Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dijital dönüşümle liderliğin tanım ve içeriği de dönüştü”
5. Ulusal Bütüncül Psikoterapi Kongresinde konuşan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Liderlik Psikolojisi” konusunda değerlendirmelerde bulundu. Nöroliderliğe vurgu yapan Tarhan, 21. yüzyılda meydana gelen dijital dönüşümle beraber yeni doğruların ortaya çıktığını ifade etti. Tarhan; “21. yüzyılda büyük bir değişim yaşanarak dijital bir devrim meydana geldi. Dijital devrim yaşanınca birçok doğrular değişti, o halde eski sorulara yeni cevaplar vermemiz gerekiyor. Bu yeni dönemde “Başarı nedir?” sorusuna verilen cevap da değişti. Dijital devrimle beraber 21. yüzyıl becerileri daha çok ön plana çıktı. Böyle bir durumda liderliğin çeşitleri ve içeriği de dönüştü.” dedi.
“Liderlikte önemli olan stresi yönetebilmek”
Bu yıl 5.’si düzenlenen ve üç gün boyunca devam eden Ulusal Bütüncül Psikoterapi Kongresinde liderlik psikolojisi konusunda konuşma yapan Prof. Dr. Tarhan, özellikle nöroliderliğe vurgu yaptı. Tarhan; “Nöroliderlik insanın karar verme mekanizmalarıyla ilgili bir alan. Kendi kendinin lideri olamayan bir insan başkalarının lideri olamaz. Liderlik; klasik liderlik, karizmatik liderlik ve bilimsel liderlik olmak üzere üç farklı tanımla ifade ediliyor. Beyin üzerine yapılan MR araştırmalarında beynin sessiz bir organ olmadığı ortaya çıktı. Beynimiz aslında davranışlarımıza araç olan bir organ yani beyin bizimle birlikte hareket ediyor. Ayrıca beyin, ruh sağlığımızla oldukça yakından ilgili. Yapılan araştırmalarda beyinde stres altında salınan hormonların yakın bilgilerin hatırlanmasını düzenlediğini ve hafıza depolarını olumlu yönde etkilediği ortaya kondu. Bu araştırmaya göre öğrenmek için gerekli düzeyde stresin yol açtığı kaygıya ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Yani az miktarda stresin faydalı olduğu fakat kontrolsüz stresin zarar verdiği anlaşıldı. Liderliğin önemli bir ayağı stresi yönetebilmektir. Sıfır stres yokluğa ve ölüme yakındır ama kontrol edilebilen stres insanı hedefe ve başarıya götürür. Kaygı olmadan öğrenme zor, az miktarda kontrollü kaygı gerekiyor.” dedi.
“Liderde vicdani zekâ olmalı”
Liderlikten bahsederken Hitler gibi askeri ve siyasi başarı sağlamış ama 5,5 milyon insanın ölümüne neden olmuş liderliğin gerçek liderlik olmadığını ifade eden Tarhan; “Liderliğin tek ölçüsü başarılı olmak değildir.” dedi. Tarhan; “Hitler müthiş bir asker, ressam, çok disiplinli bir insan. Sergilediği liderlik modeliyle kitleleri harekete geçiriyor, muhalefeti yok ediyor. Fiziksel, siyasal, sosyal zekâ açıdan dâhî ancak vicdani zekâsı yerlerde sürünüyor. Birçoğu Yahudi olan 5,5 milyon kişiyi aşağı ırk gerekçesiyle öldürüyor. Böyle zalim kişiler başarılı oldukları zaman kahraman oluyorlar. Fakat liderliğin ölçüsü başarı değildir. Liderliğin başka ölçü ve standartları olmalıdır. Zalim bir liderlik gerçek bir liderlik değildir. Liderde vicdani zekâ olmalıdır. Einstein’da çok iyi bir bilim adamı ama iyi bir lider değildi. Nobel Fizik Ödülü var, çok yüksek zekâya sahip fakat evliliğinde sorunları olan bir insan. IQ’su yüksek ama EQ’su yani duygusal zekâsı yerlerde sürünüyor. İyi bir bilim adamı her alanda lider olmayabilir, Einstein’ın ailesinde iyi bir lider olamadığı gibi.” şeklinde konuştu.
“Dijital dönüşümle beraber 21. yüzyıl becerileri önem kazandı”
21. yüzyılda meydana gelen dijital dönüşüm ile bir devrim yaşandığına dikkat çeken Tarhan, yeni sisteme uygun yeni doğruların ortaya çıktığını ifade etti. Tarhan; “21. yüzyılda büyük bir değişim yaşanarak dijital dönüşüm, dijital bir devrim meydana geldi. Dijital devrim yaşanınca birçok doğrular değişti, o halde eski sorulara yeni cevaplar vermemiz gerekiyor. Bu yeni dönemde “Başarı nedir?” sorusuna yeni bir cevap vermemiz gerekiyor. Dijital devrimle beraber 21. yüzyıl becerileri daha çok ön plana çıktı. Bu beceriler yalnızca insana has beceriler mesela robotlar yapamıyor. Bunlardan ilki; emotivizm. Sosyal duygular, beceriler ve öğrenme şu anda nörobilim temelli olarak gerçekleşiyor. Dünyada en büyük makine internettir bu da bağlantısallık ilkesiyle sağlanıyor. Hatta bağlantısallık o noktada ki insanda beynin üzerinde bir zihin var. Beynimiz kendi kendine bağımsız çalışmıyor. Üçüncü olarak; iş birliği, takım çalışmaları, yenilikçilik ve girişimcilik. Bu zamanda kişide zihinsel esneklik varsa yenilikçi ve girişimciyse eğer geleceği tahmin edebiliyor, öncülleri yakalayabiliyor. Asıl liderlik fırtınaya yakalanmayan liderliktir önceden önlem alır fırtınanın geleceğini öngörür. Bu sebeple tahmin edilebilirlik liderlikte çok önemli.” dedi.
5 Temel Zekâ Türü: Mantıksal, Duygusal, Bedensel, Vicdani, Sosyal Zekâ
Nöroliderlik açısından 5 farklı zekâ türüne vurgu yapan Tarhan, bunların mantıksal zekâ, duygusal zekâ, bedensel zekâ, vicdani zekâ ve sosyal zekâ olduğunu ifade ederek; “Bu zekâ türleri nöroliderlik açısından beş temel zekâ olarak kabul edilmektedir. Mantıksal zekâ; idealist olmayı, duygusal zekâ; aktivist olmayı öngörüyor. Bedensel zekâ; iş disiplini, realist olmayı ön plana çıkarıyor. Vicdanı zekâ; iç sesi dinleyebilmek, iç sorumluluk, hesap verebilirlik, etik değerlere sahip olmak olarak görülüyor. Ahlak; akıl yürütmeyi kullanır. Bilgelik, alçak gönüllülük ve sosyal zekâ iş birliğine açık olur. Mesela Hitler’in mantıksal, duygusal, bedensel ve sosyal zekâsı yüksek ama vicdani zekâsı oldukça düşüktü. Liderlikte çeşitli liderlik türleri özellikleri var. Mesela ödül, ceza verirken lider ne yapar? Elastik lider hemen sarı zarfı uzatır. Karizmatik lider hata yapana karşı aşırı hassastır. Sezgileri ile hareket eder hızlı karar verir. Klasik liderlik verilen görevleri en iyi yapar ama bir adım fazlasını yapmaz. Ama karizmatik liderler risk alır. Aşırı atılım yapar ve ödül-ceza sistemini uygular. Bilişsel liderler ödül öncelikli ceza ise istisnadır.” dedi.
“Farklı liderlik türleri bürokrasiye farklı yaklaşır”
Lider türlerinin bürokrasiyle farklı ilişkiler kurduğunu ifade eden Tarhan; “Klasik lider iyi sistem kurar, bürokrasiyi oluşturur, kendini zorlamaz. Kutunun dışına çıkmaz, verilen görevi en iyi şekilde yapar, geri adım atmaktan korkar ve adeta bir koyun çobanlığı yapar. Yani sürüleri sever, sürü psikolojisini ve itaati çok sever. Şu anda bürokraside bulunan klasik liderler yeni işlere imza atmayan, riske girmeyen ve hiçbir şey yapmama hatası yapan liderlerdir. Karizmatik liderler ise bürokrasiyi ezip geçebilir, haklı konularda bürokrasiyi bir kenara itebilir. Geri adım atmaktan çekinir. Karizmatik liderlik kurtları modelleme yapmış bir liderliktir. Karizmatik liderler de gerekirse sürünün geleceği için risk alabilen liderlerdir. Bilimsel liderlik; “bir insana zorla bir şey yaptırabilirsin ama zorla inandıramazsın” kuralıyla hareket eder, bürokrasiyi ikna etmek için seçenek sunar, geri adım atmaktan çekinmez. Bilimsel lider adeta bir kaz çobanı gibi çalışanlarını özgür bırakır fakat her dakika onları kontrol eder. En önemlisi krizler daha yaşanmadan fark eder ve insanları ikna yoluyla yönlendirir.” şeklinde konuştu.
“Strateji yoksa kazanılan küçük zaferlerin önemi yoktur”
Liderlerin iletişim yöntemlerine vurgu yapan Tarhan; “Klasik lider çalıştığı insanlarla iyi ilişki kurar. Risk almaz, hata yapmamak için büyümez. Karizmatik liderler çalıştığı insanları sever, iyi ilişkiler kurar, iletişimde savaşmayı arzular, hızlı büyür, kaybedince tam kaybeder, kendi duyguları önceliklidir. Futbolu sever top hep bende olsun ister ve hep orta sahada olmak ister. Bilimsel liderler ise çalıştığı insanları sever, iyi ilişki kurar, iletişimde empatiyi hem kendi hem karşısındakinin duygularını önemser. Bilimsel liderlik 8 hamle ilerisini düşünür ona göre hamlesini yapar. Bilimsel liderlikte stratejik düşünme vardır. Çünkü eğer stratejiniz yoksa kazandığınız küçük zaferlerin, küçük başarıların hiçbir önemi yok savaşı kaybedersiniz. Bilimsel lider büyük düşünür ve stratejik adımlar atar. Bilimsel lider vizyon sahibidir. Karizmatik liderde vizyondan çok misyon vardır, görev neyse onu yapar.” ifadelerinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.