Roger Garaudy: O noktanın adı İslâm

Roger Garaudy: O noktanın adı İslâm
Müslüman olduktan hemen sonra 1982’de Türkiye’de bir konferans veren Roger Garaudy, samimiyetini sorgulayan gazeteciye unutulmayacak bir cevap verir.

Roger Garaudy: O noktanın adı İslâm

Meşhur Fransız düşünür Roger Garaudy, 1982 yılında İslam’ı seçtikten kısa bir süre sonra Türkiye’ye gelir ve bir Cumartesi günü Taksim’de bir otelde konferans verir İstanbullulara. Konuşmasının sonunda bir gazeteci, cüretkar bir üslupla, şöyle bir soru yöneltir misafirimize: “Biz sizi tanıyoruz Bay Garaudy. Önceleri Marksist-Leninist ve ateist idiniz. Sonra Maoist oldunuz. Daha sonra Sovyet veyahut Çin eksenli devlet Marksizmi'ni tenkid ederek Avrupa Komünizmi (Eurocomunism) yaklaşımını benimsediniz. Bir müddet böyle devam ettiniz. Bu arada Budizm'e ilgi duydunuz ve ben Budist bir Marksistim dediniz. Sonra Katolik kökenlerinizi keşfettiniz ve Hıristiyan bir Marksistim dediniz. Latin Amerika'da bir elinde İncil bir elinde Das Kapital tutan bir papazın başlattığı 'Özgürlükçü İlahiyat' akımına sempati duydunuz, onları destekleyen yazılar yazdınız. Sonra Marksizm artık bitmiştir dediniz ve Marksizm ideolojisinden ayrıldınız. Bir müddet sonra Vatikan ve Hristiyan ilahiyatı ile de ters düşmeye başladınız ve oradan da koptunuz. Şimdi ise Müslüman oldum diyorsunuz. Size sorum şu: Bundan sonra ne olmak istiyorsunuz?”

Yeni Müslüman olmuş büyük düşünür, kısa bir sessizlikten sonra şöyle cevaplar soruyu: ”Evet arkadaşım bu saydıklarınızın hepsi doğru. Ama şunu bilmenizi isterim ki defineciler aradıkları hazineyi buluncaya kadar önce yatay olarak yüzeyde dolaşırlar. Ellerindeki cihaz üstünde durdukları yerin altında kıymetli bir maden olduğu sinyalini kendilerine verinceye kadar. Ondan sonra satıhta dolaşmayı bırakırlar ve kazmaya başlarlar. O ana kadar yatay devam eden arayışları artık dikey hale gelir. Benim hikâyem de böyle. Her nereye gittimse samimi olarak ontolojik yerimi arıyordum. Ama nereyi kazdımsa altından o çıkmadı. Şimdi ise bir yere geldim, çok canlı hissediyorum ayağımın altı kaynıyor. O noktanın adı İslâm. Ama arayışım bitmeyecek. Şimdi de onun dikey katlarında kendimi aramayı sürdüreceğim, merak etme…”

Bu samimi ve hikmetli cevap sonrasında salonda bir alkış tufanı kopar.

Bu olayı bize nakleden ravi ise o yıllarda bir üniversite öğrencisi olan Mahmud Erol Kılıç. Hoca bu kıymetli hatırasını bizlerle, 30 Ekim 2016 tarihinde Yeni Şafak’ta yayınlanan köşe yazısında paylaşmıştı.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.