi. Bu süreçte 19 ilaveyle yoğun bakım kapasitemizi 44'e çıkarmış olacağız. Hakkari'de yatak doluluk oranımız yüzde 51, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 47, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 25. Türkiye geneline baktığımızda yatak doluluk oranımız yüzde 52, yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 67, solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 32. Yani bu anlamda herhangi bir sorun olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz."
"Bölgeye sağlık yatırımlarımız devam edecek"
Aldıkları tedbirlerde öncelikli hedeflerinin hasta sayısındaki artışları durdurmak olduğunu aktaran Koca, aksi durumda sadece kapasite artırımına yönelik bu tedbirlerin bir süre sonra çözüm konusunda yetersiz kalma ihtimalinin bulunduğunu, filyasyon çalışmasının salgınla mücadelede hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Van'da salgın başında 80 olan filyasyon ekip sayısını 128'e yükselttiklerini, bugün verdikleri talimatla filyasyon ekip sayısını bir kaç gün içinde 150'ye çıkaracaklarını dile getiren Koca, şunları kaydetti:
"Bitlis'te salgının başında 72 olan filyasyon ekip sayımızı 90'a çıkardık. Hakkari'de salgının başında 44 olan ekip sayımız şu an 65 oldu. Muş'ta 37 ekibimiz vardı, şu an 50 ekiple filyasyon çalışması yapıyoruz. Van'da temaslılara ulaşma süremiz 26 saatten 17 saate kadar düştü. Ancak bu bölgede hasta sayılarında artış halen devam etmektedir. Bugün incelemelerde bulunduğumuz illerimizde filyasyon için adresinde bulunamayanların oranı yüzde 9,2. Bir kez daha temaslı ve şüphelilerin kendilerini mutlaka izole etmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Alacağımız tedbirlerle, bir tek hasta kalmayıncaya kadar birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Van'da 50 yataklı Amatem-Çamatem sağlık tesisimizi bu yıl tamamlayacağız. 75 yataklı Çaldıran hastanemizin inşaatında yüzde 95 seviyelerine geldik. Hızlı tamamlanması için valiliğimiz ve il müdürlüğümüze gerekli talimatları verdik. Erciş Ağız Diş Sağlığı Merkezimizin inşaatına başladık. Bahçesaray ilçe hastanemizin arsa sorunu çözüldü. Projelerini hazırlatarak 20 yataklı hastanemizin inşaatına başlayacağız. 75 yataklı Başkale Devlet Hastanesi projeleri bu yıl içinde tamamlanacak inşaatına başlanacak. Muş Malazgirt ilçemizde 24 Ağustos'ta 100 yataklı Devlet Hastanemizin inşaatına başlamıştık. Hasköy Devlet Hastanemizin ihalesini yaptık. Ayrıca Muş merkezde 500 yataklı bir eğitim araştırma hastanemizi yatırım programına aldık ve projelerine başladık. Hakkari'de Derecik ilçe hastanemizi bu yıl içinde hizmete alacağız. Yüksekova ilçemize 100 yataklı bir ek bina ve 20 ünitelik Ağız-Diş Sağlığı Merkezini yatırım programımıza aldık. Şu an projeleri hazırlanıyor. Hakkari merkezde ise 100 yataklı ek bina için arsa tahsis süreci tamamlandı. Bu ay içinde proje ihalesine çıkılmış olacak. Bitlis'te 50 yataklı Amatem-Çamatem tesisimizi yıl sonuna kadar açmış olacağız. 50 yataklı Ahlat Devlet Hastanemizin ek binasının inşaatı devam ediyor. 50 yataklı Tatvan Devlet Hastanemizin yenileme çalışmaları yıl sonunda tamamlanacak."
"En fazla riske maruz kalanlar sağlık personelleri oldu"
Salgının başından beri en fazla riske maruz kalanların sağlık personeli olduğunun altını çizen Koca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu büyük riske karşı ön cephede mücadele esnasında çok sayıda hastalananımız oldu, kayıplarımız oldu. Sağlıkçılarımız fedakardır. Ancak bu fedakarlığın dikkatsizliklere, sorumsuzluklara feda edilmesini onlardan bekleyemeyiz. Vatandaşlarımızın tedbirlere uymadaki ihmalleri, bizleri çok üzüyor. Lütfen tedbirler noktasında çok daha dikkatli olalım. Bugün burada çok verimli bir saha çalışması yaptığımız kanaatindeyim. İllerimizin sağlık yöneticileri talimatlarımızı aldı. Görevlerinin başına dönerek gereğini hızla hayata geçirecekler. Biz de bu çalışmaları destekleyecek imkanları onlara sağlamak üzere üzerimize düşenleri yapacağız. Bu fırsattan istifade ederek tekrar söylemek istiyorum, asıl görev vatandaşlarımıza düşmektedir. Temizlik, maske, mesafe tedbirlerine uyduğumuz ölçüde virüs o ölçüde etkisiz kalacak, o kadar çabuk tehdit olmaktan çıkacaktır."
Bakan Koca, Van'ın Edremit ilçesindeki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) toplantı salonunda Van, Muş, Hakkari ve Bitlis'in il sağlık müdürü, saha koordinatörleri ve hastane başhekimlerinin katılımıyla düzenlenen, illerdeki güncel durum, ihtiyaçlar ve sağlık altyapısının değerlendirildiği toplantı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"Grip aşısını verme noktasında sorun yaşamayacağız"
Bakan Koca, bu yıl dünya genelinde grip aşısına ilgi ve talebin olduğunu gördüklerini, üretim yapan firmaların sayısının da arttığını söyledi.
Dünyada bu kapasitede toplamda yüzde 20 oranında bu yıl artışın yaşandığını ancak talebin bundan daha fazla arttığını belirten Koca, "Ülkemizde bu anlamda geçen yıl talep ettiğimiz aşıdan daha fazlasını tedarik etmek üzere yoğun bir çaba içerisindeyiz. Zannediyorum geçen yılların 2 veya 3, hatta 4 katı oranında bu tedariki sağlama noktasında bir sonuç elde etmiş olacağız." diye konuştu.
"Önemli olan herkesin grip aşısını yapmak zorunluluğu içinde olmadığını bilebilir olmamız. Bununla ilgili bilim kurulumuz 'grip aşısı kimler yapılmalı' şeklinde bir çalışma yapıyor. Bunu önümüzdeki günlerde ya da bir iki hafta içerisinde açıklamış oluruz." diyen Bakan Koca, şunları kaydetti:
"Özellikle riskli olan, mutlak yapmasını düşündüğümüz hastalarımıza yapma noktasında bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Bölge için de yaşlı nüfusun çok yüksek olmadığını, yüzde 4,8 oranında olduğunu biliyoruz. Bölgede de bu anlamda riskli hastalarımıza grip aşısını verme noktasında sorun yaşamayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun dışında geçen hafta 6 ille ilgili yapılan değerlendirme sonrası yüzde 30 ile 70 arası değişken oranda hasta sayısının azaldığını ifade etmiştim. Bu hafta boyunca yine bütün illerimizde bu azalışın kısmen de olsa devam ettiğini, kimisinde sabit kaldığını ama yükselen biri ilimizin olmadığını söyleyebilir. Altı için söylüyorum."
"İstanbul'da şu an ilave pandemi hastanesine ihtiyacımız bulunmuyor"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Heybeliada Sanatoryumuna ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"Burası 2005'e kadar hastane olarak kullanılan bir yerdi. 2005'ten sonra tüberküloz hastalarının oraya gönderilmesiyle ilgili bir ihtiyaç ortadan kalkmıştı ve o dönemde hastane olarak kullanımının devam etmemesine karar verildiğini biliyoruz. 2005 yılından bu yana yani 15 yıllık zaman diliminde bu binalar kullanılmıyor. Dolayısıyla kullanılabilir durumda da değil. Bu dönemde pandemi hastanesi için gündeme geldi. İstanbul'da toplam 2 bin 16 yatak kapasitesi olan iki tane pandemi hastanesini açmış olduk bu süreçte. Dolayısıyla bu hastanelerden sonra İstanbul'da şu an ilave pandemi hastanesine ihtiyacımızın olmadığını söyleyebilirim. Bu arsanın yeri, mülkiyeti Sağlık Bakanlığı'na ait değil. Milli Emlak'ta. İki yıldan fazla zaman önce Milli Emlak tarafından Diyanet İşleri Başkanlığımıza tahsis edildiğini biliyoruz. Bizim şu dönemde pandemi hastanesine ihtiyacımız yok. İki yıl zaman diliminde Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu yere herhangi bir yatırım yapmadığını ve bir inşaat faaliyetinin olmadığını biliyoruz. Eğer bu süreçte tahsis edilen amaç doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı değerlendirmeme noktasına bir irade beyanında bulunursa biz de bu süreçte pandemi hastanesine ihtiyacımızın olmadığını söylüyoruz ama buna rağmen böyle bir irade ortaya konulursa sağlık amaçlı değerlendirmeyi gündemimize alabileceğimizi söylemek istiyorum."
Koca, yeni açılan hastanelere personel alımıyla ilgili soruyu da "Bu yeni hastanelerimizle birlikte personel alımı gündemimize gelebilir. Bununla ilgili çalışıyoruz. Bu dönemde de personel alımı yer yer yaptığımızı da söylemek istiyorum." şeklinde yanıtladı.
"Herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor"
Bakan Koca, özellikle salgının yaşandığı bu dönemde herkesin tedbirlere uymasını istedi.
Hiç kimsenin salgınla mücadelede dışarıda kalmaya hakkının olamayacağını vurgulayan Koca, şöyle devam etti:
"Özellikle sorumluluk sahibi olan kişilerin, bu milletvekili de olabilir, bürokrat da olabilir, yönetici de olabilir, sorumluluk sahibi olan kişilerin daha ciddi anlamda sorumluluğun gereğini yapabiliyor olması gerektiğini düşünüyorum. İnsandan insana geçen salgını giderek daha da artırabilecek olan mekanların, ortamların oluşturulmaması, bu noktada vatandaşımıza sorumluluk sahibi olan kişilerin daha çok örnek olması gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla bu anlamda herkesin üzerine düşen sorumluluğun gereğini yaparak bu salgınla mücadelede yer alması gerektiği kanaatindeyim."
Aşı çalışmaları
Dünya genelinde yürütülen aşı çalışmalarını değerlendiren Koca, şu bilgileri aktardı:
"Almanya'da yapılan çalışmayla ilgili biliyorsunuz şu an Faz 3 çalışmasına kadar gelmiş bulunuyoruz. Bu Faz 3 çalışmasına Türkiye'de de başlandı. Yani dosyasının yeterli olduğu, hayvan, fare ve maymun çalışmalarının yapıldığını, Faz 1, Faz 2 dediğimiz insan çalışmalarının da yapıldığını ve buralarda başarılı sonuçlar elde edildiğini, Faz 3'ün daha geniş insan topluluğu ve birden fazla ülkede yapılması gereken bir dönem. Onunla ilgili de Türkiye'de biliyorsunuz 10'a yakın üniversitemiz bu anlamda bu çalışmayı bakanlığımızın izin vermesiyle başlatmış oldu. Bir diğer çalışma, bahsettiğiniz Oxford'un çalışması. Onunla ilgili bir reaksiyon geliştiği için şimdilik durduruldu ama önümüzdeki dönemde bununla ilgili daha net bilgiler elde etmiş olacağız. Bir diğer Türkiye'de yapılan çalışma ise Çin'de Sinovac dediğimiz aşıyla ilgili yine dosyası bizim Aşı Bilim Kurulu tarafından yeterli görülen, hayvan çalışmaları, Faz 1, Faz 2 dediğimiz insan çalışmaları yapılıp uygun görülen, Faz 3 çalışması için de bize müracaat edildi. Bakanlık olarak Faz 3 çalışmasına izin verildi. Hacettepe Üniversitesi sorumluluğunda 10 merkezde Faz 3 çalışması başlamış oldu. Bu Faz 3 çalışmalarına Türkiye'de biz niye veriyoruz. Burada izin vermemizdeki temel amaç şu; Faz 1, Faz 2 insan çalışmaları yapılmış olan, toksik etkisi olmayan, daha geniş insan topluluğuna ve birden fazla ülkede yapılma zorunluluğu olduğu için biz burada özellikle insanımızın, Türkiye'de genetik farklılıkları dahil olmak üzere bu aşıların etkisini ayrıca bilmek istiyoruz. Çünkü ona göre reaksiyon almak istiyoruz."
Rusya'da yapılan aşıyla ilgili Faz 3 çalışması için kendilerine müracaat edildiğini anlatan Koca, sözlerini şöyle tamamladı:
"Faz 3 çalışmasıyla ilgili müracaat edilen dosyanın yeterli olduğunu, hem fare hem maymun hem Faz 1, Faz 2 çalışmalarının yapıldığını gördük. Bunu bize sundular. Aşı Bilim Kurulu önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili değerlendirmesini yapmış olur. Muhtemelen önümüzdeki hafta Rusya'daki aşının Faz 3 çalışmasına da izin verebiliriz. Ayrıca bizim Türkiye'de yaptığımız çalışmalarımız var. Toplam 13 tane aşı çalışması var. Bu aşı çalışmalarını Faz 1 çalışmasına kadar gelmiş oldu ama Faz 1 çalışması daha başlamadı. Önümüzdeki haftalarda Faz 1 çalışması başlayabilir ama aşının ortaya çıkması sanırım 2021'in başlarında olur. Yani nisan, mayıs ya da haziran aylarında olabilir. Hem Pfizer hem Çin Sinovac hem Rusya'nın aşılarının yıl bitmeden de piyasaya verileceği kanaati taşıyorum. Bununla ilgili de ayrıca bağlantılarımızın, iş birliğimizin olduğunu da söylemek istiyorum."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.