'S-400 Türkiye için bir egemenlik sorunu haline gelmiştir'

'S-400 Türkiye için bir egemenlik sorunu haline gelmiştir'
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, "S-400 hava savunma sistemleri Türkiye açısından bir tercih olmaktan çıkmış, 82 milyonun can güvenliğini korumak adına bir egemenlik sorunu haline gelmiştir." dedi.

'S-400 Türkiye için bir egemenlik sorunu haline gelmiştir'

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, "S-400 hava savunma sistemleri Türkiye açısından bir tercih olmaktan çıkmış, 82 milyonun can güvenliğini korumak adına bir egemenlik sorunu haline gelmiştir." dedi.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Gündem Özel" canlı yayın programında, Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan ÜnalUfuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmerEmekli Tuğgeneral Nejat Eslen ve Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, "S-400 hava savunma sistemleri" ve "Doğu Akdeniz'deki doğal kaynakların çıkarılması"nın da aralarında bulunduğu, Türkiye'nin gündemine ilişkin konuları tartıştı.

Metin Feyzioğlu, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alınmasının önemine işaret ederek, "Türkiye, derhal hava savunma sistemini en güçlü şekilde kurmak zorundadır. Ankara'da yaşıyorsunuz, güvenliğiniz için... Atatürk Barajı'nın, köprülerimizin, fabrikalarımızın, şehirlerimizin, 82 milyonun güvenliği için. Türkiye'yi füzeyle saldırıp büyük yıkım yaratabilecek ülkeler, ABD ve Rusya'yı bir kenara bırakıyorum, İran... İran'ın eğer isterse Türkiye'ye saldırıp ağır bir yıkım açma gücü var. Şaşıracaksınız, Suriye... Suriye'nin elindeki füzeler Türkiye'ye ağır zarar verebilecek güçte. İsrail'in ve Ermenistan'ın elinde var. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin bunlara karşı etkili savunma sistemi NATO'dan talep edip, NATO artık hangi ülke bize o sırada gönderebilirse onların askerleriyle birlikte Türkiye'ye gelecek Patriot sistemleri..." diye konuştu.

Feyzioğlu, "S-400 hava savunma sistemleri Türkiye açısından bir tercih olmaktan çıkmış, 82 milyonun can güvenliğini korumak adına bir egemenlik sorunu haline gelmiştir." dedi.

"S-400'leri Türkiye alırsa NATO komuta sistemine entegre etmeye çalışır. Türkiye'deki radar üslerine entegre etmeye çalışırsa bu F-35'ler için çok büyük bir tehlike yaratır." şeklinde bir iddia bulunduğunu ama bunun gerçek dışı olduğunu belirten Feyzioğlu, "Türk hükümetinin pozisyonu, hiçbir zaman S-400'leri mevcut radar sistemine entegre etmek olmamıştır. NATO sistemine entegre etme iddiasında bile bulunmamıştır." ifadelerini kullandı.

Feyzioğlu, bunun Türkiye'nin kesin ve net taahhüdü olduğunu da sözlerine ekledi.

Prof. Dr. İmer: Önce 'Türkiye' diyeceğiz

Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer de dünyanın bir değişim sürecinden geçtiğine ve devletler açısından milli menfaatlerin her zaman öncelikli olduğuna işaret etti. İmer, "(Donald) Trump bunu çok açık söyledi; 'Önce Amerika' denilen, önce Amerikan çıkarları demektir. Biz de 'Önce Türkiye' diyeceğiz. Bundan daha doğal bir şey olamaz." değerlendirmesini yaptı.

Askeri güç olmadığı sürece, bir ülkenin güvenliğini emniyette hissedemeyeceğini; bunu sadece ittifaklara yüklemenin ülkeyi koruma altına almayacağın vurgulayan İmer, "Bir NATO ülkesine yapılan hücum, bütün NATO ülkelerine yapılmıştır." maddesinin, NATO tarafından Türkiye için fiilen uygulanmadığını vurguladı.

Prof. Dr. İmer, Türklerin, bir teknolojiyi öğrendikten sonra onu geliştirme kabiliyetlerinin bulunduğuna işaret ederek, "Batı bize karşı yalnız askeri değil, sivil teknoloji transferinde de daima cimri olmuştur. Türkiye'ye bir teknoloji transferi olursa Türkiye onu alır daha sonra kendi milli sistemini yaratır. Çok önemli bu." dedi.

"Türkiye, caydırıcı bir güç oluyor"

Türkiye'nin Rusya ya da ABD tarafı bir devlet değil, bağımsız bir devlet olduğunun altını çizen İmer, şöyle devam etti:

"Rusya ile Türkiye'nin müşterek çıkarları vardır. Bunlar stratejik çıkarlardır. Rusya'nın yumuşak karnı Karadeniz'dir. Dolayısıyla Karadeniz'in Montrö Anlaşması ile güvence altına alınması ve bir barış denizi olarak muhafaza edilmesi, Rusların en büyük çıkarıdır. Bizim de çıkarımızdır. Dolayısıyla S-400'ü Rusların bize vermesi, akabinde daha gelişmiş S500'ü vermesi, Türkiye'nin füze, uzay teknolojisine girmesi çok önemli.

Türkiye, böylece caydırıcı bir güç oluyor. ABD ise burada şu endişeyi taşıyor; 'Ermeni, Kıbrıs, PKK, IŞİD, FETÖ sopalarını gösterdim mi, bunları yola getiririm'. Bunu yapamayacak. Türkiye ilk defa egemenlik hakkını Mustafa Kemal Atatürk'ten ve İsmet Paşa'nın özellikle 64 harekatından sonra ortaya koyduğu gibi 'defacto' olarak ortaya koymuştur. Bu, bir varlık meselesidir."

Sencer İmer, bu varlık meselesinin 15 Temmuz'da görüldüğünü, Ankara'nın FETÖ tarafından bombalandığını anımsatarak şunları söyledi:

"Türkiye, kendini havadan kontrol, güvence altına almak mecburiyetinde. Bu bir savunma sistemi, bir taarruz sistemi değil. Amerika'nın bütün davası, yalnız silah satma değil, aynı zamanda Türkiye'yi 'höt' dediği zaman istediğini yapan, 'dur' dediği zaman duran bir ülke yapmak. Türkiye'nin Çin'le, Rusya'yla olan iş birliği ABD'yi çok rahatsız ediyor. Özellikle 'bir kuşak, bir yol' projesinde Türkiye'nin aktif rol alması da rahatsız edici hususlardan birisidir."

Prof. Dr. Ünal: Türkiye kendi kutbunu oluşturmaya çalışıyor

Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ünal da dünyanın çok kutupluluğa doğru evrildiğini, Türkiye'nin bu noktada kendi kutbunu oluşturmaya çalıştığını söyledi.

S-400 hava savunma sistemlerinin alınmamasıyla ilgili Türkiye'de büyük bir dezenformasyonun yapıldığını söyleyen Ünal, "ABD'yle aramızda sadece S-400 sorunu yok. S-400, ABD'yle aramızdaki sorunlar yumağının bir parçasıdır. Biz S-400 projesinden vazgeçsek bile bu ekonomik tehditler ortadan kalkmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Eslen: Türkiye'nin etrafı ateş çemberi

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen ise küresel ekonomik düzende ABD ile Çin'in rekabetine dikkati çekti. Çin'in amacının küresel liderliği ABD'nin elinden almak olduğunu belirten Eslen, "Burada Çin'i Avrupa'ya bağlayan en kestirme yol, Türkiye üzerinden geçen orta kuşak. ABD hem Rusya hem Çin'i tehdit olarak gördüğü için yakınlaşması ABD'nin aleyhine gelişiyor. Peki bunlar Türkiye'yi nasıl etkiliyor? Afro Afrika coğrafyası Avrasya, Avrupa, Asya, artı Afrika dünya güç mücadelelerinin cereyan ettiği coğrafya. Türkiye bunun tam merkezinde. Türkiye coğrafi konumuyla Atlantik ve Avrasya bloklarının ara kesitinde. Dolayısıyla biz bütün gelişmelerden etkileniyoruz." dedi.

"Türkiye'nin etrafı ateş çemberi" ifadesini kullanan Eslen, "Tehdit kaynakları Doğu'dan gelmiyor, Batı'dan NATO içinden. Silah sistemlerimizi de bu tehditlere göre seçmemiz lazım." ifadesini kullandı.

Eslen, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde PKK'yı ve Suriye'yi parçalamak isteyen PKK-YPG'yi desteklediğini, Doğu Akdeniz'deki gelişmelerde Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan, İsrail ve Mısır'ın yanında yer aldığını ve Ege'de yine Yunanistan'ı desteklediğini anlattı.

ABD'nin, Türkiye'yi kendi yörüngesinde görmesinin hata olduğunu ifade eden Eslen, "Türkiye sadece F-35 ve Patriotlarla güvenliğini sağlayamaz. Bizim S-400 hava savunma sistemine ihtiyacımız var." diye konuştu.

"Global oyunlar Türkiye olmadan başarılı olamaz"

Emekli Tümamiral Deniz Kutluk da Türkiye'nin bölgede 'oyun kurucu' olmaktan ziyade, 'kurulmuş oyunları bozacak' kabiliyette bir ülke olduğunu vurguladı.

ABD ile yaşanan F35 krizini değerlendiren Kutluk, "F35'in birinci sıkıntısı yüksek maliyetli olması. Biz F16'ları 20 milyon dolara ithal ettik. 24 milyon dolara yerli ürettik. F35'in maliyeti 160 milyon dolarla başladı. Şimdilerde 180'lerde sürüyor. Hayalet olacak diye bütün silah sistemi karna konmuş, manevra kabiliyeti düşük. Satışı az olduğu için fiyatı çok yüksek. Başkan Trump bile bunun çok maliyetli olduğunu söylüyor." ifadelerini kullandı.

Rus S-400 sisteminin ise 'biz hayalet uçak tanımayız' dediğini anlatan Kutluk, şunları kaydetti:

"Radar yaparız, bu hayalet uçağı yakalar, vurur indiririz... Rusların iddiası bu. F35 gerçekten bir hayalet uçak mıdır? Değilse, 5 misli 7 misli fiyat vermenin anlamı kalmıyor. Ruslar 'hayaletse bile olsa biz onları yakalarız.' diyor. Sahip olduğumuzda bunu anlayacağız tabii. Bu anlaşıldığı an, dünyadaki pazar altüst olacak."

Dış politikasını şirket çıkarları bazına indirgeyen bir ABD politikasına maruz kaldığında Türkiye'nin 'hayır' deme gücünü kullanacağını belirten Kutluk, "Bir ülkenin dış politikada 'hayır' deme gücünü kullanma kabiliyeti yoksa, başkasının esiridir. Türkiye'nin başı dik, bağımsız bir dış politika uygulama imkanı vardır." dedi.

Kutluk sözlerini şöyle tamamladı:

"S-400, doğru sistem. Sıralama yaparsak bir numarada S-400 var, iki numarada Çin füzesi var, üç numarada Patriot var. Biz S-400 aldığımızda dünyada başka alan yoktu. Şimdi Hindistan almaya çalışıyor. Türkiye savunma silahı alıyor. Müttefikiniz olan bir ülke nasıl savunma silahı almanıza nasıl karışır? NATO Genel Sekreteri 'alamaz' demiyor. 'Uyumlu olsak iyi olur' diyor. Yerden göğe kadar haklı Türkiye. ABD, S300'u kullanan Yunanlılarla Girit Adası'nda tatbikat yapıyorlar. Slovakya S300 sahibi."

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.