Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi Bilgelik Psikolojisinin Değer Kazanmasına Neden Oldu”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi Bilgelik Psikolojisinin Değer Kazanmasına Neden Oldu”
Bilimlerin bütünlüğüne vurgu yapan Tarhan, duyguları yönetebilmenin insanın gelişimi üzerindeki etkisine değindi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından düzenlenen Psikoloji Kariyer Günleri etkinliğinin konuğu oldu. Online gerçekleşen etkinlikte “Bilgelik Psikolojisi” hakkında sunum gerçekleştiren Tarhan, pandeminin insanlar üzerinde kendini tanıma, öz bilinç ve öz yönetim kavramlarının öne çıkmasına neden olduğunu aktardı. Tarhan, bilgelik psikolojisinin değer kazanmasının bu dönemin fırsatlarından olduğunu ifade ederek; “Bilgelik psikolojisi, Covid-19 döneminin bir sonucu olarak fırsatın değerlendirilmesi şeklinde düşünülebilir. Burada insanın kendini tanıma bilinci uyandı. Kendini tanıdıktan sonra, kendini yönetmesi, öz bilinç ve özyönetim kavramları önem kazandı. Daha sonra yaşadığı sosyal ortamı tanıması ve ilişkileri yönetebilmesinin önemi ortaya kondu.” dedi.

“Bilgelik psikolojisi bilime bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşır”

Bilgelik psikolojisinin tarihi ile konuşmasına başlayan Tarhan, Türkiye’de ve dünyada kavramın nasıl uygulandığına dair örnekler verdi. Prof. Dr. Tarhan; “Bilgelik psikolojisi bilime bütüncül bakış açısı yaklaşımının bir sonucu olarak ortaya çıktı. 2014’te Arizona, Kaliforniya ve Kolombiya Üniversiteleri bir manifesto yayınlıyorlar. Manifestonun adı, “Post Materyalist Bilim Manifestosu.” Bütün hakikati açıklayan post-materyalist bilime ihtiyaç olduğunu ifade ederek, materyalizm sonrası bilim adıyla manifesto yayınladılar. Projenin adı “Galileo Projesi.” Bizde o manifestonun çevirisini yapıp, okulumuzun web sayfasında yayınladık. Bu yeni bakış açısını fark ettikten sonra Üsküdar Üniversitesi olarak YÖK’e sosyal bilimler, din bilimleri ve fen bilimlerinin beraber okutulacağı bir araştırma merkezi açmayı teklif ettik. Bunun için de hiçbir şekilde kamu tahsisi ve bütçe talep etmedik. Fakat olumsuz bir dönüş aldık. Sebebini sorduğumuzda “din ayrı bilim ayrı” cevabını verdiler. Bu alanda ülkemizde önce zihinsel dönüşüme ihtiyaç var. Zihinsel dönüşüm olmadan, sosyal dönüşüm olmaz, sosyal dönüşüm olmadan da medeniyette ekonomik değişme olmaz ve gelişme ortaya çıkmaz. Zihindeki duvarları değiştirmemiz lazım.” dedi.

“Bilgelik Psikoloji isimli eser iki kitaptan oluşan bir seri”

Kaleme aldığı Bilgelik Psikolojisi isimli iki kitaptan oluşan serinin içerikleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan, nöro-bilim, psikoloji ve kuantum fiziği arasındaki bağlantıya dikkat çekti. Tarhan; “20. yüzyıl bilgi çağıydı, 21. yüzyıl bilgelik çağı. Bu Covid – 19’dan sonra daha da ön plana çıktı. Bilgelik Psikolojisi isimli birinci kitabımda Spinoza’nın Yanılgısı, ikinci alt başlıkta ise Evrimin Evrimi dedim. İkinci kitapta ana konusu ise özellikle iyi, doğru ve güzel olanı bulma sanatı. Birinci kitapta, kişinin hayatıyla, varoluşuyla ilgili anlam arayışı, ben bilinciyle, ego kavramı ile ilgili, felsefe, psikoloji ve nöro-bilim ile ilgili bilgiler vardı. Arizona Üniversitesi’nin manifestonun üzerinde durduğu en önemli konu nöro-bilimdeki gelişmeler ve bilinç çalışmaları. Kişinin ‘Ben kimim? Nereye yönelmeliyim? Hayatın anlamı nedir? Neden öleceğim? Neden okuyacağım?’ bu soruların cevaplarını bulmaktan daha önemli bir şeyi olamaz diyor. Evrenin nasıl olduğundan çok neden olduğu sorusuna cevap bulmak gerekiyor. Buna cevap bulan, kuantum fiziğinin kurucusu Max Planck. Kitapta nöro-kuantoloji ile bilim arsında köprüyü de kurmaya çalıştım. Nöro-bilim, psikoloji ve kuantum fiziği bu üçünün arasında bir bağlantı var. Kuantum bilinci olmadan, bir insanı tanıyamayız. İnsan beyni, evrenle bağlantılı çalışıyor. Beynimizin ön bölgesindeki ayna nöronlar, karşı tarafın beynindeki ayna nöronlarla konuşabiliyor. Aynı zamanda duygusal ayna nöronlar da var. Karşı tarafın duygusu ile kendi duygun arasında iletişim oluyor. Beyinler, altıncı his gibi hislerle konuşuyor. Bütün bunlar bulunduktan sonra psikoloji çalışmaları çok farklı bir yöne girdi.” ifadelerini kullandı.

“Bilim alanlarının bütünlüğü bilgelik anlamına geliyor”

Bilimlerin bütünlüğüne vurgu yapan Tarhan, duyguları yönetebilmenin insanın gelişimi üzerindeki etkisine değindi. Tarhan; Nöro-bilimle, sosyal psikoloji iç içe girdi. Böyle durumlarda bilimlerin bütünlüğü ortaya çıktı. Bilimlerin bütünlüğü de bilgelik demek. Bilgelik, kişinin kendi bildiklerini de sorgulayabilmesi anlamına geliyor. Evrendeki belirsizliği, değişikliği kabul etmek, sosyal yapının bir parçası olduğunu kabul etmek, hayatın anlamını sorgulayabilmek gibi şeyler çok önemli. Bunlar aynı zamanda kitapta, 21. yüzyıl becerileri olarak geçiyor. 21. yüzyılın en önemli becerileri, emotivizm. Emotivizm duygusal aktarım, empati olarak bildiğimiz bir durum. 1990’lara kadar duygular, bilimsel kategori olarak kabul edilmiyordu. Şairlerin, sanatçıların, müzisyenlerin ilgi alanı olarak kabul ediliyordu. 1990’lı yıllardan sonra, beynin duygusal sorgu alanları ve bunun nasıl çalıştığı bulunduktan sonra artık, duygular bilimsel kategori olarak görülmeye başlandı. Bilimle, duyguların yönetimi ön plana çıktı. Duyguları yönetebilmeyi başarmak ise insanın kendini geliştirmesi için çok önemli. Şu anda CERQ diye bir test var. Cognitive Emotion Regulation testi. Duyguları regule etmek için ölçüyoruz, tedavi yapıyoruz, daha sonra tekrar ölçüyoruz. Yüzde kaçının düzeldiğini gözlemliyoruz. Zayıf ve güçlü alanları buluyoruz ve o kişinin ihtiyacı olan davranışları saptıyoruz. Bu sebeple 2013’te Türkiye’de ilk defa pozitif psikoloji dersini, rektörlük dersi olarak koyduk. 2015’te Harvard, 2018’de Yale Üniversitesi koydu. Daha sonra Yale Üniversitesi bunu 2021’de halka açtı ve yurttaş dersi yaptı. 3 buçuk milyon kişi üye olmuş derse. 2019’da Bristol Üniversitesi koydu. İntihar salgınına karşı ders olarak anons ettiler bu bilimi.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi Bilgelik Psikolojisinin Değer Kazanmasına Neden Oldu” 2

“Covid – 19 ile beraber insanın kendini tanıma bilinci uyandı”

Pandeminin insanlar üzerinde kendini tanıma, öz bilinç ve öz yönetim kavramlarının öne çıkmasına neden olduğunu aktaran Tarhan, bilgelik psikolojisinin değer kazanmasının bu dönemin fırsatlarından olduğunu ifade etti. Tarhan; “Bilgelik psikolojisi, Covid-19 döneminin bir sonucu olarak fırsatın değerlendirilmesi şeklinde düşünülebilir. Burada insanın kendini tanıma bilinci uyandı. Kendini tanıdıktan sonra, kendini yönetmesi, öz bilinç ve özyönetim kavramları önem kazandı. Daha sonra yaşadığı sosyal ortamı tanıması ve ilişkileri yönetebilmesinin önemi ortaya kondu. En büyük liderlik, aslında kendi kendinin lideri olması bir insanın. Kendi kendine lider olamayan bir kimse, bir ailenin lideri olamaz. Mesela kendi kendine lider olamayan bir anne, bakıyoruz çocuğuna liderlik yapamadığı için çocuk anneyi dinlemiyor. Sınıfta bir öğretmen eğer kendi duygularını, arzularını, dürtülerini yönetemiyorsa öğrencilere söz geçiremiyor, korkutarak sonuç almaya çalışıyor. Bir lider nasıl yetiştirilir, bunu öğretiyoruz. Pozitif psikoloji dediğimiz şey aslında Mevlana’dan, Anadolu irfanından alınmış bilgilerin metodoloji haline getirilmiş, bilimsel olarak sistematize edilmiş şekli. Aslında pozitif psikoloji dediğimiz bilgelik psikolojinin mutluluk bilimi adı altında bir versiyonudur. Pozitif psikoloji ile ilgilenmek aslında bilgelikle ilgili ilk adımı atmaktır. Empati becerileri kazanması, sosyal bilinç kazanması, uzlaşmacılık, paylaşımcılık, minnettarlık eğitimi, bağışlayıcılık bütün bunların hepsi orada modüller halinde öğretiliyor.” ifadelerini kullandı.

“Psikolojide 3 insan tipi: Sünger, teflon, kauçuk tipi”

Bilgelik psikolojisinde zihinsel esnekliğe değinen Tarhan, üç insan tipi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Bilgelik Psikolojisi eserinin ikinci kitabının ikinci bölümünde özellikle hikâye kavramına değinmeye çalıştım. Çünkü insan beyni didaktik bilgi olduğu zaman bunu bir süre sonra unutuyor ama hikâye anlattığın zaman kalıcı oluyor. Beyni en çok çalıştıran şey hikâyeleştirmektir. Zaten bizim kişilik dediğimiz şey geçmişe baktığımız zaman hayat hikayeleri, yaşantılar, travmatik olaylar, şok yaşantılar ve güzel hikayelerdir. Bütün yaşadıklarımız hikayelerin birikimidir. İnsan demek aslında, hayat senaryoları demektir. Hayatta iyi – kötü yaşadığın tecrübelere uyum sağlıyorsan buna kognitif fleksibilite deniliyor, yani zihinsel esneklik. Bilgelikte zihinsel esneklik vardır. Stres yönetiminde bilge nasıl olunur? Stresli bir olayla karşılaştığı zaman sünger tipi insanlar vardır. Sünger tipi insanlar bütün yükü çekerler üzerlerine, aşırı fedakardırlar, aşırı vericidirler. En sonda depresyona girerler, çökerler. Burada depresyona çok aday çıkar, sünger tip insanlardan. İkinci tip insan, teflon tipi insanlar. Teflon tavaları biliyorsunuz, kendileri yanmaz ama kendi içine düşeni yakarlar. Bunlarda narsist insanlardır. Beraber yaşadığı kimseyi ezerler, köle efendi ilişkisi kurarlar. Bunlarda stres yükü fazladır. Çünkü onlar devamlı ayakta kalmaları için daima tetikte olmaları gerekiyor. Övgüyle, devamlı ilgi ile beslenmeleri gerekiyor, yani ilgi ve övgü almadıkları zaman boş kalıp kendileriyle kavga ederler. Üçüncüsü tip ise bizim önerdiğimiz bilgelik becerisi olan, kauçuk tip insanlardır. Kauçuk gibi insanlar için resilience deniliyor. Bu kavram psikolojik sağlamlık, dirençlilik, dayanıklılık anlamına geliyor. Resilienceda ne var, stres altında kaldığı zaman esner, stres kalktığı zaman tekrar eski haline gelir. Hatta bir şeyler öğrenerek, hafızasına alarak yürürler onlar. Bu insanlar esner ama dağılmazlar, özünü, kimliğini değiştirmezler.” dedi.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.