PYD'nin savaşı dindar Kürtlere karşı!
Hakkında ölüm kararı çıkarılan Haseke ilinin müftüsü İbrahim Nakşibendî, Esed'in PYD'yi Türkiye'nin başına musallat etmek için silahlandırdığını söyledi.
Suriye'de iç savaş başladığında Beşşar Esed'e "Halktan özür dile ve ülkeyi seçime götür." dediği için hakkında ölüm kararı çıkarılan Haseke ilinin müftüsü İbrahim Nakşibendî, Zaman'a konuştu. Esed'in, PYD'yi Türkiye'nin başına musallat etmek için silahlandırdığını belirtti ve ekledi: "Bunlar, dindar Kürtlere saldırıyor. Arap olsun Kürt olsun dindar olanlara baskı yapıyorlar."
Suriye'de en iyimser tahminlere göre 100 bin kişinin hayatına mal olan iç savaş devam ederken ülkenin kuzeyindeki nüfuz mücadelesi de iyice kızıştı. Türkiye sınırındaki Rasulayn kasabasını ele geçiren PKK'nın Suriye uzantısı PYD, adım adım özerk devlet kurmaya gidiyor. Rasulayn'ın bağlı olduğu 250 bin nüfuslu Haseke ilinin Müftüsü İbrahim Nakşibendî, Beşşar Esed'in PYD'yi Türkiye'nin başına musallat etmek için silahlandırıp bölgeye yerleştirdiğini söyledi. "Allah Türkiye'ye büyük nimet vermiş, huzurunu kaçırmak istiyorlar." dedi. 2011'de olaylar başladığında Esed'e makamında halktan özür dilemesini ve ülkeyi seçime götürmesini tavsiye ettiği için hakkında ölüm fermanı çıkarılan Nakşibendî, film gibi bir yolculukla kaçarak Türkiye'ye sığınmış. Zaman'a konuşan Nakşibendî, PYD'nin karşısında dindar muhalif Kürtler ile Mesut Barzani taraftarlarının olduğunu anlattı. Ancak bu grupların silahları olmadığı için PYD'nin baskısı altında kaldıklarını ifade etti. Nakşibendî, Esed'in PYD'yi yanına aldığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bunlar, dindar Müslüman Kürtlere saldırıyorlar. Arap olsun Kürt olsun dindar olanlara baskı yapıyorlar."
İbrahim Nakşibendî, 2,5 yıl öncesine kadar müftülük yaptığı Haseke kentinde halkın da sevip sahiplendiği bir dini lider olarak hayatına devam ediyor, günün önemli bir kısmında da talebeleriyle meşgul oluyordu. Ülkenin bir diğer ucundaki Dera kentinde rejim, duvarlara muhalif grafitiler çizen gençleri gözaltına alıp, bazılarını da işkence altında öldürünce başlayan olaylar süratle Suriye geneline yayılırken o da olan biteni büyük endişe ile takip etmeye başlamıştı. Rejimin halka muamelesinden rahatsızdı ve bunu gizlemiyordu. Bu hengâmede geldi kendisini ve 70'e yakın diğer din adamını Şam'a çağıran davetiye.
Esed kendileriyle görüşmek istemişti ama dinlemeye niyeti yoktu. Şu sözlerle anlatıyor Nakşibendî, Esed ile arasında geçen mükalemeyi: "Benden heyete hitaben bir konuşma yapmamı istedi. 'Nasihat mi edeyim yoksa siyaset mi konuşayım?' dedim. Bana 'siyaset nedir, nasihat nedir?' diye sordu. Ben de 'nasihat bu kanın akmaması, bunu durdurman lazım' demektir, 'siyaset ise seni övmeyi gerektirir' dedim. 'Doğruyu söylesek sen beğenmeyeceksin, yalan konuşsak Allah kabul etmez.' diye devam edince Esed yine de konuşmam için ısrar etti. 'Hakkı söyle ben kızmam' dedi. O gün rejimin saldırılarında 10 kişi öldürülmüştü. Esed'e "O taziye evlerine gidip bu olayı kesinlikle onaylamadığını, sorumluların yargılanacağını söyle. Bu iş söner gider. Çok insanlar tutuklandı. Bunları serbest bırakman lazım. Bir de mademki insanlar seni istemiyor. O zaman ülkeyi özgür bir seçime götür. Halk özgürce cumhurbaşkanını, başbakanını seçsin." dedim. Orada çalışan bir dostumuz vardı, çıkarken bana "Esed sana çok kızdı. Hemen ülkeyi terk et yoksa seni öldürtecek." dedi.
Bu konuşma ve sonrasında aldığı ikaz sonrasında ülkeyi terk etmeye karar verir Suriyeli din adamı: "O gece Halep Havaalanı'na gittim. Kapıda Müslüman bir general 'hakkımda yakalama kararı çıkartıldığını, yakalanırsam öldürüleceğimi' söyledi. Kendisi hemen beni bir uçağa bindirdi. 'Uçak önce Şam'a inecek. Havaalanından sakın çıkma. Hemen kalkan ilk yabancı bir ülkenin uçağına bin nereye olursa olsun Suriye'den hemen ayrıl.' dedi."
PYD'nin tabanı yok, silahları rejim veriyor
O gece ilk uçakla Riyad'a gider Nakşibendî. Suudi Arabistan'da çok iyi karşılandığını, kendisine ev ve araba tahsis edildiğini, ancak ehli sünnet âlimleri hakkında önyargı olması nedeniyle ülkeden ayrılarak Dubai'de din görevlisi oğlunun yanına gittiğini anlatıyor. Burada da kendisine talebe okutma ve vaaz verme yasağı getirilmesi nedeniyle buradan da ayrılarak dedelerinin de bir dönem yaşadığı Türkiye'ye geldiğini söylüyor. Güvenlik sebebiyle açıklanmasını istemediği bir bölgesinde şimdi ülkenin 250'ye yakın Suriyeli talebe okutuyor.
PKK'nı Suriye kolu PYD yakından tanıdığı Rasulayn'ı ele geçirerek Türkiye sınırına 50 metre mesafeye kendi bayrağını asmasının kendisine neler düşündürttüğünü soruyoruz Nakşibendi'ye. "Suriye'de felaketleri Türkiye'nin de başına getirmek için Türkiye'yi de Suriye bataklığına çekerek Rusya, İran ve Çin'le savaştırmak istiyorlar. Bunların hep hayalleri bu. Biz Suriye halkı ve Türkiye için dua ediyoruz. Allah büyük bir nimet vermiş Türkiye'ye. Onun huzurunu kaçırmak istiyorlar." diyor.
"Esed baktı giderek her yerde kontrolü kaybediyor. PYD'yi de çağırarak Türkiye'nin başına bela olsun diye Türkiye sınırına yerleştirip silahlandırdı. Onlara devlet kurmaları için silahlar verdi. Suriye'deki Kürtler 3'e ayrılıyor. Bir bölümü dindar kesimdir. Bir bölümü de Barzani'nin yanındadır. İnancı zayıf olanlar ise PKK-PYD'yle beraberdirler. Bunlar, dindar Müslüman Kürtlere saldırıyorlar. Arap olsun Kürt olsun dindar olanlara baskı yapıyorlar. Ehli sünnet olan insanları Esed de vuruyor, PYD de. Bölgede Ermeni ve Yahudi vardır. Fakat onlara bir şey yapmıyorlar. PYD'nin bölgede de geniş bir tabanı yok. Ancak rejimden aldığı çok silah var." şeklinde devam ediyor. Sözlerini ise şu ifadelerle noktalıyor: "Arap ülkelerinin çoğu Suriye'deki Müslümanlara kapısını kapattı. Suriye rejiminin arkasında Rusya, Çin, İran, Irak ve Lübnan Hizbullah'ı var. Suriye halkının arkasında yalnızca Türkiye var. Biz çok müteşekkiriz Türkiye halkına ve devletine. Allah onlardan razı olsun."
Kaynak: Zaman
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.