Roger Garaudy e göre Don Kişot

Roger Garaudy e göre Don Kişot
Ünlü Roman Kahramanı Don Kişot'un peygamberi boyutu olduğunu ve yazarının bir Hanif olduğunu biliyor muydunuz? Gelin ona bir de Roger Garaudy'nin gözüyle...



Ünlü Roman Kahramanı Don Kişot'un peygamberi boyutu olduğunu ve yazarının bir Hanif olduğunu biliyor muydunuz? Gelin ona bir de Roger Garaudy'nin gözüyle bakın



"Don Kişot'un altın kuralı, "Tanrı'dan kork ve kendini bil, çünkü bilgelik Tanrı'nın korkusuyla başlar. kendini bilen Tanrı'yı yani kendini var edini bilir"dir diyor Roger Garaudy,

63 yaşında Müslüman olarak dünyayı şaşkına çeviren ünlü Fransız entellektüeli Roger Garaudy'ye göre; Cervates'in asıl gayesi, şövalyelik romanlarının ötesinde, o "çalkantılı" yıllarda şöalyelik ruhunu yeniden yaşatabilmektir.

Türk Edebiyatı Vakfı yayınlarından neşredilen Don Kişot - Yaşanmış Şiir adlı eserinde Roger Garaudy, Don Kişot romanının yazarı Cervantes'in dininin, Kur'ân'ın "Müminlerin Atası" dediği Hz. İbrahim'in asıl ve ilk dini olduğunu savunuyor. Yazara göre, Don Kişot'un da heygamberi boyutu var...

"Eserin geniş ufuklu sembolizmi ve kahramanının mesihçi eylemi, Hz. İbrahim'in bölünmez ve ayrılmaz bir şe­kilde Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman zürriyetinden bir pey­gamber timsalini temsil eder" diyen Garaudy şu görüşünü dile getiriyor: "Hz. İsa'nın mesajım farklı bir dünyada dillendiren me­selâ Dostoyevski'nin Budala'sından farklı olarak, Don Ki­şot destanı, Tann'nın bütün o kayıtsız şartsız bağlılarının mesajını trajikomik plâna aktarır"

Eserin konuyla ilgili pasajlarından bir bölüm şöyle:

Son şahit: Don Kişot

Kurtuba Üniversitesinin Avrupa'nın meşalesi olduğu zamanki gibi artık kültürel şahlanış bakımından değil de sa­dece ve sadece "fetih" (yani başkasını inkâr) bakımından "ye­niden fetih/re-conquista", yine bir başka kültürü, Mayalar ile İnkalann kültürünü inkâr eden "fâtihler/conquistadores'' ile devam ettirilecektir. Bu "Amerika Yerlilerinin imhası" (Amerika kıtasının ilk papazı Bartholome de Las Casas'ın tutanak-kitabının adıdır bu[1]), o soykırımı haklı göstermek için şu bahaneye sarılır: Yerlileri Hıristiyanlaştırmak!

Don Kişot İspanya'da, Grek-Roma, Yahudi-Hıristiyan ve Arap-İslâm gibi üçlü mirası üstlenen bir İspanya'nın mesajının ne olabileceğini ve ne olması gerektiğini farkeden son dâhidir.

Doğu'nun katkısıyla kültürünün asırlarca ışıl ışıl ışıl­daması sayesinde Avrupa'da sadece îspanya, Batı'nın uf­kunu aşabilir, onun dışına taşabilirdi.

İnsanın bu insanileşme aşaması, XIII. yüzyılın İspan­ya'sından hareketle mümkünken, XX. yüzyılın Batı'sında hâlâ aşılamamıştır. "Sömürgecilikten vazgeçme" sonrasında dahi Avrupa şovenizmi, kültür ve tarihin sömürgelikten kur­tulmasına en büyük engel olarak öylece durmaktadır.
Oysa bu kaynaşma ve bu kültürler diyalogu sayesin­de, XIII. yüzyıldan itibaren, sadece evrenselliğin mesaj­cısı, büyük ve pırıltılı bir İspanya değil, bütün Avrupa için de, XVI. yüzyılın Karşı-Reform'la çelişen Rönesans'ında- ki gibi Tann'ya karşı değil, Tanrı ile birlikte hakiki bir Rö­nesans doğabilirdi.

Bu devasa insanî umut, o fanatizm yüzünden mahvoldu.

Tarihin bu "kaçırılmış firsat"ının son şâhidi, kendisinin ge­çici başarısızlıklarını hiç mi hiç umursamayarak, o umudun gerçekleştirilebileceğini, üstelik de sonsuza dek bunun mümkün olabileceğini telkin eden kimse, Don Kişot oldu!

Şehit olmaya hazır bütün imanıyla Don Kişot, şerrin âle­tinin hangisi olduğunu bilmekteydi. O da, İspanya'nın in­tiharcı politikasının kutsallaştırılmasıydı.

Kendisine ders vermeye kalkışan Kilise adamına, gön­lü yüce şövalye şu cevabı verir "Rahiplerin hayat hakkında pek bilgileri yoktur, onların ufukları dardır" ve Mi­randa Dükü noktayı koyar: "Kilise adamlarının hakaretleri önemsizdir"

Bu Kilise adamları konusunda Cervantes, Stendhal'i ha­ber veren yargılar taşır:

"Kim değerli veya zengin olmak istiyorsa, ya Kilise'ye girsin, ya denizlere açılıp tüccarlık sanatım icra etsin, ya da kralların saraylarında onlara hizmet etsin!".

Papaz, tüccar ya da saray adamı: İşte çoktan karşınız­da Kırmızı ve Siyah ve özellikle de altın!

Peygambervâri şahsiyet

Don Kişot'un imanı, Tann'nın aşkın varlığına ve bütün insanlara hizmet etme gerekliliğine iman şeklinde bir­birinden ayrılmaz iki temel boyutuyla apayrı bir kalite­ye sahiptir.

Bu iman, Erasmus'un soğuk ve duygusuz akılcılığına ta­mamen yabancı olan, kayıtsız şartsız bir sevgi ve bağlılık­la kendini gösterir.

"Dostum Sancho, şunu bilmen gerekir ki, Tanrı beni bu demir çağında, altın çağı dediğimiz çağı geri getirmem için yarattı"

Bu kesin inançla donanımlı "Gezgin şövalye... her adımda imkânsızı dener"

Don Kişot bütün benliğiyle Allah'la doludur. Hem de bu uğurda şehit olmayı göze alacak kadar. Çünkü o şu kesin kanaate sahiptir ki:

Bizim eylemlerimiz ve eylemlerimizin gayeleri, başar­manın veya zafere ermenin özüne bağlı kriterlere göre de­ğil, aksine sadece öte âlem açısından değerlendirilebilir.

Cervantes bu imanı tasdik ettirmek için Seyyid Hâmid bin Engeli'ye müracaat eder:

"Bu hayatta olup bitenlerin hep aynı du­rumda kalacaklarını zannetmek büyük yanıl­gıdır. Aksine her şey sanki devirler hâlinde dö­nüp durur: İlkbaharı bahar izler, bahan yaz, yazı sonbahar, sonbaharı kış; zaman bu sürekli çark­la birlikte tekrar tekrar döner.

Sadece insan hayatı, bitimine doğru za­mandan daha hızlı koşar. Ancak öbür dünya­da, sınırsız hayatta yenilenme umudu vardır. Müslüman filozof Seyyid Hâmid böyle der. Çün­kü şimdiki hayatın kısalığım ve geçiciliğini, bek­lenen sonsuz hayatın kalıcılığını, inancın ışığıyla değil, tabiî aydınlanmayla anlamış olan birçok kişi vardır"

Görüldüğü gibi, insanın ilâhî gayesi apaçık ortaya ko­nuyor, yani Kilise'nin ve hatta Hıristiyanlığın dışında "inancın ışığıyla değil, tabiî aydınlanmayla" keşfedilebilen selâmet yolu gösteriliyor... Engizisyondan ve onun "Ki- lise'nin dışında selâmet (cennete gitme imkânı) yoktur" şek­lindeki değişmez kurallarından, ayrıca da Erasmus'un so­ğukluğundan ne kadar da uzağız!

Don Kişot dünyayı "Aslanlı Şövalye"nin peşine takmak ister:

"Tabiat kanunları, her inşam gezgin şövalyeleri kayır­maya zorlar"

Don Kişot, peygambervârî bir şahsiyettir.

Bir başka dünya özlemi

Peygamberler gibi o da, görevinin doğruluğuyla ilgili ola­rak bizzat kendisinin Tanrı tarafından vazifelendirildiğine olan kesin inancından başka bir delil sunmaz.

Tıpkı peygamberler gibi o da bir müjdecidir: Bir başka dünya mümkündür!

Peygamberler gibi o da insanları, görmeden ve ispata gerek duymadan inanmaya çağırır. Tüccarlardan Dulci- nea'nın eşsiz güzelliğine şahitlik etmelerini isteyerek "kendisini görmeden buna inanmalı, tasdik etmeli, yemin etmeli ve savunmalısınız" der.

***

Don Kişot'u bir de Roger Garaudy'den okuyun. Eğer daha önce fark edemediyseniz onun şahsiyetinin karikatürleştirilmek istenmesinin ardındaki çabaların pek de iyi niyetli ve yorum farkından kaynaklanan yanlış anlama olmadığını fark edeceksiniz...

Roger Garaudy'nin Yaşanmış Şiir olarak nitelendirdiği Ermiş Şövalye ruhunu yazarın neden bu kadar önemsediğinin cevabı da eserde yer alıyor...

(Haber 7)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.